15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hilmi Ziya Ülken’in ders notları yayımlandı Yeni Zamanlar Felsefesi Hilmi Ziya Ülken’in ders notlarının bir araya getirilmesiyle oluşan “Yeni Zamanlar Felsefesi”, Rönesans’tan Kant’a kadar Avrupa felsefesinin evrimini ele alıyor. Ülken, buradan, Türkiye’den bir bakışla modern dönemde Batı felsefesinin tarihsel serüvenine odaklanıyor. Ortaçağ felsefesinin karakteristik özelliklerini ve problemlerini ele alırken Ortaçağ düşüncesindeki parçalanmanın da altını çizerek Rönesans’ın, Reform’un ve sonraki gelişmelerin nasıl bir kültür ortamı ve zihniyet temelinde gerçekleştiğini ifade ediyor. r Mustafa GÜNAY ilmi Ziya Ülken, üretkenliğiyle dikkati çeken felsefecilerimiz arasında ilk sıralarda yer alır. Yalnızca felsefe değil edebiyat alanında eserler üreten Ülken’in roman yazması, felsefeci kimliğinin edebiyatı da kapsayan genişliğine işaret eder. Ülken’in felsefi ilgi alanı da geniş. Türk düşünce tarihinin derinliklerine de yönelir, İslam felsefesi adı verilen felsefi geleneğe de uzanır. Ülken Batı felsefe geleneğiyle de ilgilenir. Onun üretkenliğinin ve ilgi alanının genişliğinde yatan en önemli etkenlerin başında gelen şey ise ülkenin kendine özgü koşulları bağlamında felsefe kültürü bakımından ihtiyaçları ve sorunları. Ülken, felsefenin belli bir alanıyla sınırlı bir eğitim, düşünme ve yazma çabasıyla sınırlamaz kendini. Eğitimden bilime, ahlaktan ontolojiye kadar felsefenin disiplinleri ve sorunları, onun düşünme sürecinin başlıca evreleri ya da parçaları olarak karşımıza çıkar. Eğitim felsefesi konusunda geniş kapsamlı kitaplardan ilki ona ait. Ne yazık ki eğitim, bu kitabın yazıldığı tarihlerden günümüze kadar, toplumsal bakımdan da en önemli sorunlardan ve tartışma alanlarından biri olmakla birlikte, felsefecilerimiz eğitim kavramını ve olgusunu eğitim bilimcilere terk etmiş bir görünüm sergiler. Felsefeden beslenmeyen eğitim bilimlerinin durumu ve kavramsal donanımdan yoksun eğitim tasarımının yol açtığı sonuçlar ve yansımalar hem kuramsal alanda hem de pratikte, uygulamalarda sıkça karşımıza çıkar. ÇAĞLAR VE KÜLTÜRLER ARASINDAKİ KOPUŞ Ülken, gerek eğitim gerek araştırma bakımından ortaya koyduğu katkı ve birikimlerle sorumluluk duygusu ve bilinci güçlü bir düşünür ve aydın kimliğinin örneği. Türk düşünce tarihine yönelik çalışmalarıyla da kendi tarih ve kültür birikimimiz içindeki düşünce damarlarını ve köklerini gün ışığına çıkarmaya uğraşmıştır. Bu noktada Türk Tefekkürü Tarihi ve Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi gibi kitapları, çağdaş düşünce tarihinin klasikleri arasında C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I H yerini alır. Öğrencilerinin tuttuğu ders notlarından oluşan yeni bir kitabı yayımlandı Ülken’in. Yeni Zamanlar Felsefesi kitabını oluşturan ders notları, Ülken’in 19621963 eğitimöğretim yılından itibaren verdiği Yeni Zamanlar Felsefesi Tarihi adlı dersine ait. İlk kez yayımlanan bu kitabın oluşumunda ders notlarını kaleme alan iki öğrencisinin adını anmak gerekir: Yusuf Kenan Karahan ve Mehmet Dağ. Dağ’ın özellikle ilahiyat alanındaki eserleri ve çevirileri anılabilir. Kitaba temel alınan metin, Dağ’ın kütüphanesinde bulunan bir nüshaya dayanır. Kitabı yayına hazırlayan ise aykırı bir ilahiyatçı olarak tanınan Hasan Aydın’dır. Ders notlarının bir araya getirilmesiyle oluşan kitap, Rönesans’tan Kant’a kadar Avrupa felsefesinin evrimini ele alıyor. Kitapta Ülken, buradan, Türkiye’den bir bakışla modern dönemde Batı felsefesinin tarihsel serüvenine odaklanıyor. Ülken, Ortaçağ felsefesinin karakteristik özelliklerini ve problemlerini ele alırken Ortaçağ düşüncesindeki parçalanmanın da altını çizerek Rönesans’ın, Reform’un ve sonraki gelişmelerin nasıl bir kültür ortamı ve zihniyet temelinde gerçekleştiğini ifade eder. Çağlar ve kültürler arasındaki etkileşim ve kopuşlara da dikkati çeken Ülken, felsefenin içinde doğup geliştiği kültür çevresinin özelliklerini de göz önünde bulundurur. Yeni zamanların, nuş” yazısında Ülken’in Türk düşüncesine, aydınlanma ve evrensel uygarlığa sağladığı önemli katkıların altını çizen saptama ve değerlendirmeler yapıyor. Aydın’ın Ülken hakkında vurguladığı dört hususun, onu kavrayabilmek için önemli olduğunu düşünüyorum. Söz konusu hususlar, kısaca, şöyle sıralanıyor: “İlki, felsefi eğilimi ağır basan çok yönlü düşünsel yaşamıdır (…) İkincisi, çok boyutlu düşünsel yaşamıyla yakından ilişkili olan dinamik düşünsel yaklaşımıdır (...) Üçüncüsü, onun ulusal ve evrensel düzeyde, bilim insanı kimliğiyle Türk düşüncesinin araştırılmasına ve tanıtımına olan katkılarıdır (…) Dördüncüsü, uygarlığı bir bütün olarak gördüğü için salt Türk düşüncesini araştırmakla yetinmemiş, İslam ve Batı düşüncesini de araştırıp tanıtılmasına önayak olmuştur. Onun bu yönü, özgün bir nitelik taşır ve belli bir tarih felsefesine dayanır” (s. 1011). ÜLKEN FELSEFESİNİN IŞIĞI Felsefenin belli bir dönemini konu edindiği için Ülken, tarihsel bir sıra içinde çeşitli filozofların ve bilim insanlarının görüşlerini aktarır ancak bunu yaparken kendi tutumunu da ortaya koyar. Aydın, Ülken’in bu tutumuna ve eleştirel tavrına dayanarak kitabı oluşturan metne ilişkin şunları söyler: “Bu anlamda metin, salt betimsel bir metin değil, çeşitli sorgulamalar ve analizler içeren, belli birtakım sonuçlara ulaşmaya çalışan bir metindir. Metnin bütününde, Ülken’in, Ortaçağ’ın din odaklı, kapalı ve skolastik yaklaşımının karşısına, Yeniçağ’ın hümanist, özgürlükçü ve bilimsel yaklaşımını oturttuğu, kendi tavrını açık bir biçimde ikincisinden yana belirlediği görülür. Bu anlamda metin, aslında Ülken’in kendi aydınlanmacı felsefi düşüncelerine ilişkin de önemli veriler içermektedir” (s. 1718). Ülken’in çok yazması, üretkenliği ve bu üretkenliğin ele aldığı konular ve problemlerin çok farklı ve geniş bir düzlemde yer alması, onun felsefeci kimliğinin ve ortaya koyduğu felsefe birikiminin belirgin hususları. Bu bağlamda yapılacak okumalar ve eleştirel çözümlemeler, yalnızca bir Cumhuriyet dönemi düşünürünün anlaşılmasını değil, aynı zamanda ülkemizdeki felsefe geleneğinin nereden nereye evrildiğini görmeyi de sağlayabilir. İçinde bulunduğumuz dönem, belli bir süredir Alain Minc gibi kimi düşünürler ve yorumcular tarafından “Yeni Ortaçağ” olarak da adlandırılıyor. Dolayısıyla düşünce ve kültür tarihe yönelik yeni okumalara ve sorgulamalara ihtiyaç var. Özellikle insanda, kültürde ve düşüncede bir yenilenme yaratıp daha aydınlık ve insanca zamanlara yönelebilmek için felsefenin ışığı yaşamsal bir önem taşıyor. Ülken’in kitabı, hem kendi toplumsal ve düşünsel tarihimizi yeniden düşünmek hem de Avrupa ve dünyanın nerelerden nereye evrim geçirdiğini anlama olanağı sunması bakımından da önemli diye düşünüyorum. n Yeni Zamanlar Felsefesi/ Hilmi Ziya Ülken/ Yayına Hazırlayan: Hasan Aydın/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 122 s. 2 0 1 5 n S A Y F A 9 yeni atılımlarla doğduğunu, felsefenin yeni sorularla ilgilendiğini ve felsefenin de kendisini meydana getiren ulusların karakterlerine göre değişiklik gösterdiğini söyleyen Ülken, “Şu halde yeni zamanlar, yeni hayat anlayışlarının ortaya çıkmasına sebep oluyor; yeni idealler ortaya çıkıyor” der (s. 5). Aydın, kitap için kaleme aldığı “Su Felsefenin belli bir dönemini konu edindiği için Ülken, tarihsel bir sıra içinde çeşitli filozofların ve bilim insanlarının görüşlerini aktarır ancak bunu yaparken kendi tutumunu da ortaya koyar. 1327 2 3 T E M M U Z
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle