Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Ben'i ben vapanlapa teşekkür GAMZE AKDEMİR Yunus Nadi 2003 Şiir Ödülü Yılmaz Gruda'nın "Marathon"una içemi iyisiyle kötüsüyle sırtlanan günlere selam niteliğınde gözii kara, dili dobra; dizeleri örseli, kırgın, müteşekkir, sömürenin, zalimin yakasında, dostun, kardeşin, yoldaşın yanında Yılmaz Gruda'nın. Tıpkı 2001 Yunus Nadi Şitr Ödülü'nü kazandığı Bilgi Yayınevi'nden çıkan 'Marathon Bir JJzun Kosu' adlı şiir kitabında olduğu gibi. Gruda'nın şiirlerinde zengin bir harman, zengin bir içerık söz konusu nlması sürpriz değil elbette nc de olsa çok yönlü sanatçılığın, her alanda verdigi mücadelelerin izleri, mırasları vücut buluyor kaleminde. aşamın, sezginin merkezinde bir ştır anlaytşt, llayalden öte, gerçek, yanlı, eleştırel, güncelı, gündemı gereğınde yerden yere vurmaktan geri durmayan bir hiçem dersek yazın, şıır anlayışınızdaki yoğurumu; yantlmış olur muyuz? Önce, bir sözciik sevdalısı olarak, 'yoğurum' sözeüğünü, hem taşıdığı içerik bakımından; nem de boğumlamada aktardığı ses bakımından, sevdim. Tüm yazın, şiir çalışmalarımı kavrayan bir söz cük yoğurum. Yaklaşımınızda yanılgı yok. Bir vurgulama tarlu var. Şiirlerim, kuşkusuz, dünya görüşümün belirlediği, gerçeklere yaslanan, yanlı, eleştirel; ama, ner şiirim "günceli, gündemi gereğinde Verden yere vurmaktan geri durmayan ir biçemde" değil. Marathon'un içeriği b biçemi istedi. Bir başka şiirin içeriği, 'bu' bir başka biçem ister. Mazı, aasıyla tatlısıyla mazi de ıhmal cdilmiyor şiirlerımzde. Mazi, nasıl etkiliyor, nasıl duygularla donatıyor kaleminizi? Mazi, değil bir şair olarak; birey/insan olarak da ihmal etmediğim, edemeyeceğim; kişiliğimin oluşıımunda önem li katkısı olan oir olgu. Artık, soğurduğum, beni ben kılmış, doğallığıma dönüşmüş, en derin içten kalkarak davranışlarıma işlemiş, dönüşüme uğramış bir bi rikim. Mazi bu biçimde etkiliyor, bu biçimde donatıyor kalemimi. Şiirdeki/kitaptaki sorunuzu yaratan yer yer görünümü, bir kaynak vurgulaması! Daha açık söyleyeyim: Beni ben yapan halkıma, şair ve sanatçı dostlarıma ve hatta 'düşman'larıma teşekkürün ifadesi. / lak, hukuk, ıskcncc, sol, dava ve başka neler su yüzünde Marathon'da. Şaıryürekte, neler, nastl yer etmiş, açar mısınız? Yaşamın her htlesıne; üst üste kuma getıren hüllesıne karşın yine de 'aslolan insan'dan umul yilrnez; hele ki, bu dava burada bıtmez dersek, yola, düşüncelerınize, duygulanmza, maratona devam kararlıhğınızı dnğru tahlıl etmış olur muyuz v Bu sorunuzun, "Şairyürek"te neler, nasıl yer ermiş böliımü, açık konuşmayı seven/huy edinmis olan beni, (dolayısıyla:) Malraux'vari bir anlatıma gönderiyor. Okuyucuların sabrına ve elbetteki, SAYFA 8 y f sayfa yöneticisinin 'müsamahasına' sığınarak; gidelim o halde: Evet, yaşamımda 'neler' yoktu ki; neler yer etmenıişti ki! Örneğin, kimi etkilerle deolsa, 'yazı'yı 12 yaşımda kotarmış; Gerçek gazetcsinin tcf rika halinde iki bölümünü yayımladığı bir romanı kâğıda indirmiştim. (Gazete kapatılınca, roman da benim için kapanmıştı! Söylenenleregöre, tutunsaymışım, iyikötii becerecekmişim roman işini!) Roman gidince, nerden, nasıl? şiir geldi! Çocıık denecek yaslarda dünyanın en güzel, yaratıcı, özverili, halk sevdalısı insanlarının yanı sıra; dünyanın en aşağılık, yoz, zavallı insanlarıyla da beraberliklerim olmuştu. Etkileriyle kafaca, ruhça, davranışça nice bunalımlar, sarsıntılar, acılar yaşamış; nice sevinçler, mutluluklar, yaratımlar tatmıştım. Küçücük beynime yıöı lan bilgi kırıntıları, izlenimler, deney birikimleri yumağını çözüp belli bir yöne, durmuşoturmuş bir yapıyaAimliğe ulaşmak için verdiğim savasta, öyle dediler: gencecik yaşımda kel olmuştum! (Kellik eldiğinde, tango'yu yeni sökmüstüın! ango'da kaldım!) Ring'deki dayaklar dışında (bir süre boksörıük yaptım; juijitsu daha gelmemiştü), meydan dayağını, bilardo istekaları, kapalı odalar dayağını, 'şube' dayağını tanımıstım. Birtek sözcükle, insanlaruı sevdiklerini, sevenlerini, nasıl mahvedebileceklerini görmıiştüm! Askerden sonra seçtiğim uğraşta 'para'yı tanımıstım. Adına koparıfan hrtınalan, fırtınaları yaratanları... Sonra sevdalar tanunıştım! Derken sinema, tiyatro çevresi. O çevrelenn delifişek, kaydıraklı, kay dırmacalı, kumpası bol, toplumdan kopuk yaşamı, yaşattıkları. Bu çevrelere ka tılan başka çevreler. Ve insanlar! Yüzlerce binlerce mi.* Her türden, her kesimden. Böylecc 'insan'ı tanımıstım. Çırılçıplakken, yanayalnızken, çaresizken, güçlüyken, kelken, lodulken, güzelken, çirkinken, perendeler atarken, hazdan, kösnüden başı dönmüşken, taşı sıksa suyun çıkaracakların, nasıl bir pııla kurban edildiklerini, kimin neyle, kimleri sattıklarını... Veölürken! (Ve'ölüm'ü.) Vediinya ulaklan eliyle ne yapsa, doğanın kanunu bu, devran değişecek, çıkıp gelecek o yeni insan, klasiktir ama gelecek o mutlu günler! Dilinizdekı kesktnlik, bir tercih nıi, yoksa doğantzdan mı kaynaklantyor? Dobra, düru'st, gözünü sakınmayan dizeler ilayır, dilimdeki keskinlik / o dizeler; yukarda da belirttim, doğamdan değil; "içerik"ten kaynaklanıyor. Tiyatro, sinema, şıır, edebıyat nasıl bu1 luştu'' Birbirinden nasılelkilendi? Bu sorunuzun cevabı da sabır ve müsamaha gerektiriyor: llkokulda okurken bir akşam, o Italya'da, Avusturya'da mii rekkep valamış feodal babam, ailenin toptan alma alışkanlığıyla bir sandık doltısıı, 'taş baskısı' dini menkıbeyi, o zaman da 'davudi' olan sesimden dinlemek üzere, önüme koydu. Artık her gece, bir "resitalt!) verir gibi, tum klan'ın önünde okumalara başladım. Müslümanlığın yayılışı dönemindeki savaşları da içeren bu kitanlar (Hz. Ali, Hz. Hamza'nın cenkleri, vb.) beni de sardı ama, bir gün, buraya kadar deyip, götürüp sahaflara sattım. Babamın oku emirlerini, derslcri ileri sürerek atlatmaya çalıştım. Derken, bir ak şamüstü, sanırun bir dini bayram arifesiydi, kâhya ile "Derslerini erken bitirsin! Bu gece mutlaka bir Hz. Hamza okuyacak!" emrini saldı. Yaramazlıklarımı, cı raklara tutturduğu talakalarla cezalandıran bir feodal'den gelen, gidip kitap alamayacak saattegelen bu emir, işi başa düşürdü. Oturup, aklımda kalanlarla ve menkıbelerin diliyle bir Hz. Hamza cengi yazdım. Geldiğinde, kıyıda kalmış bir kitabın arasında okuduğum öyküyü, tarkı anlamasın diye, biraz da karakterlerin dili ve tavnyla donattım. Bu okuma, o gü ne kadarki okumalardan daha buyük nir ilgiyle "Yaşa! Bravo! Vay canına!' sözle riyle karşılandı klan tarahndan. Bu 'cayırtı, beni üç günde bir öyküler yazmaya it da "sonu gelmez acılar pahasına da olsa, ti. BöyleceTcalemi elime aldım. Böylece hiçbir düşüncenin, gelecekteki hiçbir bir aktör göründü ufukta. Ve o feodal, ödıılun, hiç ama hiçbir şeyin, bir insan yakonservatuvara girme isteğimi, baltayla şamının sona ermesini haklı gösteremekarşılayıp, "Bu evden köçek çıkmaz! yeceğini, ıılurcasına" haykırmak isremişÖlün çıkar!" deyip engelledi. Şiirlerle sotim. HaykırmıştUTi da; amma, kitapta ve luklanırken; o tek ve iddialı şemsiyeler alyukarda söziinü ettiğim insanlan; Haydar tında yazdığım şiirler, kendimce, söyleRifat'ın 'tercüme'lerinin de yer aldığı mekistediklerimeyetmemeyebaşladı. Bu Yurt ve Dünya Yayınlan'nı adım adımişi, tiyatronun çözümleyeceği aklıma düşMarx'ı, Engels'i, Lenin'i, Mao'yu ve eltü. Ve oyun yazarlığını öğrenmek üzere, betteki, o aşağılık ulaklan: o Hitler, MusCep Tıyatrosu'nda Tunç Yalman'ın derssolini ve gibilerini tanıdıktan sonra; o acılerine katılmaya başladım. Birikımleripemasız, kitapta değişik biçimlerde vurgukiştirmek, sahnenin gerekirlerini öğrenladığım 'sistem'i görmüştüm. Ve oluşan mek üzere sahneye çıktım. "Ekmek ağır dünya görüşüm doğrultusunda, insan ın, bastı! Sahnede kaldım. Oradan, doğal yine kitapta vurguladığım insanın, bu sisolarak, sinemaya. Bu iki alan, kabul etteme müstahak olmaaığını görmüştüm. mem gerek, şıirlerime dalıa bir görsellik, tşte, bunlardan kaynaklanıyor maratona daha bir revnak kazandırdı. Bu lcazanım devarn kararlılığım. Tahliliniz doğru. Öfke, sorgusual, kın, ıskence, özgür hâlâ sürüyor; içerik isteyince, hemen devreyegiriyor! lük, uzaktaki sevgili; feodalizm, altındağ Ödüllere yaklaşımınız ve Yunus Nadi lar, urça laray/ar, et kokusu, kırgın, ezık, Şiir ödülü hakkındaki duygularınız, dühaset, yedılmeye, kıyıma, yitmeye hazır gençlık, davalarımız Zınarın hütün, büs şünceleriniz? bütün halkalan... bu maratonda gelecetie 58 yıl boyunca, "Jüriye ters düşeceğin ne bir ektık, ne bırfazla tlerltyorlar. Gele açık!" düşüncemisınadığım, iki ya da üçü cek bugünden farklı olmuyorozaman. Ne dışında ödüllere katılmadım! Yalnızca, değışım, ne gelısım zıhınlerde. Kttap bu 1999 yılında; nice güzel, bulunmaz, ve mmtaları hıçkınyor bir üslupla. rimli sanatçıların, büim adamlarının, halk sevdalılarının ve nice dostlarımın şehit Şiirdeki/kitaptaki görünüm sorunuz edildiği Madımak üteli katliaınının yaçerçevesinde bir bakıma doğru. Fakat rattığı (ve hâlâ süren) öfke çerçevesinde, bir uzun kanlı tarihin, yaşamımla iç içe Dr. Behçet Aysan gibi usta bir şair adına tespiti bu. Gelecek mutlu günler için bir konan ödülün, hiç değilse, kitaplığında im, bir dikkat çekiş! Gelin şairce söylebulunsun diyerek inanılır mı? "Çerçi Zeyelim: O anakroniklerin yanlış bir cenaze şöleninde yanlış bir horonla diz vurus adlı kitabımı gönderdim. Jüri, iste dııklarıni; üzerinde tenindikleri ikon'un ğimle yetinmedi; bir de ödüllendirdi! Yuyanbş olduğunu, çünkü o büyük tan'ın nus Nadi ŞiirÖdülü'negelince: Ben oluşağarmadığını vurgulamak. Bir simurg giturulduğu ilk günden beri, bu ödülün tübi küllerimizi (Eduardo Galeano ne gümüne hep, Yunus Nadi'nin Cumhurizel söylemiş:) "belleğimizden başka kılayet'in kuruluşundaki payından; özellikle vuz almadan yanımıza", insanı hiç eden, Atatürk'ün y^un arkadaşı oluşundan ötügelecek insanı engellemeye çalışan bu rü "hususi" bir saygı duymuş; abartı (ve toplama kampını yeryüzünden sökerek, de "Sana verildiği için mi?") deseler de, biölümlii etimizden yeniden varolmak ve zim Nobel ödülümüz gözüyle bakmışun yaşamanın dünyayı eşit paylaştırmak oldır. Şimdi, böylesine yapılandırdığım duğunu, gücüm yettiğince, vurgulamak ödülü almak, kıvanç, mutluluk sözcüldeistedim. Şiirin işi de DU! Gerisi "ati"ye rinin yetmeyeceği bir olgu. Beni gönendikalmış, demeyeceğim; elbetteki, "sistem", ren, taçlanaıran jüriye teşekkür ederim.* CUMHURİYET KİTAP SAYI 697