03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Cüneyt Ayral’ın “Kostan tıniyye Notları”nda yazılarını toplamış. Bu yazılar arasında İstanbul’dan söz edenler olduğu gibi Paris’ten söz edenler de var. En donanımlı İstanbullulardan birinin gözünden bu kentlerde sürüp giden hayatın bir seyir defteri niteliğinde bu kitaptaki yazılar. Gündelik, siyasal ve toplumsal olayların özgün bir bakışla değerlendirilişi de denebilir aynı zamanda. Nedim Gürsel, Ayral’la Kostantıniyye Notları’nı konuştu. M. Şehmus Güzel iyi bir çalışma ortaya çıkarmış “Öykücülüğümüzün Toros Zirvesi Osman Şahin”de. Kitap dört bölüm olarak düzenlenmiş ve her bölüm savrulmadan kendi bütünlüğü içinde yazara ait öne alınması gereken şeyleri işaretliyor bizler için. Kitabı Leyla Şahin değerlendirdi. Yaşar Kemal’le komşu olup da varlığından bihaber gençler olduğunu söyleyen Buket Uzuner, “O tipler için televizyonda göründüğü için ünlü olan ama kendinden başkasına hayrı dokunmayanlar önemli olabiliyor. Halbuki ün, kişiye eserleriyle, yani ürettiği işlerle geliyorsa kalıcı olur. Çünkü ün havai ruhlu bir kelebek gibidir, ancak eserleri uzun yaşayanın adına konup kalmayı seçer ” diyor. Uzuner’le Nuray Kaya’nın yaptığı söyleşiyi sunuyoruz. Necati Tosuner, ellinci sanat yılını “Susmak Nasıl da Yoruyor İnsanı!” romanıyla taçlandırdı. “Daha nice yıllara, nice yeni güzel yapıtlara, sevgili Necati Tosuner!” diyelim ve Yüksel Pazarkaya’nın Tosuner’in kitabını tanıtan yazısına bir göz atalım. Bol kitaplı günler... P A ervasız Pertavsız ENİS BATUR Lamba bir mum daha ZT’nin en üst katındaki çifte ylardır geç uyuyor, güç uyuyormuş Huriye Hanım, uyku diyorsam bir tavşanınki. İlk haftalarda yalnız bırakmamış onu kızları, gün gelmiş göndermiş onları evlerine, hayatlarına... her gün görüşüyor, konuşuyorlar nasıl olsa. O gece, dürtülmüşcesine uyandığında, yatağın bozulmuş tarafına dönük yattığını farketmiş, hemen ardından içeriden gelen ışığı. Önce korku sarmış içini, yoksa hırsız ? Bir süre nefesini tutarak dinlemiş ortamı, hiçbir ses gelmediğini anlayınca usulca kalkmış yataktan, odanın kapısına yaklaştığında ışığın çalışma odasından geldiğini fark etmiş. “Daha belki ben oradayımdır, girmeyin”. Hiçbir şeye dokunmamış, dokundurmamış Huriye Hanım odada. Olduğu gibi duran masanın üstündeki lambayı gece yatarken nasıl olup da yanar halde bıraktığını çıkaramamış, karşı köşedeki koltuğa üstünde geceliği oturmuş, düşünmeye koyulmuş, bir ara uyukladığını fark etmiş, yerinden kalkıp ışığı söndürmüş, yatağa dönüp bir süre, neden öyle yaptığını bilmeksizin, beklemiş, neden sonra yuvarlanmış yavaşça uykusuna. Sabah konuyu kimseye açmama kuralıyla kalkmış ama gecenin etkisinden gün boyu sıyrılamamış. Akşamüstü çay hazırlarken anımsamış. Bir önceki gece, elli ikinci geceymiş! Uzak akrabalardan biri sormuşmuş, bir hafta kadar öncesinde: “Elli ikinci gece yemeği yapacak mısınız?” Kırkı çıktığında gereğini yerine getirmişlerken ailece, daha önce hiç duymadığı, göreneklerinde dolayısıyla yeri olmayan o ritüelin üstelik “burun düştüğü” için yerleşiklik kazandığı bilgisi ürpertmiş Huriye Hanımı; gerisini duymak bile istememiş. Yoksa, diye içinden geçirecek olmuş akşamüstü çayını hazırlarken, bir çırpıda terk etmiş yarısı gelen cümlenin taşıdığı bâtılı kendisine yakıştırmayarak. Sonra, gece bastırmış ve geç saate kadar salonda oyalanmış, yatmaya karar verdiğinde bütün ışıkların söndüğünden emin, uzanmış ama günün ilk ışığı beliresiye gözüne uyku girmemiş. Araya çarşambanın, perşembenin, cumanın girdiğini çok iyi anımsıyor Huriye Hanım: Cumartesi gecesi çocukları eve yemeğe çağırmış, Beşiktaş çarşısından balık ve salata almış, hep birlikte, belki ilk kez, başka şeylerden söz ederek sıcak zamanlar geçirmişler. Bulaşıkları bin bir ısrarla yıkamış kızlar, gece yarısı kapıda sarmaş dolaş, gene gözler yaşlı, ayrılmışlar. Yatmadan, çalışma odasında yaklaşık yarım saat oturmadan yapamamış Huriye Hanım. Kırk yıl daha yaşasa gününü, gecesini dolduracağını bildiği anı kesitlerinin ortasında dolaştıktan sonra ışığı söndürüp yatak odasına geçmiş, köşesinde neredeyse cenin duruşuna geçerek uykunun suyuna kendisini bırakmış. Kalbinin inanılmaz bir hızla attığını unutmamış. Önce kulak kesilmiş, ardından saate bakmış: 03.47. Yanar yanmaz mı uyanmış bilemiyor. Vücudunu sarıp sarmalayan titreme, kalkıp düşercesine odaya gittiğinde, koltuğa çöktüğünde, dakikalar geçtiğinde, hafiflememiş. “Bir köşe başında Lambası gevşek fener Bir yanar bir söner Siz ona benzersiniz”. Salı akşamı, öylesine geçerken (“çocuklar siz artık hayatınızı yaşamaya dönün”), uğramışlar, Ayşe’yle Hüseyin. Anlatmayacakmış aslında. Gizini kendine saklayacakmış, onca yalnızlık kolay mı, dayanamamış, gözlerinde yarıyarıya ürpertili şaşkınlık, yarıyarıya kederli endişe, dinlemişler, “Anne” demiş damadı, “herhalde bir bağlantı arızasıdır, hemen halledeyim”. Neredeyse haykırıp, “hayır” diye çıkışmış Huriye Hanım: “Tabii bir arıza... Bırakalım ama, ne kadar sürecekse sürsün”. ? Fotoğraf: Erdil Kaçamak TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Huriye Necatigil İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Reklam Müdürü: Petek Öztürk ?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1204 14 MART 2013 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle