06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER [email protected] Yazar, çevirmen, düşünür, hümanist Azra Erhat bugün 100 yaşında ‘Unutuş’ ırmağının kollarında ok yakın bir arkadaşımın kızıydı. Adını mitologyadaki su perisi Daphne’den almıştı. O sıralar çok küçüktü. Bir akşam onlarda yemekteydim. Defne, yemekten sonra geldi, kucağıma oturdu. “Bana bir masal okur musun?” diye sordu tatlı tatlı. Birden, doğru dürüst masal anlatmayı bilmediğimi fark ederek paniğe kapıldığımı anımsıyorum. Neyse ki, Defne’nin annesi imdadıma yetişmekte gecikmedi. Kendi çocukluğundan kalma İngilizce bir kitabı elime tutuşturuverdi: “İlyada” ve “Odysseia” destanlarının çocuklar için uyarlamalarından oluşan bir kitap. Ben de, hiç zorlanmadan Türkçeye çevirerek Defne’ye okumaya başladım kitabı. Bir süre sonra Defne uykuya daldı, götürdük yatırdık… Ertesi gün, yazı makinemin başına oturmuş, Defne için yaptığım sözlü çeviriyi yazıya döküyordum. Sonradan düşündüm, Homeros’un o iki destanının çocuk uyarlamalarını nasıl oldu da öyle peynir ekmek yer gibi çeviriverdim diye. Ve anladım ki, Azra Erhat ile A. Kadir’in “İlyada” ve “Odysseia”nın asıllarından yaptıkları, o güne kadar kimbilir kaç kez okuduğum çevirilerdeydi işin sırrı. Birkaç yıl sonra, 1983’te Yazko Çeviri dergisince verilen Azra Erhat Çeviri Ödülü’ne George Thomson’ın “Tarihöncesi Ege”siyle değer görülmem, yalnızca sıradan bir rastlantı mıydı; yoksa yazgı tanrıçaları Moira’ların bir oyunu mu, bilemem. Ama o koca “Tarihöncesi Ege”yi çevirirken, Azra Erhat’ın Eski Yunan klasiklerinden yaptığı çevirilerden de, bugün hâlâ konusundaki ana kaynaklardan biri olmayı sürdüren “Mitologya Sözlüğü”nden de sonsuzca yararlandığımı bilmez değilim. Ç çevirmen, düşünür Azra Erhat bugün 100 yaşında. Erhat, benim gözümde, her şeyden önce, bu ülkede haksızlıklara, eşitsizliklere, adaletsizliklere karşı çıktıkları için ağır baskılara uğrayan sayısız aydınla aynı yazgıyı paylaşmış bir düşün insanı. 1948’de, Ankara Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi’nde, sol eğilimli oldukları gerekçesiyle Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Adnan Cemgil, Niyazi Berkes ve Mediha Berkes’le birlikte Azra Erhat’ın da görevine son verilmesi, dönemin iktidarının yüz karası değildir de nedir… Yıllar sonra, 12 Mart döneminde, Türk Ceza Kanunu’nun 141. Maddesine aykırı eylemde bulunduğu savıyla Sabahattin Eyüboğlu ve Vedat Günyol’la birlikte tutuklanıp yargılanması ise bu ülkenin bir başka yüz karası. Evet, Azra Erhat, 12 Mart askeri darbesinden sonra 1971’de tutuklanıp Maltepe Askeri Cezaevi’nde yattığı günlerde, yeğeni Gülleyla’ya mektuplar biçiminde anılarını yazmaya başlamıştı. Aslında gençliğe seslendiği ve “En Hakiki Mürşit” adını verdiği bu anılarını tamamlamaya ömrü yetmeyecek, kitap sonradan “Gülleyla’ya Anılar” adıyla yayımlanacaktı. ONURUNU KORUMAK “Tutukevinde yazdığım anılar, aslında sana mektuplardı Gülleyla” diyordu Erhat. “Koğuşta varlığımı ancak öyle sürdürebileceğini anlamıştım. Hem varlığımı, hem sağlığımı, hem de nasıl diyeyim, bir insan ve bir yazar olarak ünümü. Tutukluluk gerçekte çok önemli bir durum değildir, özgürlük görece bir kavramdır, onu oldum olası bilmişimdir. Salt özgürlük diye bir şey yoktur, insan onurunu az çok zedeleyen özgürsüzlüklerin dereceleri vardır. İnsan, dış özgürlükten yoksun kalınca, yani haklı haksız bir suçlamaya uğrayıp da içeriye tıkılınca, hani o yüzme gücünü kazanmak için bir ölüm kalım savaşına girişir. Çünkü insan onurunu korumak baş koşuldur, onsuz yaşanmaz.” İMECE İNSANI Pek çok niteliğinin yanı sıra, bir “imece insanı”dır Azra Erhat. Özellikle de çeviri uğraşında. “İlyada” ve “Odysseia” çevirilerini 1940 Kuşağı’nın toplumcu şairlerinden A. Kadir’le paylaşmıştır. Ama en bereketli çeviri imecesi Sabahattin Eyüboğlu iledir. Hesiodos, Aristophanes, Platon, Aiskhylos çevirilerinde Erhat ile Eyüboğlu’nun imzaları yan yanadır. Rabelais’nin “Gargantua”sının çevirisinde bu ikiliye Vedat Günyol da katılır. Kaldı ki, Halikarnas Balıkçısı’nın ta 1940’larda başlattığı, aralarında Eyüboğlu ile Erhat’ın da bulunduğu birçok yazar ve sanatçının sürdürdüğü “Mavi Yolculuk” da bir “imece yaşam” örneği değil midir? Eğlenceden çok, doğadan kopan insanı doğayla yeniden buluşturmayı ve coğrafyayla tarihi, kültür hazineleriyle birlikte doğal güzellikler içinde özümsemeyi amaçlayan bir “imece yaşam”. 1945’teki ilk gezide Samim Kocagöz’ün sağladığı teknenin adının “Macera”, 1950’lerin ortalarından başlayarak yapılan yolculuklardaki teknenin adının da “Hürriyet” olması bir rastlantı değil miydi yoksa! Türkiye’deki “hürriyet” mücadelesi, Ege’nin suları gibi hep “macera”larla dolu geçmemiş miydi? “CEHALET BAŞ TACI” Kanımca, şu sıralar ülkemizdeki en dirimsel savaşım, yaşam tarzı ve kültür alanında veriliyor. İktidardaki “muhafazakâr” kılıklı gerici güç, haklar ve özgürlükler üstündeki bitmek bilmeyen baskılarının yanı sıra çağdaş yaşam, sanat ve kültürü adım adım, bazen sinsice, bazen açıktan açığa ortadan kaldırma uğraşı içinde. Anadolu uygarlıklarının izlerini “Mavi Yolculuk”larda aramış bir aydının, doğumunun 100. yılında bir şölene dönüştürülecek etkinliklerle anımsanması ne kadar anlamlı olurdu. Böyle bir şöleni, belki CHP’nin bir süre önce oluşturduğu Kültür Sanat Platformu düzenleyebilirdi. Denilebilir ki, üç gün sonra seçimler var, bu telaş, bu yoğunlukta zamanı mı şimdi bunun? Bence, tam zamanıydı! Özellikle de, 1948’deki iktidarın, Erhat’la birlikte pek çok aydını Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi’nden kovmasının kara izlerinin silinmesi açısından… Belki de, Erhat’ın tüm yapıtlarını elinde bulunduran İş Bankası Kültür Yayınları’na düşerdi onu görkemli bir biçimde anmak. Bilmem ki… Oysa, Azra Erhat, 100 yaşına geldiği bugün, mitologyadaki “unutuş” ırmağı Lethe’nin kollarına bırakılmış görünüyor. “Bellek” pınarı Mnemosyne’nin sularında yüzüyor olması gerekirken… n YAPITLARI “Aristophanes: Hayatı, Sanatı, Eseri”. “Mavi Anadolu”. “Mavi Yolculuk”. “İşte İnsanEcce Homo”. “Mitoloji Sözlüğü”. “Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı”. “Sevgi Yönetimi”. “Karya’dan Pamfilya’ya Mavi Yolculuk”. “Troya Masalları”. “Osmanlı Münevverinden Türk Aydınına”. “Gülleylâ’ya Anılar”. ÇEVİRİLERİ “Elektra”, Sophokles. “İlyada”, Homeros, (A. Kadir ile birlikte). “Odysseia”, Homeros, (A. Kadir ile birlikte). “Hesiodos, Eserleri ve Kaynakları” (Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte). “Eşekarıları, Kadınlar Savaşı ve Diğer Oyunlar”, Aristophanes (Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte). “Lysistrata, Kadınların Savaşı”, Aristophanes (Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte). “Gargantua”, François Rabelais (Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol ile birlikte). “Homeros Gül ile Söyleşi”. “Yedi Deniz”, Piri Reis (A. Kadir ile birlikte). “Şölen – Dostluk”, Platon, (Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte). “Zincire Vurulmuş Prometheus”, Aiskhylos (Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte). “Savaş Uçuşu”, Antoine de Saint Exupéry. “Küçük Prens”, Antoine de Saint Exupéry. “Dişi Kedi”, Colette. “Cicim”, Colette. K İ T A P S A Y I 1 3 2 0 ANLAMLI BİR ŞÖLEN… Ferit Edgü’nün deyişiyle cehaletin baş tacı edildiği böyle bir ortamda, Azra Erhat gibi Homeros’tan Hesiodos’a, Aristophanes’ten Sophokles’e, Platon’dan Rabelais’ye dünya klasiklerini dilimize kazandırmış; yalnızca “İşte İnsanEcce Homo” gibi yapıtlarıyla değil, yaşamıyla da hümanist anlayışın Türkiye’de 1948 VE 1971 yaygınlaşmasına öncülük etmiş; 1982’de 67 yaşında yitirdiHalikarnas Balıkçısı, Sabahatğimiz Eski Yunan ve Roma tin Eyüboğlu, Vedat Günyol Soldan sağa: Macit Gökberk, Azra Erhat, Cevdet Kudret, Doğan Hızlan ve dilleri uzmanı, deneme yazarı, Behçet Necatigil. 1975 Yunus Nadi Roman Ödülü jürisi. gibi ustalarla birlikte eski S A Y F A 6 n 4 H A Z İ R A N 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle