Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Orhan Kemal’in kayıp romanı “Kenarın Dilberi” ‘Bu, bir Orhan Kemal polisiyesidir!’ r Gamze AKDEMİR rhan Kemal’in Kenarın Dilberi romanına, yazılışından elli dokuz yıl sonra ulaşmanın heyecanlı bir serüven olduğunu tahmin ederim. Yapıtın izini nasıl sürdün, nasıl ulaştın? Aslına bakarsan bu romanı Fikret Otyam’ın, Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları adlı kitabından biliyorum. Yayınlanışından itibaren kaç kere okuduğumu unuttum. Babamın, 1956 Nisanı’nda yazdığı mektubunda “Yeni romanımın ismi: Kenarın Dilberi. Halk gazetesinde başlayacak” dediği bu romanı belki de son on beş yıldır arıyordum. Fakat üstâdın tefrika ettiği romanları kitaplaştırdığı zaman ismini değiştirdiğini de biliyordum. Açıkçası fazla da üstünde durmadım. Mutlaka tefrika ismi değişmiş bir romanıdır diye düşünüyordum. Ama bir taraftan da merakım ve heyecanım artıyordu. Çünkü 2011’de ve 2014’te onun kayıp unutulan iki romanını bulup yayınlatmıştım. Tabii bu geçen yıllarda romanı aramadım değil. Fakat gazeteyi bir türlü kütüphanelerin kartotekslerinde bulamadım. 2015’in başlarında babamın dergi ve gazetelerde kalmış, kitaplaşmamış öykülerini araştırırken yine Kenarın Dilberi, “Hadi artık beni bul!” dercesine beynimde yer etmeye ve yüreğime dokunmaya başladı. Bir gayret tekrar bilgisayarın başına geçip Milli Kütüphane’nin “Arama” kutusuna “Halk Gazetesi” yazdım. Gözlerime inanamadım, daha önce pek çok kez hem kütüphanede hem de bilgisayar ortamında aramama rağmen bulamadığım gazetenin tüm isimleriyle önümde yer aldığını gördüm. Tarihe uyan bölüme geldiğimde, şimdiye kadar gazeteyi neden bulamadığımı anladım. Gazetenin isminin başında “Siyasi” kelimesi vardı. Yani gazetenin tam unvanı “Siyasi Halk Gazetesi”ydi. Ondan sonraki süreç ise hızlı bir şekilde sonuçlandı ve elinde tuttuğun kitaba dönüştü. “B….N YAYINLARA TEPKİLİYDİ!” Bu roman, Orhan Kemal’in hayatının nasıl bir dönemine denk geliyor? Tefrika roman 1956’da başlamış, 1957’de tamamlanmış. Nedeni ise gazete haftada iki gün çıkıyor. Bu yılların mektuplarına bakacak olursak ki bakmasak bile anlatılanlardan ve yaşadıklarımdan biliyorum babam gerçekten ekonomik sıkıntı içinde. Fikret Otyam’a yolladığı mektupta şunları yazar: “B….n yayınlar serisi tutturmak üzereyim. Mecbur edenler utansın. Bir yandan senaryoları ret, bir yandan kitapların fazla satmaması için elden geleni geri koydurmamak… Başka çıkar yol bulamadım. Varsa ayıbı, 4 H A Z İ R A N 2 0 1 5 O hacaleti, kepazeliği onların üzerine…” Güçlü eserlerinin yanında Kenarın Dilberi gibi değişik kurguda ve kendini maddi olarak biraz rahatlatacak kitaplar da yazıyor. Bu eserlerinde de yine onun küçük insanlarının yer aldığını, hayatta her zaman karşılığı olan yaşamları Orhan Kemal insan sevgisiyle yazdığını görüyoruz. Bence bu romanları da diğer yazdıkları gibi tüm roman değerlerini içinde barındırıyor. “KENARIN DİLBERİ, KÖTÜ YOL’UN İLK YAZILIŞI GİBİ” “Kötü Yol’un ilk yazılışı gibiydi” diyorsun. Bunu anlatır mısın? Babamın dili, üslubu, anlatımı sen de biliyorsun ki, herkesin rahat anlayacağı sadelikte, abartısız satırlardan oluşur. Araştırma yaparken babamın izlediği yazım yolunu bildiğim için imzasız bazı yazılarını da bulmuş, bunları “UçurumRöportajlar” kitabında değerlendirmiştim. Bu roman insan hayatının ne kadar zengin yaşamlar içerdiğini, yetenekli yazarların bundan faydalanarak değişik eserler meydana getirebileceklerinin en güzel örneklerinden biri. Evet, romanın birinci tefrikasını elime alıp okuduğumda, tanıdık geldiğini gördüm. Yıllar sonra kaleme aldığı Kötü Yol’un başlangıcı gibiydi. Ama hemen birkaç paragraf sonrasında değişik bir konu ve gelişmeyle romanın devam ettiğine tanıklık ettim. Sanıyorum bu iki eseri, “Bir yazar bir konuyu iki değişik şekilde nasıl yazar?” sorusuna en iyi yanıtı verecek. “TEHCİRLE GELEN ZENGİNLİĞİ BU YAPITINDA DA VURGULUYOR” Kenarın Dilberi, Orhan Kemal’in diğer yapıtlarıyla ne gibi ortaklıklar içeriyor? İnsana sevgiyle bakışını bu romanda da görüyoruz. Zengin bir insan çeşitliliği, dayanışma ruhu, yaşlılık, aldatılma, sevgi ve kavuşamama ikilemi bu romanında konusu. Ekonomik koşulların insanları savurması başlıca temel konularından biri. Kitabın kahramanlarından Nebi Bey’in söylediği “Bir yanda vaziyetleri müsait olmadığı için okuyamayan Şevket ve Şevket gibi nice nice gençler, öbür yanda şoför Ahmet ve Bedia’lar gibi ellerindeki refahın şımarttığı hiçbir işe yaramayan bir alay süprüntüler!” lafı bunun kanıtı. Ders niteliğindeki görüşleri kitabı daha anlamlı kılıyor. Bazı kitaplarında yer alan tehcirle gelen zenginliğe bu kitapta da vurgu yapıldığını görüyoruz: “Nitekim para babası zengin bir Ermeni pamuk tüccarına muhasebeci olmuştu. İttihat ve Terakki’nin meşhur tehcirine kadar, ensesi kat kat Ermeni’nin yanında pamuk alım satımındaki dalaverelerin, borsada hava oyunlarının çeşidini bellemişti. Eğer koca göbekli Ermeni’yi tehcir korkusu sarıp tedirgin olmasaydı, Nebi Bey’in hayatı katırların kuyruğu gibi uzayıp kısalmadan üç buçuk kuruşluk muhasebecilikle sürüp gidecekti (…) Kâtip Nebi Efendi, pek de oynak zekâsıyla durumu hemen kavramıştı: Adam İttihatçıların tehcirinden korkuyordu, memleketten kaçacaktı. Oysa beraber götüremeyeceği milyonluk ‘taşınmaz mallar’ı vardı. Anlaştılar. Bütün mal, mülk Nebi Efendi’ye güya satış edildi, Nebi Efendi de güya malların bedelini ödeyip malın mülkün sahibi oldu çıktı. Aradan yıllar geçti. İttihat ve Terakki’nin ortadan silinişi, Milli Mücadele, saltanatın yıkılışı, hilafetin ortadan kaldırılması ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti hükümeti.” “İLAHİ BABA, SEN ÇOK YAŞA!” Ustanın duygu verimini güçlendirdiği ve akışı hayli hızlıya aldığı bir yapıt Kenarın Dilberi. Bu bağlamda hangi yenileri de deniyor Orhan Kemal? Öncelikle bir Orhan Kemal polisiyesidir! Polisiye romanların kurgusunu anımsatan bir yapı söz konusu. Bir cinayet olmuş, şüpheli var. Ama asıl katil henüz bulunmamış, ona aracılık eden ve bir de ipucu var. Bunların yanında güzel bir aşk, birbirine kavuşmayı arzulayan seven iki yürek var. Ama kızın sevgilisi olan erkek cinayet şüphelisi. Kadın ve erkek dünyaları çarpışıyor yapıtta. Böyle düşündüm, sen ne dersin? Hem sevgi ve hem çıkar kitapta harmanlanmış, gereğinde aile bireyleri menfaat uğruna en yakınlarıyla bile kavgalı olabiliyor. Bu evrensel konuyu usta yazar insan çeşitliliği içinde duygu, kıskançlık, güzellik, çirkinlik kavramları ile birlikte bize sunuyor. Genç yazar kuşakları ve edebiyat araştırmacıları için de cevher gibi. Kesinlikle. Ayrıca kitap meraklılarının dışında, edebiyat fakülteleri ve edebiyat araştırmacıları için değişik bir ufuk açacağına da inanıyorum. Yıllar sonra okuyucuya merhaba diyen, kitapta geçen “Kenarın dilberi, nazik olsa da nazenin olamaz” deyimi de dahil olmak üzere pek çok konunun işlenmesiyle sanki üstat oturmuş bize yeni bir roman yazmış, onca zaman geçmiş olmasına rağmen hâlâ güncelliğini koruyan, eskimeyen, her zaman değerini bileceğimiz bir hediyeyi bize göndermiş. Bana başka ne demek düşer ki, “İlahi baba, sen çok yaşa…” n gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Kenarın Dilberi/ Orhan Kemal/ Yayına Hazırlayan: Işık Öğütçü/ Everest Yayınları/ 198 s. K İ T A P S A Y I 1 3 2 0 Fotoğraf: Can EROK Alın teri ve günlük gaileyle örülü yaşamlar... Sevdiğinin fakirliğine gücenmiş gözü aktrislikte bir kız... Sevdiğinin başına gelenler... Zamanın aşkları, yasakları, başka hayat özlemleri, paraahlak ikilemi, kuşakların gelenek ve düş farkları… Arkadaşlık, akrabalık, kıskançlık, mahalle entrikaları, yoldan çıkanlar, düzlüğe varan ve varamayanlar... Orhan Kemal, oğlu Işık Öğütçü’nün yazılışından tam elli dokuz yıl sonra ulaştığı romanı “Kenarın Dilberi”nde, tüm bu bağlamları polisiye bir kurguda sunuyor okurlara. Öğütçü’yle Orhan Kemal’in kayıp romanı “Kenarın Dilberi”ni konuştuk. S A Y F A 1 4 n Orhan Kemal, evrensel bir konuyu insan çeşitliliği içinde duygu, kıskançlık, güzellik, çirkinlik kavramları ile birlikte bize sunuyor. C U M H U R İ Y E T