15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Funda Başaran’ın derlemesi: “Öteki Sinemalar” İşçilere yakın plan! “İşçi Filmleri: Öteki Sinemalar” adını alan kitap, Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin 2015’te 10. yılını tamamlamasının somut bir ürünü. İşçi Filmleri Festivali amacını; “işçi sınıfının yaşamını ve mücadelesini anlatmak, işçi sınıfı mücadelesine dair film veya belgesel yapan kişi ve grupların deneyimlerini paylaşmak ve ortaklaştırmak, işçilerin, işsizlerin, öğrencilerin, köylülerin ve kadınların mücadelesini ve tüm dünyadan halkların isyanını gösteren çalışmaları yaygınlaştırmak” olarak açıklıyor. Festival, İşçi Filmleri, Öteki “Sinemalar” kitabıyla kendi tercihlerini nedenselleştirmeye, yürüttüğü tartışmaları bir adım daha öteye götürmeye çalışıyor. r Rıza OYLUM birinin, Asrı Zamanlar’ın yaratıcısıydı.” Derek Nystrom’un Hollywood’un 70’lerdeki emek eksenli filmleri irdelediği makalesinde Bursa’daki otomotiv işçilerinin yaşadıklarının benzerini Detroit’te yaşayanları anlatan “Mavi Yakalılar” filmi üstünde durmuş. 78 yapımı filmde otomotiv işçileri sendika ve patron işbirliği arasında kalmış halde çıkar yol aramaya çalışır. ÖNEMLİ DÖNÜŞÜMLER Dünya sinema tarihi içindeki önemli dönüşümler de bu derlemede es geçilmemiş. Söz gelimi Sovyetlerin sinema sanatını toplumla buluşturan SineTren projesini, trenle yüzlerce kilometre yol kat edip binlerce insanı sinema sanatıyla buluşturan, Sovyet sinemacı Medvedkin’in ağzından dinliyoruz. Dünyanın en önemli sinema arşivlerinden biri olan Fransız Sinemateki’nin hikâyesini de Türkiye’deki Sinematek’in kurucularından olan Jak Şalom’un kaleminden okuyabiliriz. Kitapta Türk sinemasında işçinin seyri üstüne de iki önemli makale yer alıyor. Yetmişli yılların eskimeyen kaynak dergisi Yedinci Sanat’ı çıkaran Nezih Coş’un ve Bülent Görücü’nün makaleleri Türkiye’deki sinema sanatının emekle imtihanını masaya yatıran çalışmalar. Sinema tarihinde kamerasını emekçilerden yana ısrarla tutmayı başaran en üretken yönetmen kuşkusuz Ken Loach. İngiliz sinemacı altmışlardan günümüze kadar estetikten ödün vermeden insanı ve insanın emeğini beyaz perdeye taşıdı. Gözlerinin görme yetisini kaybetmeye başladığı günümüze kadar beyaz perdede onlarca üreten insan hikâyesi sundu. Ken Loach’ın sinema deneyimlerini Yeni Film dergisinin editörü Seray Genç kaleme almış. Finlandiya’nın aykırı ismi Aki Kaurismaki’nin sineması üstüne ise Necla Algan’ın yazısı, emekçilerin hikâyelerini Finlandiya’nın dönüşümleriyle birlikte anlatan yönetmeni daha yakından tanımamızı sağlıyor. İşçi Filmleri kitabını Yordam Kitap’ın daha önce yayımladığı İsyan ve Devrim Filmleri kitabıyla beraber düşündüğümüzde alternatif bir sinema tarihi yazımının da ortaya çıktığını da söylemek mümkün görünüyor. 1986’da Muzaffer Hiçdurmaz “Çark” isminde bir film yapmış, bu filmiyle Zeytinburnu’ndaki deri fabrikalarında çalışan işçilerin hayatına odaklanmıştı. Filmden sonra filmi izleyen işçiler greve çıktı. Yaşadıkları zulmün görsel hali, onların isyanını tetiklemişti. Dünya sinemasındaki istisna filmlerden biridir “Çark”, işçileri harekete geçiren görsel bir grev sözcüsü gibidir. Dünya sinemasında da çarkın dişlilerini kıran “Çark” gibi yapımlar var. Kitap bu yapımlara odaklanıp her sinemaseverin kütüphanesinde olması gereken arşivlik bir başucu kaynağı haline gelmiş. n İşçi Filmleri, Öteki “Sinemalar”/ Hazırlayan: Funda Başaran/ Yordam Kitap/ 326 s. 2 3 T E M M U Z 2 0 1 5 n S A Y F A 1 5 inema tarihinde onlarca konu ve kavram üstüne film çekildi. Aşklar, ayrılıklar, banka soygunları, mafya babalarının hayatları, bombalamalar, ABD Başkanı’na suikastlar, daha neler neler… Binaları yıkarken yakın çekime odaklanan yönetmenler, o binaları inşa eden duvarcı ustalarını uzaktan bile göstermeye yanaşmadı. Dünya sinemasında bu yazılmamış kuralı alaşağı eden filmler de yönetmenler de oldu. İşçi Filmleri kitabı, bu yönetmenler ve filmler üstüne yerli ve yabancı yazarların keyifli makalelerinin bir araya getirildiği bir kaynak. On sekiz makalenin yer aldığı çalışmayla Finlandiya’dan Japonya’ya kadar işçileri, üretimi, emek mücadelesini merkeze alan filmlerin, yönetmenlerin seyrini takip edebiliyoruz. Finlandiyalı Aki Kaurismaki, İngiliz Ken Loach, Rus Ayzenştayn gibi emeği merkeze alan yönetmenler ve Amerikalı otomotiv işçilerinin yaşadıklarını anlatan “Mavi Yakalılar”, Japon gemi çalışanlarının mücadelesini anlatan “Yengeç Gemisi” ya da Adana’nın pamuk tarlalarından insan panaromaları sunan “Endişe” gibi emek eksenli filmler kitapta karşımıza çıkacaklardan birkaçı. Kitap, Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin 2015’te 10. yılını tamamlamasının somut bir ürünü. İşçi Filmleri Festivali amacını; “işçi sınıfının yaşamını ve mücadelesini anlatmak, işçi sınıfı mücadelesine dair film veya belgesel yapan kişi ve grupların deneyimlerini paylaşmak ve ortaklaştırmak, işçilerin, S işsizlerin, öğrencilerin, köylülerin ve kadınların mücadelesini ve tüm dünyadan halkların isyanını gösteren çalışmaları yaygınlaştırmak” olarak açıklıyor. BİR EMEK SİNEMASI DERLEMESİ Festival, İşçi Filmleri, Öteki “Sinemalar” kitabıyla kendi tercihlerini nedenselleştirmeye, yürüttüğü tartışmaları bir adım daha öteye götürmeye çalışıyor. Dünyada ve Türkiye’de “işçi filmleri” kategorisinin tarihselleştirilmesi, dünyanın farklı coğrafyalarında ve farklı üretim pratikleri içerisinde üretilme dinamikleri, biçimleri, örnekleri, failleri ve toplumsal ilişkiler içerisinde kazandıkları anlamlar kitaptaki makalelerle açığa çıkartılmaya uğraşılıyor. Ayrıca bu filmlerin nerede, nasıl ve hangi koşullarda gösterildiği de önemli olduğundan, film gösteriminin ticari olmayan biçimlerinden örnekler de kitapta yer buluyor. İşçi Filmleri Festivali, tam da kedisine yakışacak cinsten bir kaynak eserle on yaşında ayakları Ken Loach yere basan bir festival ruhu taşıdığını göstermiş oldu. Funda Başaran’ın hazırladığı İşçi Filmleri Öteki “Sinemalar” kitabı gerçek bir emek sineması derlemesi. Oldukça çeşitli ve farklı coğrafyalardan uç veren yerli ve yabancı isimlerin yazılarının bulunduğu eldeki derleme oldukça zihin açıcı. Aydan Çelik makalesinde 10 yıldır her mayıs ayından karşımıza dikilen Hacivat ve Şarlo ikilisinin nasıl buluştuğunu yazmış: “Zihnimde bir ışık çaktı Festivalin ana karakteri Karagöz olmalıydı. Hem inşaat işçisi hem de sinemanın anası sayılacak gölge tiyatrosunun karakteri olması ona otomatik olarak bu payeyi kazandırıyordu. Çakralar açılınca devamının gelmesi zor olmadı. Ufukta Karagöz sökün edince ardından Şarlo zihin kadrajına girdi. O da emek sinema tarihinin en ölümsüz filmlerinden Sergei Eisenstein Muzaffer Hiçdurmaz C U M H U R İ Y E T K İ T A P Aki Kaurismaki S A Y I 1327
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle