03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

>> bir yere getireyim; süreçlerin, olayların, fikirlerin arkasında mutlaka bir sihirli sebep aramak... İdeolojik akımların ya da fikirlerin çıkışına, zuhuruna, mutasyonuna, oksitlenmesine falan, olabildiğince süreçsel bakmak gerekir. Bunları çok yönlülüğü ve karmaşıklığı içinde anlamaya çalışmak iyidir. Hem düşünce ve ideolojiler tarihinde zevkli olan da odur! Böyle bakınca gökten düşen elmaya en fazla benzeyen feminizmin ani görünen “çıkışının” bile uzun bir evveliyata, bir mayalanmaya dayandığını görürüz. “EN ÖNEMLİ BAHİS ORTA SINIF AYDINLAR” n Çalışmanız cereyanların orta sınıfın dönüşümüne etkilerine hangi eksende ışık tutuyor? n Doğrudan sınıfsal yapılara dair gözlemler yok fakat bu yönde çıkarımlara malzeme sunabilir. Burada tabii en önemli bahis aydınlar. Düşünce üretimi söz konusu olduğunda, bir fail, bir özne olarak aydınlardan da söz edilir ister istemez. Aydınlardan söz edince de orta sınıflardan bahsederiz. Elbette, işçiaydınlar var mesela, “aristokratik” zümreden veya yazarçizer sermayedarlar da var. Nadiren. Fakat modern toplumda “aydınlar”, esasen bir orta sınıf olgusu. Aydın çevreleri, aydın zümreler dediğimiz zaman, orta sınıfın sosyalleşme tarzlarıyla, kültürüyle iç içe geçer o. Zaten orta sınıf deyince orta gelir grubunu falan değil, kendini esasen kültürel ve ideolojik olarak yeniden üreten bir sınıf oluşumunu kastediyorum. Milliyetçilik bağlamında bunu bilhassa açık seçik görürüz. Milliyetçiliğin inşası, millî devletin inşası, aynı zamanda bir orta sınıf aydın hareketinin oluşmasının hikâyesidir. Kitapta farklı ideolojik akımların sosyal profillerine ve bunun değişimlerine ilişkin gözlemlere hemen her bölümde rastlayabilirsiniz. Mesela ‘Sol’ bölümünde, aydınların sınıfsal konumuyla ilgili tartışmalara değiniliyor. İslamcılıkta, yirminci yüzyıldan bugüne baskın aydın profilindeki değişmeler özellikle belirgin ve ilginçtir. n On dokuzuncu yüzyıldan yirminci yüzyıla geçerken Sosyal Darwinizm’in, Milliyetçilik’te gecikmeksizin karşılık bulmasını hangi kavramlar ve değerler ışığında incelediniz? n Şiddet ve güç. Şiddet ve güç arzusu. Sadece milliyetçilik değil modernizm de Osmanlı yönetici elitinin ve aydınlarının zihninde modernleşme ve milletleşme, acziyetten çıkmanın, güçsüzlükten kurtulmanın aleti evvela. “İleri” ve “büyük” güçlerle baş edebilmenin icabı. Bunun için, güç tekniklerini edinmek, kullanmayı bilmek gerekir. Modernlik, sanayisi ve silahı külahıyla, gücün aleti olarak görülür. Milletleşme ve milliyetçilik, olağanüstü organizasyon ve rıza üretim kabiliyetiyle gücün aleti olarak görülür. Modernleşme ve uluslaşma tecrübesine nispeten geç intikal eden bütün coğrafyalarda gördüğümüz hissiyat. Osmanlı’da ilaveten, bir dünya gücü iken yarı sömürge durumuna düşmenin, yukarıdan baktığı Batı’nın şimdi tehdidi ve hükmü altında bulunmanın kompleksi, hıncı var. Güç arzusu, bir an evvel bu berbat durumu telafi etme aciliyetiyle de tutuşuyor. Yitirilen azamete bir an evvel yeniden kavuşma arzusu, güçlenme ihtiyacını şiddetlendiriyor. Ne pahasına olursa olsun güçlenme arzusu var burada. Şu ünlü Afrika atasözündeki “Bana balık verme, balık tutmayı öğret” düsturunu tersine çeviren bir arzu: Bana balık tutmayı öğretme, bana balık ver. Kuşkusuz aydınların büyük çoğunluğu yöntemi öğrenmekten, işin esasına inmekten falan söz ediyor ama güçlenme iştiyakı, her şeyin önünde. Bu da şiddetli bir tehdit ve beka kaygısıyla da alakalı. Güçlenme davasını, var olmayok olma davası hâline getiren bir beka kaygısı. Sosyal Darwinist zihniyet, tam bu “kafaya” oturuyor. Hep tekrarlamak lazım, sosyal Darwinizm “düz” Darwincilik değildir, Darwin’in bulgu ve teoremlerinin indirgemeci bir yorumu ve Darwin’in kastı hilafına sosyalliğe uygulanmasıdır. Neyse, zaten sosyal Darwinizm, on dokuzuncuyüzyıldan yirminci yüzyıla geçerken Osmanlı aydınlarını en fazla etkileyen “fikir”lerden biri. Hem modern bilim ve fennin otoritesini yansıtıyor hem ne pahasına olursa olsun güçlü olma şiarını bayraklaştırıyor. Tabii aynı zamanda antientelektüalizmi ve oportünizmi de harlayan bir ateşi var. Güçlü değilsen ve güç sende değilse ne bir fikrin, ne bir ilkenin ne de bir değerin hükmü var, bu bakış açısında. Kimse artık sosyal Darwinizmden ilham almıyor ama siyasal zihniyette bu yönelimin hâlâ çok “güçlü” olduğunu düşünüyorum. “‘ÖZ’ÜN TANIMI ETNODİNSEL...” n Hayrettin Karaman’ın deyişiyle “Milletimiz de(n)meyi hak eden millet”ten geçmişte kim, neyi anlamış ve bugün kim, neyi anlıyor? n Milliyetçimuhafazakâr aydınlar, bir zamanlar, “esas kütle” tabirini kullanırdı. Yani milletin asıl gövdesini oluşturanlar, “esas millet”. “Esas millet” kimdir? Müslüman (Sünni)dindar, “millî ve manevi değerlere bağlı” nüfus kastedilir bununla. Fakat beraberinde bir dizi ima da barındırır; zira sadece çoğunluğu teşkil etmenin ötesine, bir takım vasıf ve değerleriyle üstün addedilen bir topluluktur söz konusu olan. Bu “esas milletin” dışına düşenler, ahlaki düşüklükleriyle, züppelikleriyle, asıl olarak da kültürel “yabancılıklarıyla”, milletin marjında veya dışında sayılır. Burada dikkat çekmek istediğim nokta, bu bakışın, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde TürkçüKemalist Mahmut Esat Bozkurt’un yaptığı “öz Türkkanun Türk’ü” ayrımıyla açık benzerliği. Bozkurt da o devirde özellikle gayrimüslimleri hedef alarak anayasal statü ve vatandaşlık bağı itibarıyla âdeta mecburen, istemeden Türk sayılanlar ile, “öz” Türk, yani “soyca” Türk olanlar arasında bir ayrım yapmıştı. Burada devamlılığı olan tavır, vatandaşların bir bölümünü sembolik olarak vatandaşlıktan çıkartan özcü ayrımcılık. “Özü” ile millete ait olanlar var, bir de “özü” başka olanlar... O “öz”ün tanımına dediğim gibi etnodinsel bir kimlik tanımı hükmediyor. Fakat özellikle milliyetçi ajitasyonun tırmandığı dönemlerde, tanımı belirsiz, afaki ve hamasi bir “öz” imgesi de hep salınır havada. Sonu gelmez bir sadakat denetimi, herkesin “öze” aitliğini şüphe altında bırakabilir. n CereyanlarTürkiye‘de Siyasî İdeolojiler / Tanıl Bora / İletişim Yayınları / 926 s. KItap 1326 Ocak 2017
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle