Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOĞUMUNUN 100. YILINDA, IKI EDEBIYAT DERGISINDE BEHÇET NECATIGIL ‘Ben gidince nem kalır...’ 16 Nisan 2016, çağdaş şiirimizin en özgün şairlerinden Behçet Necatigil’in yüzüncü doğum günü. Doğumunun yüzüncü yılında, Selim İleri’nin deyişiyle “kırık inceliklerin şairi” Necatigil için düzenlenen etkinlikler, onun hem ölümünden kırk yıla yakın bir süre yeniden değerlendirilmesi hem de yeni kuşakların onunla tanıştırılması açısından gerçekten çok önemli. M imar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde dün başlayan “Ardımdan Dökülen SuBen Gidince Nem Kalır: Behçet Necatigil 100 Yaşında” başlıklı sempozyum bugünkü oturumlarıyla sona erecek. Necatigil’in tüm yapıtlarını yayımlayan Yapı Kredi Yayınları’nca düzenlenen “Sevgilerde: Behçet Necatigil 100 Yaşında” sergisi, 14 Nisan’da açılacak ve 3 Mayıs’a kadar izlenebilecek. YKY, bu sergi için bir de katalog hazırladı. Bu yıl “100. Yıl Necatigil Şiir Emek Ödülü” adıyla verilecek şiir ödülü töreni de sergi açılışında gerçekleştirilecek. 14 Mayıs’ta da TESAK’ta Kadıköy Belediyesi’nin bir anma etkinliği olacak. 100. yılın önemli bir bölümünü ise yeni yayınlar oluşturuyor. Şairin “Serin Mavi” adıyla yayımlanmış olan aile mektupları, bazı eklemelerle genişletilerek yeniden yayına hazırlandı. YKY, geçen ay yayımlanan “Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü”nden sonra, “Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü”nün Necatigil’in ölümünden önceki son biçimiyle tıpkıbasımını, “İki Başına Yürümek” ve “Kareler Aklar”ın özel baskılarını, Şaban Özdemir’in hazırladığı, şairin çocukluk ve gençlik verimlerini bir araya getiren “Küçük Muharrir”i okurlara sunacak. Bir başka çalışma da Necatigil’in dost meclislerinde aruz vezniyle yazdığı kaside tarzı klasik şiirler. Kızı Ayşe Sarısayın’dan aldığım bilgiye göre, yıllardır kayıp sanılan eski yazıyla yazılmış bu kasideler, şairin eşi Huriye Necatigil’in ölümünün ardından, ev boşaltılırken bulunmuş. Sarısayın, Şaban Özdemir tarafından YKY’nin desteğiyle Türkçeleştirilen kasideleri, yazıldıkların dönemlerin hikâyeleriyle bütünleştiriyor. Necatigil’in 1937 yazında Almanya’dan kız kardeşi Fahamet’e yazmış olduğu “Fa’ya Mektuplar” ve kendisine gönderilmiş edebiyatçı mektuplarından seçkiler de önümüzdeki yılların tasarıları arasında. Everest Yayınları, Necatigil’in radyo oyunu uyarlamaları “Naimâ” ve “Ev liya Çelebi”nin ardından, Ahmet Mithad Efendi’nin “Müşâhedat” romanının yayın hazırlığı içinde. Unamuno çevirisi “Sis” romanı ile yıllardır baskısı olmayan “Yaman Adam”, arşivde bulunan kitaplaşmamış birkaç öykünün de eklenmesiyle Can Yayınları’ndan çıkacak. “Andersen Masalları” çevirisi ise Can Çocuk’un yayın izlencesinde. Bu bilgileri aldığım Sarısayın, bu yıl çıkan iki kitabı, Selim İleri’nin “Kırık İnceliklerin ŞairiBehçet Necatigil”i ile Yüksel Pazarkaya’nın “Unutulmak İsteyen Şair Behçet Necatigil 100 Yaşında”sını da anmadan geçmemek gerektiğini vurgulanıyor. DERİNLERDEKİ NECATİGİL ŞİİRİ Görüldüğü gibi bugünler ve önümüzdeki günler benzersiz bir Necatigil şöleni niteliğinde. Ama bu kadar da değil. Biri onuncu yılını kutlayan, öbürü ilk kez yayımlanan iki dergi, “Sözcükler” ve “Çevrimdışı İstanbul”, bu sayılarının özel sayfalarını Necatigil’e ayırdı. “Sözcükler”i 2006’dan bu yana büyük emek ve özveriyle çıkaran Turgay Fişekçi, derginin “Merhaba”sında diyor ki: “Toplumsal bellek, çoğu zaman kolaycılığa kaçıp, ozanları en sevilen birkaç şiiriyle anımsar. Necatigil de bu yazgıdan kurtulamayanlardan: ‘Gizli Sevda’, ‘Nilüfer’, ‘Solgun Bir Gül’ ozanıdır çoğunca. Bütün büyük ozanlar gibi, Necatigil’in yaratı dünyası da çok katmanlıdır oysa (…) dar sınırlarla belirlenebilecek bir şiir değildir Necatigil şiiri. İlk dönemlerinden başlayarak çağın ve insanın sorunlarına evrensel bir bakışla yaklaşmıştır. 1950 tarihli dizelerinde, ‘Dağlarda ateşler yandıkça / Karanlıktan korkulmaz.’ demiştir. 1959 tarihli ‘Travers’, 1962 tarihli ‘Panik’ ve daha başkaları Türk şiirinde endüstri toplumunu belki de ilk anlatan şiirlerdir. ‘Ben bir traversim entroverti’ dizesinin ardında koca bir çağdaş endüstri toplumu durur. Bu nedenle, doğumunun 100. yılında Behçet Necatigil şiirinin yüzey sularından sıyrılıp derinlerine inme, çağının şairi Necatigil’i tanımanın zamanıdır.” “Sözcükler”in MartNisan sayısının tümüne yakın bir bölümü Necatigil üstüne yazılara, anılara ayrılmış. Emin Özdemir, Tahir Abacı, Alper Beşe, Hakan Savaş, Nedim Gürsel, Yüksel Pazarkaya, Kenan Sarıalioğlu, Sina Akyol, Besim Dalgıç, Hüseyin Alemdar, Hakan Tabakan hepsi de değişik bakışlarla farklı yaklaşımlar getiriyorlar Necatigil’e. Doğan Hızlan ise “Mektupların İzinde Anılar / Anımsamalar” yazısında, Necatigil’in, bir akşam yemeği bir aradalığında kaleme aldığı, sonradan kaybolduğu sanılan ama Ayşe Sarısayın’ın bulup ortaya çıkardığı bir kasidenin öyküsünü anlatıyor ve kasideyi ilk kez sunuyor okurlara. Daha önce dediğim gibi şairin dost meclislerinde yazdığı kasideler önümüzdeki günlerde kitaplaşacak. Ama siz siz olun, mısralarında Yaşar Kemal ile Orhan Kemal’in de anıldığı bu kasideyi kitap çıkmadan Hızlan’ın yazısından okuyun. Neden derseniz, çağdaş şiirimizin ustalarının klasik şiirimizi ne denli derinden özümlediklerinin benzersiz bir örneği de ondan… Ayşe Sarısayın da “Necatigil Arşivinin Kuytularından: Kasideler” yazısında, söz konusu kasidelerin nasıl yazıldığına ilişkin lezzetle okunan, “içeriden” bilgiler vererek bütünlüyor Hızlan’ın yazısını. “Sonsuz Bir Çizgide Yaşamı…” başlıklı yazıda, bir şair bir şairden söz açıyor, Refik Durbaş, Necatigil üstüne düşüncelere, düşlere dalıyor: “Şakakları hafif kırlaşmış, gözlüğü burnunun ucunda, dudaklarının arasında hiç sönmeyen sigarası ile geçer gider bir ‘Eski Sokak’tan… O ‘Eski Sokak’ ki artık kendi adıyla anılmaktadır ve orada 1963’e kadar yedi yıl oturmuştur…” “Sözcükler”in Necatigil dosyasında en çok ilgimi çeken yazılardan biri de Tunç Tayanç’ın “Tercüme Bürosu, Tercüme ve Behçet Necatigil”i oldu doğrusu. Çevirmenliğimden mi, bilmem. Ama bize bereketli ve varsıl bir kültür dönemini anımsatmasının payı olsa gerek. “NECATİGİLLERDEN BEHÇET” Doğumunun 100. yılında Necatigil, “Çevrimdışı İstanbul”un ilk sayısında da azımsanmayacak bir yer tutuyor. Ayşe Sarısayın, “Necatigil Arşivinin Kuytularından” yazılarını, “Çevrimdışı İstanbul”da bu kez 1950’lerin “Edebiyat Matineleri”yle sürdürüyor: “Edebiyat matinelerini önemsememde, çocukluğumda dinlediğim hikâyelerin etkisi olmuştur kuşkusuz. Sonraki yıllarda bir yandan 80’lerin siyasi ve ideolojik ikliminde dayatılmaya başlayan popüler kültür yöneliminin gitgide tek geçerli değer olmasına, edebiyatın da ‘pazar’ algısıyla değerlendirilip ticari bir metaya dönüştürülmesine tanık olup, bir yandan da bir avuç edebiyat sevdalısının sisteme direnip kendi değerlerini korumaya çalışmasını hayranlıkla izlerken, edebiyat matineleri geliyor aklıma bazen ve her seferinde babamın ‘Edebiyat Matinesi’ şiirini hatırlıyorum. ‘Koltuğunda kaykılıp çiklet çiğneyen kızlar, uyuklayan dalgın delikanlılar’ o zamanlar da varmış, has edebiyatın meraklısı hep azınlıktaymış diye avunuyorum az çok, ama daha umutsuz bir geleceğin habercisi olduğunu düşünmekten de alıkoyamıyorum kendimi.” Asuman Susam’ın Necatigil şiiri üstüne kapsamlı bir incelemesi de yer alıyor dergide: ‘Arada’ Kalmışın ‘İç’ Sıkıntısı. “Biricikliğinin gücünü benzersiz poetikasından, tekilliğinden, bağımsızlığından alan bir şairdir Necatigil” diyor Susam. “Ayrıksı değildir; ama ciddi bir ara, açıklık vardır diğerleriyle arasında. Zaman zaman anlaşılamamasına, hem zorunlu hem gönüllü bir yalnızlığa çekilmesine neden olan bu ara, çağdaşları ve öncülleriyle arasındaki bağı da kopuş ve kaçış çizgilerini de açık eder aslında…” Gonca Özmen ise “Bir Çevirmen Olarak Behçet Necatigil”i ele alıyor. Özmen’in yazısını okurken Necatigil’in çevirmenlikteki ustalığının ayrıntılarına ulaşmakla kalmıyor, genel olarak çeviri uğraşının ne demek olduğu konusunda da bilgileniyorsunuz. Özmen’in, yazısının sürprizi ise Necatigil’in “Her şey bir çeviri” şiirini, “Ben her şeyi kendime çeviriyorum / Ayrıntılarda fark oluyor / Bir habere, bir acıya, bir sevgiye bakışımız / Sende başka, bende başka” diye biten şiiri okura sunuvermesi. Ama bir şaşırtı daha var bu dosyada. O da Gökçenur Ç.’ye, rüyasında gelen bir Necatigil şiiri: “Necatigillerden Behçet”!.. n 6 7 Nisan 2016 KITAP