29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Taylan Sorgun’dan iki kitap: ‘Devlet Kavgası’ ve ‘Türklerin İşkencede Bir Yılı: Bekirağa Bölüğü’ İttihat ve Terakki’nin bilinmeyen yönleri Bizler için İttihat ve Terakki’nin pek çok bilinmeyeni var. Gazeteci yazar Taylan Sorgun, Devlet Kavgası kitabında yıllar süren araştırmalarını bizlerle paylaşarak, o günlere ve İttihat Terakki’nin tüm bilinmeyenlerine ışık tutuyor. Devlet Kavgası eserinin devamı niteliğinde yayımlanmış diğer eseri de Türklerin İşkencede Bir Yılı: Bekirağa Bölüğü kitabıdır. Yazar bu kitabında ise, Birinci Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nden Kurtuluş Savaşı sürecine ve Mustafa Kemal Paşa’nın Bekirağa Bölüğü Hapishanesi’ne geliş gidişlerini içeren dönemi anlatıyor. Ë Şenay SEBA 957 yılında gazetecilik mesleğine başlayan Taylan Sorgun, İttihat ve Terakki’nin kuruluşundan 1938 kadar olan süreci belgelerle araştıran, o dönemi en iyi bilen uzmanlardan biri. Sorgun, kariyeri boyunca çeşitli gazetelerde çalışır, bir süre sonra da yakın tarihimizle ilgilenmeye ve bu yönde araştırmalara başlar. Halen gazetecilik yaşamına devam eden Sorgun, 1904’ten başlayıp 1938’e kadar olan süreci araştırırken o dönemi yaşayanlardan dinler ve bunlar pek çok yazıda da kaynak olarak kullanılır. Yazar, Devlet Kavgası eserinin önsözünde de kitabın nasıl hazırlandığını ve bu araştırma sürecini özellikle vurguluyor: “Bu kitap o dönemi yaşayanların ve İttihat Terakki içinde bulunmuş olanların bana anlattıklarından ve onlardan kalan yayınlanmamış hatıratların toplanmasıyla otaya çıkarılmıştır…” Devlet Kavgası’nda tüm bu bilgi ve hatıratlar ustaca kurgulanmış ve yüzyıllarca yayılma politikası güden Osmanlı İmparatorluğu’nun siyaseten ve iktisaden çöküş yaşadığı günlerden 31 Mart Olayı’nın sonrasına kadar olan bir süreç ele alınmış. Kitapta, OsmanlıRus Harbi ile toprak kayıpları yaşayan ve kapitülasyonlarla kendi ipini çeken Osmanlı’da ilk vatansever hareketlerin nasıl başlayıp yayıldığını ve İttihat Terakki’nin ağır baskılara rağmen nasıl örgütlendiğini görüyoruz. Ancak tüm bu süreç tarih kitaplarındaki gibi gün gün değil, kimi zaman o döneme tanıklık edenlerin ağzından, kimi zaman da anılarından alıntılarla aktarılıyor. Kitabı canlı kılan ve o günleri yaşayıp anlamamızı sağlayan da bu üslubu. O insanların neler yaşadıklarını, hissettiklerini, iç dünyalarını keşfetmemize olanak sağlıyor. Belki de bu kahramanlardan bazılarının isimlerini ilk kez duyabilirsiniz ama pek çoğu tanıdığımız önde gelen kişiler: Tıbbiyelerde “Padişahım çok yaşa!” nidasını söylemeyerek ilk isyanı başlatan öğrencilerden, Mithat Şükrü Bleda’lara, Doktor Nâzım’lara, Namık Kemal’den Yusuf Akçora’lara, Celal Bayar’lara, Fethi Okyar’dan Talat Bey’lere ve nicelerine kadar pek çok isim bulunmakta. Bu isimler bir cemiyet kurarken bir ülkenin de kurtuluş öyküsüne öncülük etmişler. Kitabın en ilgi çekici yerlerinden biri de Mustafa Kemal’in Bekirağa Bölüğü’ndeki hapishane günleri ve sürgüne gönderildikten sonra kurduğu cemiyetle İttihat ve Terakki’nin birleşmesinin anlatıldığı bölüm. Yazar bunun, zamanın emperyalizmine karşı başlatılmış bir ihtilal karakteristiği olduğu görüşünde. Yazar, devam eden süreçte İttihat ve Terakki nasıl genişleyerek büyüdüğünü ve hangi olayların cemiyetin ülke yönetiminde söz sahibi olmasını sağladığını anlatıyor. Bunun yanı sıra Padişah Abdülhamit’in ağır baskıları, cemiyeti dağıtmak için verdiği uğraşlar, halkın günden güne yoksullaşması, Avrupa’nın gizlice ülke topraklarını paylaşması ve bunlar karşısında İttihat Terakki Cemiyeti ile Mustafa Kemal’in tutumu da dile getirilmekte. Kitabın son bölümünde ise Avrupa’nın ve padişahın desteklemesiyle patlak veren 31 Mart Olayı’nın nasıl geliştiği ve sonuçları yer alıyor. Ayrıca o günleri zihnimizde canlandıracak fotoğraflar da eklenmiş. Devlet Kavgası’nın devamı niteliğindeki Türklerin İşkencede Bir Yılı: Bekirağa Bölüğü’nde ise yazar, Birinci Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nden Kurtuluş Savaşı sürecine ve Mustafa Kemal Paşa’nın Bekirağa Bölüğü Hapishanesi’ne geliş gidişlerini içeren o dönemi anlatıyor. Sorgun’un Mütareke Dönemi ve Bekirağa Günleri olarak nitelendirdiği eserde, o dönemin bütün dramatik hadiseleri, ide 1 allerine inanmış bir neslin sevinçleri, öfkeleri ve yılgınlığı reddeden karakteristikleri dile getirilmiş; kitap yine o günleri yaşamış kişilerin anılarından ve yazara anlattıklarından derlenmiş. Taylan Sorgun özellikle bu süreci ve Bekirağa Bölüğü Hapishanesi günlerini ayrı değerlendirip incelemek gerektiği görüşünde. Bu nedenle o süreci ayrı bir kitap olarak yayımladığını belirtiyor. Türklerin İşkencede Bir Yılı: Bekirağa Bölüğü kitabında ana hatlarıyla; 31 Ekim 1918 gününden itibaren, 8 Kasım 1918 gününe kadar olan zaman içinde Mustafa Kemal’in Adana’daki Yıldırım Orduları Grubu Karargâhı’ndan saraya ve hükümete “mütareke ahkâmının kabul edilemez olduğunu, buna uymayacağını” bildirerek büyük ihtilalin ilk işaretlerini vermeye başlayışını, 13 Kasım 1918 ile 16 Mayıs 1919 tarihleri arasında İstanbul’dayken yaptığı Kurtuluş Savaşı hazırlıklarını anlatılıyor. Ancak kitapta özellikle dikkat çeken noktalar; Anadolu’yu işgale başlayan yeni devletlerin temelleri ve İtilaf Devletleri’nin de istekleriyle tutuklanarak Bekirağa Bölüğü olarak bilinen hapishaneye konulan İttihat ve Terakki erkânın oradaki hayatları ve Mustafa Kemal’in onları ziyareti ve ülkenin kurtuluşuna yönelik yapılan konuşmalar. Kitapta bunlar dışında bugüne kadar hiç bilmediğimiz ve ilk kez karşılaşacağımız tarihi bilgiler de yer alıyor. ? Devlet Kavgası/ Taylan Sorgun/ Destek Yayınları/ 269 s. Türklerin İşkencede Bin Yılı: Bekirağa Bölüğü/ Taylan Sorgun/ Destek Yayınları/ 301 s. Karaelmas Üniversitesi’ndeki sempozyum kitaplaştı Medyanın kültür üretimleri Urban Kitap tarafından basılan Karaelmas 2009: Medya ve Kültür adlı kitap Ekim 2009’da yitirdiğimiz ünlü iletişim bilimci Prof. Dr. Ünsal Oskay’a adandı. Toplam 13 bölüm, 39 makale ve genel oturum çözümlemelerinden oluşan kitapta 50 yazarın katkıları bulunuyor. Kitapta, 11 Ekim 2009 tarihinde yitirdiğimiz Cumhuriyet gazetesi Yazıişleri Müdürü Mehmet Sucu’nun da makalesi bulunuyor. Ë Cafer KURT ültür Araştırmaları Derneği’nin başlattığı, Kültür Araştırmaları Sempozyumu’nun Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nde 24 Temmuz 2009 tarihinde gerçekleştirilen beşinci toplantısının oturumlarında sunulan makale ve bildiriler Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu ve Dr.Sevilen Toprak Alayoğlu tarafından kitaplaştırıldı. Kitabın giriş bölümünü Beşinci Kültür Araştırmaları Sempozyumu kapsamında gerçekleştirilen genel oturumlarda sunulan konuşmalar oluşturuyor. Bu bölümde, araştırmacı yazar, gazeteci Hıfzı Topuz’un “Medya ve Siyaset Kültürü” başlıklı konuşma metninden sonra, yönetmen ve öğretim üyesi Ethem Özgüven’in “Kontralar” metni yer alıyor. Konuşma kayıtlarının düzenlenmesinden oluşan “Yerel Medyanın Gerekliliği” adlı alt bölümde, genel oturumun ev sahipliğini yapan Karaelmas Gazeteciler Derneği Başkanı Atilla Öksüz ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Doğuş Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yerdelen ve gazeteci Fikret Bila’nın yerel medya ile ilgili görüşleri yer alıyor. Medya ve kültür araştırmacılarını bir araya getiren kitaptaki akademik makaleler; Küresel MedyaYerel Medya, Zonguldak Araştırmalarında Medya ve Kültür, Toplumsal Hareketler, Kamusal Alan, Sinema, Televizyon, Siyaset ve Medya, Sanat ve Medya, Dijital Kültürü Paylaşmak, Gündelik Yaşam, Toplumsal Cinsiyet ve Nurçay Türkoğlu Sevilen Toprak Alayoğlu K Medya, Gençlik ve Medya, Avrupa ve Medya bölümleri altında düzenlendi. “Küresel Medya Akışında Görünmeyenler ve Kırılmalar” başlıklı ilk makalede Nurçay Türkoğlu, küresel medyanın kırılma aralıklarından yurttaş dayanışmasına bakarken, yeni medya olanaklarının ancak fiziksel gerçeklikteki hilesiz toplumsal iletişim koşullarında yardımcı olabileceği görüşünü işliyor. Sinema, kitapta iki makale ile yer alıyor. Z.Tül Akbal Süalp, “Unutmak İstemenin Boşluğunu Dolduranlar; ArabeskNoir ya da Hiçlik Kutsamaları” makalesinde, 1990’ların ikinci yarısından günümüze Türkiye sinemasını sorgulayarak, bu dönemdeki karanlık erkek melodramlarının, nihilizminin Türkiye’nin toplumsal ve siyasi hafıza kaybı eğilimiyle ilişkisini irdeliyor. Ayşe Koncavar ise, “Türk Sinemasında Sınıfsal Çatışma: ‘Karanlıkta Uyananlar’ Filminde Toplumsal Gerçekçilik” çalışmasında, 1960’lı yıllarda öne çıkan siyasal dönüşüm ortamının, sinemada işçi temsillerine nasıl yansıdığını inceliyor. Kitabın “Anma” bölümünde, 11 Ekim 2009 tarihinde yitirdiğimiz Cumhuriyet Gazetesi Yazıişleri Müdürü Mehmet Sucu’nun “Küreselleşmenin Gerçekliği: YMD Kuşakları” başlıklı makalesi de yer alıyor. Sucu, makalesinde 1980 sonrası doğan ve tüketime yöneldikleri için her şeye “evet” diyen “Yes” kuşağı, dijital dünyaya doğan Medya ve Mobil kuşakları inceliyor. Sucu, makalesinde gazetecilikten gelen gözlemleriyle, toplumsal dönüşüm süreçlerini birleştirerek, her daim güncelliğini koruyacak tespitlerde bulunuyor. ? Karaelmas 2009: Medya ve Kültür/ Yayıma Hazırlayan: Nurçay Türkoğlu, Sevilen Toprak Alayoğlu/ Urban Kitap/ 614 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1048 SAYFA 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle