Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
semiyor, ana yurt saymıyorlar bu memleketi. Gurbette biliyorlar kendilerini yaşadıkları yerde. Hititler, Frigyalılar, Yunanlılar, Farslar, Romalılar, Bizanslılar, Moğollar da fethetmişler Anadolu’yu. Ne olmuş sonunda? Anadolu onların değil, onlar Anadolu’nun malı olmuş. Bu memleket bizim olduğu için bizim, fethettiğimiz için değil. Aramızda dışarıdan gelmeler çoğunluk olsa bile – ki değil elbette – kaynaşmış, halleşmiş hepsi. Fetheden de biziz artık, fethedilen de. Eriten biziz, eriyen de. Biz bu toprakları yoğurmuşuz, bu topraklar da bizi. Onun için en eskiden en yeniye ne varsa yurdumuzda öz malımızdır bizim.” 3069 Kompozitörler ve enstrümanları (Doğan Hızlan ve Tuğrul Tanyol’dan desturla): Bach: Org, keman / Dvorak: Keman, viola ve org / Haçaturian: Tuba / Rossini: Piyano, viola, trompet ve (SES) / Telemann: Keman, obua, org ve zither / Verdi: org ve piyano / Vivaldi: Keman / Weber: Gitar ve piyano… 3070 02.03.13! Üsküdar iskelesine gitmek üzere Capitol Taksi’den araç istedim. Şoförüm Rizeliydi ve kasetçalarda Vivaldi dinliyordu. Bunun ilk kez başıma geldiğini söyledim, “Hastasıyız Abi” diye diklendi. İnerken taksimetrenin yazdığının iki katını zorla ödedim. 3071 En iyi film müziği Oscar’ını kazanan Skyfall adlı melodi, benim için son elli yılın da en iyisiydi. Time dergisine göre Billie Holiday’den Strange Fruit geçen yüzyılın en iyi parçasıydı. Youtube’dan bir önerim olabilir mi? Adı güzel Matia Bazar’dan Vacanze Romane. 3072 Yazar İskender Pala’nın kısa özgeçmişinde nükte tadında damlalar var: “Divan Şiirini Sevdiren Adam olarak da tanındı… Hemşerileri tarafından ‘Uşak Halk Kahramanı’ seçildi… Romanlarının baskıları yüz binlere ulaştı… Pek çok ödül aldı… Türk Patent Enstitüsü tarafından marka ödülüne layık görüldü ve adı tescillendi.” 3073 Mimar ve önemli fotoğraf sanatçısı komşum Sıtkı Kösemen’in oğlu entegre yetenek Mehmet Kösemen’den (doğ.1984) KİTAP İÇİN’de bahsetmiştim. Londra’da önemli sanat ve iletişim okulu Goldsmith’s College’da master derecesi almadan önce Altıkırkbeş Yayınları’ndan çıkan Tarihimizde Hayali Varlıklar’da palaeontolojik dönemden bazı hayvanları ve masal yaratıklarını resmetmişti. O halen reklamcılık şirketi Medina Turgul’da çalışıyor ve Empire Gallery’nin kayıtlı sanatçısı. Viyana ve Contemporary İstanbul fuarında resimleri sergilendi. Nihayet iki arkadaşıyla birlikte dinozorlar ? konusunda, görüş ve teorilerini yansıtan bir nitelikli kitap kotardılar (All Yesterday’s). Bu kitap AngloAmerikan âleminde ilgiyle karşılandı. Devam Mehmet devam! 3074 Sözcüklerin Vicdanı’ndan – Emin Özdemir: Acının Tarihine Geçen Üç Şaire Mektup’tan Şu son günlerde bir alışkanlık gelişti bende; bir şeye canım sıkılsa, kızsam, öfkelensem kendimi dar atıyorum kitaplığıma. Kitaplara el sürmek, onların karşısında durmak iyi gelir bana. Bir süre sonra öfkem yatışıyor, sıkıntımın uçup gittiğini duyumsuyorum. Dün de öyle yaptım. Bir siyasa adamı konuşuyordu televizyonda. Onu dinliyordum. Sözcüklere yalan söyletmek için nasıl da ezip büküyor, nasıl da kirletiyordu onları. Buzulsu bakışlarına, yılansı ses tonuna sevecenliğin maskesini giydirmeye çabalıyor, zorlanıp duruyordu. Yüzünden içtensizlik akıyordu. Konuştukça çürük yumurta kokusunu anıştıran pis bir koku doldurmaya başladı odayı. İçim bulandı, daha fazla dayanamadım. Kitapların arasında aldım soluğu. (Sığlık sürecinde kitapların varlığı benim de iksirim.) Röportaj KORHAN ATAY 1 MAYIS 1977 İŞÇİ BAYRAMI NEDEN VE NASIL KANA BULANDI? Ahmet Sami Belek, Bingöl Erdumlu, Dinçer Doğu Doğan Ülgen, Feyyaz Kurşuncu, Gün Zileli Kâmil Arslantürk, Leman Fırtına, Mahir Sayın Mehmet Karaca, Murat Belge, Murat Tokmak ve Osman Cavit İyigün anlatıyor. metis | siyahbeyaz Vali Fahamettin Altun ve eşi Necibe Altun Hakkâri’de (1970’ler). 1 Mayıs 1977'de, Taksim'de DİSK'in düzenlediği işçi bayramı kutlamaları saldırıya uğradı. Kalabalığın üzerine ateş açıldı, kurşunlar yağdı, panzerler yürüdü, 34 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı... Hükümet, polis, medya sözbirliği etmişçesine yaşananlardan solcuları sorumlu tutarken; sendikalar, DİSK ve sol örgütlerin çoğunda giderek olayın soğukkanlı bir provokasyon olduğu görüşü hakimiyet kazandı. Bu kanlı olay sol hareket üzerinde derin bir iz bıraktı; sol içi kimi bölünmelerin derinleşmesine yol açtı. Aradan geçen yıllara rağmen alanda tam olarak ne olduğu büyük ölçüde karanlıkta kaldı, gerçek failler hiçbir zaman hesap vermedi. 1 Mayıs 1977'de, diğer deyişle Kanlı 1 Mayıs'ta Taksim'de olan bitene ışık tutmaya çalışan, ayrıca öncesi ve sonrasında Türkiye'de yaşananlara değinen belgesel niteliğindeki bu kitap söyleşilerden oluşuyor. Korhan Atay, olayların bizzat tanığı, farklı siyasetlerden on üç kişiyle görüştü. Bu isimlerin büyük çoğunluğu o sırada içinde yer aldıkları sendika, grup ve siyasi hareketlerin etkili isimleriydi. 1 Mayıs 1977'nin, öncesi ve sonrasındaki yılların, ilk defa farklı perspektiflere söz hakkı tanıyarak çizilmiş çok boyutlu tablosuyla yüz yüze geleceksiniz bu kitapta. Yalanlarla yazılmış bir yakın tarihi düzeltme çabasına katkıda bulunması için... 3075 Mardin seferimizin asıl nedeni Türkiye’yi bir süre ayağa kaldıran bir olguyu irdelemekti. (Mardin’in K. ilçesinde 14’ü kamu görevlisi 30 küsur kişi, yaşı küçük N.Ç.’ye para karşılığında tecavüz etmişlerdi. Adliyeye intikal eden dava dokuz yıl sürmüş, sanıklar asgari cezalarla kurtulunca ülke sonuca tepki göstermişti. Tepki, sanırım Yargıtay’ın kararı onamasınaydı. Basın bu kuru gürültüyle yetinmişti. Olayı, gidip yerinde inceleyen gazeteci olduğunu duymamıştım. Bu olay yeni romanımda bir yan öykü oluşturacak.) 08.03.13! Analarımızın, bacılarımızın, karılarımızın ve kızlarımızın Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Bu vesileyle okuma tutkumu ateşleyen canım annem Necibe Altun’un anısı önünde saygıyla eğilirim. ? Mehmet Kösemen’in vizyonundan: Kahydron ve Allotaur. metis 2 MAYIS Genel Dağıtım CUMHURİYET KİTAP SAYI 1211 2013 ? SAYFA 11