22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Gelişin Bilmecesi / V. S. Naipul / Çeviren: Suat Ertüzün / Can Yayınları / 438 s. Sürrealist ressam Giorgio de Chirico’nun Gelişin Bilmecesi adlı dizi tablosundan esinlenen kitap, İmparatorluk sonrası dönemde Karayipler’den İngiltere’ye gelen genç bir Hintlinin öyküsünü anlatıyor. Naipaul’un en önemli otobiyografik yapıtlarından biri olarak, bir diyardan bambaşka bir diyara gitmenin, bir ruh halinden başka bir ruh haline geçmenin hikâyesi üzerinden, en geniş anlamda yolculuk temasını işliyor. Ancak yazar, yaratıcılık ve gözlemle birleştirdiği bambaşka bir ağ da örüyor romanda. İngiliz dünyasının, sömürgeciliğin sona ermesiyle başlayan küçülme ve eski görkemini yitirme sürecini, bir malikânenin geçirdiği değişim aşamalarıyla simgeliyor. Leylim Leylim – Ahmed Arif’ten Leylâ Erbil’e Mektuplar / Ahmed Arif / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 208 s. “Sabah gözlerimi sana açarım. Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade başdönmesini bulurum. Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmez ki seni usandırır, sana gına getiririm. Sana dert, sana ağırlık sana sıkıntı olurum. Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş... hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana.” Ahmed Arif’in geçen aylarda yaşamını yitiren Leylâ Erbil’e gönderdiği mektuplardan oluşan bu kitap, edebiyat tarihçilerine önemli bilgiler sunmayı vadediyor. Yazıldıkları dönemin entelektüel ve yayın ortamını, Ahmed Arif’in sürgün günlerini, yaşadığı siyasi baskıyı, içsel dünyasını ve en çok da aşkını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Çapulcu musun Vay Vay? / Muzaffer İzgü / Bilgi Yayınevi / 158 s. Kitaplarıyla birçok okura ulaşan, adı edebiyat ve sinema ödülleriyle anılan ve Türkiye’nin en çok okunan yazarı Muzaffer İzgü, öyküde gülmeceyi her zaman canlı tutmayı başarıyor. Titiz bir gözlem gücünün, hoşgörüyü elden bırakmayan bir eleştiriyle bütünleştiği; sağlıklı gülmecenin, somut gerçeği aşan sıcak, iyimser ve parıltılı bir sentez biçiminde göz doldurduğu yapıtların yazarı Muzaffer İzgü’nün yeni öykü kitabı Çapulcu musun Vay Vay? okuyucu karşısına çıktı. Toplumsal kara mizahın keskin gözlü, sivri kalemli ustasından günün ve gündemin nabzını tutan bir kitap elimizdeki. Nerede durduğumuzu, olaylara ve durumlara nereden baktığımızı, neye nasıl yaklaştığımızı acımasız ama doğru biçimde sunan, değişen toplumsal gerçekleri yansıtan öyküler kitaptakiler. Ve Dağlar Yankılandı / Khaled Hosseini / Çeviren: Püren Özgören / Everest Yayınları / 410 s. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş ile dünya çapında sevilen bir yazar olan Khaled Hosseinini, yeni romanı Ve Dağlar Yankılandı ile tekrar okuyucu karşısında. Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakârlık, S A Y F A 2 0 n 2 6 E Y L Ü L 2 0 1 3 siyasi davalardaki gizli tanıklık sorgulanıyor. Kitapta anltılan, Türkiyenin “gizli tanıdık”larla kurgulanan yeni döneminin hikâyesini anlatıyor. Kitabın yanıtını verdiği bazı sorular: “Hangi polis, savcı ve katil gizli tanık oldu?, Gizli tanık başsavcının odasında kimlerle kadeh tokuşturdu?, Cezaevindeki sanığı, savcı nasıl gizli tanık yaptı?, Gündüz cezaevinde, gece dışarıda suç işleyen gizli tanık kimleri, neyle suçladı? ” Yazma Cesareti / Nihan Kaya / Ayrıntı Yayınları / 264 s. “Yaratıcı yazarlık nasıl bir cesaret gerektiriyor? Alışverişten, sokaklardan, karideslerden, toz taneciklerinden, bir ceketin yakasına iliştirilmiş karanfilden korkmak ve eve kapanıp bir ceketin yakasına iliştirilmiş karanfiller hakkında sayfalarca yazmak cesaret göstergesi olabilir mi? O halde, ömrünü sanata dönüştürmüş Proust en cesur yazar olmalı... Evet, yazmak cesarettir. Çünkü yerleşik kurallara ters düşmeyi, yalnızlaşmayı gerektirir ve günlük neşeden çok kaygılardan beslenir. Evet, yazmak cesarettir. Çünkü daha siz doğmadan önce sizin için planlanmış hayatı tersine çevirmek, akıntıya karşı durmak, sürüden ayrılmak demektir.” Nihan Kaya, yeni yayımlanan kitabı Yazma Cesareti’nde “Niçin yazarız, hiç düşündünüz mü?” sorusundan yola çıkıp o büylü evrenin kapılarını aralamaya çalışıyor okuyucuları için. Kitap yazmaya dair birço şeyi sistematik bir bütünlük halinde veriyor. Çocukluk ve Şiir – Zamanın ve Mekânın Ötesi / Rahim Tarım / Özgür Yayınları / 360 s. “Çocukluk hem geçmişimiz hem de geleceğimizdir… O, kısa pantolonlu altın çağdır. Artık var olmayan bir yeryüzü cenneti özlemi yaratmakla kalmaz, kendisinin oluşturduğu tek örnekle yitip gitmiş o görkemi yeniden bulmaya davet eder bizi. Mademki büyümek değer yitirmek ve gençlik yıllarının beklentilerine ihanet etmektir, içinde uyuyan ve yeniden doğmaktan başka bir şey istemeyen o ilksiz ve sonsuz çocuğu ululamak gerekir öyleyse.” Aşktan sanata kadar yaşam boyu tüm seçimlerde belirleyici ve etkin bir rol oynayan çocukluk, insanoğlunun en önemli yaşam evresidir. Meredith Anne Skura, bilinçdışını Freud’dan önce şairlerin keşfettiğini söylerken bu saptamanın çocukluğu da içerdiği gayet açıktır. Rahim Tarım da bu doğrulutuda ilerleyip çocukluğun şiir evrenine giriyor. Titiz bir araştırma sonucu okuyucu karşısına çıkan kitap şiirin ve şairlerin bu döneme ait kalem oynatışlarını inceliyor. 1970’lerde Türkiye Solu / Vehbi Ersan / İletişim Yayınları / 430 s. Türkiye solunun en kitlesel olduğu dönem 1970’ler. Bugün dahi solun farklı renklerinden siyasi hareketlerin, o dönemdeki öncül örgütlerine ve o örgütlerin kitleselliğine referansla sergiledikleri özgüven, bu tespiti hâlâ geçerli kılar. Askeri darbeye kadar varlığını ve kitleselliğini muhafaza eden sol parti, örgüt ve hareketlerin, darbeyle beraber çekildikleri mevziler ise, 1970’lerle kıyaslandığında oldukça sathi bir siyasal etkiye işaret eder. 1970’lerde Türkiye Solu adlı bu kitap, solun en canlı yıllarının ve bu cana gelişin tarihini anlatıyor. 1971 darbesiyle sona eren THKO, THKPC ve TİKKOTKP/(ML) hareketlerinin mirasçısı olan örgüt ve hareketlerle, yeni kurulan siyasi partilerin amaçlarını, kuruluş ve örgütleniş faaliyetlerini, kitlesel güçlerini, ideolojik farklarını etraflı bir şekilde aktarırken, dönemin kapsamlı bir panoramasını da çiziyor. Vehbi Ersan, bu kitapta ele aldığı parti, örgüt ve hareketlerin 1980 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1232 ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, romanın karakterlerinin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistan’ın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbil’den Paris’e, San Francisco’dan Tinos adasına taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor. Ve Dağlar Yankılandı, bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla yazıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, bir roman. Yavru Ceylan / Magda Szabo / Çeviren: Yasemin Pichler / Yapı Kredi Yayınları / 230 s. Magda Szabo’nun 1959’da yayımladığı ikinci romanı Yavru Ceylan, kırsal Macaristan’ın acımasız koşullarında yoksul düşmüş seçkin bir ailenin çocuğu olarak yetişen ünlü bir aktrisin, Eszter Encsy’nin Birinci Dünya Savaşı sonrasında başlayıp komünist rejimin ilk yıllarına uzanan hikâyesi. Kahraman hayatını yoksulluk ve aşağılanmayı tanıdığı çocukluk yıllarından başlayarak, kronolojik olmayan bir dizi iç monologla anlatır. Ayakta kalmak için verdiği sürekli ve sert mücadele onu kararlı, kendine güvenen bir kadın yapmış, ama içini bütün hayatına öldürücü bir zehir gibi bulaşan bir hınçla doldurmuştur. Bu hınç nihayet bulduğu sevgiyi de gölgeleyecektir. Utanç Duyuyorum! / Fethiye Çetin / Metis Yayınları / 372 s. Hrant Dink’in avukatı Fethiye Çetin, Utanç Duyuyorum! adlı kitabında cinayetin öncesine ve sonrasına dair tanıklığını, süreçte rol alanları, açılan davaları ve kararları anlatıyor. Cinayete dair bildiklerini, gördüklerini, sezdiklerini adli makamlara sunduğunu, ancak dikkat çektiği pek çok konunun soruşturmaya dönüşmediğini, kişilerin sorgulanmadığını belirten Çetin, kitabını, bütün bunları kamuoyunun bilgisine sunmak için yazdığını söylüyor: “Hakikate ulaşmak, adalete erişmek, bir cinayetten yola çıkarak sayısız mağduriyetin onarılması sorumluluğunu paylaşmaya davet olsun diye yazdım bir de. Halkların bilincinde ve vicdanında yer etsin, geleceğin umudu gençler okusun diye… Olur ya bir ihtimal, bir gün bir savcı çıkar da bu yazılanları ciddiye alır, soruşturmayı derinleştirir diye...” Gizli Tanıdık / İlhan Taşcı / Cumhuriyet Kitapları / 208 s. Olağanüstü yargılama dönemlerini özetleyen sözcükler vardır. Bir dönem “Sayın muhbir vatandaş” girmiştir literatüre, AKP döneminde ise gizli tanık”. Ergenekon’dan KCK’ye, üniversiteli gençlerden seçilmişlerin yargılandığı tartışmalı davalarda gizli tanıklar nasıl rol oynadı? Sağır odalarda hangi pazarlıklar yapıldı, gizli tanıkların figüranlığında hangi senaryolar yazıldı? Cellat hissizliğiyle neler anlattılar? İlhan Taşcı, binlerce sayfalık dava dosyaları, belgeler ve “çok gizli” resmi yazışmalar ışığında hazırladığı Gizli Tanıdık’ta tartışmalı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle