06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Stefan Zweig’ın kitapları yeniden yayımlandı ‘Büyük, akıllı ve hüzünlü’ Edebi kişiliği ve yapıtları, trajik ölümüyle gölgelenen talihsiz bir yazar Stefan Zweig. Ona ilişkin yazılmış hangi metne göz atarsanız atın, intiharına ilişkin sarsıcı ayrıntılardan mutlaka söz ediliyordur. Oysa Zweig, eşsiz bir hikâye anlatıcısı olduğu kadar yüksek enerjisiyle göz kamaştıran bir üslupçu olarak da hatırlanmayı hak ediyor. ? Yeşim DİNÇER orki ona hitaben yazdığı bir mektubunda, “Size özgü anlatım gücüne sadece Lev Tolstoy’da rastlıyorum” diye iltifat etmiş ve şöyle sürdürmüş: “Bundan daha büyük bir övgü olamaz, fakat ben bu yazdıklarımı abartılmış bulmuyorum. Tolstoy’la yaptığım karşılaştırmaya beni zorlayan, sizin sanatınızdaki, öykünüzde dolu dolu ele aldığınız gerçeğe başkalarından daha fazla yaklaşan o çok değerli bilgelik.. [S]atırlarınızda büyük, akıllı ve hüzünlü birinin sesi duyuluyor.” Stefan Zweig, hem denediği edebi türlerin çeşitliliği anlamında hem de çok sayıda yapıta imza atmış olması bakımından verimli, üretken bir yazardı. Tekstil üreticisi varlıklı bir Yahudi ailenin çocuğu olarak, deyim yerindeyse, ağzında gümüş bir kaşıkla Viyana’da dünyaya gelmiş, mükemmel bir eğitim almıştı. Edebiyat dünyasına ilk adımını çok genç yaşta kaleme aldığı lirik şiirlerle attı; Baudelaire, Verlaine, Rimbaud gibi önemli Fransız şairleri Almancaya çevirdi. Şiir yazmayı sonradan bırakmış olsa da düzyazılarında şiirin gücü daima hissedilir. Piyesler, denemeler, kısa öyküler, biyografiler, romanlar, librettolar, mektuplar ve hayatını noktalamadan önce bir de otobiyografi yazdı. (Aralarında Freud’un da bulunduğu önde gelen fikir insanları ve sanatçılarla yaptığı yazışmalar ölümünden sonra derlenmiş ve yayımlanmıştır.) ZWEIG SEÇKİSİ Edebiyatın hemen her dalında kalem oynatmış olmasına rağmen, uzun öykü (novella) ve biyografi, Zweig’ın en başarılı olduğu edebi türlerdir kanımca. Uzun öykülerindeki ustalık, “Bana Tolstoy’u hatırlatıyorsunuz” diyen Gorki’nin de belirttiği gibi, Rus yazarın bu türdeki unutulmaz eseri İvan İlyiç’in Ölümü ile boy ölçüşebilecek düzeydedir. Zweig, yakın dostu Romain Rolland SAYFA 4 ? 4 NİSAN AmokUsta İşi, Korku, Merhamet, Bir Kalbin ÖlümüMürebbiye, Satranç Ustası Bilinmeyen Bir kadının Mektubu/ Yordam Kitap. G kese duyurmaya çalışarak bağırırlar: gibi çok sayıda biyografik eser de üret‘Amok! Amok!’ Herkes kaçar.. Ama bir miş; tarih, felsefe ve edebiyat alanındaki amok’un delice koşusu sonsuza dek, cearaştırmalarını renkli ve şiirsel üslubuyzasız süremez.” la bezeyerek pek çok ünlü şahsiyetin Malezya yerlilerinde görülen bir deliportresini kaleme almıştı. Özellikle Ballik hali olan amok elbette bir metafor zac, Dickens, Dostoyevski, Stendhal, olarak geçiyor anlatıda. Zweig’in öteki Tolstoy gibi edebiyat dehaları üzerine pek çok kahramanı gibi, bu hikâyenin yazdıkları alabildiğine canlı ve etkileyikahramanı da eğitim görmüş bir Avrucidir; eşsiz bir edebi lezzet bırakır zihinpalı. Kendi halinde yaşayıp giden bir lerimizde. köy doktorunun, yasadışı kürtaj için kaOn kitaptan oluşan son derece “şık” pısını çalan ve yüzünü tülle gizleyen esbir Stefan Zweig seçkisi sunuluyor rarengiz bir kadına duyduğu saplantılı okurlara... Çeviriler, Behçet Necatigil, ilgiyi anlatıyor. Önce kadının gururunu Tahsin Yücel, Salâh Birsel, Hamdi Vakırmak için yapılan ahlaksız teklif, arroğlu, Ali Avni Öneş, Deniz Banoğlu gidından delicesine bir pişmanlık ve kenbi yazar ve çevirmen olarak kendilerini dini bağışlatma isteği. Amok, psikolojik ispatlamış önemli isimlere ait.. Kitaplaetkisi çok güçlü, gölgeli alanı oldukça rın iç ve dış tasarımı ise, afişleri ve grageniş bir hikâye. fikleriyle görsel ezberlerimize muhalefet Zweig’ın kısa ve uzun öyküleri içinde eden değerli sanatçı Savaş Çekiç’in imnaçizane favorilerim ise, Karışık Duyguzasını taşıyor. lar ile Zweig’in eşi Lotte ile ülkeden ülZweig seçkisi, onu dünya çapında bir keye sürüklenirken, o ümitsiz İkinci yazar, büyük bir usta yapan uzun öykülerinin tamamını kapsayacak: Yakan Sır (1913), Korku (1920), Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (1922), Amok (1922), Bir Kalbin Ölümü (1927), Karışık Duygular (1927), Sahaf Mendel (1929) ve ölümünden sonra yayınlanan Satranç Ustası (1942). Yanı sıra, Merhamet (1939) romanı ile konusunu ünlü sanatçıların, liderlerin, kâşiflerin hayatlarından alan ve kurmaca olmayan iki önemli kitabı daha var listede: Yıldızın Parladığı Tarihsel Anlar (1927) ile Dünya Fikir Ustaları (19201928). Tahsin Yücel’in çevirisiyle sunulan Amok, Zweig külliyatı içinde seçkin bir yere sahip, herhalde yazarın adı anılınca ilk akla gelen yapıtlardan biri. “Amok’a yakalananlar, ileriye atılır ve nereye gittiğini bilmeden durmadan koşar, önüne çı Stefan Zweig, hem denediği edebi türlerin çeşitliliği anlamında kanı öldürür. Geldiğini hem de çok sayıda yapıta imza atmış olması bakımından verimli, görenler, tehlikeyi her üretken bir yazardı. 2013 Dünya Savaşı yıllarında kaleme aldığı Satranç Ustası. Satranç Ustası, bir yolcu gemisiyle Atlantik’i geçmekte olan bir grup satranç meraklısını anlatıyor. Daha doğrusu, vakit geçirmek için düzenledikleri bir turnuvanın müthiş bir rekabete dönüşmesini. Tahtanın bir tarafında, az konuştuğu için ne düşündüğü tam anlaşılamayan, kazanmaktan başka hiçbir şeye ilgi duymuyormuş gibi görünen, asosyal dünya satranç şampiyonu var. Diğer tarafında ise, Naziler tarafından kapatıldığı hücresinde ekmeklerden yaptığı taşlarla ‘kendine karşı’ oynayarak maharetini geliştirmiş bir adam. Gemideki tüm satranç meraklıları nefeslerini tutmuş, bu metaforik savaş oyununu kimin kazanacağını tahmin etmeye çalışıyorlar. Yaşadığı travmanın izlerini hâlâ taşıyan, psikolojik dengesi epeyce sarsılmış entelektüel mi, yoksa kimi eleştirmenlerce Hitler’i temsil ettiği söylenen dünya satranç şampiyonu mu? KÜLTÜREL DONANIMLI METİNLER Karışık Duygular ise ismiyle müsemma bir anlatı. Zweig’ın karakter yaratma ve karakterlerinin ruhsal gerilimlerini aktarma becerisini Freud’la olan dostluğuna ve onun kurucu teorisine borçlu olduğu hep söylenegelmiştir. Karışık Duygular bu bakımdan özel bir ilgiyi hak ediyor. Öte yandan, biri genç diğeri orta yaşlı iki entelektüel erkek arasındaki inişli çıkışlı duyguları aktaran bu hikâyede, Zweig’ın ahlaki dersler vermeye kalkışmayan yaklaşımını, kendi çağından ve hatta Freud’dan bile ileride bulduğumu söylemeliyim. Gerçek sanat, insani olan hiçbir şeye yabancı kalamaz ne de olsa.. Zweig’ın felsefeden psikiyatriye, müzikten siyasi tarihe kadar geniş bir yelpazeye yayılan kültürel donanımını en iyi algıladığımız metinler onun denemeleri ve biyografileri hiç kuşkusuz. Deniz Banoğlu çevirisiyle okuyacağımız Yıldızın Parladığı Tarihsel Anlar’da, kişilikleri ve ilgi alanları birbirinden epeyce farklı, bununla birlikte hepsi de tarihe mal olmuş ve insanlığın yazgısını etkilemiş kişilerin hayatlarından kısa kesitler minyatür gibi işleniyor. Güney Kutbu’nu keşfederken canından olan Kaptan Scott’un ölümü çok hüzünlü, Handel’in geçirdiği felçten sonra yaşama dönerek bestelediği oratoryo coşkuyla, Zürih’ten kalkan mühürlü bir trenle Petersburg’a varan Lenin’in yolculuğu epey gerçekçi, Osmanlı ordularının İstanbul’u fethi bu mücevherin elden gitmesine hayıflanarak (!) anlatılmış. Handel üzerine deneme ve Messiah’ın besteleniş öyküsü kitabın en canlı bölümlerinden; müzikseverler kaçırmamalı. Son bir not olarak, Zweig’ın kurmacalarını okurken zaman zaman Sabahattin Ali’yi, onun Kürk Mantolu Madonna, Köstence Güzellik Kraliçesi gibi çok sevilen kimi roman ve öykülerini hatırladığımı eklemeliyim. Alman dili ve edebiyatına vâkıf bu yazarımızın yapıtları üzerinde Zweig etkisi yer yer hissediliyor. İkisinin de, öz yurtlarında yaşayamayacak duruma getirilmesi, özgür bir dünya arayışlarının yanıtsız kalması ve sözlerini tamamlayamadan göçüp gitmiş olmaları ne kadar hazindir. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1207
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle