Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O KU RLA R A sta gazeteci ve yazar Hıfzı Topuz, son yıllarda edebiyat ve düşün dünyamızın önemli adlarının yaşamlarını romanlaştırıyor. Bunlara yeni kitabı “Vatanı Sattık Bir PulaNamık Kemal’in Romanı”nı da ekledi. Namık Kemal’in yaşamı ve özgürlük mücadelesini ele aldığı kitabında, mektuplarından ve dostlarının anılarından yola çıkarak iç dünyasını ortaya koyuyor Topuz. İstibdata karşı yalınkılıç savaşımını, sürgünlerde çektiklerini ve Abdülhamit döneminde sarayla kurduğu hayli yakın ilişkileri mercek altına alıyor. Topuz’la kitabı üzerine Gamze Akdemir konuştu. Gilbert Dagron, yaşayan en önemli Bizans uygarlığı tarihçisi. 1974’te yayımladığı “Bir Başkentin Doğuşu: Konstantinopolis”ten başlayarak Doğu Roma’nın gizlerini sökme uğraşı veriyor, halk hikâyeleri ve rivayet kültüründen ikona portre geleneğine, “büyük tablo”yu temel kaynaklardan hareketle dokuyor. “Konstantinopolis Hipodromu” ise Dagron’un son kitabı. Bizans İstanbulu’nun kalbine bir yolculuk. Yalnızca bir mekânın büyüteç altına alınması değil burada yapılan: Bir yandan da bir toplumun, bir yaşam biçiminin anatomisi. Enis Batur, Dagron’la kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi, bir çerçeve yazıyla da kitabı değerlendirdi. İhsan Oktay Anar’ın yeni romanı “Gâliz Kahraman” okuyucu karşısında. Roman, “on tört ayar insan, on sekiz ayar hırsız, yigirmi tört ayar namussuz ruhuna sahip, som bir süprüntü” ve “Kasımpaşalılığın ta kendisi” İdris Âmil Efendi’nin çocukluğundan gençliğine uzanan zaman diliminde başından geçen olaylar silsilesi. Bu olayları izlerken ise Anar’ın bilindik dil coğrafyasının yanında, o kendine has hayalgücü dünyasından bu kez farklı bir kesit izliyoruz. Rahim Tarım’ın “Çocukluk ve Şiir”i,“aşktan sanata kadar yaşam boyu tüm seçimlerimizde belirleyici ve etkin bir rol oynayan çocukluğun basit bir geri dönüş özlemi, basit bir nostalji olmadığını vurgulamakla kalmayıp ileride bu konuda çalışmak isteyenlere dikkat etmeleri gereken kilometre taşlarını da gösteren kaynak niteliğinde bir kitap. Kitabı Şaban Özdemir değerlendirdi. Sabahattin Ali’nin mektupları U Üç güzel insan Sevengül Sönmez’in yayıma hazırladığı “Canım Aliye, Ruhum Filiz”de, Sabahattin Ali’nin eşi ve kızına yazdığı mektuplardan örnekler var. Mektuplar, Sabahattin Ali’yi bir sevgili, eş ve baba olarak bize bir kez daha tanıtırken yazarın içindeki o büyük sevgiyi ve sorumluluğu da anlamaya davet ediyor. r Ali BULUNMAZ Sabahattin Ali’nin eşi Aliye’ye ve kızı Filiz’e yolladığı mektuplar, ailenin tarihinin de kaydı. satırlara döküyor. Sorumluluğu artmış, sevgisi ve mutluluğu katlanmış, bununla beraber endişesi ve kaygıları çoğalmış bir eş ve baba haline geliyor. Her fırsatta eşini ve kızını görmek için can attığını yazan, sürekli onları düşündüğünü açık açık, çok yalın ve aynı zamanda coşkulu bir dille ifade eden, bitmek tükenmek bilmez bir sevgi, hasret ve bağlılıkla yaşayan bir adam Sabahattin Ali. HEP BİR MÜCADELE VE KOŞTURMA Sabahattin Ali’yi yaşadığı onca zorluk içinde hayata bağlayan en önemli iki kişi kızı ve eşi. Türkiye’nin neresinde olursa olsun mektup yazmayı ihmal etmeyen, kızı ve eşine kavuşma umudunu kaybetmeyen ve ikisine de özlemle sarılan Ali, satırlarında aynı zamanda gittiği ve yaşadığı yerlerde kendisini etkileyen ve rahatsız eden her şeyi anlatmış. Bu, bir anlamda Ali ailesinin o dönem nelerle yüzleştiğinin de belgesi. Tabii yine o zamanın ileri gelenleriyle Sabahattin Ali’nin yakınlığı ve uzaklığının da. Son dönem mektuplarında ise sürekli mahkeme, dozu artan mücadele ve soruşturmalar var. Sabahattin Ali’yi bu anlarda bir kez daha Filiz ve Aliye ayakta ve genç tutuyor: “Sinirlerimi merak etme. Bilirsin ki demir gibidir ama demir gibi kalmaları için ara sıra, kimse görmeden, sizin yanınızda sinirlenebilmeliyim. İhtiyarlığımda çekilmez bir adam olacağım hakkındaki iltifatına teşekkür ederim. Ama bu tahminin doğru çıkmayacak sanırım. Çünkü ihtiyarlayacağımı kim söyledi? Hep genç kalacağım.” Son mektuplarında olduğu gibi hayatının son günlerinde Sabahattin Ali sürekli koşuşturma halinde. Girip çıktığı hapishane, kaçışlar, yargılanmalar arasında aklından Filiz ve Aliye Ali aklından hiç çıkmıyor. Zaten mektuplarda bunların hepsini bulmak mümkün ama ailesine karşı sorumluluğunu hangi koşulda olursa olsun aksatmayan, hatta içine işleyen bu duyguyla uykusuz kalan bir baba ve eşin varlığı belki de her şeyden daha önemli ve değerli. “Canım” dediği Aliye’nin, “ruhum” dediği Filiz’in, Sabahattin Ali için ne anlam ifade ettiğini onun kadar anlatmak olanaksız. Bugün kolay kolay bulunamayan ve anlaşılamayacak güçlü ve güzel bir sevgi ve bağ bu. n alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Canım Aliye, Ruhum Filiz/ Sabahattin Ali/ Yayıma Hazırlayan: Sevengül Sönmez/ Yapı Kredi Yayınları/ 156 s. Ağustos 2009 günü Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanan söyleşide, bir başka Sabahattin Ali kitabı hazırlayıp hazırlamayacağını sorduğum Sevengül Sönmez açık kapı bırakmıştı. Özellikle mektupların varlığından söz etmişti; hem ailesiyle hem de dostları, öğrencileri hatta devletle olan yazışmaların bulunduğundan. Şimdi “Canım Aliye, Ruhum Filiz”le eşi ve kızına yazdığı satırlardan hayli yüklü örneklerle karşı karşıyayız. Filiz Ali’nin paylaştığı bilgi ve belgelerle şekillenmiş bir kitap bu. Bazı mektuplar daha önce yayımlanmış ama kısa haliyle. Burada tamamına ulaşmak mümkün. Sadece mektup değil, Sabahattin Ali’nin yolladığı kartlar da var. Tüm bunlar Sabahattin Ali’yi birkaç farklı yönden tanımamızı sağlıyor. Sevengül Sönmez’in de dediği gibi “nişanlı, eş ve baba”nın yanında “aşkı, evliliği ve aile hayatını yaşayış şekliyle” bir Sabahattin Ali’yle yüzleşiyoruz. “İYİ İNSAN OLMAYI İSTERİM” İşin içine mektup girmişse orada çok da rahat, fazlasıyla huzurlu bir yaşamdan bahsetmek mümkün değil. Mutluluk, sevgi ve sorumluluk tamam ama mutlak rahatlık uzak bir ihtimal; Sabahattin Ali’nin de dediği gibi “doğrusu, dünyada rahat yaşamak için aptal olmak lazım, fakat aptal olmaktansa biraz daha rahatsız yaşamak daha iyidir.” Hele Sabahattin Ali gibi ailesinden uzakta geçirdiği zamanları fazla olan biri düşünülürse gelip giden mektupların neden yoğun olduğu da kolayca anlaşılabilir. Kitapta yer alan mektuplar, Sabahattin Ali’nin üç dönemini anlatıyor: Nişanlı, evli ve baba. Hepsinin ortak noktası ise Ali’nin insancıllığı; “iyi insan olmayı isterim” diyen Ali’nin mektup ve hayat arkadaşı Aliye Ali’yle bu noktada buluştuğu çok açık. Hayatın anlamını sevmek olarak açıklayan, hatta çok da karşılık beklemeden sevmeyi savunan Ali’nin, bunu “kendinden daha 13 TURHAN GÜNAY turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap fazla bir başkasını mutlu etmek” biçiminde tanımlaması yine onun insancıllığının en açık kanıtı. Kimi zaman baskın olan utangaçlığı kimi zaman öne geçen coşkusu da hep o insancıllığından kaynaklanıyor. Ali’nin yolladığı mektup ve kartlarda alttan alta bir hüzün, yaşadığı coşku, büyük bir sevgi ve özlem, başından geçen hemen her olayın ruhundaki yansıması ve en önemlisi her ne hissediyorsa bunu samimiyetle paylaşma hali göze çarpıyor. Aliye Ali için yazdığı şu sözler de bunun göstergesi: “Satırlarında diğer insanlara benzemeyen, bayağılıklardan ve küçüklüklerden uzak insan ruhunu tekrar buldum.” Aliye Ali’yle evlendikten ve Filiz Ali dünyaya geldikten sonra yolladığı mektuplarda aile babası Sabahattin Ali kendini İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1249 23 O C A K 2014 n S A Y F A 3