02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA el’un/Bir Us Yarılması”nı Selim İleri’nin başyapıtı olarak kaydetmek gerekiyor öncelikle. Tarihsizliğimizden insansızlığımıza, iki dünya artasındaki sıkışmışlığımıza, edebiyatımızdan tiyatromuza uzanan bir düzlemden yaşadığımız ülkeye derinlemesine bir bakış sunuyor kitabında İleri. Yaşamınıza geri dönüp baktığınızda pek sevinemeyeceğiniz, yaşamınızı ve tarihinizi yeniden gözden geçirme ihtiyacı duyacağınız ama okuduğunuz için çok mutlu olacağınız bir kitap “Mel’un”. Selim İleri’nin bu eşsiz romanını Birsen Ferahlı değerlendirdi. Faruk Duman, yeni öykülerini “Baykuş Virane Sever’de bir araya getirdi. Yunus Emre’nin bir dizesinden alınan bu başlıkta toplanan sekiz öykü, baykuşun uğursuzluğu dolayısıyla, kötü niyetli kimselerin yıkımdan, yok oluştan hoşlandığını ve medet umduğunu anlatıyor. Duman, “Baykuş Virane Sever”deki öykülerin çoğunu ortak karakterler aracılığıyla birbirine bağlıyor. Duman’ın kitabını Serra Toprak’ın kaleminden tanıyoruz. Theodor W.Adorno, “Edebiyat Üzerine Notlar”ın üçüncü bölümünde yer alan “Angajman” adlı denemesinde “edebiyatta angajman olur mu?” veya “angaje edebiyat olur mu?” sorunsalını irdeler bilindiği gibi. Prof. Dr. Onur Bilge Kula Adorno’nun bu metnini geniş bir çevreden kuşatarak çözümlüyor bizler için. Kula’nın yazısını uzunluğu nedeniyle üç bölüm halinde sunacağız sizlere. Bol kitaplı günler... “M P Hapşu O ervasız Pertavsız ENİS BATUR ldukça yüksek oktavda hapşırıyor oluşumun küçük yakın çevremde nam salmama yol açtığını, Sevin Okyay’ın kızları bu nedenle hamile kalabilecekleri konusunda uyararak efsaneyi zenginleştirdiğini bir defasında kâğıda düşmüştüm. Yazmadığım konu kaldı mı ama, şu var, yaşım ilerlerken pek çok konuya döndüğümü fark ettim, eski çentiklerin yanına yenilerini atıyorum, bir dolu metnim genişletilmiş versiyonunu özleme sırasına giriyor böylece: Sanki sonsuz bir ne yazık ki sonlu mürekkep akıyor içimden. Hapşırmanın yeryüzü kültüründeki yerini bilmiyorum. Olmaması düşünülemez gibi geliyor bana, nasıl olsa biri(leri) sahayı enine boyuna kat etmiş, kütüphanenin engin raflarına koca bir kitap eklemiştir o konuda: Erişmek isterdim, rastlamadım. Arama motorlarına başvurmuyorsam, okuyamayacağım bir dilde (Hırvatça ya da Japonca) yazılmış, henüz okuyabileceğim dillere çevrilmemiş bir çalışmayla karşılaşmaktan çekindiğim için. Garip, tanımlanması güç bir rahatsızlık doğuruyor içimde, bu tür sonuçlar. Kıvılcım, hapşırığa Plutharkos’un Sokrates’ın Daimonu’nu okurken rastlayınca çıktı. Sokrates’ın olağanüstü görme yeteneği üzere Plutharkos’un kahramanlarından biri, sözkonusu ufarak cinlerin varlığını hapşırıkların kanıtladığı kanısında. kurulu o kollokyum metninde, “görmek” fiili en geniş anlamına taşınır: Nasıl oluyordu da, düşünür başkalarının göremediklerini görebiliyordu? “Görmek”, burada, görüm (vision) olgusunu da içeriyor; Sokrates’ın imgeleminde, bilinçaltında, ola ki uykusunda(n) sökmeyi başardığı, ötekilere erişemeyen gerçekleri kendisine taşıyan ufak, “görünmez cin”ler olduğu, Daimon’u onların oluşturduğu yönünde yürüyor tartışma. Plutharkos’un kahramanlarından biri, söz konusu ufarak cinlerin varlığını hapşırıkların kanıtladığı kanısında. Düşünürün kendisi ya da o an çevresinde bulunan biri hapşırıyor, uyarısını böylece gerçekleştiriyor, Sokrates de alıyor uyarıyı, bazan uzaklaştığı bir noktaya gerisin geri dönerek görebiliyor kimsenin göremediğini. Savı delisaçması ulamına almaktan kolayı mı var? Aklı başında bir hekim, iki çırpıda bize hapşırma olgusunun solunum organlarımızda gerçekleşme nedenini ve biçimini açıklayacaktır. Dilediğimiz an, her şeyin rasyonel kaynağına ulaşabiliyoruz bugün, asıl sorun irrasyonel düzlemde: Hapşırığa cinlerin karışmadığını kesinleyebiliyor muyuz?! KEM GÜÇLERE İYİ NİYET... Biz “çok yaşa” diyoruz hapşırana, başka kültürlerde “dilediğin olsun” denildiğini biliyoruz, kimbilir uzanamadığımız coğrafyalarda daha neler söyleniyordur. Neden, ille de bir cevap yetiştiriliyor hapşırığa? Solunum yollarında oluşan hareket, hareketin dönüştüğü ses sanırım kafamızdaki bâtılı tetikliyor hemen: Kem güçlere yönelik bir iyi niyet sözüne başvurmamızı sağlamış gelenek. Ben, bir başlayınca pir başlayanlar türündenim: Peş peşe hapşırırım genellikle, ortalığı çınlatırım. Ayrıca, kendi kendine “çok yaşa” diyenlerdenim, ikinci sefer “iyi yaşa”ya geçiveririm. Hapşırmak, içimde oluşagelmiş bir tıkanmayı bertaraf ediyor, gibi gelir bana: Cinler görmemi sağlasaydı, sağlamlaştırsaydı kutlu olurdum şüphesiz, Sokrates’in dehâsının binde birine razıydım. Aksırmak fiilini nedense bir türlü sevemedim, ses öykünmeli olduğu için midir, her vakit hapşırmayı yeğledim. Oysa tıksırmak fiiline bayılırım: Yarım kalan bütün edimlere. ? TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Reklam Müdürü: Petek Öztürk ?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1206 28 MART 2013 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle