Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
RönSeesraünvse’ınni Enis Batur’un yayına hazırladığı “Rönesans’ın Serüveni” başlıklı kitap Rönesans’ın bu çoğulcu yapısına uygun şekilde, farklı alanlarından yazarları, farklı dönemlerin metinlerini birlikte sunuyor. T arihin bir döneminde Rönesans’ın yaşanmış olması, gelecek konusunda bugün bile umut veren şeylerin başında gelir. İnsanlığın karanlık dönemlerden, saplandığı batıl inançlardan, akıl ve hümanizm sayesinde çıkış yolunun olduğunun bir kanıtı olarak umut taşır. Rönesans’ı bir tek olguyla açıklamak imkânsızdır; eklektik bir yapıya sahip olduğu için sanatta, bilimde, siyasette, eğitimde ve toplumsal alanlarda gelişmeler birbirlerini etkilemiştir. Bir yandan Martin Luther İncil’i Almancaya çevirip insanların kendi dillerinde inançlarını anlamalarını sağlamıştı; öte yandan matbaa kurulmuş, kitaplar o güne kadar okuma yazma bilmeyen halkın seviyesine inmişti, böylece eğitim sistemi de gelişmiş, her çocuğun kendi kitabına sahip olmasına, ortak bilgi ile donanmalarına yaramıştı. Sanat, felsefe ve bilim de daha önceki çağlar boyunca “otorite” kabul edilen metinlerin özgünlüğünü araştırmaya başlamış, bunlar üzerinde düşünmeye fırsat sağlamıştı. Bileşik kaplar hesabı, her alanda yeni düşünceler birbirlerini etkiliyordu. Enis Batur’un bir araya getirdiği “Rönesans’ın Serüveni” başlıklı kitap Rönesans’ın bu çoğulcu yapısına uygun şekilde, farklı alanlarından yazarları, farklı dönemlerin metinlerini birlikte sunuyor. Kitapta yer alan makalelerin büyük bir kısmı 1800’lerde doğmuş, Ernst Cassirer, Johan Huizinga, Erwin Panofsky, Arnold Hauser, Lionello Venturi, John Addington Symonds, Walter Pater, Heinrich Wölfflin gibi yazarların kaleminden çıkıyor. Saydıklarımızın hepsi yirminci yüzyılın başlarında ölmüş yazarlar, bugünden farklı bir Rönesans düşüncesi taşıyorlardı. Enis Batur bunlara ek olarak kitaba Rönesans’ın büyük düşünür ve sanatçılarının da mektup ve ithaf yazılarını ekleyerek bütün alanlarda değişimin etkilerini ele almış. KENDİ ÇAĞINI ANLAMAK Rönesans’ın bir özelliği, kendi çağında insanların bu değişimin nimetlerini fark etmiş olmasıdır. Örneğin François Rabelais’nin, Rönesans’ı ve değişen çağı ne denli iyi anladığı Gargantua’da görülür. Romanın kahramanı Gargantua, oğluna eğitim konusunda bir mektup yazar ve mektubunda değişimin güzelliğinden söz eder: “Beş altı yaşlarında henüz küçücük bir çocukken, özgür sanatlar, geometri, aritmetik ve müzik konusunda sana biraz bilgi vermiştim; geri kalanına da artık sen kendin devam et; tüm kurallarıyla astronomiyi öğren (…) Doğa olaylarıyla ilgili bilgiye gelince, kendini bu konuya özenle, dikkatli bir biçimde vermeni, balıklarını tanımadığın ne denizin, ne ırmağın, ne de pınarın olsun istiyorum; (…) Sonra dikkatli bir biçimde Yunan, Latin ve Arap hekimlerinin kitaplarını, hiç küçümsemeden Yahudi hekimlerinin eserlerini gözden geçir; sık sık beden leri inceleyerek insan denen başka bir dünyaya ilişkin yetkin bilgiler kazan.” Gargantua oğlunun bunları öğrenmesini ister çünkü “bilgelik kötü ruha hiç girmediğinden ve vicdansız, bilinçsiz bilim sadece ruhun yıkımına yol” açacağından, oğlunun bu bilgi çağında, olası en iyi şekilde donanmış olmasını diler. Burada Rabelais’nin dile getirdiği düşünceler, Rönesans’ı çok belirgin bir şekilde tanımlar. Bir yazarın, yaşadığı günleri bu denli netlikle anlaması ve değerini bilmesi ender görülen bir şey olduğundan ayrıca dikkat çeker. Rönesans insanının en büyük özelliği, büyük bir değişim çağında yaşıyor olduğunun bilincinde olmasıydı. Bunu Leonardo Da Vinci’nin, Michelangelo’nun, Shakespeare’in satırlarında da görüyoruz. Bütün bu metinlerden yayılan hümanizma ise belki biraz daha derinde gizli. Rabelais yine bu mektubun sonunda Tanrı’ya hizmet etmenin en güzel yolu olarak insanlara hizmet etmeyi, onları sevmeyi öğütler. HER İNSAN Rönesans’ı bugün değerli kılan şeylerin başında kuşkusuz elitizme karşı duruşu geliyor. Ortaçağ boyunca din adamları ve soyluların tekelinde olan kitaplar artık ayrıcalıklı sınıfların değil, herkesin ulaşabileceği konumdaydı. Hatta “kadınlar ve kızlar bu güzel öğretiden, övgü ve göksel bir iyilik dilediler” diye söz eder Rabelais. Okumak bir ayrıcalık değildi artık. Kuzey Rönesans’ının öncülerinden Thomas More gibi yazarların kız çocuklarına oğullarıyla aynı eğitimi vermeye çalışmaları bunun en iyi göstergesidir. O çağın düşünürleri ilk kez “evrensel insan” kavramını ortaya atmışlardı. Leon Battista Alberti’nin “insan isterse her şeyi yapabilir” dürtüsüyle yola çıkan insan, etkilerden kurtulmuş zihinle düşünmeyi, yeni şeyler keşfetmeyi öne çıkartıyordu. Kitapta yer alan makalelerden bana özellikle ilginç gelen Bizans ve Ortadoğu’da Hıristiyanlık uzmanı, Fransız tarih profesörü Alain Ducellier’in (d. 1935) “XII. Yüzyıldan XVI. Yüzyıla kadar Bizanslılar ve Türkler” başlıklı yazısı oldu. Kitapta yer alan diğer metinlerden farklı olarak Ducellier ve JeanClaude Margolin günümüze yakın oldukları için fikirleri bugün hâlâ büyük bir sorun olarak yaşadığımız Doğu ile Batı’nın uzlaşmazlığına da ayrıca açıklık getiriyor. Bugün Rönesans düşüncelerinden etkilenmeye devam ediyoruz. Sadece ideal güzellik kavramını sanatta işleyişleriyle değil, Machiavelli gibi yazarların devrim yaratan düşünceleri de buna hizmet ediyor. Machiavelli, devlet yönetiminin, zamandışı yasalara dayalı olmasını savunmuştu, aynı hukuk ve hekimlik gibi evrensel olmalıydı devlet işleri, din ahlakının getirdiği kısıtlamalardan kurtulmalıydı. Aksi takdirde dayatılmış kalıplar dışında düşünmek mümkün olamazdı. Kitapta ayrıca gruplar halinde Rönesans resim ve heykellerinden örnekler yer alıyor. Bunlar konularına göre ayırarak yerleştirilmiş, portreler, kent manzaraları, Rönesans başyapıtları, heykeller olarak görüyoruz. Çok değerli bir referans kitabı, önemli bir derleme. n Rönesans‘ın Serüveni / Yayına Hazırlayan: Enis Batur / Sel Yayıncılık / 430 s. 6 26 Ocak 2017 KItap