Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Halim ve Adalet Ağaoğlu daki en ucuz şey hangisidir? dedi. BEN’im deyince HIH dedi. Süratle neden gitti anlamadım…/ Atölyeme bir polisadam girdi. Siz bu fotoğrafta kime hareket çekiyorsunuz? dedi. ALET İSTEYENLERE dedim… Boş boş baktı./ Atölyeme bir Yeni Zelandalı girdi . Hiç Zelanda’ya geldiniz mi? dedi. Hayır dedim. Mutlaka gelin dedi. Gideceğim…) (Kendime not: Bihrat Mavitan’ın atölyesine ilk fırsatta git ve “Usta, bunların kilosunu kaçtan veriyorsun” diye sor!) (Otuz yılda Galeri Selvin’i, bir önemli sanat noktası konumuna getiren Selvin ve Uğural Gafuroğlu’nu içtenlikle tebrik ederim.) 3619 “Amerika’nın yalnızca üç şehri vardır: New York, San Francisco ve New Orleans. Geri kalan her yer Cleveland’tır.” Tennessee Williams 3620 Küresel Türkiye dergisi, mükemmel Cornucopia’nın 52. sayısında David Barchard’ın Yaşar Kemal’e veda yazısında, onun Nobel Edebiyat Ödülü’nü alamamasının nedeni olarak “ünlü” olması gösterilmiş. (Doğrudur o hem önemli hem de ünlüydü; oysa o engele yıllar sonra nice ünlü ve önemli yazar takılmadı.) 3621 MÖ 712’de kuruldu; Bitniya’nın en önemli kentiydi, MS 286’da Roma İmparatorluğu’nun doğu başkenti oldu. Bizans’ın kurucusu Konstantin, eniştesi imparator Licinius’u bertaraf edince altı yıl orada kaldı. Bir ara İstanbul yerine o kenti, başkent yapmayı düşündü. Osmanlılar gelene dek (1337), kalesini kimseler ele geçiremedi. 24 Ağustos 358’deki büyük depremde, neredeyse yerle bir oldu; kalan bir büyük yangında yitti… Nereden mi bahsediyorum? 1641 yıl sonra, bu kez 17 Ağustos gecesi yine bir depremin vurduğu İzmit’ten (Nikomedia). 3622 AngloAmerikan ülkelerde ünlü ve/ veya önemli bir kişinin ölümünün ardından yayımlanan anı yazılarına “obituary” denir. Gazetelerde, obituary sayfaları ve profesyonel obituary yazarları vardır. Bu tür yazılar, “konuların” ölümünden önce hazırlanıp arşive kaldırılır; obituary yazarlarının konularından önce öldüklerine de az rastlamamışımdır. Doğan Hızlan ustamızın 2010 ürünü “Anılarımda Yaşayanlar”ı, bir öncü obituary örneği. Bana sunduğu kopyayı, “André Gide, ‘Hatırlamak dert icadıdır’ demiş. Selçuk Altun’a bir soru: Doğru mu söylemiş?” diyerek imzalamış. Güldeste, Halikarnas Balıkçısı’nın ölümüyle başlıyor (1973) ve 37 yıl sonra, J. D. Salinger ile son buluyor (2010). 22.01.1998 günkü yazının başlığı “Adnan Benk Bir Zekâ Fişeğiydi.” Önemli yazar, araştırmacı, eleşC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I tirmen ve bilge Adnan Benk (19321998) için kaleme aldığı yazının finalinde, “Arkalarından ağıt yakarız da böyle insanları sağlığında yüceltmeyi, çekildiği köşesinde aramayı ihmal ederiz. Onun çevirileri, yazıları bir zekâ fişeğiydi, hepimizi rengârenk aydınlatır, düştüğü yeri de yakardı. ‘Yeri doldurulmayacak insanlardan biriydi’ sözü, doğru sahibini onunla buluyor” demiş. Adnan Benk sanat eleştirilerinde Türkiye’nin John Berger’ıydı; yeri doldurulamamıştır. Adnan Benk ile Doğan Hızlan’ın önemli ortak noktası; ikisi de estettir. 3623 “Kaç Yıl Oldu? 2015”ten – Fırat Budacı: İstanbul Gaziosmanpaşa Belediyesi boşanma oranlarını azaltmak için evli çiftlere dağıttığı kitapçıkta, kadınlara vıdı vıdı yapmayın tavsiyesinde bulunalı 4 yıl, AKP’nin Tekirdağ mitinginde bayılan kadın, Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine seslenmesiyle ayılalı 1 yıl, Evde salata hazırlayan (dansöz) Asena, şaka dükkânından aldığı silikon parmakla “parmağımı kestim” şakası yapınca, İbrahim Tatlıses, bazı gazetelere göre bayılalı, bazı gazetelere göre kusalı 7 yıl olmuş… 3624 “Phantoms On The Bookshelves”ten – Jacques Bonnet: AntoineMarieHenri Boulard (17541825), Napolyon döneminde Paris’in 8. Bölgesi’nin belediye başkanı ve eski noterdi. İhtilalde eline düşen veya yasaklanan kitaplarla başlattığı koleksiyonu, öldüğünde 600 bin kitaba ulaşmıştı ve dokuz apartman dairesini işgal ediyordu. Ölümünden sonra kitaplarını tasfiye eden oğulları yüzünden, sahaflar piyasasının geçirdiği kriz kısa sürmemişti. 3625 13.04.2015! Boğaziçi Üniversitesi’ndeki (BÜ) o kışkırtıcı serginin açılışına gitmesem olmazdı. Dünyanın en güzel noktasındaki okuluma (1973 mezunlarındanım) erkenden gidip önce nostaljik bir tur attım. Bavullardan Kataloglara” adlı sergi; duayen yazar Adalet Ağaoğlu, okulun ilk rektörü ve mimar Prof. Aptullah Kuran, arkeolog Aziz Ogan, Halet Çambel ve Nail Çakırhan, devlet adamı Melih R. Esenbel, okulun sembol akademisyenlerinden yazar ve ressam Traugott Fuchs (19061997) ile okulun kuruluş yılları arşivlerinden seçme objelerden mürekkepti. Sergi için hazırlanan mükemmel katalogla (661 sayfa) zaman tünelinde hüzünlü bir safariye çıktım. Adalet Ağaoğlu da (doğ.1929) serginin açılışındaydı. Ben, Yapı Kredi Yayınları’nın Yönetim Kurulu Başkanı’yken o da yazarımızdı. Eski günleri hızla yâd ettik, berrak bir hafızası vardı; etkilendim. Onu 19431983 döneminde okulda hocalık yapan Traugott Fuchs köşesine götürdüm. 1946 Nobelisti Hermann Hesse (18771962) Herr Fuchs’un dostuydu, ona yolladığı mektupları, şiir ve eskizleri izledik. Usta yazar Adalet Hanım’ın da vesileyle bir Elias Canetti hayranı olduğunu öğrendim. Herr Fuchs’un yarım yüzyıl önce desen yaparken kullandığı kalemler de sergileniyordu. Onun bir kara kalemiyle Adalet Hanım’a katalogumu imzalattım. Serendipity dolu saatlerdi… n 1320 4 H A Z İ R A N 5. BASKI 2 0 1 5 n S A Y F A 1 1