Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZELDA FITZGERALD’DAN “SON VALSİ BANA SAKLA” Okyanusa bırakılan mesaj “Son Valsi Bana Sakla”, Zelda ve Scott Fitzgerald’ın hayatına Zelda tarafından düşülen bir şerh. Zelda’nın düşüncelerini, hayallerini, hayatını, kitaptaki karakter Alabama vasıtasıyla, Scott’la ilişkisini Alabama’nın David’le ilişkisi sayesinde öğreniyoruz. cem tunçer cemtuncer3@gmail.com Son Valsi Bana Sakla, Zelda Fitzgerald’ın tek romanı. Otobiyografik özellikler taşıyan roman 1920’lerin bu çok konuşulan kadınının hayatına ve o döneme dair çok şey anlatıyor. Kitap Can Yayınları tarafından, Alev K. Bulut’un çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı. Zelda Fitzgerald’ın hayatından yola çıkarak kurgulanmış Z: Zelda Fitzgerald’ın Romanı’nı okumam (Zelda Fitzgerald’ın Romanı, Therese Anne Fowler, Doğan Kitap) iki yıl öncesine denk düşüyor. Kitabı okurken Zelda’nın yaşamına tekrar hayran kalmış, onun Scott Fitzgerald’ın hayatının altında ezilen yazarlığı için üzülmüştüm. Zelda Fitzgerald, Caz Çağı’nın en konuşulan kadın figürüydü; balolarda, davetlerde eşiyle birlikte herkesin ilgisini çeken, birçok erkeği kendisine hem güzelliği hem de zekâsıyla hayran bırakan bir kadındı. Dönemin önemli yazarlarından Scott Fizgerald’ın eşi olması sebebiyle başlasa da cemiyette tanınmaya, Zelda kendisini var etmeyi başardı. O dönemde Hemingway’le aralarındaki sürtüşmenin dahi, Zelda’nın güzelliğine ve Hemingway’in onu elde edememiş olmasına yoranlar bulunuyor. Kimileri Zelda Fitzgerald’ın Scott’ın hayatına fazla müdahale eden, onun hayatını kötü yönde etkileyen biri olarak görse de aksini düşünenlerin sayısı da bir hayli fazla; Zelda’nın olası sinema kariyerinin baltalanması, dansı bırakmaya zorlanması, yazarlığının göz ardı edilmesi ve hatta yazdığı öykülerin Scott Fitzgerald imzasıyla yayımlanması gibi etkenler, Zelda’nın en azından “maruz kalan” taraf olduğu gerçeğini bizlere gösteriyor. Tüm bunların üstüne bir de Zelda’nın yaşamı bir klinikte, sekiz kadınla yanarak sona erince, şüphesiz bu hayata daha hassas ve şefkatle yaklaşıyoruz. Elimizde sesi kısılmaya çalışılmış bir kadının tek romanı bulunuyor ve dolayısıyla kitapla ve yazarla duygusal bir bağ kurmamak epey güç. KİTABIN YAYIMLANMA SÜRECİ Son Valsi Bana Sakla 1932’de, Scott Fitzgerald’ın kitaplarını da yayımlayan Scribner tarafından basılıyor ilkin. Öncesinde, basımı için yayıncı Scott’ın referansını ve iznini istiyor. Scott’ın onayından sonra kitap yayımlanıyor ve “Büyük Buhran” döneminde basılmasına rağmen iyi de bir satış yakalıyor. Gelen eleştiriler genelde olumsuz olsa da (ki şimdilerde çokça satan, filmlere uyarlanan ve Scott’ın en meşhur kitabı haline gelen Muhteşem Gatsby de çıktığı dönemlerde çokça olumsuz eleştiri almıştı), Zelda ikinci bir roman yazma hevesine giriyor hemen. Fakat bu ikinci romana Scott karşı çıkıyor. Son Valsi Bana Sakla ile Scott’ın Buruktur Gecesi arasındaki benzerlikler göz önüne alınırsa Scott Fitzgerald’ın, yaşamlarındaki öğelerin, Zelda tarafından ondan önce kullanılmasından korktuğu söylenebilir. Ortada Caz Çağı’na damga vuran bir çift var ve yaşadıkları hayat birkaç roman yazmaya müsait. Bu hayat bir romana konu olacaksa bu Scott’ın romanı olmalı, hele ki Zelda’nın kitabını sadece iki ayda tamamladığı ve Scott’ın yıllardır yazmadığı düşünüldüğünde. Son Valsi Bana Sakla, bu yönüyle bir kadının eşine meydan okuyuşu olarak da görülmeli. ALABAMA VE DAVİD, ZELDA VE SCOTT Kitap, Zelda ve Scott’ın hayatına Zelda tarafından düşülen bir şerh. Zelda’nın düşüncelerini, hayallerini, hayatını, kitaptaki karakter Alabama vasıtasıyla, Scott’la ilişkisini Alabama’nın David’le ilişkisi sayesinde öğreniyoruz. Kitaptaki çiftle, ZeldaScott çiftinin hayatı arasındaki paralellikler oldukça fazla; Zelda’nın bir pilotla yaşadığı duygusal ilişkiden Alabama’nın baleye olan düşkünlüğüne kadar karakterler Zelda ve Scott’ın birer yansıması. Kitabın iki karakteri, Alabama ve David, birbirlerine âşık olurlar ve evlenirler. Kötü günler de geçirseler, taksiye verecekleri paralarının olmadığı günler de yaşasalar, bu günleri atlatırlar ve istedikleri rahat hayata kavuşurlar. Alabama’yı küçük bir çocukken, ablası Dixie’nin aşklarına tanık olurken başlarız tanımaya. Dixie’nın sevgilileriyle ilgili yorum yaparken, “Ben Dixie’nin yerinde olsam New York’lu biriyle evlenirdim”, şeklinde bir cümle kurar. New York’a gitmek, evinden uzaklaşmak, henüz küçük bir çocukken dahi onun için özgürlük demektir. ANNELİK VE DANS ARASINDA Kitapta annelik kavramı önemli bir yer tutmakta, Alabama için annesi önemli olduğu gibi, çocukları Bonnie de genç çift için önemli bir yer tutuyor. (Scott ve Zelda’nın çocuklarının adı Scottie’ydi.) Alabama’nın dans ve ailesi arasında kalması, çocuğu Bonnie’den bu dönemde uzaklaşması, Zelda Fitzgerald’ın kendi kendine sorduğu “Ya dansa devam etseydim?” sorusuna bir cevap arama serüveni gibi. Sonuçsa pek iç açıcı değil; çocuğu Bonnie gittikçe kendinden uzaklaşıyor, eşiyle arasında sorunlar baş gösteriyor ve sonunda dansı bırakmak zorunda kalıyor. Kitabın bir bölümünde Bonnie’nin, “Annem gibi olmak istemiyorum, o çok ciddi, eskiden [danstan önce] çok iyiydi,” demesi, Alabama’nın, dolayısıyla kısmen Zelda’nın kendini avutması: Dansı seçmediği için üzgün fakat dansı seçseydi de yaşanacaklar az çok belliydi. Dans sürecinde David’in Alabama’ya karşı tavrıysa yazarlık kariyerinde Scott’ın Zelda’ya davranışından farksız: “Dans etmeye çalışan ilk insan sen değilsin, bu işi kafanda bu kadar kutsallaştırmana gerek yok.” Kitapta, çiftin çocuğu Bonnie’nin, Alabama’nın yaptıklarıyla gurur duyduğunu belirten hiçbir şey yok fakat memnuniyetsizlikler bolca. Çocuk Bonnie’nin gözünden Zelda kendisine bakıyor ve bu bakış bir hayli özgüvensiz: Bonnie, babasıyla iyi bir ilişkiye sahipken ve onunla gurur duyuyorken, annesine bir ciddiyet atfediyor, annesi dansı bırakıp eve döndüğü zaman mutlu oluyor ancak. Oysa, yıllar sonra, Zelda’nın kızı Scottie, kendi kızı Eleanor’la yaptığı söyleşide, annesinin sanatına hayranlık duyduğunu belirtecek, annesinin çizdiği resimler ailenin duvarlarını ve kütüphanelerini yıllarca süsleyecek. Son Valsi Bana Sakla birçok farklı okumaya müsait. Bu metni bir kadının şişeye koyup okyanusa attığı ve birilerinin bulacağını umut ettiği bir not olarak görmek mümkün. Zelda Fitzgerald bu kitabı ruhen pek de iyi olmadığı bir depresyon döneminde yazıyor; bu anlamda kitap, bir sağalma çabasının, yazarak ruhtaki karanlıktan kurtulma gayretinin sonunda ortaya çıkan bir ürün. Zelda bunu başarıyor ve her daim Scott tarafından aktarılan hayatlarına, duygu ve düşünceleriyle değerli bir paragraf açıyor. n Son Valsi Bana Sakla / Zelda Fitzgerald / Çeviren: Alev K. Bulut / Can Yayınları / 280 s. 4 29 Eylül 2016 KItap