29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

WOLFGANG STREECK’TEN “SATIN ALINAN ZAMAN” Ayrılmaz parçamız ekonomik krizler “Satın Alınan Zaman”, Wolfgang Streeck’in, finansal ve mali krizlerin doğuşu, gelişimi ve hayatımıza etkilerini ayrıntılarıyla incelediği sosyolojik bir çalışma. Aynı zamanda, kapitalizm ve geç kapitalizmle soslanan demokrasinin de eleştirisi. alİ bulunmaz [email protected] E konomik krizler, tarihte bir dönemi kapatıp bir başkasını açan olaylar şeklinde kayıtlara geçti. Büyük ya da küçük, etkisi fazla veya az tüm bu buhran dönemleri, taşların yerinden oynattı. Bunların belki de en popüleri 1929 Ekonomik Bunalımı fakat etkisi en uzun süreni 2008 krizi. Bugün hâlâ o dönemde yaşanan çöküşün yaraları sarılmaya çalışılıyor, borç yükü ve vergiler çoğalırken kırılgan ekonomiler, arazideki birer mayın gibi duruyor. Daha da önemlisi, 2008’in artçıları sürüyor. Satın Alınan Zaman’da, 2008’in öncesi ve sonrasına değinen, Max Planck Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü Emeritus (emekli) Direktörü Wolfgang Streeck, dünyanın bu krizi henüz tam anlamıyla atlatamadığını ve buradan türeyebilecek yeni dalgalanmalara hazırlıklı olup olmadığının da bilinmediğini söylüyor. KRİZ SİLSİLESİ Streeck, kitabında, kapitalizmi her şeyden önce bir kriz silsilesi, ekonomiyi de tarihselliği ve demokrasilerle bağlantısı içinde Weber’den alıntı yaparak “para kavgasının politikası” diye niteliyor. Kriz silsilesi ve para kavgası politikası, 1970’lerden başlayarak büyüyen borçlanma, enflasyon ve faiz yükselişi gibi unsurlarla birleşince 2008’deki küresel mali kriz patladı. Streeck, hane halkı borçlanmasının yükselişi ve finans ekonomisinin genişlemesinden doğan masrafların, devletler tarafından 2008’de yurttaşlara yıkılmasıyla bombanın piminin çekildiğini belirtiyor. Başka bir deyişle büyüme yerine borçlanmanın, enflasyonun ve finans ekonomisinin şahlanışı krizi doğuruyor. Tabii buraya gelene dek irili ufaklı başka pek çok sıkıntı yaşanmıştı ama tam anlamıyla küresel denilebilecek olay 2008’de görüldü. Bunda, Streeck’e göre bölüşüm eşitsizliğinin payı büyük. Streeck, İkinci Dünya Savaşı sonrası politiktoplumsal denge arayışının ve ekonomik birlik çabalarının, dengesizlikleri beraberinde getirdiğini savunuyor. Kamu ve özel borçlanma gibi “çözümlerin”, sorunları ötelemekten başka bir işe yaramadığını ve eşitsizlikleri belirginleştirdiğini de ekliyor. Böylece enflasyonun artması ve bütçe açıklarının büyümesi, 1970’lerden 1990’lara ve oradan da 2008’e kadar uzanan, kriz silsilesinin evrelerini oluşturuyor. Sonunda finans piyasalarının 2008’deki çöküşü, bütün bu tabloyu tamamlıyor. Streeck’in, kriz silsilesinde önemli rol oynayan borçlanmadan kastettiği şey, ekonomik ilerleme esasına dayanan ve sermaye birikimini sağlayan borçlanma. Bunu toplumsal gelişme şeklinde sunan sistem, hep daha fazlasını isteyip oluşan hasarı tamir etme amacıyla insan sermayesine yüklenir. Bunun anlamı da iş ve performans güdüsünün sağlanmasıdır. Yani kişileri, sistemin açıklarını gidermek için çalışmaya teşvik etmek, “üretim” ve “tüketimi” toplumsallaştırmak. Kişileri, bir yandan borçlandırıp sonra da o borçlarını vadelere bölerek ödemek üzere işine yoğunlaştırmak. Streeck’in kamu borçlanmasının altında yatanların bunlarla sınırlı bağlantılı biçimde bir başka şey olduğunu söylüyor: “Üretimin kamusal karakteriyle üretim çıktılarının özel mülk olarak edinilmesi arasındaki çatışma.” Ardından, bazı hatırlı kişiler için gelsin vergi muafiyetleri ve kapitalist ekonomiyle harmanlanan siyasetin yetki alanını genişletmesi... Streeck, “piyasaların hak ettiğini almasına izin veren devlet yapısının”, sosyal adaletle piyasa adaleti arasında gerilim yarattığının altını çizer: “Normalde kapitalizm içerisinde demokratik siyaset, piyasanın sonuçlarını eşitlikçi bir şekilde düzeltme baskısı altındadır; zira piyasalar, verdiği meyvelerin bölüşümünde hep daha eşitsiz olmaya meyillidir.” Ancak bu, “piyasanın te miz, politik düzeltmelerin kirli olduğu” gibi bir önermeyle baskılanır. ZAMAN ÇİZELGESİ Yazar, piyasa adaletini ve borçlanmayı neoliberal bakış açısıyla savunmanın ve sosyal adaleti, yine kapitalizmle kol kola giren bir demokrasiyle dolaşıma vermenin 2008 krizindeki payına vurgu yapıyor. Streeck, yokuş aşağı yuvarlanırken üç tane kayaya çarptığımızı söylüyor: Büyümenin yavaşlaması, eşitsizlik ve artan borçlanma. Streeck’in kitap boyunca sık sık göndermede bulunduğu “teknik” ayrıntıların ardında, istikrarsız ve kırılgan toplumsal düzenler yaratan siyasi ve ekonomik faktörlerin yer aldığı ortaya çıkıyor. Krizlerle yönetilen, hizaya sokulan ve değiştirilen yaşamlarımız, demokratik kapitalizmin başına gelen (ya da doğal sonucu olan) finansal ve mali bunalımlarla sürüyor. Bizler ise ne olup bittiğini anlamaya uğraşırken Streeck araya giriyor: “Toplumsal olan her şey zaman içinde meydana gelir; zamanla açığa çıkar, zaman içerisinde ve beraberinde kendi kendisiyle aynılaşır. Bugün gördüğümüz şeyin, ancak dün nasıl göründüğünü ve hangi yolda olduğunu bilirsek anlarız.” İşte bu nedenle Streeck, 2008 krizi ve sonrasını anlatırken İkinci Dünya Savaşı’nın bitişini izleyen yıllara, 1960’lara ve 1970’lere, 1990’lara ve 2000’lerin başlarına kadar gidiyor. SAHTE REFAH Dilimize “zaman kazanmak” biçiminde pelesenk olan durum, Anglosakson dünyada “zaman satın almak” şeklinde kendini gösterir. Streeck ise bunun tam olarak herhangi bir olayı geciktirmek için harekete geçme diye yorumluyor. Örneğin, yaşanması muhtemel bir krize karşı eylemde bulunmak ve finansal bir krizi engellemek için daha fazla para harcamak: Mesela, “İstikrarı bozma potansiyeline sahip toplumsal çatışmaların yatıştırılması için” ya da devlet ve banka borçlarının, merkez bankaları aracılığıyla satın alınması! Streeck’in kitabı, zaman kazanma yöntemlerinin, krizleri engellemekten çok, öteleyip daha büyük patlamalara yol açtığını anlatmaya çabalıyor. Parayla yaratılan büyüme ve refah illüzyonunun, birikimi de sıfırladığına işaret ediyor. Üstelik bununla beraber yürüyen kemer sıkma politikaları, vergi artışı ve borçlarını ödeyemez duruma gelen devletlerin halklarının sırtına bindirdiği yükler, demokratik yollarla seçilen hükümetlerin meşruluğunu ve eylemlerini tartışmaya açıyor. Yüksek gelirlilere sağlanan vergi muafiyetleri ve bazı ayrıcalıklar da bu tartışmalara eklenirken politikacıların dilinden eksik olmayan popülist söylemler, söz konusu tartışmaların sesini kısmada ve Streeck’in “seçkinci küçümseme” dediği durumu devam ettirmede kullanılıyor. Finansal ve mali kriz silsilesini besleyen bu girişim ve eylemler, Streeck’e göre ufak tefek değişikliklerle devam ediyor. Bu nedenle yirmi birinci yüzyıl ve sonrası, yeni krizlere gebe; en hafifinden, kapitalizmin, meşruiyet krizini ertelemesiyle baş gösteren gerilimlere... Bütün bunları alt alta sıraladığımızda, Satın Alınan Zaman, Streeck’in, finansal ve mali krizlerin doğuşu gelişimi ve hayatımıza etkilerini ayrıntılarıyla incelediği sosyolojik bir çalışma. Aynı zamanda, kapitalizm ve geç kapitalizmle soslanan demokrasinin de eleştirisi. n Satın Alınan Zaman/ Wolfgang Streeck/ Çeviren: Kerem Kabadayı/ Koç Üniversitesi Yayınları/ 328 s. 14 29 Eylül 2016
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle