04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T L 27 AĞUSTOS PERŞEMBE atin alfabesi dışında alfabe kullanan ülkelere ilişkin özel adları (özgün biçimiyle yazmamız olanaksız olduğu için) okunduğu gibi; yani kendi alfabemizdeki harflerle yazıyoruz. Kuralımız bu. Ama uygulama bu mu? Hayır. İngilizce yazılış o adın özgün biçimiymiş gibi algılanıyor ve bizim gazetelerimizin pek çoğunda böyle yer alıyor. Uygulamanın bir örneğini H. Zafer Kars bildirdi. Sunay Akın, “Timchenko’nun Küçük Kızı Anjelika” adlı yazısında “Timçenko” diye yazması gereken adı, “Timchenko”; aynı yazıda geçen Popoviç’i de alfabemizde “ç” harfi yokmuş gibi “Popovich” diye yazmış. Aynı yanlış, Çin ve Japon adlarında da yapılıyor; Arap alfabesi kullanan ülkelerin kişi ve yer adlarını yazarken de. Mısırlı ünlü kadın şarkıcının adını İngilizceye göre yazmaya kalkan, ilk adın Ummu, Omm, Omme, Oom, Um, Umm; ikinci adın Kalsoum, Kalsum, Khalsoum, Khalsum, Khalthoum, Khalthum, Kaltoum, Kolsoum, Kolsum Kolthoum biçimlerinde yazıldığını görüp şaşkına dönmez mi? “Ne arıyorsun kardeş?” diyesim gelir böylelerine. Yıllardan beri bildiğimiz bir ad bu: Ümmü Gülsüm.. . Yusuf Şahin’i niye “Youssouf Chaheen” diye yazalım? Ferit Halit diye yazmak Türk sanılmasına yol açabilir diye düşünülüyorsa Ferid Halid diye yazılabilir; “Fareed Khaleed” diye yazmak neyin nesi? İngilizceye göre yazacağım derken Timçenko ile Timoçenko’yu birbirine karıştıranlara ne demeli? Sunay Akın’ın sözünü ettiği kişi, müzisyen Anjelika Akbar’ın babası, uzay ve felsefe konularında uzman, bilim insanı Timçenko..Timoçenko ise Ukrayna Başbakanı Yulya Timoçenko (ya da Rus Siyasetçi Semyon Konstantinov Timoçenko). Bunu da H. Zafer Kars bildirdi: “Geçenlerde gene Cumhuriyet gazetesinde (iktisat sayfasındaki küçük bir haberde) Mongolya diye bir ülkeden söz ediliyordu. Ben böyle bir ülke tanımıyorum. Moğolistan olsa gerek. Ama haberi çeviren, Mongolia’nın Türkçede Moğolistan olarak adlandırıldığını bilmiyordu anlaşılan.” İngilizce yazmaya bu kadar özenmesek Mongolia’nın Moğolistan olduğunu öğrenmeye zamanımız kalırdı belki de. ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER 30 AĞUSTOS PAZAR Ali Yalman’dan 6, 7 ve 8. sınıflar için Kolay Matematik (Büyülü Fener Yayınları), Ömer Kuleli ve Osman Gürel’den “Kimya Güzeldir… ama Fizik de Biyoloji de” (İletişim Yayınları), Nuri Sağaltıcı’dan “Söz Sanatları”; hatta niye olmasın, Gediz Akdeniz’den “Bir Fizikçinin Ötekini Arama Denemeleri 7 Hariç” ve safsata ile uğraşmak istemeyip bilimle ilgilenmeye çalışan herkese T. C. İstanbul Kültür Üniversitesi yayınları arasında yayımlanan bir kitap: Lawrence E. Jerome’un yazdığı, değerli arkadaşım Rennan Pekünlü’nün Türkçeye çevirdiği “Astroloji Çürütüldü”. Çocuklara okuma ve kendini geliştirme olanağı verildiğinde öyle güzel şeyler yazabiliyorlar ki. Avrupa Koleji, ilköğretim ve lise öğrencilerinin birer fotoğraftan öykü yazmalarını sağlamış; öyküleri de “Fotoğraf Öyküsünü Arıyor” adlı bir kitapta toplamış. Özgür Pencere Çocuk ve Genç Kalem Öykü Yarışması da çocukların yeteneklerini köreltmediğimiz zaman neler yazabildiklerini göstermesi bakımından çok ilginç. Öyküleri Şebnem Sema Tuncel derliyor ve her yıl, Anne Bak! Penceremde Öykü Var… adıyla bir kitapta topluyor. Üstelik bu kitapların geliri, fakir çocuklara kırtasiye yardımı olarak harcanıyor. Bir de Cana Akdal var. Cezmi Ersöz’ün, önsöz yazarak cesaret vermesi sayesinde 13 yaşındayken şiir kitabı yayımlayan Cana’nın kitabının adı: “Karpuz Kesmeden Nereye…” (Günizi Yayıncılık) ürriyet’ten bir haberi Erdoğan Çetin bildirdi. 23 Ağustos 2009 tarihli gazetede Portekiz’deki bir faH lez faciasından söz edilirken şöyle denmiş: “Ölenlerden biri hastaneye giderken yolda kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti”. Ölü hastaneye mi gidiyormuş? Götürülmüyor da kendisi gidiyorsa demek ki ölmemiş. Yolda kalp krizi geçirip ölecek. Yok, ölmüşse yolda nasıl kalp krizi geçirmiş? Ölülerin kalp krizi geçirdiği nerede görülmüş? Haberi yazan, yazdığını bir kez olsun okusa nasıl da saçmaladığını anlayacak; ama okumamış besbelli.? www.feyzahepcilingirler.com / [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. B aşkalarına çuvaldız batırırken kendime iğne batırmaktan da kaçınmayayım. “Bir müjde de Meral Naymaner’den” derken doğru kullanmışım; ama az yukarıda, 13 Ağustos Perşembe tarihli günlükte, “Kemal Engin’den müjdeli bir haber geldi.” diye kullanmam yanlış. Hakan Altınok uyarmasa farkına varmayacaktım. “Müjde”, dilimize Farsçadan giren bir sözcük. Hakan Altınok’un da dediği gibi, “sevindirici haber, duyan kişiyi mutlu edecek olan haber” demek. Öyleyse “müjdeli haber” olmaz; “müjde” (ya da Türkçesiyle “muştu”) yeter. “Başbakandan müjdeli haber, memurlara ek zam” gibi haber başlıklarını örnek veriyor Hakan Altınok ve “Duyacaklar için iyi olan tüm haberler, ‘müjdeli haber’ diye sunuluyor.” diye yakınıyor. Haklı. “Kulak arsızdır.” derler ya, duya duya yadırgamaz oluyoruz; hatta insanın diline dolanıveriyor böyle. u “resmigeçit” sözcüğünü doğru söylemeyi bir türlü öğrenemedik. Eskiden hiç değilse TRT spikerleri Ş doğrusunu bilir ve söylerlerdi; şimdi onlar da bozmuş söyleyişi. Zafer Bayramı nedeniyle düzenlenen törenlerden söz ederken, “resmi” sözcüğünü, i’yi uzatarak, “sivil olmayan” anlamında “resmî” olarak söylediler hep. Oysa resmigeçit”, yarısı Arapça, yarısı Türkçe (yani tam Osmanlıca) eski biçimde “resmi geçit” diye yazılan bir tamlama. Buradaki “resm”, “tören” anlamındaki Arapça sözcük. Resmigeçit, geçit resmi; yani “geçit töreni” demek; “resmilik”le / “resmiyet”le hiçbir ilişkisi yok. . Madem söyleyemiyorsunuz, töreni resmileştirmeyin; “geçit töreni” deyin. Kutladığımız bayrama sözcüğün Türkçesi daha çok yakışmaz mı? atilde ders kitabı dışında kitaplar okumalarını, okumanın tadını, zevkini almalarını, okuma ile mutlu oluT nabileceğini anlamalarını istediğim için tatilin başında okunabilecek güzel kitaplar önermiştim çocuklara. Tatilin sonuna yaklaştığımız şu günlerde okul havasına yavaş yavaş girmenin zamanıdır. Öğrenmenin de bir zevki olduğunu gösteren kitaplara geldi sıra. Küçüklerden büyüklere doğru… YİNE 30 AĞUSTOS PAZAR 1 EYLÜL SALI 31 AĞUSTOS PAZARTESİ B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şair ve yazarın adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, yazarın Cunda Öyküleri adlı yapıtından bir alıntı ortaya çıkacaktır. 1 I 2 E 3 B 4 L 5 F 6 F 7 B 8 J 9 E 10 C 11 I 12 H 13 D 14 C 15 C 16 J 17 F 18 L 19 A Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 45 70 12 57 I. Eski Yunan’da, Dionysos şenliklerinde icra edilen koral od türü. 20 D 21 J 22 G 23 B 24 G 25 A 26 G 27 G 28 D 29 G 11 1 41 77 73 56 30 G 31 C 32 A 33 A 34 D 35 F 36 K 37 G 38 B 39 E J. Faslı yazar Tahar Ben Jelloun’un Kör Melek adlı romanının konusu. 40 A 41 I 42 A 43 B 44 C 45 H 46 K 47 K 48 E 49 J 21 67 16 49 8 50 B 51 B 52 C 53 A 54 K 55 F 56 I 57 H 58 A 59 G K. Herhangi gizli bir şeyi, açığa çıkarma, yayma. H Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Duygu Asena’nın bir romanı. 60 B 61 B 62 B 63 A 64 A 65 A 66 E 67 J 68 L 69 A 70 46 54 47 36 71 G 72 C 73 I 74 G 75 G 76 G 77 I 78 A L. “Cebrail ...” (Fransız yazar Jean d’Ormesson’un bir romanı yalnız sessiz harflerini yazacaksınız). 42 53 64 63 58 78 32 40 19 69 25 33 65 F. Kafkasya’da yaşayan bir halk. 18 68 4 B. “Benim sadık yârim kara topraktır” diyen halk ozanı. 10 31 14 52 15 44 72 D. “Bir sırrı sürüklüyor terlikler pıtır pıır / ... sofalarında” (N. F. Kısakürek). 13 20 28 34 5 35 55 6 17 1020. sayının çözümü: A. KÜLLİYEN G. Aylak Adam romanının yazarı. 74 29 71 22 26 61 62 38 60 7 43 3 23 51 50 E. Cilo Dağları’nın en yüksek tepesi. C. “Antikacı ...” (Charles Dickens’ın bir romanı). 76 24 59 37 30 27 75 H. Taya. 9 48 66 39 2 RED, B. IRIPLARIN, C. RÜKÜŞ, D. MİHO, E. INGRİD, F. ZOBU, G. IRKİYAT, H. YÖNSÜZ, I. IMMANUEL KANT, J. LÜ, K. LEVİ, L. AĞLASUN, M. REPO. Şiir: “bir güneşin olması olur / kıyısında pupa yelken / vardır ölümün hüznü / mezarların tekilliği yoktur.” SAYFA 31 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle