02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

160 ‘Yayımlanana kadar her şey gerçektir’ “Prof. Dr. Bülent Özer’in anısına” 3951Demokrat Parti (DP) dönemi Meclis Başkanı Refik Koraltan’a (18901974), hem vali olduğu hem de Artvin’de valilik yaptığı için bir sempatim vardı. (Rahmetli babam Fahamettin Altun Artvinli bir valiydi.) Sahaf Turkuaz’da elime geçen oğlu veya kızı Ayhan’a 1957 yılbaşı armağanı olarak imzaladığı “The Law of Civilization and Decay”i (Uygarlık ve Çürümenin Yasası) satın almamın nedenleri arasına, DP’nin genç Türkiye Cumhuriyeti’ne “çürümeyi” tanıtma ironisi de eklenebilir. 1955 ürünü kitabın arasında, kırmızı kopya kalemle ve eski Türkçeyle yazılmış tek paragraflık bir yazı da vardı. Refik Koraltan antetli kâğıdın içeriğini nedense merak etmemişim. Yeni yıl mesajı içindeki “Unutma ki günlük hayatının en mes’ut anları ‘en hakiki mürşit olan ilim’ yolundaki çalışmaların olacaktır” cümlesi, İstanbul’un Türkler tarafından fethini bir çürüme vakası olarak irdeleyen kitap için de sanki bir ironi nedeniydi. 3952 Mayıs ayında, okumayazma evimde kitap raflarımla flört ederken o kitapla yeniden karşılaştım. Ayhan Koraltan’ı merak edip internette, Hazreti Google’a başvurdum. Ayhan Hanım 26.05.2013 günü yaşıyordu (91 yaşındaydı) ve Radikal’e bir söyleşi vermişti. O bir avukattı ve askeri darbe mahkemesi tarafından yargılanan babasını savunmuştu. Ayhan Hanım’ın anlattıklarına göre partinin adı “Doğan Güneş Partisi” olacakken onun Celal Bayar’a önerisiyle Demokrat Parti’ye çevrilmiş. Refik Koraltan Türkiye’nin ilk göz bankası kurucularından. 1974’te vefat ettiğinde gözleri; Giresun’da bir gözünü boğa saldırısında kaybeden bir kadınla, Balıkesir’deki bir maden işçisine hayat vermiş. Ayhan Hanım umarım sağlık ve afiyet içinde yaşıyordur… 3953 “Gün Doğmadan” – Yusuf Ziya Ortaç, 1960: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının son bütçesi tartışılmaktadır. Muhalefet Atatürk için satın alınan Savarona yatını lüks bellemekte, masrafının yüksek olduğunu ileri sürmektedir. Savarona satılmalı, talibi çıkmazsa torpillenip batırılmalıdır. Başbakan Şemsettin Günaltay, yanındaki milletvekilinden bu konuya yanıt vermesini ister. O, kararlı bir şekilde kürsüye çıkıp der ki: “Sayın arkadaşlar… Savarona yatının ne zaman alındığını, niçin alındığını, kime alındığını hepiniz bilirsiniz elbet… Ama, bulanan hava içinde, yeniden bir kibrit çakmak, konuyu aydınlatmak lâzım: Va Sali Turan tan kadar büyük, vatan kadar güzel bir insan, Atatürk hastaydı, ölüm hastası… Fransa’dan getirtilen doktor ona, şehrin tozlarından uzak, deniz havasının faydalı olacağını söylemişti. Bize, hür insanlar içinde yaşama gururunu kazandıran kahramana karşı bizim de bir vazifemiz yok muydu?… Vardı elbet!.. İşte, o günkü hükümet, bu asil duygu ile şimdi batırılması istenen Savaronayı bulmuş ve almıştı… Bu ateşli yanıtın sahibi bilahare muhalif DP’nin başına geçen, üçüncü cumhurbaşkanı Celal Bayar’dır. 3954 (Z)İNCİR. 3955 01.06.2016! Galata’daki bir kitap lansmanına müteveccihen İstiklâl Caddesi’nde yürüyorum. Güzergâhın ortasında bir Maraş dondurmacısı, bir turist çocuğa malum gösterisini yaparken tezgâhın önünü dolduran Arap turistleri güldürüyor. Onlar güldükçe artan bir iştahla gösterisini uzatıyor genç dondurmacı. Derken kalabalığın içinden sıyrılan bir delikanlı ona iyice yaklaşıyor ve işine odaklanan dondurmacıya saf saf bir adres soruyor… (İstiklâl Caddesi’nde gizli bir kamerayla ağır ağır yürürken sürekli çekim yapın. Yürüyün, yürüyün, yürüyün…Sokağın sonuna geldiğinde çekimi durdurun. Elde ettiğiniz ürünle bir belgesel film yarışmasına katılın, birinci gelmezseniz tüm masraflarınızı ben karşılayacağım!) 3956 Beyoğlu hakkında en tatmin edici biyografi galib(a) kadim İstanbullu John ve Brendan Freely’nin yazdığı 2014 ürünü, “Galata, Pera, Beyoğlu: Bir Biyografi”dir. Kitaptan bir paragraf: “Markiz’in önünde bir kez daha, daha önce Galata pezevenklerinin ve tulumbacılarının arasında gördüğümüz, daha sonra Sir Basil Zaharoff diye tanınacak, Vassilis Zacharias ile karşılaşıyoruz. Anlaşılan Markiz’in önünde volta atar, müşteri kollarmış, burada hizmetlerinin karşılığı olarak ona 100 altın pound miktarında cömert bir ödeme yapan Kont Orloff ile karşılaşmış (bu hizmetlerin içeriği hakkında bilgimiz yoktur). Bu olaydan sonra Vassilis, Rus gibi davranmaya başlamış ve şansını aramak için Londra’ya gitmiş; gider gitmez de ‘Konstantinopolis’ten düzen dışı ithalat’ kanunuyla başı belaya girmiş.” 3957 Halen İngiltere’de yaşayan, ödül avcısı ve gündemdeki keman virtüözlerinden Tatar ALİNA İBRAGİMOVA’yı (doğ. 1985) neden Türkiye’de izleyemiyoruz? 3958 Bu yılın ilk altı ayında, Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında yeni bir inceleme kitabı yayımlandığını görmedim. Ne güzel! 3959 Küresel kültürazzi: Paris’teki ünlü Shakespeare and Co.’nun sahibi Sylvia Beach 1941’de bir Nazi subayına kitabevindeki “Finnegan’ın Uyanışı”nı satmayı reddeder. Subay iki saat sonra bir manga askerle dükkânı basmaya döndüğünde, Shakespeare and Co.’nun yerinde yeller esmektedir. / “Okurken öldüğünde karizmanı artıracak kitaplar seç” derdi P. J. O’Rourke. / 1889’da bir Amerikalı yayıncı Rudyard Kipling’e “Üzgünüm Bay Kipling ama İngilizceyi doğru dürüst kullanamıyorsunuz. Burası amatör yazarların anaokulu değil” der. O, sekiz yıl sonra Nobel alır. / Hitler’in kütüphanesindeki küresel kitaplar: Don Kişot, Robinson Crusoe, Tom Amca’nın Kulübesi, Gulliver’in Seyahatleri, Nostradamus’un Kehanetleri…/ “Sabah boyunca çalıştığım şiirden bir virgül sildim; öğleden sonra onu geri koydum.” Oscar Wilde / AngloAmerikan edebiyatının üç tartışmalı babası: Daniel Defoe Modern kurmacanın babası; Ben Jonson şairlerin babası; Edgar Allan Poe – polisiyecilerin babası. / Beat Kuşağı şairlerinden Gregory Corso (19302001) Shelley hayranıydı, ölünce külleri özel izinle onun Roma’daki mezarının eteklerine defnedildi… 3960 “Amerika çok küçük bir odada bekleyen büyük bir köpeğe benzer. Ne zaman kuyruğunu sallasa bir sandalye devrilecektir.” Tarihçi Arnold Toynbee (18891975) Akşehir’deki Bedri Koraman büstü. (Heykeltıraş Hatice Gür) 3961 “Yayımlanana kadar her şey gerçektir.” Şair Robert Lowell (Önemli şair Robert Lowell [19171977], New York’ta bir taksi içinde ikinci karısı, yazar Elizabeth Hardwick’e giderken kalp krizinden öldü. Koltuk altında son karısı yazar Caroline Blackwood’un bir yağlı boya portresi bulunuyordu. Ressamı, son karısının ilk kocası Lucian Freud’du.) 3962 “Bulunmuş Şiirler”den – Can Alkor: (1975 Nobelist’i Eugenio Montale’den bir çeviri) Yaşamak Sancısıyla… Yaşamak sancısıyla karşılaştım çok zaman: Boğazlanmış derenin guruldayan sesiydi, kıvrılıp kavrulmuş yapraktı yanan, yük altında beygirin can vermesiydi. Umursamaz tanrılık bize araladığında, mucizenin dışındaydım, bilemezdim ben, uyuklayan heykeldi öğle ışığında, buluttu, şahindi yüksekte süzülen. 3963 “İki Gözüm, Aziz Kardeşim, Efendim”denHaz. Nüket Esen: Refik Halit Karay’ın İzzet Melih Devrim’e 1922’de yazdığı mektubun dua edin ki yalnızca açılış paragrafıdır: Muazzez Kardeşim, Geçen günkü binazir konferansını pek büyük zevk ile dinledim. Daima takdirü tevkiri umumiye mazhar olan kemalatı mümtazei ilmiye ü edebiyen esasen bunun her noktai nazardan kıymetdar ve nafi olmasını kafil bulundurdu. Binaenaleyh, büyük bir vukufı ilmi, pek selis ve cazip bir ifade ile vukubulmuş olan konferansının bir muvaffakiyeti tamme ile tetevvücü irfan ve kemalatının takdirkaranı nazarında bu hakikati bir kere daha teyit eylemiştir. 3964 Nadiren gittiğim edebi etkinliklerden birinde, dünyanın en büyük yayınevlerinden birinin genç Alman temsilcisiyle tanıştım. Hanım kız Alman edebiyatının büyük ustası Thomas Bernhard’tan hiç kitap okumamıştı. Çok şaşırdığımı görünce beni teskin etmek istercesine, “Size söz veriyorum, ilk fırsatta ondan bir kitap okuyacağım. Sizce hangisini okumalıyım?” Ona derhal “Bitik Adam”ı (Untergeher) önerdim. 396503.06.2016, Balat’tan saat 15.30’da özel otomobille çıkıp iki saat sonra Üsküdar’daki evime ulaşınca anımsadım: son iki ayda Şanlıurfa, Eskişehir, Giresun, Samsun, Colmar, Strasburg ve Basel’i ziyaret etmiştim. Bu kentlerin her birinde, bir noktadan diğerine on beş dakikadan daha kısa bir sürede ulaşınca “şike yapmışçasına” tedirgin mi olmuştum? 3966 Bedri Koraman’la (19282015) Nazım Alpman’ın 1997’de yaptığı söyleşiden (Kaynak: Edebiyat Nöbeti, MayısHaziran, 2016): Soru: Bir isim yoklaması yapalım. Ben liderin adını söyleyeyim, siz ilişkinizi anlatın. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den başlayalım. B.K. : Hakkında en ağır karikatürleri çizdim. 30 yıldır yürüdüğü demokrasi yolunda beni “yol arkadaşı” olarak gördüğünü söyledi. Engin hoşgörüsü bakımından onu en başa koyuyorum; “ermiş olarak” değerlendiriyorum. İkinci sırada kim var? >>B.K. : Hiç tereddütsüz Necmet tin Erbakan… Ne çizersem çizeyim 8 4 Ağustos 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle