Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURL A R A evanten bir ailenin tek çocuğu olarak 25 Nisan 1929’da İstanbul’da dünyaya gelen Giovanni Scognamillo, Türk sinemasına emeği geçen en önemli isimlerden. Sinema tarihçisi, araştırmacı, eleştirmen ve çevirmen Scognamillo, aynı zamanda kırkı aşkın kitabın da yazarı. Gençliğinde sekiz ayrı filmde irili ufaklı roller alan Scognamillo, asıl katkısını Türk sineması üzerine yazdığı kitaplarla yapmış, bir vakıf üniversitesinde sinema üzerine dersler vermiş, gotik edebiyatı, parapsikoloji ve okültizmi ülkemize taşımış. Scognamillo’yla sinema, sinema tarihi ve Türkiye’de sinema üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Kanuni Sultan Süleyman’ın miğfertacı, cellat pazarına düşen mücevher saat, Kösem Sultan boğulduğunda kulağından çalınan paha biçilmez küpeler, II. Abdülhamid’in Paris’te satılan mücevherleri ve günümüzde kıyasıya çekişmeyle geçen bir müzayede. Hepsinin ortak yanı “İstanbul Yıldızı” denilen göz alıcı elmas. Gül İrepoğlu’nun kaleminden, beş yüzyıl öncesinden günümüze uzanan, aşkın, hırsın, kaybedişin ve tutkunun hikâyesi. İrepoğlu’yla kitabı “İstanbul Yıldızı”nı konuştuk. “Tartışmalar”, Jorge Luis Borges’in 1930’larda pek çok konuyla ilgili kaleme aldığı makalelerden oluşuyor. Kitap, yazarın düşünme dünyasını; şiire, edebiyata, sinemaya, teolojiye ve felsefeye bakışını bize açarken edebi fikirler ve imgeler arasında Borges kılavuzluluğunda dolaşmamızı sağlıyor. Kitabı Ali Bulunmaz değerlendirdi. Bol kitaplı günler... L P Paolo Sorrentino ervasız Pertavsız ENİS BATUR Elia Kazan Harold Pinter Jacques Rivette Sinema GünlüğüI orrentino, Fellini’nin Roma’sından yarım yüzyıl sonra bu efsunlu şehrin, ustaya açık ve örtük selamlarla, çoksesli ve çok renkli portresini çiziyor La Grande Bellezza’da. Yüklü, bana kalırsa fazla yüklü bir kent okuması. Tek bir toplum kesimine, Anglosakson magazin basının armağanı “people” üzerine odaklı bir filim: Ünlü bir gazeteci (ve rate bir yazar) figürü merkezde: İronisiyle mesafe atmaya Sorrentino’nun “La Grande Bellezza”sından bir görüntü... çalışan, ama zengin batağın içinden çıkamayan alımlı, dramatik bir 65’lik. bende. Bir kez daha elimden tutup filme Sorrentino’da hikâye çok belli ki: Filmin sürükleyen FT’ye teşekkürler. bütününe yedirmeye kalkışmış bir dolusunu, * kimisi oturmuş, sarkıyor ve sarkıtıyor Elia Kazan/Harold Pinter ikilisinin The akışı kimisi. Olağanüstü dekor Roma: Bir Last Tycoon’u (1976), çift eksenli bir film. kamerayı tek başına kurup içine salın, Melodramatik öykü boşluklarla dolu, görkemli sahnelerle geri dönsün makarası neredeyse saçma bir tutku denkleminin dolduğunda. Bunu yönetmene haksızlık içine örülmüş. Öteki eksen, Amerikan etmek için söylemiyorum: Hem iyi seçimler yapıyor, hem iyi çekimler. Hepsi bir arada, antikahraman Yep’in etrafında oturaklı bir atmosfer yaratıyor. Fellini’de nedense aşırılaşmayan aşırılıklar Sorrentino’da zaman zaman göze batıyor: İlkinde hep bir sirktir dünya, şehir, gemi; ikincisi, gerçekçilikle gerçek ötesi arası binamaz kalıyor. Önceki işlerini tanımıyorum 1970 doğumlu yönetmenin. Bu film, hem onları izleme, hem yenileri bekleme isteği uyandırdı “Son Patron” ve “Saint Loup Tepesinin 36 Görünümü” filmlerinin afişleri... S TURHAN GÜNAY turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap eposta: sineması üzerine hem erken, hem önemli bir noktaya çalışması üstüne kurulu: Sanatticaret ilişkisi kadar, senaristyönetmenyapımcıstar dörtgenini sivri dille kuşatan bir perspektif getiriyor. O gün bugün içyüzünün en azından ana hatlarını öğrendiğimiz, sorgulanmış bir alana güçlü bir sinematografik yaklaşımla eğilmiş ikili. Filmin benim gözümde önemi bu okumadan kaynaklanıyor: Bir “düş endüstrisi”nin, bir “seyir kültürü”nün arkasında hangi güç çatışmaları yaşanıyor? Hangi “karakter”ler üstünden? Yaratıcı uğraşlar, nicedir bu atmosfer koşulları tarafından yönlendiriliyor: Yazar ve yayın dünyası, ressam ve galerimüzemüzayede odakları, sinemacı ve yapım şirketleri, vb. okur, izleyici, meraklı nasıl adlandırırsak adlandıralım, genelde bu arka plan gerçekliğinden habersizdir, “Yapıt”ın doğrudan, müdahalesiz, “Yaratıcı”dan kendisine vardığını sanır. Oysa çoğu ürün sayısız çatışmanın, direnişle uzlaşmanın ortak yazarlığının sonunda ortaya çıkıyor. En zoru sinemacının işi. Yapımcılar, en ünlü yönetmenlere bile kök söktürür. Bir(kaç) noktada uzlaşmadan, yola çıkılamıyor: Beineix yıllardır yeni “proje”sini hiçbir yapımcıya kabul ettiremediyse, direndiği için. Yapımcı beyler, Orson Welles’ten Fellini’ye, sinema dünyasını pek çok başyapıttan korumuşlardır! * Jacques Rivette’in son filmi SaintLoup Tepesinin 36 Görünümü (2009) çelişkili düşünceler doğurdu zihnimde. Anladığım, yapıtını iyikötü tanıdığım bir yönetmenin yeni filmini bir başına değerlendirmekte güçlük çektiğim: ‘Bütün’e bağlayarak bakma eğilimimde bir yanlışlık var. Sanırım bundan, “ne yapmış?”ın yerini “ne yapmaya çalışmış” aldı seyir sonrası. “Her ne yapmak istemişse, tam olmamış” demeye dilimin varmadığını fark ettim. Rivette’in yazılmış, hazır bir senaryodan yoksun, bir hikâye taslağı ve insan tipolojileri üzerinden filmlerini gerçekleştirdiği söylenir. 36 Görünüm’ün hikâyesi yeterince taşımıyor filmi, bana kalırsa. Akış, boşlukları yenmeyi başaramıyor. Düğümün çözümü de zayıf. Bu zaaflarına karşın, küçük olaylar ve ilişkiler zinciri çekici. Sirk dünyasına sokuluşu özel ve kırılgan Rivette’in. Uzun, çok uzun filimlerinde ulaştığı dengeyi bu defa tutturamamış Rivette. 36 Görünüm ortaboy bir film: Belki kısa ya da uzun olması sonucu değiştirirdi. Yargıma tutukluk yaparak ulaşmamın gerekçesini buldum yanılmıyorsam: 80’inde usta bir sinemacı, 60 yıldır sıra dışı yapıtlar vermiş, son filmine bu deneyimle hazırlanmış, herhalde uzun süre üzerinde çalışmış; bir buçuk saatta izliyorum, on dakikada haklıyıveriyorum: Burada da bir yanlışlık olması fikri kafamı kurcalıyor. n İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 7 4 1 7 T E M M U Z 2 0 1 4 n S A Y F A 3