Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
va çıkarmak ve aralarındaki etkileşim lerin şimdiki durumunu anlamak açıktır ki bürün bir Tarihsel Sürecin tam bir çözümlemesini gerektirir. Bir öncekı soruyla bağıntılı olarak sorarsam, felsefe bu snrunlara ne gibi bir çözüm getircbilir? Felsefe böyle bir anlanıa etkinliğinin kendisidir, kavramsal olanın yine kavranıın kendisi yolııyla bilinmesidir. Anlamamak edilgin olmak, özgürlüksüz olrnak, yanlış vapmaktır ve görüngü dü zeyini bile anlamamak ise Türkiye'nin tüm tinsel boyııtlarda başına geldiği ve yaşanıakta olduğıı gibi tarihsel sürecin kendisinin dışıııdakalmaktır. Anlamak, gerçeği bilmck isc hıç kıışkusıız doğru olanı, güzel ve iyi olanı yapmak demek tir: Kurarn ve Kılgı birdir. Insan özscl doğası gereği lyilikten, Gerçcklikten ve Güzellıktcn yanadır, iyi olanı islcr, Gerçck olanı biliı ve Güzel olanı beğenir. Usun bakış acısına göre, gerçeğin nilgisi gerçeğin eyleminden, kuram krlgıdan hiçbir biçimde ayı ı değildir ve iyi ancak onıı bilenin eyleminde yaşama geçiriliı. Köıülük, erdemsizlik yalnızca bifgisizliktir. tnsutı douasının Güzellik,( )zgüı lük ve Gerçekliği değil aına karşıtlarını doğrulayacağı kıımntıısıı Usa ait ola maz. O ziiman sorıın bu Kavramlann bir bakıma kolektif bir dünya bilincinde Dünya Tini açınma, gelişmc, ve sağlamlaşmalarını ilgilendirir, ve bu bilgi doğası geıeği telseli ya da kıırgul bil gidir. Doğal bilinç, A = A ilkesine bağlı olarak değişimi yadsıyan statiikocu bilinç bu eytişimsel bilgiye yeteneksizdir. Aına böyle bilinçler de özsel olarak Usun görüngüleri olarak görüldüklc rinde, hiç kıışkusıız eytişimscl açınıma yeteneklidırlcr. Genc de dünyanın ekin sel gclişimi ycni kuşakların claha keııdi leri eskimeden bu statükocu sal bilinç biçiminin gerçeğini görmelerine bağlı dır. F'skiyeni yetıileştirmek görcli ola rak daha güçtür, daha az olarıaklıdır. Felsefe kıırgul lelsete kendine yeni kuşaklarda yer açmalı, göreciliği, kuşkuculuğu, görgücülüğü gcrçek belirle niınlerinde ve karakterlerinde anlamış ve böylece umııtsuzluğa, kötümserliğe ve değersizliğe bağışık ktlınmış özgür bilincin alanında açınmalıdır. Felsefe nin bu tarihsel görev için hiç kuskıısuz yeterli birikimi vardır. Onemli olan şev yeni kıışakları modern nihilizme yenik düşmeden idealizme kazanmaktır. Cerck bııgunkıt felsefı eğılimleri lanımlark.cn, uz hazı tcrimlcri, omeğı/ı "doğal bilinç," "kuşkucu bilinç," "duyu lar yoluyla fehefcyafnna," "görgücü lük" gibi tcrimlcri "cvren sel u t" terımiyle kar\ıtlık ıçındc kullanıyorsunuz. Bu karşıtlıhlarltı ijadc ctttfcınız fehefc ideleritün dünya sarıtnlarına yakla^ımı nastl tammlaruıbılır MZCC? Modern felsefe Modern lelsefeeilik Batı damgalıdır. Bu düzeye dek onıı temellerini Klasik Yıınan felsefcMiıde bulan bir sürecin olunılu bir evresi olarak, usun sürekli açınımının bir kapısı olarak göremeyiz. (Nietzsche ve 1 leidegger'in Platonizme nasıl baktıklaıını aıııııısamalıyız: Nihi lizınPIatonizmin vargisidır). Âvrupa'da boş inanç süreciııe karşı ayaklanan Ra tılı Aydına ait görgücülüğiin (ve ku^kucııluğui)) asıl Balı lelseresı dediğııniz düşünce açınımı ıle nasıl çakıştıgını, nasıl onunla l>ir ve aynı nldug'uruı görme liyiz. Aydınlannıa düşünürleri arasında John Locke, David I fııme, Voltaiıe, Di derot, ve İmmanuel Kant gibi adlarm birinci sıraları doldıırduklarını biliriz. Yine aynı adlarm tam olarak modern Batı ielselesinin bırincil adlan oldugu nıı da biliriz. Bııgün de Batı akademizmi bütününde ııssalcı Descartes ve Spinoza vc Leibniz ve Hegel'i kendi tinine ait olmayan yabancılar olarak kabul eder, ve bıına karşı Hume, I ,ocke, Kanr gibi görgücü ve kuşkucııların düşüncelerini başlıca eğitim çizgisi olarak seçC U M H U R İ Y E T K İ T A P meyi sürdürür. Uluslar hiçbir zaman ait oldukları ğinin bir islevi olduğunu ve kavramın özModern entelek Popper, Kuhn, Fa sel olarak karşıtı ile ayrılmaz birlik yoluytüellerden örneğin büyük Zamansal Siirecin, Dünya Wittgenstem ve yerabend, vc sayıla kavram oldugunu, Herakleitos'un eysız postmodernist Tarihinin neresınde durduklamu Austin için vasanın tişiminin bu çok eski dersini kavrayamadüşünür ve yazar dı. Çatışkının, karşıtlığın valnızca öznel gcrçek anlami yine anlamış değıüerdir. Kollektif bugiin Batı akadebilincin değil ama nesnel dünyanın da aynı AngloSaxon kilinçleritıde evrensel insanlık miznıinin atmosgerçekligi olabileceğini düşünemedi. Ve görgücülüğün bir degerlcrt değil ama tikel ekin sel baştca sözcüsünün, ferini belirleyen hiçbir zaman an Usu hangı usüstü gözbilimsel nozitivist değerler belirleyicidir. hireysel Thomas Hoblem noktasından çözümledigini de sor ve moral nihilist gulamadı. Insana gerçekligi yadsıyan felbes'un bir deyiminUluslar oldukları düzeye dek, tonları üretirler. sefesi Tarihe, insan özgürlüğüne, insan de özerlenir: Evrensel lnsanlığın dtşında, değerine, insan onuruna karşı direnişin Postmodernist"The command aslında gerısindedirler. saflarına katıldı. Yüzyıllar boyunca savıSosyalist Richard of the sovereign" :: sız öğrenciyi kötümserlifte, umutsuzluRorty "Fclsele öl"Hgemenin bııyruğa. iclealsizliğe eğitmenin nizmetçisi oldu. dü" derken hiç kuşkusuz dürüsttür, i磻• Idealler tehlikelidir, ama insan doğası tendir ve doöru bildiğini söylemekte(Tiim lng. alıntılar: Enc. Britannica, kaçınılmaz olarak bu riski göze alır. Indir, Diyalektık düşünceye kapalı anali 1986,20,715). smıuı evrensel doğası onu her zaman idetik bakı^ açısından baktığı düzeye dek, Varolanı eleştirecek ve ortadan kaldıalleri göze almaya belirler, çünkü Us salt felsefe olarak görebildiği şcyin gerçek racak olan ereksclideal belirleııimlere, görüngüde, salt sonluda, salt geçici ve te salt kendi kategorilerinin bir yansı^ evrensel usun kendisine karşı çıkmada göreli ve değersiz olanda doyum buiaması, salt kendi öznelliğinin bir izdüşü gösterilen bu tarihaşırı söz birliği görmaz, asluıda eytişimsel doğası onu saltık mü olduğu düzeye dek, ölü olan şey tam gücülüğün evrensel tutucıı doğasını, olarak sonlu olanı aşmaya belirler. îdeolarak kendi bilincidir. Analitik düşün Tarihe direnişini sergiler. aliznı aııeak Usun kendi ölçünlerinin ger ce diyalektik gerçeği göremez. YalnızBu bakış açısının özetini vine usıı çek olduğunu, ve bu ölcünlerin gerisinca kendi yanılsamasını göriir. Bu bilin ikincil sayan bir başka kuşkııcuda, imde kalan değerlerin saltık olarak aşılaca cin sözcüsü olduğu görgücü göreci gemanuel Kant'ta bufabiliriz. ğını doğrular. Onemli olan şey ideallerin leneğin bakış açısından Batı = Batıdır. "lnsanın yamuk tahtasından düzgün kendileri ortadan kalkmaya belirlenmiş Değişrnezdir. Çünkii karşıtlıksızdır ve hiçbir şey üretilemez" (Salt Us Sınırla duyıısal, sonlıı, göreli belirlenimler olup bu analitik karşıtlıksızlık bir süredir rı lçersindc Din'de). olmadıklarının bilincidir. însan doğasıözelliklc ve öncelikle dizgenin postmoKant bir kişi olarak nihilist değildi ve nın özgürce açınımının korkutucu olduderıı sözcüleri tarafından anlatılır ve sa dizgesi ve felsefi öncülleri ile tutarlı olmağunu, nıınun postmodern baslulanışının vunulıır olmııştıır. Bu çözümlemcci bayan kişisel bir moral tııtum önerdi. Ama haklı olduğunu düşünmek için usdışı kökış açısının karşısına özsel olarak eyti felsefenin öznel kişisellikler ile, özsel olatümserlik dışında hiçbir neden yoktur. şimsel olan evrensel us kavratnını çıkar rak "yaınukluk"tan gelen moral öneri Eğer insan doğasından korkmak ve böynıamız yeterlidir. Vargılar açıktır. lerle hiçbir işi yoktur. Kant hiç kuşkusuz lece onıı bastırmak doğruysa, o zaman görgücü de değildi. Ama tıpkı görgücü Evrensel düsünce (îüzellik, Üzgürlük ve Gerçeklik yok eler gibi an Usun üzerinde ve ötesindey Bu usdışı bakış açıları analitik olma dilmclidir. Ama felsefe basından bu yadi ve onıı kendini denctlemeye, idealleortak paydasında birleîjirler. Tümü de na Tarilıiıı tüm posası içinde neyin değer rinden vazgeçmeye, tam olarak kendini diyalektiği yadsırlar. Tümü de duyusal olduğunu kavramıştır ve bu sorumlulusoıılu görüngiı dünyasına uyarlamaya caöğeleri felselelerinin çıkış noktaları, il ğu üstlenme hakkından vazgcçmesi Usun ğırdı. Çünkii sonlu ancak sonlııvu bile keleri olarak kabul ederler. Tümü de bilir, ve Kant'ın kategorileri sonsuz gertam olarak özgürlük olan gerçek doğasıanlak telseleleridirler. Cıörgücülerın na aykırıdır. • çeklıği kavranıakiçin yeterince güçlü de moral belirlenımleri haz ve acı duyulagillertli, çünkü eytişimsel çatışkılara dürından çıkaısamaları, nihilist Nietzsc şerek kendilerini cürütüyorlardı. Kant AZİZ YARDIMLI FELSEFE SOhe'nin içgüdııye sarılması modern mosonsuzluğıın tam olarak karşıtların birliRULARI 18.08.2003 Sayfa 4 / 4 ral göreciliğin açınımını hangi 'felsefe ler'de bulduğunu anlamamız için yeterlidir. Bir çocuğun mantığının bıle atılayabileceği olgu, göreci bakı^ açısından yalnızca Doga ve Tin Bilimlennin değil ama Tüze, liire, Törellik, CJüzcl Sanat gibi tinsel alanların kendilerinin olanak sızoldukları, çünkii tümünün deevrcnsellik belirlenimi üzerine dayandıkları olgusu bu göreci bakış açısından yadsınır çünkü evrenselin kendisi yadsınır. Fvrensel dü^üncedir, duyum değil. Dıı yusal olan özneldir, tekildiı, yalıtılmHjtır, ve kişiye göıelidir. Çözümseldir, ana litiktir. Yine bu bakış açısından ancak görgiil olan, ancak duyusalalgı zemı ninde algılanabilen geı cek ve var t>lduğuna göre, hiçbir Us, hiçbir evrensel Kavram, hiçbir Idea ve ideal yoktur. Bu dııyusalcılığın vargıları yeterince açıktır. İngiliz yararcısı Bentham "Rights (hak) is the child of the law," diye yazıyordu; "from real law come real rights, bııi irom imaginary laws, from 'law of natııre,' come imaginary righls." "Natural rights is simple nonsense.' :: "Hak yasanm çocuğuduı, olgusal yasadan olgusal lıaklar gelir; ama imgesel ya salardan, 'doğa yasası ndan imgesel haklar gelir." "Doğal hak bütünüyle saçmadır.' Burada "doğal hak" gelişmekte olan Batı rinının pozitil yasalarının arasına girmeıniş evrensel insan haklarmı, Tüze tdealıni anlalıı. Bir Tüze Ideali, bir Duyunç Ideali, bir Türe ideali modern Batı için sömürgeciliği, köleciliğı ve anamalcılığı engelleyici olurdu. Batının bu küıesel eylemlerine eşlik eden kitle • Nigeıgale'in sel moral bilinç biçimi hiç kuşkusuz •MetaıkaranMikelaııfLEhego görgücülüğiin bir yaratısı değildir. (Jör gücü düşünür yalnızca ZamanınTinine anlatım vermekledir. Kuşkucu flııme da Benthanı gibi düşünür: "Natural law and natural rights are ıınreal metaphysical phenomena" :: "Doğal yasa ve doğal hak olgusal olmayan metafiziksel lenomcnlerdir." Farklı bakış arayanlar v detaylarda gezinme steyenler için S AY I 7 0 6 SAYFA 13