23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O Doğu Batı Mimesis adıyla ve kapak düzeniyle bambaşka konuları çağrıştırsa da aslında Kader Konuk Antik Yunan Roma kültüründen beslenerek Avrupalılaşmış modern ve laik Türk kimliğini oluşturma projesini ve bu projede Alman Yahudi bilim insanlarının nasıl önemli bir rol aldıklarının öyküsünü anlatıyor ve tartışmaya değer önemli tezler getiriyor. kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Doğu Batı Mimesis Auerbach’ın bir dönem İstanbul’da yaşamış ve başyapıtını orada yazmış olması mı yoksa Türkiye’nin kültür tarihine ilgisi mi onu bu araştırmaya yöneltti bilemiyoruz ama sonuçta ortaya çok ilginç bir çalışma ve ona bağlı olarak önemli bir sav ortaya çıkmış. Kader Konuk, “Modern Türk kimliğinin yalnızca Kemalist kadrolar tarafından kurulmadığını, Nazi zulmünden kaçıp ülkeye gelen AlmanYahudi sığınmacıların, yani Türkiye toplumu içerisindeki ayrıcalıklı yabancıların bu kimliğin inşasında önemli bir rol oynadığını” öne sürüyor. 1933’ten itibaren, Alman üniversitelerinden kovulan Leo Spitzer, Alexander Rüstow, Ernst von Aster ve Hans Reichbach gibi birçok bilimadamı Türkiye’ye sığınıyor ve başta İstanbul Üniversitesi olamak üzere üniversitelerde görev alıyor. Nazi zulmünden ölüm korkusuyla kaçan bu bilim adamlarının Türk üniversitelerine kabul edilişinin sadece insani nedenlerle açıklanamayacağını söylüyor Kader Konuk. Her başvuran kabul edilmemiş, son derece bilinçli bir şekilde, ihtiyaçlar gözönüne alınarak bilimadamları seçilmiş. İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Celal Bayar Başbakan, Hasan Âli Yücel Milli Eğitim Bakanı’dır. Devletin yüzü Batı’ya dönüktür ve modernleşmenin ve laikleşmenin Avrupalılaşmaktan geçtiği düşüncesi hâkimdir. Hasan Ali Yücel, bir dizi önemli projeyi hayata geçirir. Köy Enstitülerini kurarak eğitimi köylere kadar yaygınlaştırıp tabandan gelen bir entelektüelliği sağlamaya çalışır. Sabahattin Eyüboğlu yönetiminde Tercüme bürosunu kurup Dünya klasiklerini Türkçeye çevirtir. Yücel’in Batılılaşma projesini hayata geçiren çalışmaları bunlarla sınırlı değil. Kitapta sözü edilmemiş ben ekleyeyim, İslam, Türk (İnönü) ve Sanat ansiklopedilerini hazırlatır. 1939’dan itibaren İlköğretim, Maarif Vekilliği Tebliğler Dergisi, Teknik Öğretim, Tercüme Dergisi, Tarih Vesikaları, 2013 ader Konuk Doğu Batı Mimesis’te Hitler’in iktidara gelmesi ile birlikte Almanya’da çalışmak bir yana hayatta kalmaları bile tehlikeye giren Alman Yahudi bilim insanlarının Türkiye’ye sığınma öykülerini anlatırken modern ve laik Türk kimliğinin oluşturulmasında nasıl rol aldıklarını da araştırıyor. Doğu Batı Mimesis’in (Mart 2013, çev. Can Evren, Metis yay.) alt başlığı “Auerbach Türkiye’de”. Erich Auerbach Alman filoloji geleneğinin en önemli temsilcilerinden, karşılaştırmalı edebiyat alanının kurucularından tanınmış bir akademisyen ve eleştirmen. 1892’de, Berlin’de doğmuş. Filoloji eğitimi almış. Bu alanın en önemli adlarından Leo Spitzer’le çalışmış. 1921’de doktorasını tamamlamış. Marburg Üniversitesi Filoloji bölümünde çalışmaya başlamış. Nazizmin iktidara gelişi ile birlikte Yahudi kökeni nedeniyle üniversitedeki görevinden ayrılmaya zorlanmış. 1935’te Almanya’yı terk edip İstanbul’a yerleşmiş. Erich Auerbach, 20. yüzyılın en önemli eleştiri yapıtlarından ve karşılaştırmalı edebiyat disiplininin temel eseri sayılan“Mimesis: Batı Edebiyatında Gerçekliğin Temsili”ni ve çok sayıda önemli makalesini, 11 yıl kaldığı İstanbul’da yazmış. 1947’de ABD’ye göç etmiş. Çalışmalarını orada sürdürürken 1957’de ölmüş. Kader Konuk, Almanya’da doğmuş, büyümüş. Karşılaştırmalı edebiyat eğitimi almış. Alman, Türk ve İngiliz edebiyatları arasındaki ilişkileri üzerinde uzmanlaşmış. Edebiyat eleştirisi, kültürel araştırmalar ve kültür tarihi arasındaki disipliner bağlantılar üzerinde çalışıyor. Halen ABD’de Michigan Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat ve Alman Araştırmaları bölümlerinde çalışmalarını sürdürüyor. Kader Konuk’u uzmanlık alanı olan karşılaştırmalı edebiyatın kurucularından SAYFA 10 ? 28 MART K KadınEv ve Köy Enstitüleri gibi dergileri yayınlattırır. Ankara Devlet Konservatuvarı’nı kurar. Dilin Türkçeleştirilmesi için çalışmalar yaptırır. İmla Kılavuzu, Gramer Terimleri, Coğrafya Terimleri, Felsefe ve Gramer Terimleri, Hukuk Lügati, Tıp Lügati, Türkçe Sözlük gibi yayınları hazırlatır. Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan terimler, ders kitaplarında kullanılmaya başlar. İlköğretim ve ders kitaplarının hazırlanması ve basımını düzene koyar. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nü kurar. Türkiye’nin UNESCO’da temsilini sağlayan anlaşmayı imzalar. (bkz. meb.gov.tr/meb/hasanali/hayati/halibiyografi.htm) MODERN KİMLİK OLUŞTURMA Hasan Âli Yücel bir yandan da üniversite reformunu gerçekleştirir. Ankara Fen Fakültesi’ni, Tıp Fakültesi’ni, İstanbul Teknik Üniversitesi’ni kurar. Üniversitelerin özerkleşmesini sağlayan üniversiteler yasasını çıkartır. Ankara Üniversitesi de bu yasanın sonucu olarak kurulur. Öğretim üyesi eksiğini de Almanya’da barınamaz duruma gelen Yahudi akademisyenlerle kapamayı tercih eder. Konuk, bu tercihin yapılmasının nedeninin Yahudi bilim adamlarının ulus aidiyetlerinin olmaması, kendilerini Avrupa kültürünün temsilcileri olarak sunulmasını tercih etmelerinin dikkate alındığını belirtiyor. Nazizim onları “Alman olmamak”la suçlayarak işlerinden etmiş ve ülkelerinden kovmuştur. Türkiye’de onları “Yahudi” olmalarını özellikle vurgulamayarak kabul eder. Bu kabulün temelinde Türkiye’de Helen kültüründen esinlenen/kaynaklanan bir modern kimlik oluşturmak planı vardır. Bu yaklaşımla aynı zamanda Avrupa’da gelişen faşist ideolojinin Türkiye’de propagandasının yapılmaması, o anlayışın üniversitelere yansımaması arzu edilmektedir. Uzun bir süre Türk üniversitelerine Nazilerin önerdiği akademisyenler kabul edilmez. Erich Auerbach’ın İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulu’nun başına geçirilmesi de bilinçli bir tercih. Auerbach, Marburg Üniversitesi Roman Dilleri ve Edebiyatları bölüm başkanlığından geliyor. Yabancı Diller Okulu’nda hümanist anlayışta bir eğitim sistemi oluşturuyor. Kader Konuk, bu okulda karşılaştırmalı edebiyat disiplininin temellerinin atıldığını söylüyor. Doğu Batı Mimesis’te değinilmiyor ama Hasan Âli Yücel “yüzü Batı’ya dönük modern ve laik Türk insanını oluşturmak” hedefini l 2 Mayıs 1939’da yapılan Birinci Türk Neşriyat Kongresi’nde yazarlar, yayıncılar, eğitimciler, araştırmacılar, bakanlık görevlileri ile yayıncılıkta nasıl bir politika izleneceğini tartışmaya açar ve bir dizi önemli karar alınır. 17 Temmuz 1939’da da bilim adamları, eğitimciler, yazarlar ve sanatçıların katıldığı, eğitim sisteminin ilkelerini ve okul programlarını belirlemek amacıyla Birinci Maarif Şurası toplanır. Erich Auerbach, İstanbul’da kaldığı dönemde “çığır açıcı eseri” Mimesis: Batı Edebiyatında Gerçekliğin Temsili’ni yazıyor. Konuk, İstanbul’da yaşadıklarının Auerbach’ın Mimesis’i yazma sürecini nasıl etkilemiş olabileceğini araştırırken Mimesis’i oluşturan anlayışın Modern Türk kimliği hümanist reform hareketi ile şekillendirdiğini belirtiyor. Konuk’a göre bu hareket bir tür kültürel mimesistir. Türk devlet adamları “modern Türk edebiyatını antik YunanRoma ilmini temel alarak geliştirme”yi planlamıştır. Nurullah Ataç, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi önemli edebiyatçılar da bu politikayı destekler. Çeviri bürosunun çeviri faaliyetinde antik klasiklerin ağırlıklı yer alması, lisede Latince, Eski Yunanca dersleri bunun somut kanıtıdır. Amaç “Batı’ya doğru bir yol açmak ve Batı Avrupa’nın antik mirası ile modern Türkiye arasında birtakım kültürel ortaklıklar tesis etmek”tir. Bu amaç da Mimesis’i oluşturan anlayışa uygundur. Türkiye’ye sığınan bilim adamları asimile olmaya zorlanmaz. Örneğin üç yıl içinde Türkçe öğrenip dersleri Türkçe vermeleri hükmü sözleşmelerinde olmasına rağmen bu yönde bir baskı yapılmaz, Dersler Fransızca ya da Almanca verilir. İş ve yaşam şartlarında ayrıcalıklı konumlara sahip olurlar ve rahatça çalışma olanağı bulurlar. Onlar da Avrupalılıklarını koruyarak eserler verir ve Avrupa kültürünün bir parçası olmaya devam ederler. Bu konumlarıyla da hedeflenen Batılılaşma reformuna önemli katkılarda bulunurlar. 1940’ların sonuna doğru Türkiye dış politikası değişecek, ırkçı hareketlere göz yumulmaya başlanacak, Faşist Alman politikasının ağırlığı ülke içinde ve tabii üniversitelerde daha fazla hissedilmeye başlanacaktır. Bu kültür politikası ve Alman Yahudi akademisyenlerin üniversitelerdeki ayrıcalıklı konumu da Hasan Âli Yücel’in bakanlıktan ayrılması sürecinde noktalanacak, bu bilim insanları yavaş yavaş Türkiye’yi terk edecektir. Doğu Batı Mimesis adıyla, kapak düzeniyle bambaşka konuları çağrıştırsa da aslında Kader Konuk Antik Yunan Roma kültüründen beslenerek Avrupalılaşmış modern ve laik Türk kimliğini oluşturma projesini ve bu projede Alman Yahudi bilim insanlarının nasıl önemli bir rol aldıklarının öyküsünü anlatıyor ve tartışmaya değer önemli tezler getiriyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1206
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle