05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

...KISA KISA... Ë Hakan ÇELİK İ lk kitabı Nazilerle Beş Yıl‘dan sonra yine bir yolculuk kitabıyla okurlarının karşısında Önay Yılmaz: Bandırma Yolcuları... Yılmaz, yeni kitabında, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Bandırma vapuruyla gerçekleştirdikleri, ulusal kurtuluş savaşının başlangıcı sayılan üç günlük zorlu Samsun yolculuğunu ve yolcularını ele alıyor. Kurgulanmış belgesel roman havasında yazılan kitapta, yazar, Mustafa Kemal’in dava arkadaşlarının çocukları ve torunlarını da sürpriz bir yolculuğa çıkarıyor. Onların ağzından pek bilinmeyen bazı ilginç anılara da yer veriyor. Böylece okuyucular, “Bandırma yolcuları nasıl seçildi?”, “Yolculukta neler yaşandı?”, “Samsun’a gidiş kararı nasıl verildi?”, “Zaferden sonra Mustafa Kemal, dava arkadaşlarına vefa borcunu nasıl ödedi?”, “Kimler Mustafa Kemal’e suikastten yargılandı?”, “Bandırma’nın pusulası bozuk muydu?”, “Kaptan acemi miydi?” gibi soruların yanıtlarını da bulma olanağına kavuşuyor. Fizik doçenti olan akademisyen sevgilisinden ayrılan, uluslararası alanda tanınmış ve başarılı Profesör Yiğit, tarihi Bandırma yolculuğunu ve yolcularını anlatan bir tur organizasyonuna anlatıcı olarak katılır. Gazeteci Leyla, mesleğinde iyi bir kariyer olarak gördüğü bu tura katılarak gazetesi için yazı dizisi hazırlamaktadır. Amacı başarılı bir gazeteci olmaktır. Ama bir başka gazeteci arkadaşının fikirleri yüzünden de gazetecilik mesleğini sorgulamaktadır. Yolculardan üniversite öğrencisi Sunay, tarih konusunda çelişkiler içindedir. Gayri resmi tarihe daha fazla ilgi duymaktadır. Bu tura, Samsun’a yapılan yolculuğun resmi tarihteki gibi olup olmadığını öğrenmek için katılır. Aradığı yanıtı bulmaya çalışmaktadır. Turu düzenleyen işadamı Yetkin Bey’in tek amacı Cumhuriyetin ne gibi güçlüklerle kazanıldığını yolculara göstermektir. Ancak baskıcı karakteri yüzünden oğluyla so Bandırma Yolcuları runlar yaşamaktadır. Bir başka tur yolcusu Servet Bey de, kızıyla yaşadığı sorunlar yüzünden vapurda çok sevdiği eşiyle kavga etmiştir. Yazar, yukarıda da değinildiği gibi ilginç karakterler oluşturmuş. Bunlardan biri olan üniversite öğrencisi Sunay’ı resmi tarihi sorgularken, tarih profesörü Yiğit’i ise resmi tarihin savunucusu konumunda görüyoruz. Sunay karakteri, resmi tarihi sorguluyor. Ama karşısına, konusuna hâkim biri çıkınca onu dinlemeyi bilen biri. Meraklı, sorgulayıcı, öğrenmek istiyor. Mustafa Kemal’in insanüstü özelliklere sahip biri olarak gösterilmesi onu rahatsız ediyor. Onun da hatalar yapmış olabileceğini düşünüyor. Mustafa Kemal’i hatalarıyla, doğrularıyla bir insan olduğu için sevmek istiyor. Mustafa Kemal ve cumhuriyetin savunucusu olan Profesör Yiğit de, yeri geldiğinde resmi tarihi de, gayri resmi tarihi de sorgulayan biri. Yine kitapta gazeteci Kerim karakterinde medyanın içinde bulunduğu duruma da eleştirel yaklaşılıyor. Ama gazeteci Leyla karakteri, olaya Kerim’den daha farklı bakıyor. Kerim medyanın geleceği konusunda umutsuzluk yaşarken, Leyla bunların düzeleceği umudunu taşıyor. PUSULASI VARDI, KAPTAN TECRÜBELİYDİ Yılmaz, bilinenin aksine Bandırma vapurunun pusulalarının olduğunu, kaptanın acemi olmadığını, bir yüzbaşının vapura yüzerek bindiğini, bir geminin Bandırma’ya teğet geçtiğini ve daha birçok ilginç olaya ve anıya yer veriyor kitabında. Bandırma vapuru kaptanı İsmail Hakkı (Durusu) Bey’in torunu Nejat Ulugöl’ün dedesinin vasiyeti hakkında söyledikleri oldukça dramatik: “Dedem, yaşamı boyunca ‘acemi kaptan’ ve ‘kullandığı gemi pusulasızdı’ şeklindeki anlatımlardan rahatsızlık duymuş. Ailesine de, ‘Eğer bu yanlışlığı düzeltemezseniz gözlerim açık gider’ diye vasiyette bulunmuş. Ne yazık ki dedemin gözleri açık gitti. Biz sağlığında bu yanlışlığı bir türlü düzeltemedik” Semih Gerçekçi de, babası BandırÖnayYılmaz ma yolcularından Üsteğmen Arif Hikmet Bey’yle ilgili bir anısını şöyle anlatmış: “İsmini vermek istemediğim büyük bir komutan saltanata bağlı ama çok kıymetli bir kumandandı. Atatürk bir gün Refet Paşa ile babamı çağırıyor ve, ‘Uçan kuşa muhtacız. Bizim o komutana ihtiyacımız var. Bu adam bize karşı ama siz dirayetinizi gösterin, onu bize kazandırın. Gidin, ikna edip Ankara’ya getirin!’ diyor. Refet Paşa ile babam gidiyor ve uzun uğraşlardan sonra o komutanı ikna ediyorlar ve Ankara’ya getiriyorlar... Bu komutan İstiklâl Savaşı’nın kazanılmasında büyük rol oynayan komutanlardan biri...” Yine Bandırma yolcularından Binbaşı Kemal (Doğan) Bey’in kızı Ayfer Neyzi de babasının şu ilginç anısına nakletmiş: “Yola çıktıktan az sonra bir İngiliz gemisinin sinsice onları izlediğini fark ediyorlar. Bandırma vapurunun bütün ışıkları zaten sönük... Arkalarında bir büyük bela onları izlemekte... Suların hışırtısından düşmanın onlara çok, ama çok yaklaştığını anlıyorlar. Gemi yaklaşıyor, yaklaşıyor, yaklaşıyor... Sonunda Bandırma vapurunu adeta sıyırırcasına, hemen yanı başlarından geçip uzaklaşmaya başlıyor. Ve o anda güverteden derin bir ‘Ohh!’ sesi yükseliyor. Sanki uyumlu bir koro gibi, bir anda ve hep birlikte! Meğer hepsi dakikalardır heyecanla tuttukları nefeslerini aynı anda koyvermişler... Ve derin bir soluk almışlar...” DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ Albay Kazım (Dirik) Bey’in torunu Doğan Dirik de, dedesinin ağzından bir anısını anlatıyor kitapta: “Samsun’dan Havza’ya gidecektik... Otomobil bir dönemeçte, bir daha kolay kolay çalışamayacak vaziyette durdu, kaldı... Nihayet yarım saat ilerideki köye gidip, oradan araba tedarik etmeyi kararlaştırdık. Hep beraber yola çıktık. Mustafa Kemal, ‘Size yorulmamanız için bir çare tavsiye edeceğim. Dağ Başını Duman Almış marşını biliyor musunuz?’ diye sordu. İtiraf edeyim ki orada olanlardan hiçbirimiz bu marşı bilmiyorduk. Bunun üzerine gür ve dinç sesiyle notasını da tekrarlayarak marşı söyledi...” Yılmaz, ilk kitabında olduğu gibi, ikinci kitabı “Bandırma Yolcuları”nda da, tarihsel gerçekleri, bir roman tadında okurlara sunuyor. ? Bandırma Yolcuları/ Önay Yılmaz/ Alfa Yayınları, 2008/ 340 s. Ë Aysel SAĞIR Şehper, Dehlizdeki Kuş taki seslerin gerçek olmadığını, yinelendikçe anlamını kaybedeceğini, yok olup dağılacağını bilirim. Sudaki halkalara sığınmak hep işe yarar. Bazı insanlar için/ bazen insanlar için hayat kayboluşlardan ibarettir.” Lunaparkları, dönme dolapları, Şehper, Dehlizdeki Kuş’un en önemli metaforları olarak sunmuş okuyucusuna yazar. Lunapark alanlarını, katı, mutsuz eden, dayatılan gerçekliğinin karşısında hayatın temize çekildiği alanlar olarak sunan yazar, lunaparkları adeta bir antitez olarak öykülerinin ana teması yapmış: “Hayatımın en önemli günüdür; bir akşam karanlık çökerken fırladım evden. Sokağı bir nefeste, koşa koşa bitirdim ve kavşağa gelince durdum, işte orada; Suna var hayatımda, yanı başımda: Elbette seviyoruz birbirimizi, ölümüne hem de. Bu yüzden o akşam, herkesten kaçıp kurtulup lunaparka gitmeye yeltenmiştik. Düşünüyorum da... Beni anladığımdan da çok seviyormuş Suna, yoksa niye gelsin? O gece öyle gergindik ki, sanki lunaparka değil de, ucunda ölüm olan bir eyleme gidiyoruz... Aslında lunapark bir eylemdi onun hayatında ve büyük bir başkaldırı benim hayatımda; evden kaçıvermek, saatler, militan kız arkadaşım... Elimi uzatıyorum akşamın ortasında, bir kavşaktan Suna’ya. Beklemiyormuş, şaşırıyor... Sene 1977, en meşhur alet dönmedolap; biniyoruz.” TAKILI KALMAK KÖTÜDÜ Hüznün olmazlarla atbaşı gittiği öyküler birbirini A yşegül Çelik, Şehper, Dehlizdeki Kuş’da, büyümenin bedeli olarak ödenen yitirmenin, öyküsünü yazmış. Çelik, öykülerinde küçük şehirlerin sıcak, samimi sokaklarına, evlerine hapsolmuş yaşamları anlatmanın yanı sıra, gerçekleşmesi arzu edilen düşlerin, kavuşulmayı bekleyen sevgilerin, sevgililerin ve hayallerin sönmeye yüz tutan belirtilerinin izinden gitmiş. Anıları, yaşanmışlıkları ve yaşanacakları sözcüklerin bam telinden yakalayarak hayatın trajik noktalarına taşıyan yazar, kurulmuş yaşamlara yönelik ince eleştirilerini de ihmal etmemiş. Bu yüzden Şehper, Dehlizdeki Kuş’da yer alan öyküler, varoluş serüveninde en çok yara alan çocukların, kadınların, geneli itibarıyla güçsüzlerin öyküleri olarak da yaşanmışlıklardan süzülmüş. Değerler, sosyal zorunluluklar yüzünden iğdiş edilen hayatlara bir tür ağıt yakılan kitapta, insanın kaderine yönelik alttan alta işleyen hayatın yasalarına karşı oluşan çaresizlik durumları da dile gelmiş. “Hepsi bu kadar da değil, bazen iş edinip bütün bir caddenin bana seslendiği olur. Yıkık sinema, bakkal kepenkleri, manavın önündeki öteberi, kaldırıma yığılmış, apartmanın bahçesine dizilmeyi bekleyen taşlar, adımı birbirlerine devrederek yol boyu beni çağırırlar... Elbette dönüp bakılmaz buna, cevap verilmez. İsim denilen şey hayatın bütün lanetini üç beş harfe sığdırmaktır... Bu yüzden yürüyüp gitmekten başka çare yok. Zaten hayat tamamlayan, birbirini takip eden olay örgüleriyle bütüncül bir resim oluşturmuş kitapta. Küçük kız ve erkekler bir anda büyümüş, nasıl büyüdüklerini kendileri de fark etmemişlerdir. Yaşamı, okulları bitirmek, “doktor, avukat olmak” iyi işlerde çalışmak, evlenmek, çoluk çocuğa karışmak doğrultusunda bir görev gibi tamamlayıp bitirmiş, orta yaşlarının sonlarına gelmiş ve artık durmuşlardır. Tam da burada yine lunapark çıkacaktır karşımıza çünkü, “hareket devam ediyorsa, hayat, döngü, dönüş... Devam ediyorsa, takılı kalmak kötüdür. Bütün oyuncak ahalisi dönüp sana bakar. Çünkü gözüne kestirdiğin ışığa demir atmak için, bütün salıncakların dengesini bozarsın. Ayağa kalkarsın ki, yıldız seni hatırlasın, selamlasın. Kollarını açarsın; bütün mavi yıldızlar bedenine dolar, rüzgâr bedenine dolar...” Şehper, Dehlizdeki Kuş öykülerinde tanıştığımız karakterler aslında hiç de yabancısı olmadığımız, çok yakından tanıdığımız, hatta kendimizi de yerine koyabileceğimiz bir mesafeye sahip. Sonuçta öykülerde konuşan kişileri bize çok yakın hayatlardan seslendikleri için çok çabuk benimseriz. Sormaya cesaret edemediğimiz ve hep ertelediğimiz soruları, ıskalanan hayatları cesaretle ortaya döken birilerinin karşısında buluruz kendimizi. Kim bilir belki de o kişilerden biri de biziz. ? Şehper, Dehlizdeki Kuş/ Ayşegül Çelik/ Yapı Kredi Yayınları, 2008/ 80 s. SAYFA 18 CUMHURİYET KİTAP SAYI 970
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle