Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Orhan Karaveli’den ‘Ziya Gökalp’i Doğru Tanımak’ Bir çılgın Türk Orhan Karaveli, yalnızca gazeteciliğimizin ustalarından biri değil, aynı zamanda günümüze de ışık tutan araştırma kitaplarının yazarı. Tevfik Fikret, Nâzım Hikmet, Sakallı Celâl, Görgü Tanığı, Bir Ankara Ailesi kitaplarını anımsatmaya gerek yok. Orhan Karaveli’nin yeni bir incelemearaştırma kitabı çıktı: Ziya Gökalp’i Doğru Tanımak. Karaveli, belgelere dayanan çalışmasıyla, tam vaktinde bize Cumhuriyetimizin kuruluş ve devrim felsefesini anımsatırken insan, filozof, eğitmen, şair Ziya Gökalp’i her yönüyle tanıtıyor. Ë Yüksel PAZARKAYA enim ailemin de bir ucu Diyarbakırlı olduğu için, rahatça söyleyebilirim. Diyarbakır doğumlu herkesi Kürt sayan cehalet karşısında, Diyarbakırlı Ziya Gökalp ile ilgili olarak da yalan yanlış görüşler ulu orta söylenip yazılageliyor. Oysa, bu kitapta da Avrupalı bilimsel kaynaklarla belgelendiği gibi, ellilerde başlayan büyük iç göçe kadar Tunceli ve Van hariç Doğu ve Güneydoğu kent merkezlerinin hepsinde büyük çoğunluğu ana dili Türkçe olan nüfus oluşturuyordu. İç göç ve PKK terörü sürecinde önemli ölçüde nüfus kaymaları bu dengeleri değiştirdi. Ama bütün kaymalar Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları arasında olduğu için, etnik kökenin bu değişime olumsuz hiçbir etkisini görmüyoruz. Yeter ki, etnik köken, ırk ayrımcılığı için kullanılmasın. “Kürtleri sevmeyen bir Türk Türk değildir.” Deyim gücündeki bu söz de Ziya Gökalp’indir (s. 38). geçer” der ve devam eder. “Nitekim, sonradan Atatürk’ün gerçekleştirdiği tek devrim yoktur ki, Gökalp’in düşüncesinden ya da düşünden geçmemiş olsun.” Orhan Asena, Gökalp’in kişiliğini bir tümcede şöyle özetler: “Devrimciliğine gelince: Dilde, dinde, hukukta, kadın haklarında, sanatta, iktisatta ve hemen bütün kurumlarda Batılılaşma yollarını arar. Halkçılığı ‘demokrasi’nin karşılığı olarak almış ve benimsemiştir. Falih Rıfkı Atay’a göre Atatürk, ‘yeni kuracağı partinin ilkelerini onun belirlemesini isteyecek kadar kadar önemsemiştir’ bu düşün adamını” (s. 233). Ziya Gökalp’ın, etnik konu üzerine, “Kendini ne hissediyorsan osun” sözü bugün de kulaklarımda çınlıyor. Orhan Karaveli de bunu günümüze ulaştırıyor: “Kökleri ne denli tartışmaya açık olursa olsun kendilerini öyle hissettikleri sürece bir Kürt halkının varlığı yadsınamaz” (s. 20). Etnik aidiyet ile yurttaşlık bağıyla aidiyet arasındaki ayrımı, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran herkes Türk halkını oluşturur” tanımına temel oluşturmuş ve seksen beş yıl önce çağının ilerisinde, bugün de çağdaşlığından hiçbir şey yitirmeyen yurttaşlık bağını tanımlamıştır. Orhan Karaveli’nin de sunuş yazısında anımsattığı, Atatürk’ün “Heyecan ve hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp’tir” (s. 14) sözü, aslında Ziya Gökalp’i her türlü suçlayıcı tartışmanın dışında tutmaya yeter. Ama bilinen diğer gerçek de, Ziya Gökalp’i bugün de eleştirmeye kalkanların asıl hedefinde her zaman Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyeti olmuştur. Büyük kurtarıcı ve kurucu, inkılap ruhunu da Fikret’ten aldığını ifade eder. Orhan Karaveli, bazısı şimdiye dek hiç bilinmeyen birçok kaynağa ve belgeye ulaşarak, yalnızca Ziya Gökalp’ın kökenine ilişkin gereksiz tartışmalara ve saptırmaca savlara son noktayı koymakla kalmıyor, Gökalp’in yapıtlarından yola çıkarak, birinci elden onun düşünür ve toplumbilimci kişiliğinin, Cumhuriyet devriminin düşünce temelini oluşturduğunu da kesinlikle ortaya koyuyor. Kitapta kapsamlı olarak değerlendirilen, Malta’dan eşine ve kızlarına yazdığı 572 mektup, onun çağının ilerisindeki düşüncelerini de içererek büyük önem taşımasının yanında, aynı zamanda edebiyatımızda mektup türünün de pek seçkin örneklerini oluşturuyor. Zaten düşünce boyutunun gölgesinde kalan şairliği, mektupların¥ daki anlatımı, deyiş ve söyleyişi besli B “KENDİNİ NE HİSSEDİYORSAN OSUN” Orhan Karaveli’nin bu değerli çalışması, sunuş yazısının ardından altı ana bölümden oluşuyor: “Ziya Gökalp Kürt müydü?”, “Osmanlı Divanı Harbi Çöküyor”, “Mektuplarla Büyütülen Kızlar”, “Tek Hocalı Üniversite”, “İmparatorluktan Çözülmeye”, “Turan’dan Anadolu’ya”, “Ziya Gökalp, Seksen Dört Yıl Sonra.” Kitabın sonunda da Ziya Gökalp’in soyağacı ve kitapta geçen adlar dizini yer alıyor. Tür kavramı olarak incelemearaştırma deyince, dil ve üsluptan çekinen okuyucular olabilir. Ama elli yıllık başarılı gazetecilik deneyiminin getirdiği kalem kıvraklığıyla Orhan Karaveli’nin önceki kitapları gibi Ziya Gökalp kitabı da akıcı bir roman çekiciliğiyle okunuyor. Bunda doğallıkla yazarın deyiş ve anlatış ustalığı yanı sıra sunduğu belge, bilgi ve resimler özellikle önem taşıyor. Benim kuşağım okulda Ziya Gökalp’i, özellikle Türkçülüğün Esasları’nı görmüş ve cumhuriyet ilkelerinin düşünsel temelini pekiştirmiştir. Daha sonraları sevgili dostum ve arkadaşım, Ziya Gökalp’in yakın akrabası (Gökalp’in ablası Sacide Hanım’ın torunu) rahmetli Orhan Asena ile zaman zaman Ziya Gökalp üzerine sohbetlerimiz oldu. Orhan Karaveli’nin de kitabında genişçe değindiği, Asena’nın 1981 yılında Diyarbakır Üniversitesi’nde verdiği “Atatürk ve Diyarbakır” konferansının bana verdiği bir kopyasını çeyrek yüzyıldır saklarım. Asena, bu konuşmasında, “Atatürk’ü anlamak Ziya Gökalp’i anlamaktan SAYFA 14 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1048