03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MELTEM YILMAZ’DAN “İRİS” ‘yDaölnrtızmlıke’vsim Meltem Yılmaz, “İris”le sadece yaralı ve yalnız bir kadının mutsuzluğunu, sessiz mücadelesini mercek altına almakla kalmıyor; toplumsal çözülmenin boyutlarını irdeleyip kalıplaşmış değerler üzerinden idealize edilmiş bir dünyayı reddederek okurun kendine ve yaşadığı çevreye dair sorgulamaya girmesine zemin hazırlıyor. reyyan bayar M eltem Yılmaz, ilk olarak Bonzai bağımlılarıya yaptığı söyleşilerden oluşan Boş Tarlalar’da Ölü Bedenler adlı kitabıyla okur karşısına çıkmıştı. Ardından ilk romanı Soraya’da, Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan ve burada hiç beklemediği bir aşk yaşayan genç bir kadının hikâyesini kaleme alarak devam etti, Soraya, 2015 Berlin Film Festivali’ne seçilen kitaplar arasına girdi. Bir yıl aradan sonra Yılmaz bu kez, İris’le okura yeniden merhaba dedi. Yazar, romanını yine yaralı bir kadının başına gelenler üzerine kuruyor. “Dört Mevsim Yalnızlık ve Bir Kadın” altbaşlığıyla yayımlanan kitap, roman kahramanı özelinde toplumsal konuların arka planına perde aralarken Türkiye’de kadın algısına dikkat çekiyor. Öyle ki İris, çocukken tecavüze uğrayıp yıllarca sessizliğe bürünüyor; sık sık duyduğumuz söylemlerle içten içe kendini suçluyor ve boyunu aşan bu yükle hayatına devam etmeye çalışıyor. Hem karşı cins hem de bu kodlarla yetiştirilmiş hemcinsleri yüzünden, çoğu kez sırf bu psikolojik şiddete maruz kalmamak için yaşadıkları travmayı hiç yaşamamış gibi davranmaya çalışanlara ekleniyor. Tacizi, tecavüzü meşrulaştıran, mağduru suçlu addeden toplumsal yapıya, cinsiyetçi yaklaşıma henüz on dört yaşında yenik düşüyor. Bu durum, onun bütün hayallerinin yok olmasına, hayatının bambaşka çizilmesine neden oluyor. Meltem Yılmaz, sıradan aile yapısı içinde, bir travmanın ağırlığıyla var olmaya çalışan İris’in duygu durumu ve düşüncelerini, okura onun ağzından aktarırken yanlış bir evliliği de ekliyor olay örgüsüne. Bu noktada da evliliğin toplumdaki yerine atıfta bulunan yazar, iyi bir okulu bitirip iyi bir iş sahibi olup bu sırayı takiben “evlen mek gerektiği” düşüncesine kapılan Emre’yi dahil ediyor yaralı kahramanının yaşamına. Gelecekten herhangi bir belentisi olmayan genç kadının yalnızlığı artarak devam ederken evliliğinin mutsuzluğundan kendine karşı pencereden bir hayal dünyası kurarak soyutlanıyor. Boşanmayı düşünse de yine bir aile baskısı engel oluyor buna ve bu kez dişiliğini ön plana çıkarmak amacıyla yola çıkıyor İris. Sıradan bir mutsuzluk anlatısından farklı olarak Yılmaz, sosyolojik bakışın yanında, polisiye ve gerilim öğeleriyle örüyor romanını. Romanda, çocukluk arkadaşı gazeteci Onur paralelinde ele alınan IŞİD ve Ankara Garı’ındaki terör saldırısı, İris’in yaşamındaki pek çok şeyin yönünü değiştirirken 1990’lar Türkiyesi’nde yaşananlar da babası Meltem Yılmaz aracılığıyla yansıyor kitaba. Yılmaz’ın kalemini, toplumsal zeminde, yakın tarihe de perde aralayarak tutmasında uzun yıllar muhabirlik yapmasının payı yadsınamaz. Bu noktada, toplumun ötekileriyle yaptığı söyleşilerden oluşan özel haberlerin düşünce dünyası ve üslubuna etkisi açık. Yılmaz, İris’le sadece, yaralı ve yalnız bir kadının mutsuzluğunu, sessiz mücadelesini mercek altına almakla kalmıyor; toplumsal çözülmenin boyutlarını irdeleyip kalıplaşmış değerler üzerinden idealize edilmiş bir dünyayı reddederek okurun kendine ve yaşadığı çevreye dair bir sorgulamaya girmesine zemin hazırlıyor. n İris / Meltem Yılmaz / Destek Yayınları / 278 s. 16 17 Kasım 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle