02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

caklardır. Birikim bu kitabın önemli bir malzemesi kuşkusuz ama; Mel’un’un asıl hüneri bilgiyi bağlamları ile ve yaşantı içinde bir yaratıya dönüştürebilmek. Sayru Usman , Selim İleri midir? “Her roman aslında bir otobiyografidir.” diyen A. Malraux’ya göre evet. Flaubert de “Madam Bovary benim” dememiş mi? O zaman Sayru Usman, Selim İleri’dir. Selim İleri aynı zamanda Muharrir Cemil Şevket Bey, Handan Sarp, Basilleus İrene, Mahpes’teki Mustafa, valizle şiir kitaplarını satan o şair ve kalemiyle yarattığı onlarca belki de yüzlerce karakterin hepsidir. Yazarlık, sayısız kimlik barındırmak, sınırların olmadığı yaratıcı malzemeden yeni hayatlar ve dünyalar kurgulayabilmekle mümkün. Yalnızca yeteneğe sahip olmak da yetmez; yazarlık, edebiyatı çok sevmek, sözcüklerle ilişki kurmak, tüm sanat üretimlerine içtenlikle yaklaşabilmeyi gerektirir. Bu açıdan yorumlarsak, Sayru Usman elbette Selim İleri’dir; ama Selim İleri yalnızca Sayru Usman’dan ibaret değildir. Belki bundan sonraki kitabında IV. Murat ya da bir sokak çalgıcısı olarak çıkar karşımıza. “Her şeyi yazmaya çalışıyorum. Yazdıklarım, ne yazıktır ki, hafızasını kaybetmiş –veya kaybettirilmiş insanlara hiçbir şey ifade etmeyecek. Mâzisi silinmiş ve o mâzinin silinmesinden, tabuta konup toprağa verilmesinden horon tepecek kadar hoşnut, başına gelen büyük felâketten daima habersiz bir toplumda, bu keşmekeşte, bu hercümerçte kime sesleneceğim? Çoğu defa, kelimelerim bir mânâ taşımayacak.” Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi, Mel’un bir itiraz kitabı. Zaten gerçek edebiyat her zaman insanın acılarını ve iktidarın alacasını dile getirmez mi? Tarih olayları kaydederken, edebiyat insanı kaydeder. Üç dört eksenli bir kitap var elimizde. Eksenlerin kesişme noktası yalana karşı çıkmak. Tarih, edebiyat, tiyatro, yalnızlık, yaşlılık, zaman, hayat ve hiçlik… Her birini birer hat çizgi kabul edin, farklı açılar vererek tek noktada yalanda kesiştirin, sonra açıkta kalan uçları birleştirin üçboyutlu bir yapı elde edersiniz. ‘Mel’un / Bir Us Yarılması’ bence böyle bir geometri oluşturuyor. Günlüklerinden bütün hayatına tanık olduğumuz Sayru Usman çok ilginç birisi. Mel’unluğunu, melanetini bile sevdiriyor insana. Babası matematik âlimi Rasim Rıza Usman’ın gözünde varsa yoksa ilim ve fen. Cumhuriyet devrimlerine gönül vermiş bir fen adamı, sevgisiz. Anneler ikiye bölünmüş. Yatılı okul aynı Balzac gibi Sayru’ya da iyi gelmiyor. Evdeki hamamotu kokusuyla simgeleşen cinsel tutku, günlüklerin önemli bir izleği. “Cinsî arzuların, beşerdeki ifritin pençesine düşmüştüm.” Abanoz Sokak’tan Şişli’deki garsoniyere, Nazmi Ziya’nın kuzu postu üstündeki Cahide tablosundan, havuz başındaki kadın heykeline libido sürüyor. Sürüye uymayan bir insan olduğunu daha çocuk yaşta anlıyor. Kitaplar, tiyatro sahneleri, resimlerde hayat arıyor Sayru. Tarih… Tarihin sahnesine oturtulduğunda anlam kazanıyor her şey. Bütün girdi çıktısıyla Osmanlı…Ta Bizans’tan, antik Yunan’dan başlayarak bugüne ulaşılıyor. Kitapta adı geçen tüm kişilerin doğum ve ölüm tarihlerinin belirtilmesi ölümlü olduğumuzu sürekli vurgulayan bir zaman algısı sağlıyor. Yabancı edebiyat ve bizim ? edebiyatımızın labirentlerini dolaşıyor. Bütün ömrüm boyu okusam yarısına ulaşamayacağım bir okuma listesi çıkardım Mel’un’dan. En çok da tiyatro eserleri... Karşılaştırmalı sanat eğitimi diye bir şey varsa ki var, o bu kitaptaki gibi Mel’unca bir bakışla, sorarak, şüphe ederek tek kaynakla asla yetinmeyerek verilmeli. Resim ve çiçekler Mel’un’un diğer bir özelliği. Melih Cevdet’in Anı şiirini düşündüm: “Sevdiğim çiçek adları gibi / Sevdiğim sokak adları gibi/ Bütün sevdiklerimin adları gibi/ Adınız geliyor aklıma” Selim İleri gerçek bir çiçeksever. Hiçbir zaman çiçeklerden vazgeçmez. Daha çok bakımsız bahçelerin kendi halinde çiçeklerini buluruz onun yapıtlarında. Bu kez çiçeklerin Latince adları da kullanılmış. Sayru Usman’ın çağrışımlı zihni “çiçek” denildi mi, o konuyla ilgili her şeyi art arda sıralıyor. Başrolde “leylaklar” var “Bazı leylâklar eflâtuna çalar, (…) bir de apaçık sarı Leylâk var. Şimdi bir demet sapsarı Leylâk ( syringa vulgaris) diye yazsam, yeni zaman allâmeleri gülüp geçecekler.” ‘ÜMİTSİZ’ VE ‘YALNIZ’ Kitabı okuyan arkadaşlarımla birlikteyken Sayru’dan söz açıyoruz. “Pırasaların yanında satılan kitaplardan alma Sayru kızar, biraz tarih oku Sayru’ya ayıp olur, ağrı sızıdan yakınsak ‘Sayrulaşma’” diyoruz. Hayatın içinde bir yazınsal kimlik.“Tarihin haşmeti karşısında bugünün hadiseleri bana o kadar mânâsız geliyor ki, fazla alâkadar olmaya ihtiyaç duymuyorum.” Sayru bu cümleyi aklından geçirirken mesela, aynı anda emektar yardımcısı Lâzıme Hanım’a Çerkes tavuğunun cevizinin alınıp alınmadığını soruyor. Gündelik yaşamda da zihin hep böyle geçişimli çalışır, hele bir de us yarılması durumundaysa, seyreyleyin cümbüşü: çağrışımlar, gelgitler, dipler ve zirveler iç içedir. Mahşer günü gibi bütün ölüler dirilir. Konuşur ve yalnızca gerçeklerin sesi işitilebilir ama çıplak çırılçıplak gerçeğin sesi. Dayanması zordur o çığlıklara. Alır bir yerlere kapatırlar insanı. Tımarhaneye kapatırlar, deli derler, ilaçlarla uyuturlar, arada bahçede gezdirirler. Fasulye sırığı Dr. Tahsin ve yardımcısı Boksör Nimet’in Sayru’ya yaptığı gibi. Artık defterler de yoktur. Gazete parçaları, sigara kartonu, çınar yaprağına yazılır yazılar: “Hiç geçmedi bunlar, hiç geçmedi. Sayru söyle bana: Hangi kardeşimi öldürdüm? Kaç kardeşimi öldürdüm?” Sapsarı saçlarıyla Cahide yani aşk, yani güzellik ve tutku belirir pencereleri parmaklıklı deliler koğuşunda: “Cahide, en görkemli ve en alkolik haliyle “Ayrılıyorum Sayru” dedi, “veda ediyorum. Bana ihtiyacın yok artık.” Evet Cahidem, sonsuz yalnızların, sonsuz ölülerin kimseye ihtiyacı yoktur.” Yapraklara yazılmış bu cümleler çoğumuz gibi ‘ümitsiz’ ve ‘yalnız’. Bu kargaşada hangimizin usu bütünlüğünü koruyor diye sormak gerek; sormak ve bir çare aramak... Boş ümitlerle, kof ezberlerle, talan, yalan, dolanın geçerli değer kabul edildiği bir devirde belki her devir böyleydi; hakikat, zekâ, bilgi ve ruh talep eden okurlar için ‘Mel’un / Bir Us Yarılması’ beklenen, beklediğim bir kitaptı. Bunu ancak Selim İleri yazabilirdi. ? Mel’unBir Us Yarılması/ Selim İleri/ Everest Yayınları/ 592 s. 28 MART 2013 ? SAYFA 13 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1206
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle