23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zafer Hanım’ın bir büyük başarısı daha vardır: Müslüman Osmanlı kadın erkek ilişkileriyle Katolik İspanyol aile ve evlilik âdetleri okuyucuya anlatıcı ağzıyla anlatılmamış, ancak karakterler capcanlı varlıklar olarak yaşatılmışlardır. Örneğin Gülbeyaz’ın (Loranza) generalle İspanya’daki zorla evliliğine vasisinin karar verişi diyaloglarla gelişir. Kilisedeki nikâhtaysa skandal çıkacaktır. Gelişen olaylar ve karakterlerin olaylar karşısındaki davranışları, tıpkı Mihail Bahtin’in Dostoyevski romanı için anlattığı türdeki roman yazım tarzıyla ortaya çıkar. Bahtin düşüncelerinde Dostoyevskici çoksesli kurgu ile Aristotelesçi katarsisli kurgu farkını ortaya koymuştur. Dostoyevski dünyaya dair son söz söylenmemiş yepyeni bir roman türü olan çoksesli romanın yaratıcısıdır. Dünya açık ve özgürdür. Her şey daima gelecekte olacaktır. Aristoteles’deyse son söz söylenmiş, ders alınması gereken trajediye nokta konmuştur. Zafer Hanımda da Dostoyevski romanları gibi, birbirleriyle çelişen felsefi duruşlara bölünmüşlük nedeniyle karakterler sessiz köleler değil, özgür bireyler olarak yaşarlar. Zafer Hanım’ın tüm karakterleri kendi başlarına hareket eder ve konuşurlar. Anlatıcı veya yazar onlara asla karışmaz. Buna bağlı olarak her karakter karşısındakine göre özne veya nesne olur. Karakterler kendi fikirlerinin peşinde olduklarından anlatıcı da müdahale etmeden olayları okuyucuyla birlikte izlemektedir. O yüzden olaylarla karakterler hakkında yorum yapmak veya yargıya varmak, tamamen okuyucunun omuzlarına yüklenmiştir. GİRİFT KURGU Aşkı Vatan romanında Osmanlı kültürü çeşitli yönleriyle, örneğin kadına verilen farklı bir değer ve topluma kabul edilene isim takma âdetiyle tanıtılmıştır. İspanyol kadın, hareme zorla getirilir ama onun mutlu olması için elden gelen her türlü maddi ve manevi ihtiyacı sağlanır. (21. yüzyıl gözünden “zorlama” diye damgalanmadığında ve olay kendi yüzyılı içinde değerlendirildiği zaman bu anlayış, Batı Avrupa’da sokaklara düşüp fahişelik yapmak zorunda kalan kadından farklı bir kadın türünü anlatmak ve kadını farklı bir yere koymak anlamına gelir.) Öte yandan olacak olanlar, olay dizisinin doğal seyri içinde geliştiğinden, romanın merak öğesi güçlü, ikna edici ve başarılıdır. Okuyucu heyecanla kurgunun içinden ilerler. Romanda girift olaylar ve inandırıcı nedenselliklerle doruk noktaya doğru tırmanan başarılı olay dizisi zinciri içinde, hikâye içinde hikâye anlatılmıştır. Bu “hikâye içinde hikâye anlatma tekniği” de, hem 17. yüzyıla, hatta dinsel kurgulara kadar inen bir edebiyat oyunudur, hem de postmodern edebiyatın, günün farklılığıyla yeni bir icadıdır. Postmodernliğin belirtileri Şükufe Nihal romanında da vardır. Nihal, postmodern bir edebiyat aracıyla daha ilk başta yolculuğa çıkışının hedefindeki merakı yıkıp nedeni açıkça ortaya koyar: Yolculuk aranan fedakâr C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I ve ideal bir kadın için yapılacaktır. Bundan sonrası artık modernist romanlardaki gibi “neden” sorusuna cevap vermek yerine “nasıl” sorusunu arar. Domaniçli kadının hikâyesinden sonra Domaniç’e gitme kararı verilince bundan sonra da Domaniç yollarında yaşananlar anlatılır. Kaymakam ve çeşitli görevlilerle görüşmenin yanı sıra, leylek izlenimleri sırasında ülkenin yoklukları ve Anadolu’yla devlet arasındaki bağlar ortaya konur. Bu, bir bakıma İstanbul’un Anadolu’yu tanımasıdır çünkü anlatıcı İstanbul’dan yola çıkmıştır. İstanbul Anadolu’yu tanımaz, kendi dışındakiyle ilgilenmez. O yüzden Şükufe Nihal’in yolculuk anlatısı, gidilen yerleri coğrafya, sosyoloji ve tarih anlatımlarının ve özetlemenin ötesinde, anlatıcının kendi iç bölünmelerine, çelişkilerine, hastalıklarına ve sorularına da cevap arar. Bu açıdan roman güçlü bir postmodern kurgudur. EPİZODİK YAPI Zafer Hanım’ın Aşkı Vatan romanı 19. yüzyıl roman geleneğinin etkisi altında gibi görünse de postmodern ipuçları vermektedir. Hızla ilerleyen olaylar ve değişen mekânlar içindeki tek karakterli macera kurguları, 18. ve 19. yüzyılın pikaro geleneğinin ürünüdür. Serüven romanı (pikaresk roman), duygusal, psikolojik ve tarihsel romanın aksine, ideolojik romanı doruklara taşımıştır. Pikaresk anlatımda yol ve yolculuk kronotopu (zamanuzam bağlantısı) kavramında, zamansal veya uzamsal olarak birbirlerinden ayrılan insanlar, rastlantısal olarak yolda bir araya gelirler. Farklı kaderler ortak bir noktada kesişip iç içe girer. Farklı sınıf, zümre, din, millet, kültür ve cemaatten olan insanlar tek bir uzamsalzamansal patikada birleşirler. Böylece yol ve yolculuk motifi zıtların bir arada barınabildiği tampon bölge olur. Pikaresk kurgularda epizodik yapı yüzünden kavuşulan kayıp akrabalar, tanışılan vazgeçilmez arkadaşlar, yanlış anlamalar, karıştırılan olaylarla kimlikler ve tesadüfler gibi çeşitli edebiyat öğeleri bulunmaktadır. Öte yandan psikolojik derinliklerin önem kazandığı modern romandaysa yukarıda sayılan öğeler bir kenara atılmış, hatta karakterlerin başlarına gelen tesadüfler komik bulunmuştur. Buna karşılık postmodern roman ise, yaşamın da komik tesadüflerle ilerlediğini keşfettiği için kurgularda tıpkı Zafer Hanım’ınkiler gibi tesadüflere yer vermektedir. Ayrıca yine postmodern bir unsur olarak, Aşkı Vatan romanında şiir, mektup, ilan ve tiyatrovari diyaloglar gibi çeşitli yazın türlerinin bir araya getirilmişliği söz konusudur. Zafer Hanım’la Şükufe Nihal, yolculuk temasıyla, içinde yaşadıkları toplumu ve toplumun önemli bir öğesi olan kadını kişisel gelişimi ve mücadelesi içinde, ezilmeden ve yıkılmadan hedefine ulaşmış bir halde göstermiş başarılı yazarlardır. n Aşkı Vatan/ Zafer Hanım/ Oğlak Yayınları/ 160 s. 1242 5 A R A L I K 2 0 1 3 n S A Y F A 1 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle