29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Auster ve Coetzee mektuplaşmaları ya Baydar’ın son romanı “O Muhteşem Hayatınız”, bir Dersim romanı değil, Dersim’i anlama çalışması. Kitabı değerlendiren Prof Dr. Onur Bilge Kula şunları söylüyor: ‘O Muhteşem Hayatınız’ Dersimi anlama çalışmasıdır ancak, yazınsal bakımdan romanın güçlü ve öne çıkan yönü, kanımca Dersim’in anlatıldığı “Arya” arabaşlıklı ikinci bölümü değil, Diva adını taşıyan birinci bölümdür. Bununla birlikte, Oya Baydar, Walter Benjamin’in “Üretici Olarak Yazar”da söylediği ‘bir yazınsal yapıt gerekli gördüğü siyasal eğilim ile yazınsal niteliği’, yetkin anlatımıyla birleştirmeyi başarmıştır.” Enis Batur son zamanlarda ardı ardına üç kitap yayımladı. Batur’un son yapıtlarından “Rakım Sıfır” bir tür “kayıplar kitabı”. Yazar yok olanları, gözden silinenleri, tarihin ve bireylerin bilinçaltına itilenleri titizlikle bulup geri getiriyor. Sonuç karmaşık, derin, okurun üzerinde iz bırakan bir kitap. Kitabı Şavkar Altınel değerlendirdi. Orhan Duru son yıllarında, bir gece yarısı, kendini “kıyak bir otel”e kaçırılmış bulur. Bozuk uykusunun ona sunduğu bu armağanı yılların verdiği öyküleme gücüyle sımsıkı yakalar, bir roman yazacaktır, bu roman bir “az roman” olacaktır. Hayaletlerin ortalıkta cirit attığı “Kıyak Otel”… Hayalet pilot, atom fizikçisi, Perihan Hanım, bir dolu renkli kahraman… Yüksel Arslan, İlber Ortaylı, Komet, Burak Fidan ve Duru’nun diğer dostları… Güncel olaylar, bilgiler, düşünceler, düşler… Tür dışı, sıra dışı, eğlendiren müthiş bir metin. Elindeki çıpayı ileriye fırlatmış ve öldükten sonra yapıtlarıyla ismini hâlâ oraya doğru çeken büyük bir yazarın son çalışması olan bir “ilk roman”. Romanın yazılış sürecinde Duru’nun en büyük yardımcısı Burak Fidan’dı. Ahmet Güntan Fidan’la ‘Az Roman’ı konuştu. Bol kitaplı günler... O Dünyanın iki ucunda iki yazar Şimdi ve Burada, Paul Auster ve John M. Coetzee’nin 20082011 arası birbirine yazdığı mektuplardan oluşuyor. Dünyaca ünlü iki yazar, bu satırlarda hemen her konuya değinilen bir masada oturan iki sıradan insan olarak karşımıza çıkıyor. ? Ali BULUNMAZ klımızı arama motorlarına, ruhumuzu yapay zekâya teslim ettiğimizden beri mektup, modası geçmiş, kösnül ve “gereksiz” bir şey haline geldi. Bırakın yazmayı, düşünmek bile büyük bir yüke dönüşünce yalnızca “görerek” (aslında bu bile şüpheli) yaşamaya başladık. Birbirini yazdıklarından tanıyan ama tanışmayan ve 2008’de ilk kez bir araya gelen iki insan her ne kadar işin başlangıcı bir proje olarak gelişse de mektuplaşmaya başlar; hem de koca okyanusun iki yakasından. Auster’ın dediği gibi “yalnızca sofra muhabbeti değil, ses getiren şeyler” yazmaya uğraştılar. HER ŞEYİ KONUŞAN ADAMLAR Coetzee ve Auster, isimleri nerede duyulsa kendi başına bir heyecan yaratıyor zaten. Bu yazarların uzaktan da olsa bir araya gelmesi, o heyecanı ikiye katlıyor. Mektup gibi kendi gitmiş adı kalmış bir aracıyı hayata döndürerek sağlamlaşan dostluk, aynı aracı sayesinde kitaplaşıp yarına da taşınmış. Coetzee’nin “hiçbir zaman göründükleri gibi olmayan aşk ve politikanın aksine, dostluk olduğu gibi görünür, saydamdır” sözü, her şeyi ortaya koyuyor: Auster ve kendisi okyanus aşırı bir dostluğun nasıl kurulduğunu kanıtlıyor. Duygularını anlatmaya çekinen ve konuşkan olmayan erkekler içinde her şeyi konuşabilen (en azından mektuplarına konu yapan) iki adam. Auster ve Coetzee’nin mektupları öyle gevşek romantik bir içeriğe sahip değil; iki isim birbirinin sırtını kuru ve boş sözlerle sıvazlamıyor. Ayağı yere basan ve dünyada ne olup bitiyorsa bunu, birikimlerine dayanarak tartışıyorlar. Bazen bir ekonomik kriz bazen Beckett’in vakti zamanında yazdığı mektuplar. Bazen sporun geldiği ve gittiği yer, filmler ve sinema bazen de gezileriyle ilgili “geyikler.” Auster ve Coetzee’nin konuştuğu dilin neredeyse aynı olması, dolayısıyla dünya görüşlerinin benzerliği, anlaşmalarını da kolaylaştırıyor. Ancak küçük farklılıklar iki yazarı besliyor. Karşılıklı yazışmaları sırasında Auster ve Coetzee’nin yazardan önce insan olduğu öne çıkıyor. Kimi zaman köşeye sıkışmışlıkları, açıklamaktan çekinmedikleri üzüntüleri ve coşkuyla yaşadıkları sevinçleri satırlara yansıyor. Öyle ki tüm bunlarla ilgili birbirlerine samimi biçimde fikir veriyorlar. Ama laf mutlaka yazı çiziye geliyor; iki yazar birbirinin ürettiği ve o üretim sürecinin gerilimini, kitaplarına gelen tepkileri de paylaşıyor. Yemeklerden bahsettikleri zamanki gibi bu da iştah kabartan konulardan. Auster ve Coetzee, her ne konuşursa konuşsun gerçeklerin peşinden ayrılmıyor ve hiçbir zaman yeryüzünü göremeyecek kadar havalanmıyor; Coetzee’nin sözleri bunu çok iyi anlatıyor: “Dünya, üzerinde tartışılıp anlaşmaya varılmış bir gerçekliği yaşamaktansa kendi yarattığımız gerçekliğin (krizin tamamen yapay olan gerçekliğinin) sefaletini yaşamayı yeğliyor.” İKİ YAZAR BİRBİRİNİ KEŞFEDİYOR Tabii bu gerçeklik içinde edebi dedikodular da yer alıyor. İşin doğası gereği dostlar, ahbaplar ve yoldaşların da adı geçiyor. Bunlar üzerinden ya da yalnızca laf oraya gelince romanın durumu, dijital patlama, A J.M. Coetzee TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Paul Auster içerik ve okuma tartışması da yaşanıyor. Auster topa giriyor: “Kitapları algılamak, anlatılanları gözle görmeden anlaşılamayacak kadar zor mu? Ama zaten okumak, anlatılanları gözümüzün önüne getirme, imgeleri kafanızda kurma sanatı değil mi? Ve okumanın bütün güzelliği, tamamen sessiz bir ortamda hikâyenin içine daldığınız zaman, kafanızın içinde çınlayan yazarın sesinin diğer bütün sesleri bastırması değil mi?” Konuştukları konuların çeşitliliği ve hepsinden önemlisi o tuhaf egoyu hiçbir şekilde işin içine katmaması, Auster ve Coetzee’nin birbirini dinlemeye gayret ettiğini ve kakafoni yapmamaya uğraştığını gösteriyor. Dünyanın iki ucundan gelip giden mektuplar aynı zamanda iki yazarın hayatı nasıl algıladığını, dünyaya bakışını ve nasıl yazıp nerelerden malzeme topladığını meraklılarına gösteriyor. Kısacası Auster’la Coetzee arasındaki yazışmalar, mektuptan öte bir şey gibi. O yazılanlar, birbirini anlamaya, tanımaya ve birbirindeki o güçlü damarı keşfetmeye çalışan; etten, kemikten ve duygudan oluşan iki kişinin iç dökümleri. ? [email protected] http://bulunmazali81.blogspot.com Şimdi ve Burada/ Paul Auster, J. M. Coetzee/ Çeviren: Seçkin Selvi/ Can Yayınları/ 266 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Reklam Müdürü: Petek Öztürk ?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1199 7 ŞUBAT 2013 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle