04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Bu da şiirin olanakları içinden bakmamızı sağlıyor. Şaire kazandırdığı ne olabilir? Ya da bu önemli mi? Önemli ise herhalde doğruları söylediğinden, muhalifliğinden, gerçeği kimsenin göremediği bir oylumda gördüğünden dolayı sürgün edilmesi, baskı görmesi, doğru dürüst iş bulamaması olur. Ya da burnunun sürtülmesi için bilinçli bir politika ile karşılaşması. Dahası hapis, işkence vb. ŞİİR BİR İNŞA SANATI Yazılarınızda şiirin bir kurgu olduğunu düşünüyorsunuz. Bunu açabilir misiniz? Yazılarımda şiirin bir kurgu sonucunda oluştuğunu, yani kurgusal olduğunu söylerim. Kurgunun kendisi değildir. Kurgu sonucunda oluşan bir yapı. Şiir bilinci, şiir düşüncesi, şiir sezişi sonucunda söze dökülmüş, üstünde kuyumculuk çalışması yapılmış, fazlalıkları atılmış, gerekli olan düzeltmeler ve ekler yapılmış bir yapı, bir inşa sanatı. Kimileri şiirin bir esin sonucu oluştuğunu söyler. Şairin esinli olup olmadığını bilmem ama bana göre esin denilen yukarıda anlattığımız şiir düşüncesinin, şiir duyarlığının ve sezişinin somutlaşmasından başka bir şey değildir. Nitekim şair şiiriyle esin de dağıtmakta, okuyucuları esinlemektedir. Günümüzde genç şairlerin şiirlerine ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir? Günümüz gençleri farklı bir şiire doğru gidiyorlar. Bilinçli ya da bilinçsiz, bu böyle. Yazılanlara baktığımda gençlerin istedikleri gibi, kafalarına nasıl eserse öyle yazdıkları bir şiir görüyorum. Daha çok bir iç dökme. Bu şiirin imgenin boğuntusuna gelmesi ise başka bir yanı. Cemal Süreya bu tip şiirlere bakarak şiirden farklı bir yazın türüne doğru bir kayış olduğu gözleminde bulunmuştu. Bu erken yargı gerçekleşti. Buradan varılacak yeri yine de merak ediyorum. Bunun dışında bir de geleneksel kalıplar (matris) halinde, uyaklı hatta vezinli, dili, imgeyi önemseyen ve geleneğe yaslanan farklı bir kulvar daha var. Ama imge bu şiirlerin çoğu için de bir zenginlik yerine bir handikap oluşturuyor. Bunun yanında geçmişi şiirine katarak yazan şairler de var. Bu da sevindirici. Şunu da gözlüyorum: kırkına yaklaşanlarda şiir giderek durulmakta. Bir de daha gençlerde daha bir güçlü bir atılım var, gelecek için büyük umut vaat eden şairler bunlar. Çok güçlü geliyorlar. 1980 doğumlulardan söz ediyorum: Seyyidhan Kömürcü, Ali Özker Özkarcı, Emrah Altınok, Onur Akyıl, Gonca Özmen, Özkan Satılmış, Mustafa Altay Sönmez, Selahattin Yolgiden, Can Bahadır Yüce, Serkan Ozan Özağaç, Ertan Yılmaz, Orhan Göksel... 1970 sonrasında ise şu isimler öne çıkıCUMHURİYET KİTAP SAYI yor: Şeref Bilsel, Ali Duman, Bünyamin K., Gökçenur Ç., Mehmet Erte, Selim Temo, Serkan Işın, Soner Demirbaş, Onur Caymaz, Kemal Varol, Azad Ziya Eren, Kadir Aydemir, Derya Önder, Zeynep Köylü, Hayriye Ünal... Şiire çalışan şiiri büyüterek kalacak yarına elbette. ÇOK İYİ BİR ŞİİRİMİZ VAR Şiirin, şiir dışı disiplinleriyle ilişkilendirilmesi genç şairler tarafından ne kadar önemseniyor? Yukarıda adını verdiklerimde şiir var zaten. Ama 1960’lardan bu yana ele alırsak ciddi bir biçimde şiir dışı bir etkinlik görülmüyor. Yani öyle yazılmış bir şiir görülmüyor. Hani şu şair şiirinde tarihten, şu şair de felsefeden yararlanıyor diyemiyoruz. Ama sıra lafa gelince mangalda kül bırakılmıyor. Hele ilişkilerin belirleyici olması, birtakım kaygıların kulislerde etkin bir biçimde ortama yansıması işleri iyice karıştırıyor. Genelde baktığımızda... hayat yalnızca sözcüklerin rasgele yan yana geldiğinde oluşturacağı bir şiirden ibaretmiş gibi bir tavır var. Aslında handikap da burada oluşuyor. Anlatılacak bir şey olmayınca, her şey özenle, ilginç gelen seçilmiş sözcükler arasındaki ilişkiye kalıyor. Yani şiirsel anlam rastlantıya bırakılıyor. Bu durum herkesin şiire soyunmasıyla iyice zıvanadan çıkmış gözüküyor, bir tevatürdür gidiyor. Genç şairlerin şiirlerinden de yola çıkarak günümüz şiirinin dille olan ilişkisi konumunda neler düşünüyorsunuz? Genç şairler şiirimizin geleceğidir. Çok iyiler de var, her zaman olduğu gibi ortalığı toza bulayan vasatlar da. Bir de onların üstünde ağabeylik, ustaçırak vb. ilişkisi adına çok oyun dönüyor. Çünkü gençler içten desteğe ihtiyaç duyarlar her zaman. Onların üstündeki her türlü oyunun içten ve karşılıksız bir desteğe dönüşmesi gerek. Ama herkes kendi yerini düşünerek genç şairlerle ilişki kurduğundan bu olmuyor. Gençler birilerinin etrafında öbekleniyor. Bu hoş değil. Tarikat ilişkisi şiirde de egemen. Ne yazık ki! Ama birçoğu eşit ilişkiyi de kaldıramıyor. Dile gelince… bir önceki yanıtta belirttiğim gibi: Şiir bir dil olayı olduğu kadar kendi araçlarıyla, kendi biçimiyle, insana özgü olan her şeyin bir anlatımıdır. Ama başka anlatım türleriyle anlatılıyor, anlatılabiliyorsa, bir boşluk yoksa ortada iletişim bakımından, bunları şiirin dışında bırakmak gerekir derim. Günümüz deyince gençlerin dışındaki şairler de işin içine giriyor. Bakın ben birçok ülkenin şairiyle birebir ilişki kurma şansına sahip oldum. Bu sebeple şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Çok iyi bir şiirimiz ve şiir üzerine birikmiş bilgimiz var. Herhalde ne söylemek istediğimiz anlaşılmaktadır. ? Aşk İlahileriGünümüze Hüzzamlar/ Metin Cengiz/ Şiirden Yay./ 108 s. 856 SAYFA 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle