29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

[email protected] Hevesle kalasın sonsuz yolculuğu... Tiyatro perdesini açacakaçmayacak denilip de papatya falına bakılacak değil. Topluluklar bu mevsimde, üstelik daha gür, coşkulu açacak çiçeğini kuşkusuz. Anakenttekiücradaki, ödeneklisiödeneksizi, varsılıyoksulu, gencierişkini, kadınıçocuğu, tarihe denk bu sanatın bayrağını dalgalandıracak yine. Çünkü “oyun” olgusuyla birlikte, insanoğlunun genetik kodlarına kazınmış bir sanat tiyatro. D uymadım diyen çıkmaz herhalde; tiyatronun, iki heves bir kalas olduğunu dillendiren deyişi. Yapılan işin ucuzluğuna, hafifliğine vurgu amacıyla biraz da bıyık altı gülümsemeyle, biz biliriz havasında, ağır abi büyüklenmesiyle söylenir bu söz. En azından böyle bir yoruma ışık çakılmış olur. Ne var ki bu küçümseyici tutum gerçeği yansıtmaz. Gerek olgusal gerçeklik gerekse tiyatro sanatının kendi iç dinamiği bunun tam tersini gösterir çünkü. “İki heves bir kalas”, insanın, bu iş için ruhunu saran tutkuyu, onurlu diklenişini, kendisine, topluma, yaşama dönük kalkıştığı, başardığı devrimi de ele verir bir bakıma. Yoksa tiyatro yapmak, öyle ucuz iş değil, ucuz bir iş de olmadı zaten hiçbir zaman! Hele kolay iş hiç değil, tam tersine ömür törpüsü! Varını yoğunu tiyatro için harcayıp hayatını, gözünü kırpmadan bu sanata verip geçmiş nice insanla dolu bir koca tiyatro tarihi… Engellemeleri, yasaklamaları aşarak günümüze ulaşan bu büyülü sanata hayat damarı olmuş bizden ya da dünyadan sayılamayacak örnek göstermek kolay bu nedenle. Günümüzde de tiyatro sanatı, körlemesine ama yoğun bir saldırıyla karşı karşıya. Cumhuriyet kurucularının baş tacı yaptığı tiyatroyu, ortaçağ kavrayışındaki bir yıkıcılar korosu, kendisine âdeta hedef tahtası almış görünüyor çünkü… Farklı bir dönemeçmiş izlenimi bırakabilir bu. Ne var ki 1 Ekim’de yeni tiyatro mevsiminin başlangıcıyla birlikte, çiçekler taçyapraklarını pıtır pıtır nasıl açıyorsa, bütün tiyatrolar da tokat atarcasına kendilerine özgü biçimde sahneden yanıt koroları oluşturacağından kimsenin kuşkusu olmasın… ÜLKE ÇOCUKLARININ TİYATRO DEVRİMİ Heves değilse de kalas için harcanması olası paraya bakarak tiyatro sanatının altından salt zenginlerin kalkabileceği gibisinden hamhalat bir yuvarlamanın da yapılmaması gerekiyor… Mesenlerin geçmişten günümüze tiyatro sanatına dönük katkıları göz ardı edilemez elbette. Ne var ki, sahne üzerinde paraya değil, oyuncuseyirci ilişkisi bağlamında sanata yönelik bir verimlemealımlama ilişkisinin egemen olacağı gözden uzak tutulmamalı. Nitekim ekinsel bir devrimle Türkiye’yi yapılandıran cumhuriyetin kurucuları, elinde avcunda olmadığı halde bütün olanaklarını yurt çocuklarının kendilerini geliştirmesi için kullanmıştı. Bu doğrultuda bir yandan onların eğitim, öğretim seferberliği için varını yoğunu harcarken beri yandan bu çocukların kişiliklerini geliştirmesi, sanat yoluyla kendilerini ifade edebilmesi için de büyük çaba içine girmişti. >>Halkevlerinden konservatu varlara, çeviri hareketinden köy 16 29 Eylül 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle