14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş Ö iir Atlası CEVAT ÇAPAN MARKO GANÇEV / Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin ATASOY “Ben ki, bir piyondan daha küçüğüm çünkü piyon, kral da oluyor kimi.” ncelikle mizah yapıtlarıyla tanınan Bulgar şair Marko Gançev, 1932 yılında Gabrovo’nun Marça köyünde doğdu. Sofya Üniversitesi’nin Bulgar Filolojisi Bölümü’nden mezun oldu (1954). Narodna kultura (Ulusal Kültür), Stırşel (Eşekarısı) gazetelerinde (19611968) ve Sıvremennik (Çağdaş) edebiyat dergisinde (19791984) redaktör olarak çalıştı. Apropo (Dolayısıyla) adlı güldürü ve kara mizah almanağının başyazarlığını yaptı (19841989). Daha sonra Literaturen forum (Edebiyat Forumu) gazetesinin başyazarlığını üstlendi (1992). Totalitarizm karşıtlığından ve Aleksandr Soljenitsin yanlısı tavrından dolayı partiden çıkarıldı (1971). Demokratik Güçler Birliği’den milletvekili seçildiyse de, daha sonra bu partiyle ters düştü ve üyelikten çıkarıldı. Bulgaristan’ın Belarus elçiliğini yaptı (19931999). Marko Gançev’in şiir kitapları şunlardır: Lirik Şiirler: Tohumlar Olgunlaşıyor (1957), Tüm Yollardan Bir Tanesi (1965), Uyanık Olma Hakkı (1966), Koşan Ağaç (1969), Pazar Mutluluğu (1971), Suskun Sirenler (1977), Lirik (1979), Büyük Horanta (1987). Güldürü ve kara mizah şiirleri: Mars Heyecanları (1960), Kıyamet (1964), Dünyaya Düzen Vermek (1967), Tersten Bakılan Ayna (1975), Çizikler (1979), Epigramlar (1979), İtiraz Mesleği (1982), Hiçlik Gazileri (1985), Gülünecek Bir Şey Yok (1988), Kısa Devre (1989), Haydi Ulan Büyüsü (1990), Kervana Ürümek (2006). YOKLUĞUMUN KASİDESİ Artık yokum ortak şeref peşinde hiçbir zaman ünlü olmayacağım ne devletin genel çerçevesinde, ne de bir kurumda yer alacağım. Protokol safında yokum artık ben, yapay bez yapımı montgomerimle, bir saksının arkasında gizlenen, yokum işte en son sırada bile. Benim mütevazı insan figürüm sizin için çoktan gereksiz gibi, ben ki, bir piyondan daha küçüğüm, çünkü piyon, kral da oluyor kimi. Şölenler, törenler hadi bir yana, yokluğum apaçık ortada benim gelmiyorum birinizin aklına anılarınızda da yokmuş gibiyim. Ama endişeyle bakınıp bazen çözmek için düzenlenen oyunu bilmezsiniz bile sizi alt eden o gizli kişinin ben olduğumu. NİAGARA KIYISINDAKİ KARGA Niagara kıyısına kondu bir karga ve hemen bastı narayı: Gak! Galiba fazlasıyla girmişsin havalara, ulan Niagara! Hemencik yerleştireceğim bir kapak teknendeki sulara: yani gürültünü boğacağım gaklayarak, ey Niagara! Gerekli olan gagam var kesin, hazırlığım da var kusursuz, bilmelisin, onlara ek olarak bir de merak! Gak! Gak! Gak! Ama, besbelli, nemin çok olmasından ve boynunu aralıksız oynatmasından sesi kısılıverdi ansızdan. Elbette felakettir bir karga için tutulması sesinin hem de tam ortasında gösterisinin. İyi ki gagamı ıslatacak su var, dedi karga ve içti Niagara’dan. Ve sanki bir şey oldu o an Kendisini çok önemli bir kuş sanarak: Gak! Gak! Gak! diye başladı yaygaralara: Gücümün zirvesindeyim, ey Niagara C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I ve seninle yapıyorum gargara. Belki siz inanmayacaksınız bu anlatılanlara, ama dinleyin dün gece ben kendim karganın evinde misafirlikteydim sabaha dek ezile ezile yutmak zorundaydım onun her anlattığını: Niagara’dan daha büyük şeylerle bile gargara yaptığını. MAYMUN KAFESİ KARŞISINDA İNSANSIL DÜŞÜNCELER Şu jibon çok gülünç değil mi yavrum? Bak ona gülüyor yaşlılar bile – geri atılıyor soyulan bonbon kâğıtsa yeniyor çerez yerine. Sana göre o birçok aptal şebek kendi çıkarına dahi ters düşen, oysa bu evrimin parçası demek maymundan insana doğru gelişen. Bu hayvancık belki ilk kez görüyor nesnelerin örtük ve açığını eminim ki gelecekte daha zor çözecek sarmalın karmaşığını. Zamanla bu vahşi maymun yol alıp daha yüksek bir topluma erecek değerlerin boş sözlere sarılıp nasıl ziyan olduğunu görecek. Ta o vakit etrafa göz atacak ve alkışlar bekleyecek onlardan: “ah”, “oh” sözlerini zevkle yutacak içlerini açıp asla bakmadan. O hep böyle yüzyılları sayacak, bu bir zor süreçtir, sabır gerekir. Söze değil, salt insana bakarak, onun değerini kavradığı gün, maymun artık insan olmuş demektir. blues (İng.): Hüzün, keder, efkâr; hüzünlü müzik. 1230 12 E Y L Ü L 2013 n S A Y F A 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle