Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş G iir Atlası CEVAT ÇAPAN Nayden VILÇEV/ Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin ATASOY ‘Duygusallar çok fazla yaşamıyorlar Duyguları vakitsiz kurşunluyor alınlarını’ ünümüzün usta Bulgar şairlerinden biridir. 1927 yılında Pleven (Plevne) iline bağlı Malka Brestnitsa köyünde dünyaya geldi. Plevne’de lise öğrenimini bitirdikten sonra Sofya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu (1951). 19541955 yıllarında Bılgarski voin (Bulgar Eri) dergisi ve Narodna armiya (Bulgar Ordusu) gazetesinde, 1956’dan 1983’e değin Septemvri (Eylül), 19831988 arasında Sıvremennik (Çağdaş) dergilerinde editörlük, 19881989 yıllarında ise Daritel (Bağışçı) dergisinde başyazarlık ve 19891991 yılları arasında da Bulgaristan Çevirmenler Birliği’nde başkanlık görevinde bulundu. Öğrencilik yıllarında yazmaya başlayan Nayden Vılçev’in şiirleri doğallığı, naifliği ve söyleyişteki sadeliğiyle dikkat çekmektedir. Bu şiirlerde genellikle sıradan insanların güncel sorunları ve yaşantıları ele alınmaktadır. Şair, ayrıca aşk konularına ve doğa betimlemelerine yönelik şiirleriyle de büyük ilgi görmektedir. İyi bir düzyazı ustası olarak da tanınan şairin çocuklar tarafından beğeniyle okunan birçok kitabı vardır. Baltık ve Kafkas ülkeleri şairleriyle birlikte pek çok Rus şairinden çeviriler yaptı. Şiirlerinden birçok beste yapılmış olan Nayden Vılçev “Seçkin Kültür İşçisi” unvanı ve “Dimço Debelyanov” şiir ödülü sahibidir. Şiir kitapları: Güney Sınırında (1953), Kısa Büyük Öykü (1956), Rengârenk Palet (1960), Tören Marşları ve Büyük Öyküler (1964), Kuzey Işığı (1965), Lunapark (1970), Mavi Çiçek, Tren, Kadın (1975), Ekimlik Tohumlar (1976), Altın Ağustos (1977), İki Kar Taneciği (1980), Akçaağaç Yaprağına Yazılanlar (1984), Dev Slalom (1986), Seçme Yapıtlar 2 Cilt (1987), Genç Ay ve Yaşlı Ay (2001), Günahlılar Cenneti (2003), Üç Suyun Ötesine Yüzme (2004). KADIN Söyle senin, gece gündüz demeden, aklında dolaşan ilk kadın kimdi? O ki romantik bir ışık gibiydi söndü gizemini gösteremeden. Söyle o en zarif kadın kim sence bugüne dek hâlâ unutmadığın? Ben unuttum, çünkü her bir dalganın izi kalmaz bir sonraki gelince. Söyle hangi esmer, çelip aklını, kül eyledi seni hiç acımadan? Sönmüş bir köz tutuyorum ben şu an yitirmiş o müthiş sıcaklığını. Söyle hangi kadın senin kalbini zaptedip orada ölümsüz kalır? Dinle, o yavrumu sallamaktadır ölümsüz sesiyle: ninni, ninni, ninni… KARPUZ FENER karpuz fener, sen artık anısın ama gerçek, kent göğü altında da günlerime renk katan beni geri gelmeyen dünyama götürerek çocuksu tansıkları yeni baştan yaşatan: işte bir at koşmakta bir dere kenarında ve bir çocuk, ortasında yıldızlar âleminin, o en mavi yıldıza ulaşma merakında… Bu küçük çocuk benim. Ey anı, sense şimdi karpuz fenersin sanki üçüncü kata uçup konuşlanan yanıma, odam tozlu kitap dolu ve öyle karanlık ki C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I bir delik açıyorsun onun siyah karnına karanlığı, koltuğu, sükutu gözlemeye orada çok yaşlı biri, hayret içinde, bezgin yiten öz ışığını aramakta habire… Bu yaşlı moruk benim. İSPANYA Dağlarda parlayan karlar da gördüm Kıyılarda altın portakallar da El Greko adında ıslak bir hüzün vardı sanki erken gelen baharda. Kutsal cuma beni korkuttu ancak, taş heykeller gibi sık ve art arda kukluksklan dindarlar, hep yalınayak, yürüyünce Madrit sokaklarında. Unuttum seyrini batan güneşin, coşkulu sürünün neşesini de, görünce ardında üç kart eşeğin upuzun bizonu kanlar içinde. Çok şey unutmadım, rehberi hele, Aksıyor, gülüyor, söyleniyordu: Burada müzeler generallerle, toprağın altıysa askerle dolu. GÜZEL ÖLÜM Duygusallar çok fazla yaşamıyorlar Duyguları vakitsiz kurşunluyor alınlarını hem de etraflarında gülüşürken tok dinozorlar ceplerine doldurarak dünyanın tüm varını. Duygusallar – ışıklı ve uçucudurlar, üzerindedirler tüm saçma durumların ve onların mor menekşeleri par par kıyısında boy gösterir uçurumların. Şafaklar salt onlarla söker haliyle, ziller sesini, çocuklar gülüşünü onlardan alır. Dünya ile zaman bir gün unutsalar bile en son salt onları unutacaklardır. n 1249 23 O C A K 2014 n S A Y F A 19