Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖKTUĞ CANBABA’DAN “AYYAŞ BUDA” ‘Kutsal’, pek sıradan ve alışılmadık Göktuğ Canbaba, “Ayyaş Buda” adı altında topladığı bu kitaptaki öykülerde, “kutsal” ve “sıradan” dünyalar arasında yeraltında adım atmaya başlayıp gerçeküstü bir yolda ilerliyor. “Ayyaş Buda”, sorularla dolu bir hayata karşı, başka hınzır sorular sorma peşinde. ERAY AK erayak@cumhuriyet.com.tr Budist felsefe ve yaşayış Türkiye’de her ne kadar içselleştirilmemişse de önemli bir mizah malzemesi olarak günlük hayattaki yerini almayı bir şekilde başarabiliyor. Bu aslında garip bir durum çünkü mizah, iyi bilinen durumlar üzerine yapıldığında anlamlı ve gerçek yerini buluyor. Budizm üzerinde yapılan mizah ise tutarlı bir bilgi bütünlüğüne dayanmadığı için havada kalıp karton, yapay bir etkiden kurtulamıyor. Buna rağmen ilgi çekmeye, güldürmeye devam edebiliyor. Bu noktada sanırım espri kalitemiz ve güldüğümüz şeyler üzerine yeniden düşünmemiz gerekiyor. Ya da bilmediğimize dokunmayıp kaş yapayım derken göz çıkartmayı acilen bırakmamız... Fakat yine de bu karmaşa ve basitliğin arasında bile kendini göstermeyi başarabilen kaliteli işlere de rastlamıyor değiliz. Geçen günlerde yayımlanan Göktuğ Canbaba’nın Ayyaş Buda’sı, bu minvalde yürüyen işlerin arasında, sağlam bir bilgi zemini üze rine oturan mizahı ve yazarının, gerçeklerle besleyip resmettiği renkli coğrafyasıyla dikkat çekiyor. Ayyaş Buda, her ne kadar fantastik ve gerçeküstü bir rota izlese de kendine, üzerine oturduğu gerçekçi bilgi zemini, kitabın çevrilen her sayfasında göze çarpıyor. EĞLENCELİ BİR KİTAP Bu gerçekçi bilgi zemininin nedenlerini, Canbaba’nın konuya olan ilgisinin yanında Budizm’in kök saldığı coğrafyaya gerçekleştirdiği ve kitapta yer alan biyografisine de koyulan gezisinde arayabiliriz pekâlâ. Şöyle yazılmış: Göktuğ Canbaba, “Tayland, Nepal, Hindistan gibi ülkeleri kapsayan uzun soluklu bir Uzakdoğu seyahatine çıktı ve kişisel fotoğraf projeleri üzerine çalıştı.” Buna bakarak; Ayyaş Buda hikâyelerinin başkentinin Nepal olması, yanında, Canbaba’nın görsel bir hafızanın ürünü olarak çizdiği tasvirlerinin nedenleri arasında, yazarın gezip gördüğü, tanıdığı coğrafyalardan hikâyeler üretmesini arayabiliriz. Kitapta yer alan otuz sekiz öyküde de coğrafyanın ve bir bilgi üzerine kurulmuş renkli, eğlenceli dilin yansımalarını görüyoruz. Ayyaş Buda’nın eğlenceli bir kitap olduğunu hemen yukarındaki cümleden olduğu gibi kitabın adından da çıkarabiliriz. Fakat Canbaba bu eğlen ceyi bir inanışın üzerine kurmuyor. İnançla alay etmediği gibi aynı şekilde yüceltme amacıyla da yapmıyor. Göktuğ Canbaba’nın yaptığı, Budizm’i bir kültür birikimi olarak değerlendirip bu kültürün üzerine mizah inşa etmek. Ayrıca yazarın, Ayyaş Buda’da yaptıklarını sadece mizah diye adlandırmak da durumu açıklamaya yetmez çünkü Canbaba, kendine mekân bellediği “kutsal” ve “sıradan” dünyalar arasında farklı kültür katmanlarını, bunun yanında edebiyat denemelerini de yanında taşıyor. Ayyaş Buda’daki edebiyat yolculuğuna yeraltında başlayıp gerçeküstü bir rotaya direksiyon kırıyor Canbaba. Büyülü gerçekçilik eteklerinde dolaşıp fantastik öğelerin uçuculuğundan da yararlanıyor aynı zamanda. Örnekse; Beat Kuşağı’nın kült isimlerinden Burorughs konuk olabiliyor Canbaba’nın öykülerine. Üstelik arabayla yol alırken birden arka koltukta belirerek. Ardından o gidip Jack Kerouac aynı koltuğa oturabiliyor. Dahası kahramanlarımızla sohbet halindeler... Chuck Palahniuk, Brautigan, Charles Bukowski de aynı şekilde Göktuğ Canbaba’nın yarattığı dünya içinde kendi yerlerini alıyorlar. Bu bağlamda yer altı da, Beat de, fantastik de bir şekilde harmanlanıp farklı bir üslupla kaynaşıyorlar Ayyaş Buda’da. GOGO VE FERİT Göktuğ Canbaba’nın Ayyaş Buda’da kurduğu “komik” üzerine birkaç kelime etmiştim hemen yukarıda. Eğlenceyi bir inanışın üzerine kurmadığı üzerinde durmuştum. Canbaba’nın mizahını üzerine inşa ettiği nokta ise durum komiğinden besleniyor daha çok. Aynı şekilde hikâye de bu durum komiği üzerinden ilerliyor. Kahramanlarının düştüğü gülünç haller ve bu hallerden kurtulma çabaları, Ayyaş Buda’nın gerçek rengini bulmasında yardımcı olan esas unsurlar. Bu bağlamda kahramanlar da aynı kertede önem kazanıyor ve Ayyaş Buda’da karşımıza, tüm hikâyeleri onun dilinden ve bakışından okuduğumuz anlatıcımız Gogo ile kitaba ismini de veren alkolik, ağzı bozuk ve gamsız arkadaşı Ferit çıkıyor. Ayyaş Buda’nın kahramanları Gogo ve Ferit, karikatüre yakın tipler. Fakat karikatür olsalar da karton bir etki uyandırmıyorlar. Bunun en önemli nedeni; Göktuğ Canbaba’nın yarattığı hikâye evreni. Aslında bir hikâye için karikatürize tipler üretmek sakıncalı olabilir ve genel olarak kötü sonuçlara da gebedir ancak Canbaba’nın hikâye evreni de çizgi roman ve karikatürden epey beslendiğinden, Gogo ve Ferit, bulundukları dünyada bir yabancı gibi dolaşmak şöyle dursun, tam da o dünyanın gerçekleri olarak karşımıza çıkıyorlar. “PİKARESK ROMAN” Fakat Ayyaş Buda, her ne kadar Gogo ve Ferit’in maceralarını yansıtan öykülerden meydana gelmiş bir kitapsa ve kitabın altbaşlığı olarak “öykü” dense de farklı bir bağlamdan ele alarak “roman” da diyebiliriz Canbaba’nın yazdıkları için. Çünkü Ayyaş Buda tam anlamıyla pikaresk bir örgü. Yani; küfürbaz, sır gizleyen ve şeytani çekiciliği olan kahramanın çok parçalı, kopuk serüvenlerini anlatan yapıda bir kurgu. Tam da bu tanıma uygun olarak kahramanlarımız türlü gizemin içine dalıyor, hikâyeler arasında küçük ilmekler söz konusu oluyorsa da özünde birbirinden kopuk maceraları içeriyor, hikâyelere zaman zaman yan karakterler gelip yerleşiyor fakat Gogo ve Ferit’in yerleri hiç değişmiyor. Üstelik pikaresk kurguların gereklerinden birine de sahip Gogo; yol arkadaşı Ferit’e... Bu doğrultuda Göktuğ Canbaba’nın hikâyelerine yaklaştığımızda rahatlıkla “pikaresk roman” da diyebiliriz Ayyaş Buda için. Göktuğ Canbaba’nın da izlediği bu yol, aslında edebiyatımızın genel eğilimlerinden birini de yansıtıyor aynı zamanda. Parçalı yapıda ilerleyerek bütünlüğe yaslanmayan metinlere son zamanlarda çok rastlar olduk. Bu türde verimlerin en zor ve güdük yanları, yapıdaki parçalılığı fikir düzeyine de taşımaları. Ayyaş Buda ise bu konuda okuruna epey yardımcı olan bir kitap. Yapıdaki parçalı düzen, kitabın fikir temeline hiç mi hiç dokunmuyor. Budist ve Beat felsefesi kitabın hamurunu meydana getiriyor ve okur, parçalı yapı içinde kaybolmadan hangi yollar üzerinden gidebileceğini biliyor. Canbaba’nın öyküleri üzerine kurduğu düşünce ise halihazırda sorularla dolu bir hayata karşı, başka hınzır sorular sorma peşinde. n Ayyaş Buda / Göktuğ Canbaba / İthaki Yayınları / 164 s. 6 31 Mart 2016 KITAP