19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER [email protected] Ustanın İstanbul fotoğrafları ilk kez anlatımları eşliğinde yayımlandı Ara Güler’in ‘deli saraylı’sı kılan da bu olsa gerek. Yazısının bir yerinde de, “Nerde bir sanatçı çıksa karşısına, ‘Dur bir fotoğrafını çekeyim’ demiş olmalı” diyor Edgü. Bu sözü de, Güler’in İstanbul fotoğrafları için, “Nerde bir İstanbul çıksa karşısına, ‘dur bir fotoğrafını çekeyim’ demiş olmalı”ya çevirebiliriz sanımca. Ara Güler’in, Point Hotel’in yayımladığı kitabın başındaki kısa sunuşu, güzel bir öykünün ipuçlarını taşıyor bağrında. “İstanbul benim için nedir?” başlığını koyduğu yazısında, yaşlı kenti “deli saraylı”ya benzetiyor Güler: İHTİYAR DELİ SARAYLI... “İstanbul, Jean Giraudoux’nun ‘La Folle de Chaillot’sudur. Fikret Adil bu oyunu ‘Deli Saraylı’ adı ile Türkçeye uyarlamıştı. Çocukluğumdan beri İstanbul’un bu deli saraylı olduğunu düşünürüm. Ama öyle bir deli saraylı ki, hem Roma’da hem Bizans’ta hem Osmanlı’da yaşamış… Birikimlerin deli saraylısı. Hipodromda gladyatörlerle birlikte ata binmiş, Bizans sarayında gözde olmuş. Zoe adıyla, Teodora adıyla imparatoriçelik tahtına oturmuş. Osmanlı’da Hürrem Sultan olmuş… Bugün bile kenti gezerken Binbirdirek Sarnıcı’nın sütunları arkasından sizi gözler, geceleri Bizans saray mozaiklerinin üzerinde dolaşır, Tekfur Sarayı’nın penceresinden bizi izler. Bugün artık ihtiyar bir deli saraylı olmuştur; süslenmeyi ihmal etmez, takar takıştırır, kokularını sürer; bir sürü çekmecesi vardır, içleri eski günlerin görkeminden kalma mücevherlerle doludur. Bu İstanbul denen deli saraylının neresine dokunsan, altından bir mücevher çıkar. Bu deli saraylı İstanbul henüz ölmedi belki ama örümcek misali gecekondular sarmıştır çevresini. Takıp takıştırıp çıksa bile Binbirdirek’teki köşesinden, belki tanıyanı bile olmayacaktır. Bu deli saraylı bastonlu, ihtiyar bir nine midir, yoksa bir hayalet mi?.. Bunun kimse farkında olmayacaktır. Deli saraylılığını yitirmiş bir İstanbul bence kuru bir şey olur. Yaşamı eksik kalır, şarkısı duyulmaz, dünyanın öbür kentlerine benzer; her şeyi vardır ama hiçbir şeyi yoktur. Çünkü ruhu eksiktir. Yine adı İstanbul olur ama başka İstanbul olur; zaten olmaya başladığı gibi.” “… zaten olmaya başladığı gibi” diye biten sözler kulaklarımda yankılanıyor. O deli saraylı, onu hiç tanımadan, şarkılarını hiç dinlemeden, ruhunu hiç bilmeden, bilenlere de hiç sormadan durmadan başka kılıklara sokmaya kalkışanların elinde tutsak şimdilerde. Sonra da, “Kente soluk aldıran birkaç meydandan biri olan Taksim’in bir başka kılığa sokulmaya çalışıldığı şu sıralar, Point Hotel keşke Ara Güler’in bir de Taksim fotoğrafını eklese koleksiyonuna” diye geçiriyorum aklımdan. ? ok güzel bir kitabın sayfalarını çeviriyorum şu anda: “ARAistan GÜLERbul”. Açarsak, Ara Güler’in İstanbul’u. Usta, yıllardır çektiği İstanbul fotoğraflarına belki de ilk kez kendi anlatımlarıyla eşlik ediyor. Taksim’deki Point Hotel yayımlamış kitabı. Point Otel 2005 yılında açıldığında, otelin lobisi, katları, restoranları ve odaları Güler’in kendi seçtiği İstanbul fotoğraflarıyla donatılmıştı. İstanbul’un göbeğinde bir otelin çağdaş bir tasarımın ürünü iç mekânlarında, İstanbul’da doğup büyümüş, İstanbul’u avucunun içi gibi bilen, kimsenin görmediği gibi gören Güler’in yarım yüzyılı aşan bir zaman boyunca çektiği İstanbul fotoğraflarıyla karşılaşıyor, otelin içinde dolaşırken İstanbul’u geziyordunuz artık. Kuşkusuz, hızla geçip giden yıllar içinde hızla yitip giderken bir yandan da hayata sımsıkı tutunan, zaman tanımayan birikimiyle kendini korumaya çalışan bir kentin suretleri bunlar. Yapılarıyla, insanlarıyla siyahbeyaz bir İstanbul belgeseli izlerken, kentin renklerini, kokularını, seslerini duyumsuyorsun. KONUŞAN İSTANBUL Başta da dediğim gibi, Ara Güler’in fotoğrafların yanına düştüğü anlatımlar, onlara ikinci bir boyut katmakla kalmıyor, ustasının kaleminden İstanbul’un yakın geçmişinin hayat ve insan duyarlığını da taşıyor okuyana. Besbelli, İstanbul’un dilinden anlıyor Güler. FotoğSAYFA 6 ? 28 ŞUBAT Ç “Haliç asırların birikimini içinde barındırıp bugün bize aksettiren sihirli bir ayna gibidir. Eski günlerde bu suyun üstündeki mavnalar bugün bize bir rüya gibi gelse de o zamanlar bu sular sonsuz bir hareketin hissedildiği yerlerdi. Onu seyrederken bütün asırları birden yaşayacak gibi olursunuz.” 1959. raflarında olduğu kadar yazdıklarında da konuşturuyor İstanbul’u. Ara Güler’in yazı dilinin kendine özgü görselliğine, Aras Yayıncılık’tan çıkan “Kumkapı Ermeni Balıkçıları” kitabını okurken tanık olmuştum. Foto muhabiri Ara Güler’in, 1952 Mayısı’nda o ufak balıkçı köyünde yapmış olduğu röportaj, yalnızca kısa bir süre sonra yitip gidecek bir hayatı belgeleyen fotoğraflarıyla değil, hem gerçekçi hem şiirsel an latımının benzersizliğiyle de insanın içine işliyordu. Sonra, birkaç yıl önce Masa Yayınevi’nce yayımlanan “Ressam Portreleri” kitabını anımsıyorum. Kimler yoktu ki Güler’in “ressam portrelerinde… Fahrelnisa Zeid, Avni Arbaş, Ömer Uluç, Burhan Doğançay, Gürdal Duyar, Adnan Çoker, Alaettin Aksoy… Kitabın unutulmaması gereken bir özelliği de, günümüzün saygın yazarlarının ressam portrelerine düştükleri anlatımlardı. Ama, belki onlar kadar önemlisi, portrelerden bazıları için Güler’in kaleme aldıklarıydı. Ferit Edgü, “Ressam Portreleri” için yazdığı yazıda, “Ara’nın objektifinin gördüğünü nedense bizlerin gözleri görmüyor…” diyordu. Edgü’nün Güler’in “sanatçı portreleri” için söylediği bu sözü, sanırım onun İstanbul fotoğrafları için de yineleyebiliriz. İstanbul’a ne kadar bakarsak baka“Burası Kumkapı balıkçılarının barınakları. Burası öyle bir yer ki, birkaç lım, bizim gözümüz yüz seneden beri vardır ve yaşamı gece gündüz devam etmektedir. onun objektifinin Ama 1958 yılında sahil yolu yapılırken tamamen yıkıldı. Bugün artık böyle bir yer bulmak hiçbir zaman mümkün olmayacak. Bir yanlış gögördüğü gibi görrüş ve estetikten mahsun olan bu zihniyet sayesinde İstanbul’da ve müyor İstanbul’u. Türkiye’de bir sürü mühim yer yıkılmıştır. İşte şehirler böyle kaybolur, Onu “Ara Güler” şairin dediği gibi sonra yazık olur Süleyman Efendi’ye…” 1954. 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1202
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle