03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

>> ri. Romana dönelim... Handan’ın babası ve amcası o dönemdeki farklı kesimleri temsil ediyor. Bana biraz tanıdık geldiler. Bu beylerin bizim dönemimizde de bir temsiliyetleri olduğunu düşünüyor musun? n Enteresan soru çünkü Vakit Hazan’ı Osmanlı’nın son demlerine değil de bugünlere konumlandırmış olsaydım da zannederim bu Handan karakteri aynı cenderenin içinde yaşayacak, kendine aynı soruları soracak, böylesine gelgitler içerisinde kıvranıp duracaktı. Bu kitap toplamda bir genç hanımefendinin hissi tahlilleri ve kendine sorduğu sorular şu günlerdekine çok benziyor. Pek çok şey duyuyoruz. Yaşı kemale ermişler az çok nerede duracağını bilir ama genç zihinler sorar hangisi doğru hangisi yanlış diye. Kim hangi tarafta? Espionaj espionaj. Kime güveneceğiz? En yakınım, canım ciğerim ama benim hiç inanmadığım bir davanın yolcusu. Nasıl olacak? Nasıl bir arada yaşayacağız? Dahası kimin başına ne geleceği belli değil. Belirsiz bir dönem. Kimvurduya gidilen bir dönem. Dünkü dostlar şimdi düşman. İki dönem arasında müthiş benzerlikler var. Zira memleket o günlerde kimliğini bulmak için nasıl kıvranıyorduysa şimdi de öyle kıvranıyor. n Neden böyle oluyor Aslı? Tarihimiz neden korkunç bir tekerrürden ibaretmiş gibi görünüyor bazen? Bizimki Ortadoğu haritasından konumlanmış coğrafi bir bahtsızlık mı yoksa vazgeçemediğimiz hatalarımız mı var sence? n Tarihi gerçekten bilmemekten kaynaklanıyor sanırım. Belli ki tarih derslerimizin içeriklerinin ve öğretiliş şekillerinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Atatürk Kocatepe’ye çıktı vs. değil, bütün olayların alt yapısı neydi, gerçekten neler oluyordu, siyaset nasıl bir şey, o anlatılmalı. “DEĞİŞİMİ ANLAMAK GEREK” n Roman bu topraklarda feminizmin doğuşuna da göz kırpıyor. Göz kırpmak eksik oldu, doğrudan el sallıyor, öpücük yolluyor. Osmanlı’da kadın hareketinin filizlendiği yıllar çünkü. Biz de Handan üzerinden bu serüvene tanıklık ediyoruz. Roman için araştırma yaparken o dönemle ilgili neler dikkatini çekti? n Medeniyetlerin kadınların dönüşümüyle ilerlediğine inanan bir yazarım ben ve erkekler birbirini yiyedursun kadınlar olarak durmamalı yol almaya devam etmeliyiz diye düşünüyorum. n Bütün kalbimle katılıyorum sana. Nasıl yapacağız bunu? n Bunun için bizden evvel harcanan emeği küçümsememeli, çok daha önemlisi yok saymamalıyız. Bu hem tarihe haksızlık hem de kendi türümüze vefasızlık olur. Türkiye’de kadınlar oy verme hakkını 1934’te elde etmiş olabilir ancak bu ülkeyi kadınlar o tarihten on bir yıl önce savaşarak almıştır. Söylediğim gibi İstanbul’un tam ortasında muazzam bir manzaraya sahip Atatürk Kütüphanesi var. Bu topraklarda yaşayan her kadının gidip zamanın kadın dergilerine bakması lazım. Kadın yazarlar makalelerinin altına önceleri bilmemkimin kızı diye imza atarken sonraları kendi isimlerini kullanmaya başlıyor. Bu değişimi anlamaya çalışmak gerek. Çok sancılı bir dönem. Derinlemesine indikçe kıymetini çok daha iyi anladığınız bir dönem. “TÜRKİYE’NİN JEAN D’ARC’I” n George Eliot, Halide Edip gibi yazarlar çıkıyor karşımıza romanda. Onları neden misafir ettin? n Halide Edip, Handan’ın hayranlık duyduğu bir kadın. Dönemin fikir liderlerinden. Hakkında söylenmiş pek çok şey var. Yine NY Times gazetesinde o dönemde yayımlanmış iki makale çok enteresan. Biri ondan Türkiye’nin Jean D’Arc’ı olarak bahsediyor. Diğeri ise bu makaleye tepki olarak yazılmış. Bir Ermeni hanımefendiye ait. Ben size anlatayım o Jean D’arc’ı diyor ve yerden yere vuruyor. Tabii herkes en nihayetinde kendi değerlendirmesini yapar Halide Edip ile ilgili. Benim bildiğim ise zamanın ötesinde, korkusuz, erkek egemenliği altına girmeyi reddetmiş, kendisinden yüzyıl sonra doğan kadından daha ileri görüşlü biri olması. Dolayısıyla ondan bahsetmeden olmazdı. George Eliot ve bahsi geçen diğer yazarlara gelince, kahramanımız Handan Darülfünun’da edebiyat okuyor ve okudukları hayatının merkezinde. Hatta kişilik gelişiminde bile etkili oluyorlar diyebilirim. Bu yüzden okura birtakım ipuçları vermek istedim. Ayrıca o yalnız bir kız. Annesini çocukken kaybetmiş, bir atasözünün dediği gibi “Anasız kız han soyundan olsa öksüzdür.” O hep kendinden daha akıllı bir kadın arayışında. Kitapta bir alt mesaj olarak bunu sürekli olarak görmek mümkün. Hem satırların arasında hem gerçek hayatta bu arayışı sürüyor. n Evet, romanda memleket de Handan da şefkat sahibi bir anne arıyor gibi sanki kendine. Ya da şefkat gösterecek bir çocuk? Ne dersin? n Şefkat kelimesini kullanman çok enteresan çünkü aklımda olan kelime hep o. Günün her ânında. En çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Bu memleketin de çocuklarının da. n Vakit Hazan / Aslı E. Perker / Everest Yayınları / 426 s. KItap 17 Kasım 2016 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle