Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Bilimden Yana', Asım Bezirci'nin 1950 ortalarında başlayip sonlarına doğru yekinip ayağa kalktığı, yanana dek hatta yandıktan sonra da inatla, ısrarla, öyle olmaz böyle olur diyerek sürdürdügü nesnel, bilimsel eleştiri anlayışmın manifestosu kuşkusuz. J^/U^M.SADIKASIANKARA Yaktmınız 0 Adam eseri yaratmak değil, yarattlmış bir eseri yeni yöntemlerle, yeni açılardan, yenı belgelerle açıklayarak değerlendinnek." (15,17,18) Bezirci'nin kimi görüşlerine katılmayabilirsiniz elbette, örnekse imgcyle örtüşen eleştiri dili, eleştiride sanatsal tutum gibi konularda karşı çıkabilirsiniz ona... Nitekim Memet I'uat, Bezirci'nin bu görüşlerine karşı. Bu yanıyla hep çatışageldikleri Bezirci'yleyinedeiki "eleş tiri dostu" onlar. Yokluklarına bakmayın, şimdi şuracıkta bizimle soluk almadıklarını kim şöyleyebilir? Işte yaşıyorlar, biri Eleştiri Üstune (Adam, 2001) ile, oteki de Bilimden Yana adlı yapıtıyla. Bezirci, her denemesinde bir başka yanından tutup çekiştiriyor eleştiriyi: "Eleştiride yargı temel işlemdir, ama doğruluğu da birtakım koşullara bağlıdır. Bunların başında 'çözümleme' gelir." "Eleştiride yargı çok önemlidir ya, yargının 'doğru' olması da daha az önemli değildir. Hatta, ondan da önemlidir. Yoksa, eleştiri görevini yerine gctirememiş, ele aldığı eseri iyi değerlendirememiş olur. Bundan sakınmak için eleştiri kuram ve yöntemce sağlam temellere dayanmalıdır." (42, 44) Yukarıda neredeyse manitestoya dönüştürerek açıklamaya yöneldiği bilimselnesnel eleştiri anlayışında dogmacı bir bakışa sahip değil yine de Asım Bezirci. Sözgclimi Muazzez Menemencioğlu'nun, o dönemde yönelttiği "Salt nesnel bir eleştiri olabifir mi?" sorusuna verdiği yanıt bunu gösteriyor: "Sanmıyorum. En nesnel eleştiride bile bir öznel yan bulunur. Zaten, nesnel eleştirinin amacı da bu yanı büsbütün ortadan kaldırmak değil, esere daha çok yaklaşmak için onu elinden geldiğincc azaltmak, zararsız, daha doğrusu, yararlı hale getirmektir." "... Nesnel eleştiri kurulıınca, güvenilir örneklerini verince öznel eleştirinin de azçok bir yeri olduğu, olması gerektiği görülecektir. O zaman, öznelfe nesneli bilimsel, diyalektik bir anlayış içinde kucaklayan, değerlendiren 'bütüncü' bir eleştirinin uygulanmasına gidilecektir. Eleştiriciliğimiz için ilerde varılması gereken ülküsel konak bu olmalıdır, diye düşünüyorum." (254, 255) Asım Bezirci'ye göre yine de temel yöntem ortadadır: diyalektik bakiş ya da kavrayış... Y Yaktığınız o adam... Asım Bezirci... Kimdi o? 1950'lerde yirmilerini süren bir delikanlı... "Edebiyatı öteden beri delice seviyordıım, kitaba da düşkündüm. Fakat denemeci, hele eleştirmen olmayı aklımın ııcundan bile geçirmiyordum. Durmadan okuyor, arada bir şiir yazıyordum. Tek tuk de hikâye. Gene de gözüm rornancılıktaydı: Roman taslakları çiziyor, özetler çıkarıyordum... / O yıllarda Varlık dergisi bir elestiri yanşması açmıştı. tnancımın ateşindepişirdiğim kızgın bir yazıyla katıldım... Ne var ki, dahaflk.elemcde döküldii yazım, dergide yayımlanmaya bile değer bulıınmadı!" Sonraaynıyazının 15Temmuz ]955'te F'orıım'da yayımlanışı... Yirmi yedi yaşında başladığı eleştirmenlik... Yirmi yedi yıl sonra, 1982'de yazdığı şu satırlar: "Demek ki aşağı yukan 27 yildır eleştiri yazıyorıım. Az zaman değil hani. Yaşamımın tam yansı! 22 kitabım basılabildi şimdiye dek. Gerisi de evde yayımcısını bekliyor. Oyleyken, varlığım /yokluğum tartışılıyor hâlâ!" (Bilimden Yana Evrensel, Dördüncü Basım, 1995, 119, 120) Bezirci'nin BilimselNesnel EIBŞÜPİ Anlayışı Bezirci'nin, denemelerinden ikincisini "zaman" kavramına ayırması; diyalektikle bağlar kurmaya girişmesi, bilimsel eleştiri anlayışında temele hangi yöntemi lcoyacağının da açık göstergesi. Bu, "diyalektik" gibi t'ı/.ik bilimlerin yaslandığı bir mantığı içerse bile Bezirci, denemelerinde bunu bulgulayarak, sonrasında tartışarak, bu doğrııltuda kanıtlar getirip tanıklar göstererek temellendirmeye girişiyor yine de. Öte yandan eleştirinin, "eseri 'gelecek'e bağlamak" anlamında, "güç, ama (>nemli bir görevi" olduğunu söylüyor Bezirci. Ne demek peki bu? "Yani eserin gelecekteki yerini, durumunu, değerini Dulmaktır. Başka bir deyişle, esere geleceğin, geleceği kendinde taşıyan sınıfın gözüyle bakmaktır. Eserde geleceği görmektir." (22) Bu araua şunu vurgulamayı da ıınutmuyor Bezirci: "Şiirimizle hikâyemizin, hatta romanımızın tarihi uzun, geleneği zengin okuru geniş. Eleştiri ise, bizim için, yeni bir tür. Geçmişi kısa, birikimi cılız, okuru da sınırlı." (124) Eser Gürson'un sorusuyla gelenek konusuna bir kez daha dönüyor Bezirci: "Geleneğe yaslanan başarısız eleştiriler olabileceği gibi, geleneğe yaslanmayan başarılı eîeştiriler de olabilir. CJÜÇSÜZ ve bilgisiz bir eleştirmene geleneğin yararı dokunabilir mi? Öte yandan, güçlü ve bilgili (isterseniz, 'kendine göre bir kuramı olan' da diyebilirsiniz) bir eleştirmen geleneğin yardımı olmadan da bazı başarüı uygulamalar yapabilir." "Sözün kısası, gelenek başarı için gereklidir, ama zorunlu değildir." (257, 258) Bilimden Yana'nın ikınci bölümü, "Denemeciler ile Eleştirmenler" başlığı nı taşıyor. Bczirci, öncekilerden kendi kuşağına, ardından gelenlere dek toplam yirmi kadar eleştirmen ve deııemeciyle, yapıtlarından, yaklaşımlarından kalkarak, deyim yerindeyse didişiyor. Karşı çıkıp çatıştığı oluyor onlarla, yeri geldiğinde uyuşup aynı görüşler doğrultusundadüsünceüretmeyekoyulduğu... Kim mi bu eleştirmenler? Sayalım: Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin, Sabahattin Eyuboğlu, Melih Cevdet Anday, Yaşar Nabi, Hikmet Dizdaroğlu, Hüseyin Cöntürk, Muzafler Uyguner, Attilâ llhan, Rauf Mutluay, Memet Fııat, Fethi Nacı, Konur Ertop, Bedrettin Cömert, Murat Belge, Taylan Altuğ, Mehmet Yaşar Bilen, Enis Batur, Atillâ Birkiye... Bilimden Yana'nın son bölümünü ise Muazzez Menemencioğlu ile Eser Gür son'un ayrı ayrı yönelttiği sorulara Bezirci'nin verdiği yanıtlardan olıışuyor. Eser Gürson'un kırk yıl önceki bir sorusuna verdiği yanıtta, Bezirci, eleştır men dediğimiz kişinin niteliği üzerine şunları söylüyor: "Sanatçıyı ya da okuru etkileyebilme si için eleştirmenin de birtakım nitdikler taşıması gerekir: Ele aldığı eseri, ona uygun bir yöntemle incelemesi nesnel bir tutumla çözümlemesi geçmişe ve şimdiye göre yerini, kaynaklarını belirlemesi, içeriğini aydınlatması ve onun bi çimle karşılıklı ilişkilerini göstermesi, yargılarını sağlam gerekçelere, tutarlı öl çütlere, titiz karşılaştırmalara dayandırması, geleneği göz önünde tutarken çağ daş duyarlık ve anlayışla bağlannı kesmemesi vb. gibi... / Elbette, bütün bun ları yapabilmesi eleştirmenin her şeyden önce kuramsal ve bilimsel bilgileri edinmiş, kültürlü, zeki, duyarlıklı, yetenekli, namuslu, gözüpek bir kişi olmasına bağlıdır." (259,260) Sırada gençler var, Asım Bezirci'nin eleştiri anlayışında gençlerin yeri, bu yönde eleştirinin, gençler üzerindeki işlevi ne? Genç yazarlaıın eleştiriyle ilişkilenişine nasıl bakmak gerekir? Bu konuyu da hartaya bırakıyorum..." CUMHURİYET KİTAP SAYI 697 Bedrtfye Göre Beştlrmen Bilimden Yana, üç bölümden oluşuyor. Ilk bölümün başlığı, "Eleştirinin Kuramı ve Yöntemi". Bıı çerçevede yirminin üzcrinde deneme yer alıyor bölümde. Bunlar, alanın önemli, derinlikli denemeleri... Bilimden Yana, Asım Bezirci'nin 1950 ortalarında başlayip sonlarına doğru yekinip ayağa kalktığı, yanana dek hatta yandıktan sonra da inatla, ısrarla, öyle olmaz böyle olur diyerek sürdürdüğü nesnel, bilimsel eleştiri anlayışının manifestosu kuşkusuz. Genelde eleştiride karşılasılan yargılayıcı dilin çok ötesinde bir biçemle yüz yüze geliyorsunuz kitapta. Bezirci'nin incelemeleriyle eleştirilerinde kendini pek göstermeyen dii tadının da ayırdına varıyorsunuz böylece. Yapıt, öyle bir çırpıda okunup geçiştiriliverecek kitaplardan değil zaten! Onca yıl sonra hâlâ ağırlığını, değerini koruyan denemeler bunlar... Yöncldiği eleştiri anlayışının kııramını bu denemelerle temellendirmeye girişiyor Bezirci. Neler söylüyor örneğin? "... Düşüncelerini dilegetirirken, eleştirirken eleştirmen genellikle bir bilgin gibi davranır (davranmalıdır)..." "... Işini imgelerden çok kavramlarla yürütür; onların yerine imgeleri geçirmez. Yoksa kendini sanat(çıy?)la karıştırmış olur. üysa, onun atnacı güzel imgeler düşürmek değil, imgeye yaslanan sanat eserini çözümleyip değerlendirmektir." "Eleştirı... 'çokanlamlı' olmaktan kaçınır. (...) Bilimde olduğu gibi açık seçik, tek anlamlı, dolaysız, siissüz bir anlatımla belirtir; daha doğrusu, belirtmelidir. Çünkü çağdaş nesnel / bilimsel eleştiri için önemli olan, söylediklerinin 'güzel' olması değildir, 'doğru' olmasıdır." "Eleştirmende yaratnıa değil; duyma, sezme, anlama, yorumlama, yargılama gücü vardır (ya da olmalıdır)." "İştc eleştirmenin asıl yaratıcılığı budur: Başkasının eserinden kalkarak yeni bir sanat SAYFA 18 Bezircl'nin Manifestosu: "Bilimden Yana" •Eleştiride yargı temel Işlemdlr. ama doğruluğu da birtakım ko$ullara bağlıdır. Bunlann başında cözümleme1 gellr" dlyor Asım Bezirci.