Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O şimdi bir çıra, bir yanarca; on yıl öncesinden çok daha parlak, daha kamaştırıcı, gökkuşaklarıyla bezeli çehresiyle, yanışlarla ışılayan gözleriyle her yakayı aydınlatabilir o... Sonsuzca... "2 Temmuz Dünya Aydınlanma Günü"nüz kutlu olsun! /W*J.SADIK ASLANKARA O tekilerde bu ölçüde görünmüyor. Hayır. Memet I'iıat, Fethi N;in, onların ardıli olarak alınabilecek yazarların hiçbirtnde Nurulluh Afaç, Asım Bczırci'deki gibi bağdaş kıırup köşeve verleşmiş değil! Daha oncekıler örnckse Cevdet Kudret, Sabahattin Eyuboğlu, Vcdat Günyol /.aren Araç'ran biraz da arkadaşları gibisine söz cdivor. Onların bu tutumu, Ar.ıç'ı ister istemez dııze indiriyor, ııçmusına i/in vermiyor onun. Ncki Bezirci'nin Araçkarşısındaki tııluınıı çok iarklı. ünda Ataç, çok ayrık sı, çok onemİ! bir konuma sahip... Sokrates'le Platon ya da Platon'la Âristote les arasında görüldüğünce karmaşık bir ilişki olduğu açık bunun... Bu ikililer birbirinin öğretmeni, öğrencisiydi, oysa Alac'la Bezirci'nin böyle bir ilişkisi olmadığı gibi, yüz yüze görüşmeleri de pek söz konusu olamazdı herhalde. Bezirci nın askerlik görevi için Ankara'ya gittiği tarih, ayııı zamanda Ataç'ın aramızdan ayrıldıgı tarihti: 1957... Bir başka deyişle Bezirci, eleştiriyle ilgilenmeye kovııldıığuncla Ataç, bizlere veda etmeve nazırlaıııvordu artık. I )emek kı aralarındaki ilişkinin kaynağı yazılı metinlerdi. Bir Ataç uznıanı olarak Konıır Frtop ne dcr bilcmem ama Bezirci, bunu çok aşan bir bağlanma içinegırmiştibelkı Ataç'akarşı... Yaniölumünden sonra onu zengin bir okumay la alımlamış, ardından çıraklığına durmui? ama her çırak gibi ustasını aşmaya çabalamış, bu arada onunla boğıışup kıyasıya çatışmış olmalıvdt! Bezirci'den nenclere kalan lar, yapılan eleştirivi daha bir hoşgörüy le, serinkanlılıkla karijilayabilirler, verilen yargıların az ya da çok etkısinde ka labilirler." (259) Oyle anlaşılıyor ki Bezirci, eleştirilerinin genclere gittiğini düşünüyor, sonuç ta ise genç insanlar için yazdığını dile getiriyor bir bakıma. Dahası, onları kırmamak için nasıl özenli olduğuna değinıyor bir denemesinde, örneğin "Fleşlirirken ne güçlükler, ne acılar çektiğimi anlata mam!" diyor. (57) Gençler bu denemelerle ilgilenmeli! Oturup baştan sona okumalı Bilimden Yana ile Nurullah Ataç'ı .. Bu arada Be /.irci'nin tüm yapıtlarını yavımlayan Evrensel Basım Yayın'ı da kutlayayım, bu değerbilir tııtumu nedenivle. Asım Bezirci'nin, ustasına özgülediği Nurullah Ataç (1968 / Evrensel, 1998) başhklı çalışması, bir bakıma bu hayranlığın, bağlılığın ipuçlarını verirken, onunla çatışma noktalarını da büyük bir açıkhkla ortaya koyuyor... Bu çok doğal sayılmalı! Düşünce tarihi ile her bir sanat türiiniin kendi tarihi bunun yüzlerce örneğiyle dolu değil midir? DiyaJektik bağlamda çırağın ustayla çatışmaması, yetkeye karşı derin hayranlık duyup onu kıskanmaması, nefret duygulanyla bir kaşık suda boğmaya yeltenmemesi olası mı? Zaten uygarlık bu çatışmalarla çıkmıyor mu ortaya? Ister bilimci, isrer düşünccci, ister sanatçı olsun gelişmenin dıyalektik örgüsü bu yolda zorlamıyor mu bireyi? Nitekim Bezirci'nin, Nurullah Ataç'ta dile getirdikleri, derinlerde yatan bu mantıksal bağı da ortaya koyuyor bence: "Nurullah Ataç eşine az rastlanır bir yazarımızdı. Bütün varhğını edebiyata adamıştı. Yüreğini de, kafasını da edebiyat doldurmuştu." "... Onunedebiyatımız kadar düşünce yaşamımıza da birçokyararlıkları dokıınmuştur." "Edcbiyatınııza buııca katkısı olan Ataç'ın yeri ve önemi, yazık ki, uzun süre gölgedc kaldı. Gerçi yazılarında Ataç'ı övenlerya da ycrcnlcr eksik olınadı. Ama, saglığında, kimse onu inceleyip değerlendiren birkitapçıkannadı." "Ataç'ın80'iaşkın dergi vegazetede400()'i aşkın yazısı çıktığını açıklaınak isterim." "Ataç'ın eleş tirideki yeri belirlenmedikçe bizde bir SAYFA 18 Ataç ve Badrd: Usta Çırak Çatişması Bezirci'nin, gerçekien de genç denemecilerle, eleştirmenlere ö^el yer açtığı gorüluyor. Ornekse ^(ivle divor onlur için: "Cıençarkadaijlardan Mehmet Ergıın, Mehmet Bayrak, Ahmet Tellı ve Mehmet Yasar Bilen ya/.ılarını sevgivle, umııtla, ılgiyle izlediğim eleştıımenler ' (2W) Bilimden Yana'va aldığı bu stizleri Bezirci, ilk olarak 198ü'de 'Yazko Edebi yat" dergisinde söylemiş... Bezirci'nin genç şairlerden, oykücü lerden, genç eleştirmenlerden söz açması boşuna değil elbette. Çünkii o, ya/.ını mızın bu tomurcuklanmayla gelişeceği, serpileceği kanısında... Nitekim Fethi Naci de yazısının ba^lığına taşımıştı bu yöndeki bir yaklaşımı nı: "Hoij Cîeldin Semih Cîümus!" (Jerek Bezirci gerekse Fetnı Naci, genç eleijtirmenlerin önemini derindeıı kavramıştı.. Pekı bizler genç şairlere, oy kucülere, romancılara, ovun yazarlarına gösterdiğımız ılgınin gıdımını genç cleştirmenlere sunabiliyor muyuz acaba? Şuracıkta dergılerdeyayımladıkları calışmalarla adlarını duyurmu^ görünen ki mi yazarlarımızın, bu alana doktııkleri emek nedeniyle adlarını anmayı görev biliyorum: Hasan Akarsıı, Cumhur Aslan, Nalan Barbarosoğlu, Behçet Çelik, Altay Ömer Erdoğan, Kemal Cîündüzalp, A. Ömer Türkeş, 1 lürriyet Yaşar, Hayri K.Yetik, sonra adlarını anamadığım, bağıslasınlar beni, belki de henüz tanıyamaaığım daha niceleri... Hepsi de, bu alana taşıdıkJarı erke nedeniyle sev giyle, minnetle anılmalı! Bezlrclnln Ataç kar$ısındaki tutumu çok farfclı. Onda Ataç. cok aynksı, cok önemll bir konuma lyi de bilebildiğimce bu adlar 1970 ön sahlp... cesi doğumlu. 1970 sonrasında doğanlardan var mı eleştiriye yönelmiş olan? Eleştirmenliğinin başlangıcındaki bu eleştirmenin yolunu bulnıa!)i zordur; Ya 1980'lerde doğanlardan? Yirmilerini yaklaşımın ardından yıllar sonra konubulsa bile, Ataç'la düriistçe, nesnelce hcsüren, pek pek otuzuna varmış kaç ya <!& yeniden döndüğiinde bu kez de şöy zar adı verebilirsiniz bana? saplaşmadan yolunda ilerleyemez."(13 le söylüyor Bezirci: vd.) Hadi bir örnek benden olsun; Erdem "Doğrusu, bu girişimi hâlâ gereksiz BedrcrntaBeftlriAnlayışinda öztop... Peki kaç ad daha ekleyebilirsibulmuyorum; yaşlılardansa gençlerle ilniz.buna? GBnçMfin YBPI gilenmeyi hâlâ yararlı buluyorum. Fakat Öyleyse Sıvas'taki yangın sürerken, bir Hleştiri geleneğimiz var yok, buna ku nesnel eleştiri ve kuram açısından bu çeadım daha atmak istiyorum, Bezirci'ye lak asmadan "var" deyiverin şimdilik. şit bir ölçüte bağlanmayı da artık doğru gönül borcumuz nedeniyle... Üzerinde asd durmak istediğim, bu görmüyorum." "...BundaşugerçeğikavBu adımı yalnız Bezirci adına değil gelenek içinde gençlerin her zaman özel ramamın da payı oldu: Bugünü değerAtaç için, Memet Fuat için, Fethi Naci Bir ycre sahip olduğu. Ataç'la başlayıp lendirmek dünü de değerlendirmeyi geiçin de atmalıyız... Memet Fuat'la, Fethi Naci'yle süren, rektirir." "Bundan kurtulmanın eleştir Evet, bütün dergileri, genç eleştirmenşimdilerde Semih Gümü^'ün, l'eridun men için tek yolu var: Genç / yaşlı aynlere sahip çıkmaya çağırıyorum. Andaç'ın da omuz vermiş gtjründüğü mı yapmamak, kuşaklar karşısında nesSöze, "yaktığınızoadam" diyegirmişgenclere yönelik bu ilgide Asım Bezirci nel davranmak... Kılavuzluk, destekçitim geçen hafta... nasıl bir tutum izliyor? Şıı sözlcr Bezirlik, eğiticilik gibi yüksek görevlerden kaBırakın onlar, öyle düş,ünsün... ci'nin: çınmak..." (Bilimden Yana; livrensel, O şimdi bir çıra, bir yanarca; on yıl "... Gençşairlerlehikâyeciler daha bir Dördüncü Basım, 1995, 29, 30, 31, öncesinden cok daha parlak, daha kaçekiyordu beııi, onlar için vazmak daha 5 3)Bezirci, Fser Gürson'un bir sorusumaştırıcı, gökkuşaklarıyla bezeli çehre bir hoşııma gidiyordu.' "Gözlerimi yöna verdiği yanıtta da şunları söylüyor: siyle, yanışlarla ışılayan gözleriyle her yareme çevirdîğim zaman ilkin gençleri kayı aydınlatabilir o... Sonsuzca... "Fleştirmenin sanatçıyı etkilemesi gördüm. Beni yaşlılardan daha çok on"2 Temmuz Dünya Aydınlanma Gügiiçtür. Çünkü sanatçı genellikle kendi lar ilgüendirdi. Nitekim ilk yazılarım da nü"nüz kutlu olsun! • sanat görüşiine sımsıkı bağlıdır. Bu yüzçoğun onlarla ilgili oldıı. Ustelik, ben den ele^tirmenin yargılarını kolayca be gençlerle ilgilenmeyi daha yararlı bulıı nimseyemez. Ayrıca, inanarak ve beğeALTYAZI yorum." " Acaba gençlerle aşırı ilgilenen nerek yarattığı eserinin kusurlu oluşunu Nurullah Ataç'a mı özeniyordum, yok Cîeçen yıl Adam Sanat'taki temmuz da bir çırpıda kabullenemez." "Fakat sa ünliilere (iokunmaktan mı çekiniyoryazımda, 2 Temmuz'un "Dıinya Aydın eleştiriden asıl etkilenenler, çokluk, eleşdum, bilemiyorum." "Ne olduğu henüz lanma Gunü" olarak kutlanması yönün tirilen sanatçının dışında bulıınan kimbelli olmayan yazarları tanılıp eleştirmede öneri getirmiştim. Büyük aydınlanselerdir. Yaniokurlarileöbürsanatçılar, nin, ne olduğu belli yazarları eleştirmek macımız Server Tanilli dışında ilgilenen özellikle de henüz yetişme çağında olanten daha yararlı olduğunu kanıtlamaya olmadı bu öneriyle. Yazar örgütleri, billar... Hedef kendileri olmadığı için, ongiriştim." mem siz ne dersiniz? "Hos Geldin Semih Gümüş!" i CUMHURİYET KİTAP SAYI 698