Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 30 TEMMUZ PAZARTESİ ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER anlam kazandığı sonucuna ulaşabiliriz. Bu çok doğal. Sözcükler yan anlam kazanır. Bu, dilsel bir zenginliktir; ancak farklı anlamlar için bir sözcüğe takılıp kalmak, hep onu kullanmak, zenginlik değil, sözcük dağarının yetmediğinin, yoksulluğun işareti sayılır. ızıltan Ulukavak, “ummak” sözcüğünün kullanımı ile ilgili kaygılarını paylaştı: “Son zamanlarda hem günlük konuşmalarda ve hem de yazılı ve görsel medyada ‘ummak’ sözcüğünün, kökeni Farsça olan ‘ümit etmek’ anlamında değil de ‘sanmak’, ‘tahmin etmek’, ‘beklemek’ ve daha çok ‘dilemek’ anlamlarında kullanıldığına tanık olunmaktadır. Örneğin, olay yerinden ekrana izlenimlerini aktaran televizyon muhabirinin ‘Göçük altında başka işçi bulunmadığını umarım’ tümcesini, umarım yerine, ‘dilerim” diye sonlandırması ya da geçen yıl başarılı bir öğrenim dönemi geçiremeyen oğlu için annesinin, ‘Umarım, bu yıl sınıfı doğrudan geçer” tümcesine umarım yerine, ‘tahmin ederim’ diye başlaması, yahut ‘Ankara otobüsü, umarım bu kez rötarsız İstanbul’da olacaktır’ tümcesinde umarım yerine ‘sanırım’ sözcüğüne yer verilmesi veya ‘yine bir sorun çıkaracağını umuyorum’ tümcesindeki umuyorum yerine ‘bekliyorum’ sözcüğünün olması gerekmez mi? Bu tümcelerde ‘ummak’ sözcüğü doğru ve gerçek anlamında kullanılmış mıdır? Bu sözcük yerine, her olumlu beklenti içeren anlatımda, ‘dilemek’ sözcüğünü kullanmak daha doğru olmaz mı?” “Dilemek” eylemine “ulvi” bir anlam yüklediğimizden olmalı, “Dilerseniz şimdi de şu şarkıyı dinleyelim” gibi duyurular yıllardır beni deli edip durmaktadır. Bu yüzden her olumlu beklenti anlamı için “dilemek” sözcüğünün kullanılması bana pek hoş gelmez. “Ummak”a gelince… Sarımsaklı’daki evde sevgili bir Türkçe sözlüğüm var. Kırmızı bez kapağı yer yer yırtılmış, sırtında “10 lira” yazan, TDK Türkçe Sözlük’ün 1955 tarihli 2. basımı. Orada “Olması arzu edilen şeyin olacağını beklemek, ümit etmek” ve “Herhangi bir şeye ihtimal vermek” olmak üzere iki anlamı verilmiş “ummak” eyleminin. Ama TDK’nin (internetteki) Büyük Türkçe Sözlük’ünde, 1. Bir şeyin olmasını istemek, beklemek, 2. Sanmak, tahmin etmek (Güncel Türkçe Sözlük) ve 1. Özenmek, 2. İstemek, dilemek, 3. Düş kırıklığına uğramak, 4. Sanmak, 5. İmrenmek, 6. Beklemek, temenni etmek (Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü ile Tarama Sözlüğü) olmak üzere Kızıltan Bey’in söz konusu ettiği hemen bütün anlamlar var. Bundan “ummak” eyleminin zaman içinde pek çok yan K 31 TEMMUZ SALI Dr. Mehmet Ali Işıksoluğu da “Sanırım ‘yapmak’ fiilinin dışındaki tüm fiiller aforoz edildi. Zira olur olmaz yerde sadece ‘yapmak’ fiili kullanılıyor” diye kıt kanaat Türkçe kullanımının başka bir örneğini vermişti. Yirmi gün süresince “yapmak” eyleminin nasıl birçok sözcüğü kovup onların yerine geçtiğini saptamış: “Fikir alışverişi yapmak, terör yapmak, yumuşama yapmak, aktivite yapmak, konser yapmak, çalışma atölyesi yapmak, iskân yapmak, öngörü yapmak, kendine hayran yapmak, ateş yapmak… Daha da saymak mümkün.” diyor Işıksoluğu. Olmaz mı? Girişçıkış yapmak, inişbiniş yapmak, bekleme yapmak, daha neler var. İşte bunu diyorum. Bir “yapmak”a takılıp her durumda onu kullanmak doğru mu? Üstelik Mehmet Ali Bey’in dediği gibi, “Kullananlar ise hep eğitimli, TV sunucusu, bakan, öğretim üyesi vb. sade vatandaş değil. Cumhurbaşkanı bile ‘Ateş yapılmıştır’ diyebiliyor.” 1 AĞUSTOS ÇARŞAMBA Mustafa Balel’le Çocuk Kitapları Festivali’nde söyleşme olanağı bulmuştuk. Kimse için kötülük düşünmeyen, içi dışı temiz insanlardan olduğu yüzüne, sözüne o kadar yansıyor ki bir on dakika söyleştikten sonra tam anlamıyla güvenebileceğiniz biri olduğunu anlıyorsunuz. Etiyopya Kralının Gözleri ve Kiraz Küpeler adlı iki öykü kitabını, bir de Avrupa yakasını anlattığı İstanbul Mektupları (Kavis Yayınları) kitabını imzalayıp vermişti o gün. Hemen okudum; ama söz edecek fırsatı bulamadım bir türlü. Bilmeyen inanmaz, yazan insanın tüm kişiliği yazdığına yansır. Balel’in kitaplarından da aynı izlenimi edindim. İçtenliği, yüreğinin temizliği öykülerine de yansımıştı, İstanbul anlatısına da. 4 AĞUSTOS CUMARTESİ “Performans” sözcüğü çok zaman olmadı dilimize gireli; ama ne büyük hızla yayıldı, yaygınlaştı; akıl alır gibi değil. Her yerde ve neredeyse her anlamda kullanılıyor. MEB bile “performans ödevi” diyor. Konferanslarda bu sözcüğü her eleştirdiğimde, “Peki, ‘performans’ yerine ne diyelim?” sorusuyla karşılaşırım. Çıkar yolu, “Bu sözcüğü kullandığınız durumlarla eskiden de karşılaşırdınız değil mi? O durumlarla karşılaştığınızda eskiden ne diyorsanız yine onu deyin” demeyi akıl ederek buldum. “Performans” sözcüğünün karşılığını “1. Başarım, 2. Verim gücü” olarak veriyor TDK Türkçe Sözlük. Az sonra sözünü edeceğim M. Türker Acaraoğlu’nun mektubunu alınca 1955 tarihli Türkçe Sözlük’e baktım. Tahmin ettiğim gibi, bu sözcük o tarihte dilimize girmemiş. Demek “performans”sız yaşayabildiğimiz yıllar da olmuş. Türkçe Günlükleri’ne katkısından gurur duyduğum M. Türker Acaroğlu bakmış, araştırmış; bu sözcüğün anlamlarını çıkarmış. Sözü kendisine bırakmanın sırasıdır: “Son zamanda ülkemizde bir ‘performans’ sözcüğü aldı başını gidiyor. Anlamını bilen de kullanıyor, bilmeyen de bunlar daha fazla. Zahmet edip sözlüğe bakan yok. Hadi biz bakalım: 1. Türkçe Sözlük, (Ankara, eklerle 7. basım, 1983, s. 957) şöyle diyor: ‘1.Herhangi bir başarı, 2. Bir sporcunun yapabileceği en iyi derece, takat, takat sınırı.’ Sözcüğün İngilizce olduğunu da ekliyor. 2. O halde ‘en iyi İngilizce sözlük’ sayılan Yeni Redhouse Lügati’ne” (İst. 6. basım 1986, s. 763) bakalım: ‘İş, fiil, amel, eser, ifa, eda, icra, yapma, temsil; eğlendirici şeyler yapma, sahnede rol yapma.’ 3. Fransızcada da bulunan bu sözcük için Fransızca Türkçe sözlüklere de bakalım. Annesi Fransız, babası Türk olan, tanınmış yazar ve çevirmen Reşad Nuri Darago’nun (1891 1962) yeniden düzeltilmiş, eklemelerle 7. basımı İstanbul’da 1966’da yapılmış olan Fransızcadan Türkçeye Yeni Lügat’inde (s. 422) sözcüğün anlamı şöyle: ‘Bir işte, müsabakada muvaffakiyet’. 4. Son olarak iyi bir ozan, yazar ve çevirmen olan Tahsin Saraç’ın (1930 1979) 1976’da TDK tarafından 2 cilt biçiminde yayımlanmış olan Fransızca Türkçe Büyük Sözlük adlı yapıtına bakalım: ‘1. Bir yarışmacı ya da yarış atının yarışmada elde ettiği sonuç, 2. mec. Başarı, başarım, 3. (Bir sınav veya testte) elde edilen sonuç, 4. ruhb. Edim.’ Sonuç: Bu sözcüğün Türkçede bunca karşılığı varken, ısrarla İngilizcesinin yalan yanlış kullanılması kulağı tırmalıyor. Siz ne dersiniz?” Ne diyeyim? Yalnız kulak tırmalamıyor; beyni bulandırıyor, akıl yürütmeyi ve düşünce üretmeyi zorlaştırıyor. Böyle tek sözcüğü pek çok anlam için kullandıkça daralıyor Türkçe, cılızlaşıyor. ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Haydar Ergülen’in bir şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiir kitabından dizeler ortaya çıkacaktır. 8 D 9 L 10 J 11 19 E 20 H 21 1 G 2 B 3 G 4 J 5 H 6 F 7 A Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU mumcuogluilker@gmail.com D B 12 A 13 K 14 J 15 B 16 D 17 A 18 B 22 C 23 I 24 G 25 H 26 I 27 E 28 G 25 52 5 36 20 75 I. Terbiye etmek. 29 B 30 C 31 B 32 B 33 E 34 I 35 L 36 H 37 E 38 E 39 E 62 48 23 61 34 26 42 40 L 41 B 42 I 43 A 44 C 45 B 46 A 47 J 48 I 49 D J. Bir düşünceyi bir öğretiyi çürütmek için yazılan yazı. 50 L 51 C 52 H 53 K 54 B 55 B 56 F 57 B 58 J 59 D 10 47 14 66 4 58 73 60 B 61 I 62 I 63 B 64 A 65 B 66 J 67 A 68 G 69 B Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Pasif. K. Küçük tekki (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 70 G 71 C 72 K 73 J 74 B 75 H 53 72 13 L. Hareket eden nesnenin küçük bir zaman içinde hızında oluşan değişmenin bu zamana oranı. 67 17 64 46 43 12 7 B. Oktay Akbal’ın bir romanı. 2 60 55 54 45 57 11 69 41 65 21 29 C. Sopayla atılan dayak. 15 32 74 31 63 D. “her taraf afrika bu gece / her renk biraz aceleci, her sözcük biraz yalan / ruh çağırıyorlar apar topar apartmanlarda / oysa bu gece bütün ruhlar grevde..” dizeleriyle başlayan, küçük İskender’in şiiri. F. Spielberg’ün bir bilimkurgu filmi. 6 56 G. “… Turgut” (“Çevre Politikası ve Hukuku” adlı kitabı da olan hukukçu). 40 35 50 9 1173. sayının çözümü: A. KÖROĞLU, B. ABİDİN DİNO, C. DİDEM MADAK, D. İBLİSE, E. RUS EVİ, F. AYHAN, G. YAYIN, H. DUYAR, I. ENVER, J. MEKE, K. SİS, L. RE Şiir: “Beni seviyor musun, dedi kadın / Seni öyle seviyorum ki, dedi adam / Her an kar yağabilir” 49 16 59 18 8 E. Sürekli bezdirecek biçimde söylenme. 68 28 3 70 1 24 H. Sağaltım. 16 30 44 51 71 22 27 39 37 38 33 19 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1174 AĞUSTOS 2012 ? SAYFA 23