Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
donnıek ve oradakı yaşamsal tatlarla oyalan mak gereksınmesı duyar Bunu da olağanus tu ayrıntıları bıle anımsayarak oldukça başa rıyla gerçekleştınr "Çocukluğumun U r beş yılı Uskudar'da geçtı Annemler bır fırma dan jılet ve ambala) kâğıdı alırdı ve bız geç saatlere kadar bu jıletlerı o ambalaj kâğıtlan na sarardık " (s 240) Bunun hemen ardın dan da ulkede yaşanan sosyo ekonomık du ruma gondermc yaparak, ' hatırladığım bır şey dc, demıryollarından komur topla maktı, kışı bu komurlerle geçırırdık," (s 240) der Kıtaptakı ızleklerden bın de "yalnızlık"ur Bıtıp tukenmeyen, yaşamının hemen hemen her "an"ını dolduran haşın bır yalnızlığı ya şar kahramanımı? " yas,adığım yalnızlık duygusunun bunca umarsız olduğunu, yıl lardır aklıma bıle getırmemıs.um "(s 243) İÇSEL ÇELİŞKİLER Kıtabı okudukça goruyoruz kı, kahrama nımı/ı rahatsız eden sorunlar yalnızca onun ıçsel bunalımlarından kaynaklanmamakta dır Demokrası kulturunden yoksun bır ul kenın ınsana duyarlı bıreyı olarak ulkesının, toplumunun sorunlarını da dert edınmekte, gezıp gorduğu yaşadığı ulkelerın, toplumla rın gerçeklerıyle karşılaştımıaktadır Yalnu ca bu durum bıle onda cıddı uyum sorunları yaratmakta ve ıçscl (,eh$kılerını çoğaltmakta dır îşte bu noktada " dcvlet terorunun kol gezdığı yurdumu (s 56) dıyerek toplumcu bır anlayışla çok cıddı eleştırıİer yapan, yaşa ma tanık ama sorunların bır kısmını ıçselleş tırmış, kahramanımızın "Yurdumdan yıllar dır uzakta olmak sık sık gıderek yakınkb, mayı denescm bıle orada yerleşık olama mak, daha doğrusu oraya, yurduma aıt ola mamak, doğrusu olmamak Çocuklarımızı karı koca mutsuzluğu pahasına buradakı sısteme uygunca yetıştırerek bu ulkeye ar mağan ettık Çocuklar bır yana, bu kışılık parçalanmasından ben nasıl kurtulaca ğım? "(s 253) dıyerek çok cıddı ozeleştınler yaptığını da goruyoruz Yaşamının buyuk bır bolumunu Koln'de getıren ve bu nedenle Alman kulturunu, toplumsal yapısını çok ıyı tanıyan kahrama nımız zaman zaman ("roman teknığı"nın de dışına çıkarak) ıronık salvolarla bu yapılar dakı olumsuzlukları da eleştırmekte ve boy lece okuruna gerçekçı bır goruş açısı ver mektedır "Koln'de Jcı gunde bır kadınlar, ayda bır çocuklar tecavuze uğrar Sık sık tak sı şoforlerı bır gunluk aks,am ışe çıkmışsa belkı de bırkaç saatlık hasılat ıçın dıreksıyon başında olu bulunur Benım bu bıldıklenn ancak bulvar gazetelerınde yer alanlar" (s 18), "Haftada bır banka soygunu yaşayan bu huzurlu ulkede, halkı rahatsız eden haberler basında ve televızyonlarda yer almaz, ya da bırkaç satırla geçı^tırılerek halk alıştın lır Butun bunlara ekleyeceğım Almanla rın da Turkler gıbı, tepkı reflekslerının mıllı yetçılık uğruna ığdış edıldığıdır "(s 19) Kahramanımız anavatanı Turkıye'ye gelıp umduğunu bulamadığında, va da ınsan yaşa mına ve haklarına aykırı şeylere tanık oldu ğunda da duygu ve duşuncelerını olduğu gı DI ortaya koymaktadır "Taksıden ındıkten sonra, nerede oturacağımıza bıle karar veremeden Çankaya'nın tepesınden yuruyerek tekrar aşağı, zengın çocuklarının cumartesı gunlen, en son model, pahalı arabalanyla, arabasına yarıştıkları, şımdı Protokol Yolu denen dık yokuşlu genış cadde bıtınce de Kuğulu Park'a gırmıştık ' (s 77) "Yolu ızı belırsız dağ koylerınde oturan, oturamayıp yangın anığı koylerını terk etmek zorunda kalan ınsanları, yalın yapıldak çamurlu yol larda yuruyen çocuklarını, ensesıne kurşun sıkılarak kım vurduya gıden, faılı meçhullar la kaybolan, kaybedılen yuzlerce ınsanı duşunuyor, bunca guzellıkler karşısında büe se vınıp gulemıyordum "(s 110) Yazarın kı^ısel yaş,antısından belırgın ızler tas,ıdığını duşunduren kıtap, anı, mektup, gunce, deneme, fılm senaryosu ve hatta ma kalelerden oluşan eklektık bır yapı Kendıne ozgu bır kurgu ve orgu yapısı oluşturmuş Bazı bolumlerın sonuna koyduğu efektlerle bıçemını ılgınç hale getırmış, hem de okuru na ozgurce duşleyebume, duşleme yeteneğı nı sınayabılme şansı da vermıştır "Işte tam buraya şıddet, nırpalama, ya da once zorba lıkla başlayan, sonra seyrı gelıştıkçe, ıkısını de gevşeten bır sevışme sannesı eklenebılır dı" (s 145) Yazın yaşamımıza egemen olan edılgın sa P U M H U R İ Y E T K İ T A P nat anlayışının genış ve yaygın atmosfen ıçın de "Fırdondu", duyargaları gelışmış, okuru nun daygusal yanını depreştıren, okuyanın ıçını sarsan, etkılı bır kıtap olarak ınsana ve ınsanlığa daır ışlevını, sanatsal yanını feda et meksızın becerebılıyor Bu bağlamda Isra ıl'ın Lubnan saldırısında ayaklannı kaybe den genç askerın tra|edısını, dunyanın en ba şanlı empatısıne, eğık yazılmış metru de sa vaş karşıtlığının en yakıcı anlatımlanndan bı n dıye ornek gosterebılırız "Sarışın genç kadınla tekerleklı sandalye dekı genç askenn dansı, neredeyse yarım sa at surdu Kadının yuzune, dolgun goğuslen ne bakarken, boynu yorulup bası goğsune duşen genç asker, gozlerını tam karşıya dıktı ğınde, kadının tıtreyıp bınlerce kez kısacık devınımlerle sarsılan Itulotundan başka bırey goremıyordu Sabanın uçu oldu Tekerieklı sandalyede oturan, ayaklan ko nuk Israıl askerının dans boyunca kurduğu hayal sanşın kadının dans boyunca gosterdı ğı yakınlığın, mutlu bır sonla dorufia ula^ma sıydı Kadın surerdı tekerleklı sandalyeyı dıs ko kapısındakı asansore, çıkarlardı odasına Genç askerı, sandalyesınden kucaklayarak kaldırmasına bıle gerck kalmadan ınce i}Cnt lı mınıcık kulotunu tek parmağıyla çıkarıp genç erkcğın kucağına oturabuırdı Saydam eteklı kadın, bu gozu peklılığı gosteremedı Oysa, ne kadar ıyı yurekL, ne kadar da ıyılıksevcrdı "(s 160) "Guney Lubnan'dalu sıvıl bolgeye yoğun saldırı emrı verıldığı anda, ne kadar sıvılı ol duımek zorunda olduğumuzu bılmıyorduk Ilkyardım arabasıyla kaçmaya çalışan sıvıl lerın ıçınde on yaşında, uç yaşında çocuklar on bır ayhk bebekler olduğunu bılmıyorduk Ama tum ılkyardım arabalannı, tanksavar la havaya uçurma emnnı aldığtmızı bdıyor duk tlkelerımız arasında onları oldurmemek, onlan bağı^layıp sağ olarak elımızden kaçır mak dıye bır şey yoktu Dort yuz bın ınsana, sekız saatlık bır sure ıçınde Guney Lubnan'dakı evlerını terk et me emnnı verme yetkısını almıştık Cana'dakı Bırleşmış Mılletler Kampı'nda korunduklarını sanan her Arap barakasında, kaç çocuğun yaşadığını bılmıyorduk Cana Multecı Kampı'nda yuzu aşkın ınsa nı oldurmek yalnızca on ıkı dakıka surmuş tu Arap kurbanlarunızın ustune on ıkı dakı kada, on altı bın top mermısı yağdırmıştık On ıkı dakıkada, kaç kez duşunebılırdık kı Onları, gururla, kahramanlıkla, kendını beğenmış bır delıİıkle oldur duk Makıne tıkır tıkır ısledı, her asker kayıtsız şartsız bu makınenın oır parçası oldu Kudus'e dondukten uç gun sonra, ben de o korkunç patlamayı yaşadım Hastanede uyandığımda, dızlerımın felç, ayaklanmın parça parça olduğunu soyledıler "(s 159) >p okunan kitaplar 1982 NOBEL AT ODULU GABRIEL GARCÎA MÂROUEZ BU KEZ KENDİ YAŞAMINI ANLATTI bugün tüm kitabevlerinde ANUTMAK İÇİN YAŞAMAK DİL VE ANLATIM Her oykunun, mektubun, guncenın altın da dennden derıne kendını bellı eden çok ozel bır anlam, çozulmesı guç bır şıfre var sankı Ya da konular, bolumler, parçalar ara sındakı orgunun ve yer yer anlatımın doku sundakı zayıflığın bır tur dışavurumu Belkı de bu nedenle ortaya konan metnı roman olarak değerlcndırmeyecekler de olabılır Dokusunun zayıf olduğu bır başka ve onemlı unsuru da dılıdır kıtabın Bu yazının ılk alıntısındakı ( ) noktalı yerde bulunan "barındırır ıçınde" sozcuklenn yınelenme sınde olduğu gıbı, "Kısı bu komurlerle geçı nrdık"(s 240), "benım lcendı yaşa mım"(s 252), "uygunca yetıştıre rek"(s 253),"benım yazıp yazamayacağımı bılmeden"(s252), "yangın yanığı"(s 110) vb anlatım bozukluklarına ve ozelfide "zamır" enflasyonuna rastlıyoruz Bazen bazı sozcuk lerın hem eskısının, hem de yenısının, ya da yabancısuıın kullanıldığını da goruyo ruz "seyr", "refleks", "medya" gıbı Romanın (bu kavramı kıtabın ustunde oy le yazdığı ıçın kullandım) benım açımdan en zayıf yanlarından bırı dıl ve anlatım, dığerı kurgu ve en onemlı yanlışı da sevgıyle raşız mı yan yana getırerek "sevgı faşızmı"(s 197, 254) gıbısınden "sekter" bır anlayı$ sergıle mesıdır • Fırdondu /Ozgen Ergın, Roman/ Dunya Kıtaplart/ 255 sayfa 811 yinUiri.com SAYFA 11 SAYI