22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O Yaz Üçgeni Güven Turan’ın 23 yıl aradan sonra yayımlanan yeni romanı “Yaz Üçgeni”nde yalnızlık ve bunaltıdan kurtulmanın yolunu cinsellik temelli ilişkilerde arayan bir adamı anlatıyor. Can Gürses “Kırık Beyaz” boyunca bol bol şiirlerden alıntılar yapıyor, göndermeler yapıyor. İyi kitaplardan söz ediyor, şarkıları metne katıyor. Böylece de şiirsel dil kuvvetleniyor. Masalla şiir iyi bir uyum kuruyor. omanın ana kahramanı Barış varlıklı bir ailenin oğlu, para ve iş sıkıntısı çekmiyor. İzmir’deki ailesinden uzak olmak için İstanbul’da büyük bir medya grubunda çalışıyor. 20’li yaşların sonunda, yakışıklı, entelektüel bir adam. Yaşamının yeni bir dönemece girmesi bir barda reklamcı sevgilisini beklerken rastladığı Melis’le oluyor. Melis 19 yaşında, üniversitede okuyor, varlıklı bir ailenin kızı. O da entelektüel ve güzel. İlişkisini yeni bitirmiş Melis’le kopmak üzere olan ilişkisini sürdürmek istemeyen Barış iyi bir çift oluşturuyor. Deniz manzaralı evleri, lüks sayılabilecek yaşamları, benzer beğenileri ve üzerinde konuşacak ortak konuları edebiyat var. Melis belki de gençliğinden gelen heyecanla değişken ruh hallerine sahip bir kadın. Çok kolay öfkelenip, aynı hızla sakinleşip neşelenebiliyor. Barış ise Camus’nün Yabancı’sının günümüzdeki bir örneği. Kısa yaşamında intihara varan ruh hallerini yaşamış. Belki de bu ruh hali nedeniyle içine kapanık, hiç arkadaşı olmayan, ailesi ile ilişkileri de gevşek biri. Ama kadınlarla arkadaşlık ve ilişki kurma hızı ilgiye değer. Hiç arkadaşı olmayan birinin kadınlarla hızla bağ kurabilmesi S A Y F A 8 n 4 kuduğum Kitaplar METİN CELÂL dan oluşan bir küme. Melis ve İris’le bu üçgeni kuramayan Barış çeşitli adayları gözden geçirdikten sonra Hale ile “Yaz Üçgeni”ni oluşturuyor. Bu üçgenin kısa sürede dağılacağını tahmin etmek zor değil. Ama romanın finalinin tahmin edilebilir olduğunu söyleyebilirim. Şaşırtmadı. Bence final olmadan da Barış, Hale ya da Melis üçgeni dağıtabilirdi. “Yaz Üçgeni”nin dili ve anlatımı dikkati çekici. Güven Turan “bugünün dili”ni internet kullanıcılarının kısa cümlelerle gelişen, öznesi yüklemi açıkca belirgin dilini kullanıyor. Markaları, mekân adlarını da belirtseymiş tam o dili bulacakmış. Güven Turan’ın “Yaz Üçgeni” günümüz insanının yalnızlığını, bunu tercih olarak yaşadığını düşünürken çektiği varoluşsal sıkıntıyı adlandıramayarak cinsellikle tüketebileceği yanılsamasına kapılmasını akıcı bir dille ustalıkla anlatmış. KIRIK BEYAZ Can Gürses’in ikinci romanı “Kırık Beyaz”ın (Nisan 2015, Doğan Kitap) arka kapağındaki veciz alıntı kitabın ana cümlesi de sayılabilir: “Ben, insanın alın yazısı kadar karayken; sen, Tanrı’nın el yazısı kadar beyazsın.” Kuzgun adı gibi kapkara derili bir genç. Yaşam öyküsü de kuzguni karanlıkta, acılarla dolu. 1994’te köyü yakılmış. Annesini, babasını kaybetmiş. Evini, toprağını bırakıp İstanbul’a göç etmiş. Kalsa annesi, babası ve diğer yakınları gibi sonu ya ölüm ya da dağa çıkmak. Baba toprağında bir gelecek umudu görünmüyor. Zaten herkes de “git canını kurtar” diyor. Kuzgun beş parasız geldiği İstanbul’da çok az kişiye kısmet olabilecek biçimde iyi dostluklar kuruyor ve dostlarının desteği ile hem yaşama tutunuyor hem de küçük mutluluklar yaşıyor. Alıntıda olduğu gibi “insanın alın yazısı kadar karayken” “Tanrı’nın el yazısı kadar R bir paradoks olarak dikkatimizi çekiyor. Hayata gevşek bağlarla bağlı, geleceğe yönelik hiçbir planı ve beklentisi olmayan biri olarak Barış “tipik” bir roman kahramanı. Ömer Türkeş’in romanla ilgili yazısında belirttiği gibi benzerlerine son dönem roman ve filmlerinde sıkça rastlıyoruz. Bunların ülkemizdeki en bilineni Çağan Irmak’ın “Issız Adam”ı. Zaten Barış da romanın gelişimi içinde bir Issız Adam profili çiziyor. Melis’le ilişkisini geliştirirken bir yandan da başka ilişkiler arıyor. Birlikte röportaja gittikleri fotoğrafçı İris en önemli aday ama işyerinden başka adaylar da var. Kendisine ilgisiz kalmayan İris’le ilk adımlar atılıyor ama İris’in cinsel tercihi ağır basınca ilişki gelişemeden arkadaşlığa doğru evriliyor. Daha doğrusu İris sevgili olamayız ama bari arkadaş olalım diyor ama Barış’ın bu arkadaşlığı sürdüreceği meçhul. Çünkü Barış’ın bir geçmişi, geçmişe vefası yok, o sadece bugünü yaşıyor. İlk aşkı Ayşe tekrar ilişki kurmak isteyince de tereddüt etmesinin nedeni bu. Güven Turan “Yaz Üçgeni”ne (Nisan 2015, Yapı Kredi Yay.) mekân olarak zengin ortamları seçmiş. Barış’ın işyeri de bir medya grubunun “tower”ı. Medya grubunun yöneticilerinden, hal ve tavır olarak Doğan Hızlan’ı anımsatan Şahin Bey, Barış’a büyük bir fırsat veriyor. Yeni yayımlanacak edebiyat dergisi için Umberto Eco ile röportaja yolluyor Barış’ı. Barış da bu işi başarı ile tamamlıyor hem Şahin Bey’in dergisine hem de kendi çalıştığı dergiye iki röportaj çıkartıyor. Küçük sorularla Barış’ın entelektüel donanımını ölçen Şahin Bey, bu kez onu Paul Auster ile röportaja yolluyor. Barış bu röportajı da başarı ile tamamlıyor. Artık gazetecilikte parlak bir gelecek beklemektedir onu. Ama Barış bu tür başarılara öyle kapalı ki çalıştığı derginin yöneticisinin tavırlarını bahane edip iş aramaya başlıyor. Böylece Barış’ın sadece özel hayatında değil işte de gelecek planları olmayan biri olduğunu görüyoruz. Tabii bir noktaya kadar. Kitaba adını veren “Yaz Üçgeni” sadece yaz aylarında görülebilen, üç yıldızH A Z İ R A N 2 0 1 5 Can Gürses beyaz” bir genç kızla tanışıyor; Zambak. Can Gürses anlatısını çağdaş bir masal gibi kurmuş. Masalında Kuzgun’un yanı sıra dostları, nesneler, hatta duygular, haller dile geliyor ama esas olarak anlatıyı Kuzgun’un bakış açısından okuyoruz. Hiçbir zaman her şeyin tamamı anlatılmıyor, görüldüğü bilindiği kadarıyla var. Bazı yerler hep buğulu. Yani gerçek hayatta olduğu gibi. Zambak’ın dile gelmesi ise çok geç oluyor ve olayların gelişimi hakkında pek açıklayıcı değil. Zambak, Kuzgun’un sokak çocuğu haline bakmadan, belki de o yüzden ona gönül vermekle kalmıyor, evinin kapısını da açıyor. Zambak’la Kuzgun masallardaki gibi bir aşk yaşıyor. Masallarda olduğu gibi de bu aşk kısa sürüyor. Çağdaş bir masal dedik ya, bu masalın kötü kişileri yok. Aşkı kuran da, sevdiğini “böyle büyük bir aşka layık değilim” diye terk eden de Kuzgun. Romancı da roman kahramanları da Kuzgun’a toz kondurmasa ve devamlı yaptığı iyiliklerden, iyi huyundan, kişiliğinin sağlamlığından söz etseler de bence Kuzgun “olumlu” kahraman olamıyor. Kendini “Can Edipsever” diye tanıtan ve sokaklarda kitap okuyarak yaşayan genç kadınla ilişkisinde de aynı durum söz konusu. Kadınlar Kuzgun’a kalplerini açmakla kalmıyor maddi ve manevi tüm servetlerine de ortak ediyorlar. Kuzgun onlara aynı şekilde karşılık verse de bir süre sonra uzaklaşıyor. Belki de geçmişinden gelen birikimle mutluluğu hak etmediğini düşünüyor. Ama aynı zamanda kendisinden kolayca etkilenen kadınlarla bir dizi ilişkiye giriyor, onlarla yaşıyor ve onların verdiği paralarla rahat bir yaşam sürdürüyor, bir tür jigolo. Zambak’a tavrının yanlışlığını kavraması için eski bir kadın arkadaşından miras kalması ve Teşvikiye’de İzmir Palas’ta yalnız yaşamaya başlaması gerekiyor. Ama iş işten geçmiştir. Can Gürses, masalsı bir anlatımı tercih etmiş olsa da gerçeklerden söz etmeye özellikle önem veriyor. Kuzgun’un geçmişini oluşturan faili meçhuller, köy yakmalar, insanları yerinden etmelerin yanı sıra Emek Sineması’nın yıkılması gibi konuları da ele almış. Roman 90’lardan 2000’lere evrilen dönemin bazı can yakıcı olaylarını yansıtmış böylece. Ama olaylar kahramanlarının yaşamlarında ne denli belirleyici olsa da hiçbir zaman ana konunun önüne geçmemiş. Can Gürses roman boyunca bol bol şiirlerden alıntılar yapıyor, göndermeler yapıyor. İyi kitaplardan söz ediyor, şarkıları metne katıyor. Böylece de şiirsel dil kuvvetleniyor. Masalla şiir iyi bir uyum kuruyor. Ama zaman zaman masal konuya ağır basıyor gibi. Romanın yapısı da biraz karmaşık. Sarmal bir yapıyı, zamanda doğrusallık değil git gellerle anlatmayı tercih etmiş Can Gürses. Kuzgun’un Zambak’ı terk etmesinden sonra romana bağlanmak kolay olmuyor. Anlatıcılar değişik açılardan aynı olayı anlatırken bunları zaten okudum, biliyorum duygusu oluşuyor zaman zaman. Can Gürses, genç, gelecek vaat eden bir romancı. Dörtbeş yılda çok iş yapmış, uzun bir biyografisi var. Romana yoğunlaşırsa başarılı olacaktır. Yazacağı yeni romanları merakla bekleyeceğim. n K İ T A P S A Y I 1320 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle