Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Emre Kongar ve Aykut Küçükkaya’dan ‘Türkiye’yi Sarsan Otuz Gün: Gezi Direnişi’ ‘Dijital gençler, analog iktidara karşı’ Taksim Gezi Parkı Direnişi beklenmedik bir anda ortaya çıktı, beklenmedik bir biçimde gelişti ve beklenmedik sonuçlar verecek... Bu kitapta değerli bilim insanı Emre Kongar olayın evrensel ve ulusal boyutlarını toplumbilimsel açıdan irdeliyor. Araştırmacı gazeteciliğin başarılı ismi Aykut Küçükkaya da direnişi gün gün belgeliyor. Tweet’leri toplamak için ekibe katılan Ahmet Sungur’un emeğini de mutlaka anmalı. Türkiye’yi Sarsan Otuz Gün: Gezi Direnişi, “Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı” bir Türkiye’yi yaratan olayın, tweet’ler ve fotoğraflarla zenginleştirilmiş başucu belgeseli niteliğinde... Gün gün yaşananlara yakın plan... “‘Gezi’ neden bitmiyor, bitmeyecek?” sorusuna cesur yürek bir yanıt ve direnişin sosyolojik bir portresi. Kongar ve Küçükkaya ile Türkiye’yi Sarsan Otuz Gün: Gezi Direnişi’ni konuştuk. r Gamze AKDEMİR u kitap tam bir takım çalışmasının ürünü. Aslında fikir benden çıktı. AKP iktidarı olayı o denli çarpıtıyordu ki, şöyle derli toplu bir çözümleme yapmak ve sıcağı sıcağına kamuoyuyla paylaşmak ve tarihe mal etmek istedim. Fakat işin bir de kronolojisi ve fotoğraflar ile twitter yönü vardı. Aklıma Aykut geldi hemen. Biliyorsunuz son derece yetenekli bir gazeteci ve yazardır, daha önce de çok önemli araştırma kitapları yazdı. Fikri duyunca çok heyecanlandı ve tabir caiz ise, “balıklama atladık” projenin içine. Derken Cumhuriyet Kitapları’ndan Ahmet de (Sungur) tweetleri toplamak için bize katıldı. Fotoğrafları da Cumhuriyet fotoğrafçılarının özgün yapıtlarından kullandık… Elbirliğiyle gece gündüz çalışarak çok kısa bir zamanda kitabı çıkardık ortaya. Barış Terkoğlu’nun attığı bir tweet’te belirttiği gibi, “Çabuk ama özenli hazırlanmış, arşivlik” bir çalışma ürettik. S A Y F A 1 2 n 2 5 B “BAŞARISIZLIKLARIN SUÇU TOPLUMA ATILACAK!” Öncelikle bir sosyolog olarak Gezi dirilişinin ardından gelinen o “geri dönülmez” eşiği nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye’de neden artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve Bilişim Devrimi’nin bundaki etkisi nedir? Gezi Direnişi iki nedenle kendi yaşam süresini aşacak: Birinci olarak toplumun üzerine çökmüş olan “Korku imparatorluğu” duygusu yenildi. Gençler, “iyi bir şey yaptıkları” inancıyla, çevreyi ve doğayı korumak için korkusuzca ortalara döküldü. Korkmadılar çünkü iyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlardı. Sonradan olaylar polis şiddetiyle tırmanınca, toplum da onları kucakladı ve destekledi. İkinci olarak bu eylemin ortaya çıkışı ve dışa vurumu Bilişim Devrimi’nin Türkiye’deki bir yansıması oldu iki açıdan: Hem Bilişim 2 0 1 3 Devrimi’nin ideoloji alanında demokrasi ve insan hakları ön plana çıktı hem de bu devrimin ortamı, yani dijital ortam kullanıldı. “Dijital gençler, Analog iktidara karşı” gibi! Gezi ile birlikte dirilen halk, Erdoğan’ın deyişiyle “bunlar” nasıl eylemcilerdi, nasıl eylemcilerdik? Nasıl bir töz yapıydı, yapıdır bu? Aslında Gezi olayı masum bir protesto olarak başladı ve iktidarın tepkileriyle hiç beklenmedik yerlere gitti; sanıyorum temelde AKP iktidarının Erdoğan’ın sesiyle, onbir yıldır azarlayıcı, buyurgan, otoriter, tepeden bakan tutumuna karşı bir birikim yatıyordu. Ama ilginç bir biçimde bu eylem barışçı ilkelerden hiç sapmadı. Tam tersine, eski geleneklerinde şiddeti de kullanan bir takım örgütleri ya engelledi ya da dönüştürdü! Gördüğümüz ve katıldığımız en barışçıl ve/ama “en kararlı” eylemdi Taksim Gezi Parkı Direnişi. Sizce Gezi diliyle “bağzı kişilere” göre neden “masum”du, neden değildi? Olayın teme linde doğa sevgisi ve çevreyi koruma bilinci var. Oysa zaten AKP kentsel rant adına doğayı ve çevreyi betonlaştıran bir yaklaşıma sahip. İlk çatışma buradan çıktı.İkinci olarak, AKP’nin otoriter ideolojisi böyle sivil toplum hareketlerini kabul edemiyor. Bu yüzden Başbakan Erdoğan bütün olaylar boyunca inadına inadına demeçler verdi ve olayları tırmandırdı. Üçüncü olarak da, AKP, FED’in ilan ettiği yeni dolar politikası sonunda değişen uluslararası konjonktür bakımından ekonomik bir sıkıntıya gireceğini görüyor. Sanıyorum, gerginlik yaratarak başarısızlıklarının suçunu toplumsal hareketlere atmaya hazırlanıyor. Son bir nokta da, galiba, Erdoğan, T E M M U Z C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1223