23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O kuduğum Kitaplar METİN CELÂL ? Son Siyah Saçım JeanLouis Fournier A ltmış yaşına gelmiştir. Doğum gününde altmış yaş mumunu söndürmek için birçok kez üflemesi gerekir. Zaten bu yaşgünü fikrinden de hoşnut değildir. “Yaşlandığımı biliyorum her yıl bunu hatırlatmak gereksiz” diye düşünür. JeanLouis Fournier’in kitabının tam adı Son Siyah Saçım ve İhtiyar Delikanlılara Bazı Öğütler (Mayıs 2012, çev. Billur Köker, Yapı Kredi yay.). Fournier, 1938 doğumlu. 74 yaşında. Kitap Fransızcada 2006 yılında yayımlanmış yani yazar altmışlı yaşlarını yaşarken yazılmış. Fournier, altmış yaşına girip son siyah saçını kaybettikten sonra insanın neler düşüneceğini, neler hissedeceğini, yaşlılığın iyi ve kötü yanlarını anlatıyor. Yaşıtlarına çok önemli öğütler veriyor. En önemli öğütü de altmışından sonra ne ihtiyar olunduğu ne de delikanlı. Fournier keyifli anekdotlar anlatıp hem yaşlanma haliyle hem de yaşlılara yapılan muameleyle ilgili ince ince dalga geçerken önemli hayat dersleri de veriyor. Hem de her yaştan insana, “ben daha gencim” diyene de benim gibi “henüz elliyim altmışa çok var” diyene de... Hemen her sayfada altı çizilecek dostlarla paylaşılacak meseller, özdeyişler var. “Yüzüncü yaşını kutlayan kişi, “İnsanın soluğu azaldıkça üflenecek mumların sayısı artıyor” diye içini çeker.”; “İnsan ihtiyarladığının nasıl farkına varır biliyor musunuz? Bronzlaştığında bile güzelleşemez.”; “İnsan yaşlandığının nasıl farkına varır biliyor musunuz? “Artık gazeteler daha küçük harflerle basılıyor” demeye başladığında.”; “Doktorunuza olabildiğince az görünün. Araya araya sonunda sizde mutlaka bir şey bulacağını bilin.”; “İhtiyar delikanlı gridir, hem sadece geceleri değil! Yüklüdür, omuzlarında yükleri, gözlerinin altında torbaları vardır. Biniş noktasındadır ve gidişe hazırdır. Gençlik ve yaşlılık arasında bağlantıyı sağlayan gemiye biner. Artık delikanlı SAYFA 10 ? 16 AĞUSTOS değildir, henüz ihtiyar da değildir. Birçok şeye karnı toktur. Çok az konuşur ama az konuşmasının nedeni az düşünmesi değildir. Yüzünde hâlâ bir tebessüm vardır, halbuki buna sebep yoktur.” Kapağında “roman”, iç kapak sayfasında “anlatı” olarak tür tanımlaması yapılsa da kısa denemelerden ve özdeyişlerden oluşan bir kitap Son Siyah Saçım. Fournier kendi yaşamından, gözlemlediklerinden, anılarından önemli dersler çıkartıyor ve bunları mizahi, eğlenceli bir dille, lafı hiç uzatmadan anlatıyor. Son Siyah Saçım’dan edebiyat keyfi de almak mümkün önemli dersler çıkartmak da... Romain Gary BİLETİNİZ BURAYA KADAR Belirli bir konuya ya da soruna odaklanan okumalar yapmam. Daldan dala konmayı, ne bulduysam okumayı severim. Ama bu ay okuduğum kitaplar öyle bir sıralandı ki hem bir konuya odaklanmış oldum hem de “Acaba ben bu konuya kafayı mı taktım?” diye kendimden kuşkulandım. Agora Kitaplığı iyi bir iş yapmış, büyük romancı Romain Gary’nin kendi adıyla ve Emile Ajar mahlasıyla yayımlanmış tüm romanlarını tekrar basmış. Hangisini okumadım diye bakınırken elim Biletiniz Buraya Kadar’a (yeni baskı Haziran 2012, Çev. A.Derman, Agora kitaplığı) gitti ve Romain Gary’nin akıcı üslubuna, usta çevirmen Aykut Derman’ın iyi çevirisine kapılıp hızla okudum. Romanın kahramanı Jacques Rainier, elli dokuz yaşında bir işadamı. Satır aralarında bırakılsa da matbaacılık ve yayıncılık yaptığını anlıyoruz. Yani işadamlığının yanında entelektüel bir kimliği var. İkinci Dünya Savaşı’nda orduda görev almış, albay rütbesine kadar yükselmiş. 2012 Atletik yapılı, dış görünüşü ile kadınları etkileyen biri. Yaşını da göstermiyor. 70’li yıllarda dünya ekonomik anlamda bir değişim yaşıyor. Avrupa sanayide geriliyor. Büyük şirketler küçük ve orta boy şirketleri yutuyor. Rainier de bu gelişmeden iyice bunalmış, yüzde 24’le kredi alıp yüzde 14 kâr ederek işleri daha fazla yürütemeyeceğinin farkında. Şirketini iyi bir bedelle satıp emekliye ayrılmak istiyor. Diğer yandan aşk hayatında da önemli değişimler yaşıyor. Kendinden 37 yaş genç Brezilyalı bir kadınla birlikte. Laura’nın bu yaş farkını hiç önemsemediğinin, kendisine büyük bir tutkuyla bağlı olduğunun farkında olmasına rağmen yaşıtlarının cinsel ilişkilerinde yaşadıkları başarısızlıkların öykülerini dinledikçe ilişkisinden kuşku duymaya başlıyor. Laura’nın cinsel yönden tatmin olduğunu bilmesine ve o güne dek bu konuyu düşünecek bir sorun yaşamamasına rağmen erkekliğini kaybetmekte olduğundan kuşkulanmaya başlıyor. Cinsel ilişkide başarısız olacağım endişesi ile seviştiği için de bir süre sonra sorunlar yaşamaya başlıyor. Konunun ünlü doktorlarına başvuruyor. Doktorlar da erkeklik gücünün zamanla azalacağını, bu haliyle barışık bir hayat sürer, ilişkilerini ona göre düzenlerse mutlu olacağını söylüyor. Romain Gary, diyaloglarla gelişen akıcı bir anlatımla hayatın her alanında kazanmaya alışmış bir adamın kaybetmekte olduğunu fark edince nasıl paniklediğini, nasıl akıl almaz çözümlerin peşine düştüğünü akıcı bir dille anlatmış. Hemen her sayfasında altı çizilecek önemli özdeyişler, paylaşılacak hayat deneyimleri barındıran bir roman. 1914 doğumlu Romain Gary’nin Biletiniz Buraya Kadar’ı yayımladığında altmışlarının başında olduğunu da belirtmeliyim. Yani işin içinde bir yaşam deneyimi de olması mümkün. ALDANAN KADIN Aldanan Kadın (Temmuz 2012, çev. Esen Tezel, Can yay.) Thomas Mann’ın ölmeden önce tamamladığı son öyküsüymüş. 92 sayfalık kalınlığı ile uzun bir öykü de sayılabilir, bir novella da. Ölmeden önce yazılmış olmasının şöyle bir anlamı var; yazar sanki hissetmiş gibi ölümden, yaşlılıktan, yitirilen gençlikten söz ediyor uzun uzun. 1920’ler, Frau Rosalie von Tümmler 28 yaşındaki aşk kırgını kızı Anna ve 22 yaşındaki oğlu Edward’la Düsseldorf’ta “bolluk içinde olmasa da rahat şartlarda yaşıyor.” Frau Tümmler 50 yaşında, alçak gönüllülüğü, neşeli ve sıcakkanlı yapısıyla dostlarınca sevilen “son derece hoş kadınsı hatlara sahip” dinç bir kadın. Aldanan Kadın Thomas Mann’ın ölmeden önce tamamladığı son öyküsü... Yaşı sadece kırlaşan saçlarından ve ellerindeki yaşlılık emaresi lekelerden anlaşılıyor. Şehre gelen oğlu yaşındaki genç bir Amerikalı Rosalie’nin tüm dengelerini bozuyor. “Anna’ya göre hiç de dikkat çekici olmayan, Tanrı’nın özene bezene yarattığı söylenemeyecek” Ken Keaton özellikle kendinden yaşça büyük kadınları etkiliyor ve o da bu ilgiyi karşılıksız bırakmıyor. Edward’ın isteği ile ona İngilizce dersleri vermek için eve girip çıkmaya başlayınca da bu konuşkan genç Rosalie’nin de ilgisini çekiyor. Rosalie hızla platonik bir aşka kapılıyor. Kendine bile itiraf edemediği duygularını dikkatli biri olan Anna fark ediyor ve annesini uyarıyor. Bu uyarının ardından aralarında arkadaşça bir ilişki olan anne ve kız, aile içi ilişkiler, gençlik, yaşlılık, aşk, toplumun yaşlı kadın genç erkek aşkını nasıl yorumlayacağı, hastalık ve ölüm gibi konularda uzun diyaloglara girişiyor. Sanırım öykünün sarkmasına neden olan bu diyaloglarda ölüme yakınlaştığını hisseden Thomas Mann’ın kendi ile hesaplaşmaları var. Rosalie, ne kızının mantıklı karşı çıkmalarına, ne hayatın gerçeklerine, ne çevrenin tepkisine kulak asmıyor ve bu aşkı yaşamak istiyor. Çünkü onun için bu ilişki eğer kurulursa kendisi için bir gençleşme, tazelenme nedeni olacaktır. Duygusal açıdan olduğu kadar bedensel olarak da yenilenecektir. Rosalie aşkına Ken’den karşılık bulacağının işaretlerini de alır. Mutluluk çok yakınındadır ama sağlığı buna izin vermez. Çünkü kanserdir ve vücudunun verdiği işaretlere önem vermese de hızla ölüme gitmektedir. Aldanan Kadın karşılaştırıldığı Venedik’te Ölüm’ün kıratında bir eser değil ama tartışmaya açtığı konularla düşünsel açıdan sorular sordurup ve bunu anlatımındaki şiirsellik ve güçlü betimlemelerle dengelemesiyle edebi olarak okunup keyif alınacak bir eser. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1174 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle