Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Selçuk Altun'un yeni yayımlanan kitabı 'Kitap İçin 3’ “Kitap İçin'lerin ne zaman yorulup tükeneceğini ben de merak ediyorum” Selçuk Altun’un “Kitap İçin” köşesi Cumhuriyet Kitap Eki’nde yayımlanmaya devam ediyor ve her bin maddede kitap haline getirilip okuyucu karşısına çıkıyor. Maddeler üç bini geçti, dört bininci maddeye doğru koşuyor. Selçuk Altun’la “Kitap İçin 3”ü konuştuk. r Erdem ÖZTOP elçuk Bey, biraz bu “Kitap İçin”in ortaya çıkışı konusunda bellek tazeleyelim istiyorum: Listelerden/maddelerden oluşan kitaplara edebiyat dünyasında fazla rastlamıyoruz. Siz bu tür notlar alma fikrine ne zaman ulaştınız? Bu türde örnek aldığınız ve sevdiğiniz kitaplar var mı? Çoğu İngilizce olmak üzere belki iki düzine dergi takip ederim. Bunların ortak özelliği, bir sayfada “altı çizilebilecek” belki bir paragraftan mürekkep olmalarıdır, kalanlar sanki dolgu maddesidir. Bu yazıları, yalnızca “bir parçası” hit olmuş 15 şarkılık CD’lere benzetebiliriz. Sorunu yanıtlarken aklıma Pascal’a atfedilen, “Zamanım yoktu, uzun yazdım” özdeyişi geldi. 2004’te Turhan Günay, Cumhuriyet Kitap Eki’ne yazmamı önerince bu kıs(s)a format aklıma geldi. Okuru sıkmama ilk hedefimdi. Kitapçokseverlere, daldan dala uçarak kısa maddelerle hitap edecektim. Format olarak örnek aldığım bir kaynak olmadı. “Kitap İçin” köşenizin kitaplaşmasında yazarı olarak ne gibi bir katkı görüyorsunuz peki? KİTAP İÇİN’ler kısa zamanda benimsendi, birikimli ve sadık bir okur kitlesi oldu. Onlardan yazılarımı kesip, saklayanlar olduğunu öğrenince bin maddede bir kitap yapar olduk; ancak KİTAP İÇİN 3 sanırım son olacak. Bu kitapların ilerde “kaleydoskopik” bir referans dokümanı olacağını umuyorum. Peki “Kitap İçin” köşesi devam edecek zaman içinde, değil mi? KİTAP İÇİN’ler ayda bir, 4000. maddesine doğru koşuyor. Onun ne zaman yorulup, tükeneceğini ben de merak ediyorum. Kitap İçin 3’ün kapağı Selçuk Demirel imzalı. Bir önceki kitapta da bu böyleydi, değil mi? Bu kez bir de sürpriz yapıp, açılan musluktan dökülen harflerde “Selçuk Altun” adı gizli… Haklısın ama KİTAP İÇİN 2 ile KİTAP İÇİN 3’ün kapaklarında önemli bir yaklaşım farkı var. İkincisinde, koleksiyonumdaki bir Selçuk Demirel parC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I S “Daha yoğun okuyabilmek için 54 yaşında emekli oldum. Okumadan arta kalan zamanda yazmaya çalışırım. İyi bir yazar olmanın ilk yolu, çok iyi okur olmadan geçer. İlk romanımı 50 yaşında yazdığımda, 4000 kitap okumuştum” diyor Selçuk Altun. çasını kullanmıştık. Üçüncüsünde, üstat kitap için özel bir desen tasarladı. Küresel çizerimiz Selçuk Demirel hem adaşım, hem hemşerimdir. (Artvinliyiz.) Tüm kitapları, kitaplığımın demirbaşlarıdır. O ayrıca zarif bir insandır, kendisini takdir ederim. Kitabı incelediğimizde pek çok konuda notlar aldığınızı görüyoruz. Maddeler halinde yazmanın Kitap 3000. maddede bitiyor daha çok konuya değinmede imkânlar yarattığı ve okur açısından da okumayı kolaylaştırdığı fark ediliyor. Siz ne dersiniz? Yine haklısın derim. KİTAP İÇİN’in bir sloganı da, “Bir cümleden uzunsa uyduruyorumdur.” İnsanların zamanı az, sırada okuyacak nice kaynak var ve insanlar akıllı. “BİR KLİK ADAMI DEĞİLİM” Maddeleriniz bir yanda edebiyat ve kitap dünyasına dair notları, bir yanda da biyografinizi içeriyor. Suya sabuna dokunuyor, edebiyat dünyasından isimlere eleştirilerde de bulunuyorsunuz. Okur1223 lardan nasıl tepkiler alıyorsunuz? Para, ödül veya ün için yazmam, bir klik adamı değilim. KİTAP İÇİN’lerin benimsenmesinin bir nedeni de cesaretidir. “Okurlardan tepki alma” dürtüsüyle hâşâ yazmam. Daha önce de söylemiştim birikimli bir okur kitlesinin yanı sıra KİTAP İÇİN’leri, üstat bellediğimiz yazar ve şairler de takip ediyor. Bundan onurlanırken çıkan tek tük çatlak sesi umursamıyorum. 2855. maddede “Bizans Sultanı”ndan beri hiçbir şey yazamadığınızı, çünkü ne zaman yazmaya başlasanız bir şeyleri okuyasınız geldiğini söylüyor, okurluğunuzu yazarlığınızdan önde tutuyorsunuz. Sizce okurluk, yazarlıktan önce mi gelir? Ben gerçek bir okuryazarım. İngilizce ve Türkçe kitaplardan mürekkep nitelikli bir kitaplığım olduğu söylenir. Daha yoğun okuyabilmek için 54 yaşında emekli oldum. Okumadan arta kalan zamanda yazmaya çalışırım. İyi bir yazar olmanın ilk yolu, çok iyi okur olmadan geçer. İlk romanımı 50 yaşında yazdığımda, 4000 kitap okumuştum. 2 5 2855. maddede de yazarların hikâyesinin kurmacadan daha zevkli olduğunu, bu yüzden yeni bir roman yazmadığınızı söylüyorsanız da sormak istiyorum: Yazdığınız yeni bir kitap var mı? Bizans Sultanı Temmuz 2010’da bitti ve uzun bir nadas dönemine girdim. Ocak, 2011’de bir yeni projeye başladım. Kendime bir, bir buçuk yıl bir süre tanımıştım. Ama o da ne, Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme adını verdiğim roman, iki yurtiçi gezisi de dahil üç buçuk ayda bitti. Roman, kısa romana döndü. Ürktüm; Enis Batur, Güven Turan, yayıncım İrfan Sancı ve karımın beğenisine sundum. Tümünden onay alınca, bir de kısa romanım (novella) oldu. Sonbaharda yayımlanacak; İrfan, bir romandaki tüm öğeleri hakkıyla kullanmışsınız diyor. Umarım 100 sayfayı bulur. Sanırım KİTAP İÇİN’lerdeki yaklaşımım boyut açısından romanımı da etkilemişti. Bir maddede Necib Âsım’ın ıskalanmış bir yazar ve akademisyen olduğundan söz ediyorsunuz. Sizce ıskalanmış başka isimler de var mı? Sığ kitapların çok sattığı, vasat kitapların ödül kazandığı ve nitelikli kitapların ıskalandığı düşündürücü bir çizgideyiz. Bu ortamda, tüm nitelikli yazar ve şairler değişik oranlarda ıskalanmaktalar. Bu bağlamda aklıma önce İbrahim Yıldırım ve Mahir Öztaş geliyor. Geçen yıl Şule Gürbüz’ün “Coşkuyla Ölmek”i ıskalandı. Kentsoylu okur, Beşir Ayvazoğlu’nu ıskalıyor olabilir. KİTAP İÇİN 3’ün, 3000. ve son maddesi de, “Ülkede ünsüz veya hak ettiği üne ulaş(a)mamış yazar ve şairlere” ayrılmıştı. Bu konuda okurlarımla bir anket yapmıştım. İlk yirmi; Hulki Aktunç / Şavkar Altınel / Selçuk Baran / Adnan Binyazar / Sevim Burak / Ahmet Cemal / Nilgün Cerrahoğlu / Hüseyin Cöntürk / Feyyaz Kayacan / Osman Cemal Kaygılı / Hamdi Koç / Uğur Kökden / Ercüment Behzat Lav / Nahid Sırrı Örik / Ali Teoman / Ayfer Tunç / Güven Turan / İsmail Uyaroğlu / İbrahim Yıldırım / Ali Yüce … Kitaplarınız artık yurtdışında da yayımlanıyor. Bizans Sultanı önce İngilizce, sonra Fransızcada yayınlanmıştı değil mi? Ne durumda? Son üç romanım İngilizceye çevrildi. Bizans Sultanı, geçen yılsonu İngiltere’de ve nisan ayı ortalarında ABD’de piyasaya sürüldü. Olumlu eleştiriler aldı, küresel yayıncılık dergisi Publishers Weekly; 03.05.13 tarihli sayısında, bu kitabı kaçırmayın bağlamında tanıtım yazısında kırmızı bir yıldızla (starred review) vurguladı. Mayıs başında Fransızcası çıktı, İtalyancaya ve Sırpçaya çevriliyor. Publishers Weekly’nin yazısı, “Da Vinci Şifresi’ndeki uzun detaylardan sıkılanlar, Altun’un konuya yaklaşımıyla ferahlayacaklar” cümlesiyle başlıyordu. Sonuçta pazarlama, iletişim taktikleriyle Dan Brown’un son kitabı yalnızca ABD’de de 5 milyon adet satacaktır. n Kitap İçin 3/ Selçuk Altun/ Sel Yayıncılık/ 292 s. 2 0 1 3 n S A Y F A 9 T E M M U Z