Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JULIA DECK’TEN “VIVIANE ELISABETH FAUVILLE” Zihnin duraklama anları Julia Deck, ilk romanı “Viviane Elisabeth Fauville”de, kişilik bölünmesi yaşayan ve kitaba da ismini veren kahramanıyla okuru, zaman ve mekân kopukluklarıyla dolu boşluklara yolluyor. ALI BULUNMAZ Viviane’la beraber müthiş bir bilinç akı âdeta bir üçüncü sayfa haberi ve emin alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr şının, hatta bir ara berraklaşan ve sonra olduğu tek şey, bu durumdaki herkesin bir yitip giden anılar silsilesinin içine atıveri başkasıyla konuşup içini dökmek istediği. yor. Örneğin Viviane, kendisinin cinayet O da zaten öyle yapıyor ancak olup biteni saatinde nerede olduğunu, yıllar önce öl veya henüz olmamışları kendisine anlatı müş annesinin bildiğini söylüyor. Mesele yor. Bunu yapmasının nedeni, yaşananları J ean Echenoz’nun ve Pascal Quignard’ın, Fransız edebiyatında açtığı yoldan yürüyen yeni romancılar kitaplarıyla öne çıkmaya başladı. Ülkenin tanınmış eleştirmenlerinden Julia Deck, bunlardan biri ve Viviane Elisabeth Fauville, yazarın ilk romanı. Fransa’da 2012’de yayımlanan kitap, Deniz Yetkin çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı. bu derece ciddi yani. Dahası, hayatındaki bütün anlamsız rutinleri düşünmeye koyuluyor; evvelden fark etmediği insanları gözlüyor ve hem kendisini hem de dünyayı neredeyse her gün tekrar kuruyor. “Ayaklarım ilerliyor, ben de onları takip ediyorum” lafı, Viviane’ın halini özetliyor aslında. Bir de sık sık tekrarladığı “olabilirim”li cümleler... Kendisini gölge gibi hisseden Viviane, sürekli kendi mantığına uydurma beklentisi olabilir mi? Anlıyoruz ki Viviane’da böyle bir eğilim var. Deck’in, Viviane’ın neredeyse her ânını aktardığı kısa ve etkili satırlarda bu yaklaşımdan izleri satır aralarına serpiştiriyor. Karşılaştığı bütün insanlar, o özelliği hemen fark ediyor; Viviane’ın iç sesi de hayata karışıyor. BELİRSİZLİKLERLE SÜRÜKLENMEK Geçmişle gününün bazen bir birine karıştığı romanda Viviane, çoğunlukla huzursuzluğa kapılıp VIVIANE’IN İÇ SESİ kimsenin yanıtlayamadığı soru Dışarıdan bakıldığında mutlu gibi görünen, daha doğrusu huzurlu olması beklenen Viviane, hayatında tam bir sorun yumağıyla karşı karşıya. Deck, bunu bayağı biçimde anlatmak yerine, hızlı ve akıcı bir dil kullanarak Viviane’ı dörde bölüp anlatıyor. ların peşinden gidiyor. Polisler soruyor, Viviane cevap veremiyor; kendisi soruyor ve ardından kafası daha çok karışıyor. Polis aracının aynasında görünen yüzüne yabancılaşıyor. Daha doğrusu o suret, Viviane’ı tanımıyor. Zihni dünya kadar kalabalık olan Karşımıza da kendisiyle bol bol kahramanımızın bu vaziyeti, kendi konuşan ve uzun uzun düşünen sine “bir nedenin yokluğunun, tat bir kadın çıkıyor. Viviane, kocası, iki yaşındaki min etmeyen çok sayıda değişkenin varlığından iyi olduğunu” düşün kızı, dolgun maaşlı işi ve varlıklı dürüyor. Doktor randevusunda ya ailesiyle tam “ideal” bir tip gibi şananlardan sonra sanki Viviane’a duruyor. Oysa kocasından ayrılan, kendi yüzünü görmekte zorla başkasının hatıraları yükleniyor. Zaten olayın kilit noktası da bu nan, üstelik bir de psikanalistine ve Deck, okuru allak bullak eden kafayı takan Viviane, patlamaya gelişmeleri tam da o andan itibaren hazır bir bombayı andırıyor. Ruh kaleme alıyor. hali bulanık ve ne zaman ne yap Her şeyi alt alta sıraladığımızda, tığını hatırlamakta güçlük çektiği yazarın en başta psikanalizin gırla anların sayısı git gide artarken gittiği bir roman yazdığını görüyo hikâyeler uydurduğunu düşün ruz. Daha sonra korku, polisiye, ara düğü psikanalistini de kendisini sıra komedi ve büyük oranda ki kandıran kocasıyla aynı kefeye şilik bölünmesinden kaynaklanan koymaya başlıyor. Tel burada bir gerilim yer alıyor kitapta. Fakat kopuyor diyebiliriz: Çantasına ne çok açık bir şey var ki belirsizlik ara yerleştirdiğini bilmediği bı lerle sürüklenen Viviane’ın benliği, çak, bitip tükenmeyen ve Viviane zihnin kopukluklarla nasıl durak için bir azaba dönüşen terapinin sayabileceğini gösteriyor. n son dakikalarında geri dönülmez biçimde ortaya çıkıveriyor. Dağ Viviane Elisabeth Fauville/ Julia taş kan ve kanıt... Julia Deck’in kitabında korku, polisiye, ara sıra komedi ve Deck/ Çeviren: Deniz Yetkin/ Nor Deck, bizi bu andan itibaren kişilik bölünmesinden kaynaklanan gerilim yer alıyor. gunk Yayınları/ 132 s. OKURLARA Matrakçı Nasuh’un Menazilnâme’si P rof. Dr. Hüseyin Gazi Yurdaydın, Nasuhü’sSilahî, bilinen adıyla Matrakçı Nasuh’un “Beyânı Menâzili Seferi Irâkeyni Sultan Süleyman Hân” adlı eserini 1976 yılında Türk Tarih Kurumu Yayını olarak yayımlamıştı. Şimdilerde Eserin yeni bir baskısı yayımlandı. Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un hazırladığı bu yeni baskı üzerine Sayın Atasoy’la bir söyleşi gerçekleştirdik. Daha önce üç romanı, bir oyunu ve bir şiir kitabı yayımlanan Şule Gürbüz yeni kitabıyla geldi karşımıza: Öyle miymiş? Kitabı Eray Ak değerlendirdi. Selahattin Nehir, oldukça farklı bir kurguyla birbirinden uzak iki hayatı evirip çevirip bir kentin orta yerinde birleştiriyor. Suç ve suçlu, yaşam ve ölüm gibi karşıtlıklar arasından iyiye yönelme alışkanlığını kıran bir hikâye “İstanbul Yalnızları”. Ayşe Sağlam’ın yazısı. Akın Çubukçu’nun kaleme aldığı “Babamın Eczanesi”, artık unutulan ve unutturulan bir dönemi anımsayan bir çocuğun gözünden eczacılığın hazır ambalaj içinde tüketim dönemine girmeden, laboratuvar dönemi ustalığından süzülen bir meslek olduğu zamana ilişkin bir film âdeta. Şenol Çarık yazdı. Ercan Başer’in ilk romanı “İyi Bir Hikâye”, Ahmet Hamdi Tanpınar 2015 Roman Ödülü’nü kazanmasının ardından okurla buluştu. Bu ilk romanı Suzan Bilgen Özgün tanıtıyor. Bol kitaplı günler... KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar l Yayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Direktörü: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 37 Nisan 2016 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap