Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Lucy Dahl MAVİSEL YENER www.maviselyener.com Dünya çocuk edebiyatının önemli isimlerinden Dahl’ın 100. doğum yılı nedeniyle İngiltere’deki vakfı Dahl Nominee Limited tarafından paylaşılan iki çalışma, dikkat çekiciydi. Bunlardan biri Dahl’ın kızı Lucy Dahl ile olan bir röportaj çalışması, diğeri de Dahl kitaplarını resimleyen Quentin Blake ile yaratım süreçlerine dair içeriklerdi. Kitap Gölgesi’nde, ülkemizde de kitapları çok sevilen Dahl’a, kızının gözünden bakacağız. Dahl’ın kitaplarının Türkiye’deki yayıncısı Can Çocuk Yayınları ile birlikte Cumhuriyet Kitap eki olarak yazarın 100. doğum yılı kutlamalarına katılmış olacağız. Çeviri için Tuğçe Özdeniz’e teşekkür ediyoruz. BABAM ROALD DAHL “Los Angeles’ta yaşıyorum. Ancak nereli olduğum sorulduğunda cevabım hep aynı: İngiltereliyim. Londra ile Oxford arasındaki Buckinghamshire’da, Great Missenden adlı bir köyden. Chiltern Hills ve Google haritasına göre buralıyım, evet, çocukluğum burada geçti. Ama “asıl” nereli olduğumu sorarsanız, geldiğim yerin bir adı yok. Sihir diyarındanım. Cadılar, devler, Minpinler, korular ve kırlar, dört yapraklı yoncalar ve karahindiba dileklerinin olduğu yerden: Babam Roald Dahl’ın hayal gücü diyarından... Sıcacık evimiz, bir vadiye gömülmüş bir meyve bahçesinin içindeydi. Dalları kuvvetli olan en büyük ağaç, sade Kitap Gölgesi Kızı Lucy Dahl’ın gözünden baba Roald Dahl Roald Dahl’ın 100. doğum yılı 13 Eylül’de kutlandı. Ülkemizde de kitapları çok sevilen Dahl’a, kızının gözünden bakıyoruz.. ama muhteşem ağaç evimizi taşırdı. Babamın ahşap plakaları birbirine ça karak yaptığı, ince merdivenlerle tır mandığımız basit bir yapıydı. Babamın tuğladan, küçük, beyaz yazı kulübesi görüş alanımız içindeydi, ama işitme bir “çingene” karavanı vardı. Gerçek mesafesinde değildi. İçeride, yazmakta olduğunu bilirdik. bir karavan. Gezginlerin sözlü kültürünü, büyüsünü ve sırlarını ahşap duvar Koca Sevimli Dev, evi bahçede oldu larında saklardı. ğu için ağaç evimizin altında uyurdu. Okuldan arkadaşlarım evimize gel Uyuduğunu bilirdik, çünkü Koca Se meyi severdi, çünkü evde her zaman vimli Dev gececidir. Gecelerini, uyuyan eğlenceli bir şeyler olurdu. Yoksa bile, çocukların pencerelerinden içeri rüya bir şey icat ya da inşa edilirdi ve her lar üfleyerek geçirir. Devasa kulakla zaman, her şeye dahil edilirdik.” rından ötürü çok iyi duyma yetilerine sahip olsa da, çocuk kahkahalarımızın onu rahatsız etmediğini, aksine ona WILLY WONKA’NIN ÇİKOLATALARI ninni gibi geldiğini bilirdik. “Kraliçe’nin Buckingham Yaman Tilki, ailesi ve arkadaşları, Sarayı’ndan getirdiği kırmızı lahanadan Porsuk, tavşanlar ve köstebekler Ca yerdik. Her yemekten sonra da Willy dılar Ağacı’nın altında ya da köyün bü Wonka’nın getirdiği çikolatalardan. tün çiftliklerinde ve dükkânlarına çıkan Asla yalnızca “yumurta” yemezdik. yeraltı tünellerindeydiler. Minpinler, Minpinler’in yumurtalarından (bıldırcın) koruda biraz daha uzaktaydılar, yine ya da Koca Sevimli Dev yumurtala de bizi görebilecek kadar ve bizim de rından yerdik (ördek). Nadiren, eğer onların orada olduğunu bileceğimiz kadar yakındaydılar. Bahçemizde eski yumurtalarımız normal boyutlardaysa, Yaman Tilki onları çiftlikten “ödünç alıp” düşürmüş olurdu. Sütümüzün yeşil ya da mavi renkte olması olağan dışı değildi, buzdolabındaki diğer sütle yan yana dururdu renkli sütler (birkaç damla gıda boyasıyla gizlice renk lendirilmişlerdi). “Yüce Cadı Hazretleri”nden çok özel bir teslimat,’ der, burada du raksar, sonra devam ederdi: “Okulun ballıları sizlersiniz, tıfıllar,” derdi, “yolun orta sındaki köpek pisliklerinin kokusunu aldığı için, bize asla cadı sütü vermez Ülkemizde de kitapları çok sevilen Dahl, kızı Lucy ile. di.” Kız kardeşimle benim gece uyumadan önce, onun anlattığı hikâyeleri dinlerken içtiğimiz lezzetli karışımı, yani cadı iksirini hazırlamak için mavi ya da yeşil süt kullanırdı babam. Henüz ne Koca Sevimli Dev, ne Matilda ne de Cadılar yazılmıştı. O yüzden, bu karakterlerin tamamen bize ait versiyonlarıydı dinlediklerimiz. O zamanlar, babamın her uyku öncesi masalında bu karakterleri geliştirdiğini bilmezdik; tepkilerimizi gözlemler, bizi neyin güldürdüğünü, ayağa diktiğini ya da bazen sıktığını hemen anlardı. Hayatımızın kaçınılmaz kısmı, evden çok daha az eğlenceli bulduğumuz okuldu. Babam, “Ortamı birazcık canlandırın” diyerek yüreklendirirdi bizi. Haylazlıklarla dolu okul günlerini anlatır, ‘Unutmayın, asıl mesele hiç yakalanmamak. Yakalanırsanız, eşekler kadar şapşalsınız demektir,’ derdi. Sonradan kaleme aldığı Küçük Adam Büyürken’de öğrendik ki yakalandığımız zaman asla kızmaz, sadece biraz hayal kırıklığına uğrarmış. Bütün hikâyelerinden de bilindiği üzere, babam okulun kasvetli ve sıkıcı olduğunu, çarpım tablosunu ezberlemek gibi alelade işlerin bile basit bir yolunun bulunmadığını biliyordu. Ama bu bilgileri (eğitimden) çoktan sıkılmış olan beyinlerimize tekrar yoluyla tıkmak yerine, onları ritimli, harika tezahüratlara çevirdi.” ÜNLÜ BİR BABAYA SAHİP OLMAK “Ünlü bir babaya sahip olmanın kötü yanı (gerçi ben çocukken o kadar tanınmıyordu), hangi doğum günü partisine gidersek gidelim, hediye olarak hep imzalı kitap vermemiz konusunda ısrar etmesiydi. Kitap istemediği için homurdanan arkadaşlarımızı hatırlıyorum, Action Man ya da oyuncak isterlerdi, fakat babamın yanıtı hep aynı olurdu: “Saçmalık! Bu muhteşem bir hediye, arkadaşın buna bayılacak.” Bunun üzerine ne diyebilirsiniz ki? “Hayır, bayılmayacak,” mı? Sonunda kitabı götürürdük tabii, babamın yorumu da hep aynı olurdu: “Çocuklar okumalı. Hem benim kitaplarım çok eğlenceli.” Öyle olduğunu biliyorduk, ama cidden, hediye olarak kitap verilir mi? İşte bu yüzden, insanlar, “İngiltere’nin neresindensin?” diye sorduklarında, “Buckinghamshire’da, Great Missenden adlı küçük bir köyden,” demek daha kolay. Hem insanlar aslında nereli olduğumu nasıl anlayabilirler ki? Dahlistan topraklarından, sihirli şeylerin olduğu yerden... Ve babamın bize hep söylediği gibi: “Sihre inanmazsan, onu asla bulamazsın.” Tıpkı kalbimdeki şarkıyı, yani çocukluğumu kimselerin asla bulamayacak olması ve Koca Sevimli Dev rüyalarının gerçek olması gibi.” n Mavisel Yener, Ata Cad. Defne Sok. No: 1, D: 1, Balçovaİzmir 18 29 Eylül 2016 KItap