Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r OZLEM ALTUNOK Yunus Nadi 2003 Roman Ödülü Tahsin Yücel'in Yalan"ına (( ahsin Yücel'in son romanı 'Yalan', geçen yılırı başlarında, sessiz sakin kitap raflarındaki yerini aldıg'ında, durusu, tavrı vc bugüne dek ortaya koydugu değerli birçok çalışma gibi sükunetle karsılanmıstı cdebiyat dünyasında. Oysa 'Yalan', yıliçinde birçok yazar vc eleştirmen tarafından 'Yılın Edebiyat Olayı', '2002'mtt Saatleri Ayarlama EnstitüsÜ gibi tammlamalarla anıldı, üterine önetnli yazılar yazıldı. Yaşadığımız dönemdeki koca bosluğjun içinde, koca bır yalanı paylaşmamızın öyküsü 'Yalan', kurgusu, bugünün dünyasına yaptığı toplumsat eleştirisi, farklt katmanlan ve en önemlisı 'yalan' kavramı aracılığıyla bir çeşil tarih yazması ile önemli. Bugünün karmaşasını, yalın dıli, saglam yapısıyla görünür kılan, kaybolduğumuz yerde, bizi sıkı sıkı yakalayan bir roman. Yunus ve Yusuf Aksu'nun kimızaman birbırine girmıs, kimi zaman ayrıkst kimlikleri ekseninde yalanla gerçeg'in, olanla görünenin iç içeliğini, yanılgıları, önyargıları, dilin gücü kadar tehlıkesini, dil ve yazı arastndaki ilişkiyi anlatan Yücel, bir yandan da 'edebiyat ınsanı ıçten içe zenginleştirir, değiştirir, bir yalanla ya da gerçegin baska bır görüntihüyle' diyerek edebiyataki 'yalan'ın farkını ortaya koyuyor. Odülleri pek sevmeyen, daha dogrusu kendisinden çok gettç yazarlara yakıştıran ve gizlenmese de görünmeyı pek sevmeyen yazarımızm kapısını 'Yalan'la '2003 Yunus Nadi En lyı Roman Ödülü 'nü alması vesilesiyle görüstük. ugürıc dek hetncn her kitabınızla ödiilalmış bir yazar olarak, ödüllerden pek de hoslanmıyorsunuz. 'Yalan ' ödüllcr zanıanında yasadıg'ımızı mı düsünüyorsunuz? Bazı konuşmalarımda ya da yazılarımda da belirttiğim gibi belli ödüller vardır, onlar biitün bir yaşama verilir, unlara bir diyeceğim yok. Fakat hcr yJ, belli türde verilen çok sayıda ödülün daha çok gençlere vcrilmcsi tarartarıyım. Genelde ödüllii yarışmalara karılmıyonım aına rers yazeı diyeliın, 'Yalan' konusunda kitaba verdikleri değer den dolayı, sağolsıınlar yayuıevindeki arkadaşlar göndenne kararı almışlar. Bu düşüneeme karşı doğrusu ridül aldığıma sevinmedim diyememem, bu beni mııtlıı etti. Özel liklc bir zamanlar benim de seçiçi kurıılıın da bulunduğum 'Yunus Nadi Odülü' olmıısı ve benim bir olgunluk çağı yapıtımın, Yunus Nadi gibi cumhuriyet tarihiyle özdeşleşen, onun çağrıştırdığı Cumhuriyet gazetcsinın bııgün basın yayın dünyasında gii venebilceğimiz tek yayın organı olması da ayrıca sevindirici. Böyle bir kurumun ödülünü almak hele şu günlerde beni çok sevindirdi. Yaklaşık birytlgeçti 'Yalan'ın yaytnılanmaundan bu yana. Hem edebiyat dünyasında çokyankı uyandtrmı\, hem desizin olgıınlukyapı/ınız olarak tanımlanmıs bu kıtabın iizdeki tamnıı nasıl? • Aslında tam tersini söyleyen kimi eleştirmenlcr de var; 'Peygamberin Son Beş Günü', 'Bıyık Söylencesi' ve 'Yalanı bir tiir iiçleme olarak görüyorlar. Ben o kadar sıkı bir bağum görmüyorum üç kitap arasında. 'En iyi kitabım budur' demek ue bir o kadar zor benim için. 'Bıyık Söylencesi' küçük bir kıtaptır ama onun da kendine göre r>enım ıçin bir şiirselliği vardır. Yapıtlar da insanlar gibi özelliklerine göre değerlendirilir, elbette hepsi birbirinden farklı. Şunu 'Görünmez Adam'ın 'nöpünüp' 'Yalan'ı/kitabı leri dilc getirdiği bir dil özlemı hep vardır. Örnegin benim dc üzerinde çalıştığım bir yazar olan Bernanos, 'biitün yazılarımda çocukluğıımıın dilini arıyonım' der. Dogrusu benim için bu düşünce dalıa da öııcın kazanıyor, çünkü 12 yaşına kadar küçük bır kasabada yaşadım, ayrı dil olmasa da farklı bir agız, 'ora'nın konıışmasının özlemini hâlâ duvarım. Her şey tek biçimlilige, oıtak bir söyleyişe doğnı gidiyor. Ben o dilin, o konuşmanın rahatlığını başka hiçbir dilde bulamamışımdır. Bir kere ner şeye karşın dil, yazıdan doğmamışsa da yazının etkisindc olmuştur. Bizim orada dil kendi doğal gelişmesi içinde ilerlemiştir. 'Geliyorum' yerine 'geliyom' daha bir gelişmişliği göste söyleyebilirim, 'Yalan' çok yönlü obııası ve değişik avılıınları olması agsından cafidaş roman türüne vc bazı önemli yazarların roman anlayışına, öfekilere göre, belki daha ııygıın bir roman. ()meğin Andre Gide'in 'Kalpazanlar'la tanunladıgı ruınaıı anlayı^uıa uygun bir vapıttır. Bilirsiniz Andre Gide pek çok anlatı yazmıstır 'Vatikan'ın Zındanlan' gibi, bıınları ranatlıkla roman türiine koyabilirsiniz ama o yalnızca Kalpazanlar'a roman demiştir. Öyle sıuııyorum ki benim yazdiklarım içinde onun roman anlayışına en çok uyan romanım Yalan. 'Yalan çok katmaıılıltgıyla dıkkat çeki ynr cn çok Rnmanıntzdo hunıı sağlayan ıınsıırları nasıl bir dizgcyle elc aldıntz? ülmak ve görünnıek karşıtlığı insanların hem kendıleriyle, hem dc başkalarıyla ilişkilerinde her zaman remel bir sorun olmııştur. Yalan ve gerçek, gerçek ve yanılgıyı romanda bu ana kaışıtlığın alt katmanı olarak ele alnıaya çalıstını. Sıradan ama duyarlı bir kişi olan Yusııi Aksu bir anlamda bilgili, ama kapalı bırıdır. Çevresindekileri aldatmak, kandırmak gıbı bir kaygısı yoknır, yani oldıığıı gibidir. Çev resinueki insanlarsa onıı bir kuramcı, bir dahi olarak görerek yanlışın doğru gibi algılanmasına aracılık ederler. Yusııf Aksu'nun dahi düzeyinc yiikseltilmesi bıınıın sonucııdıır sovut olarak. Yusııf Aksu'nun topluma bir dahi olarak sıınulnıası, bizim toplumıımuzda, yaygın bir tutumdıır. 1 iim bu nedenler yüzündeıı Yusııf Aksu'nun aı> siklopedik bügisi kuramuıın ve dehasının da güvencesi olur. Tabii, baijka giivenccleri dc vardır, zcngın, kibar, sessiz olması gibi. ' Yalan ın bu kadar beg'enilmesi dıli, kur guiu ve çok yönlülü&üylc iyi bir kitap olmaiının yanında, edebiyat dünyasındakı bır b<>$lugfi ışaret etmesi açnından da oncmlı. Insanın kendi yapıtını övmesi güzel bir şey değil. ben de buna hiçbir zaman yelten medim. lçtenlikle söylüyoruın, Yalan'a birçok değerli eleştirmen ve yazarlarımızca gösterilen ilgi vc dcğcr beni dc şaşırttı. Bu kadannı beklemiyordum dognısu. Gerçekten son döncmlerdc romana büyük ilgı var, bu yıl da bir raslantı, çok sayıda roman va zıldı. Elbette iyi romanlar da yazıldı, (akat roman anlaylsı son dönemlerdc çok saptırıldı. Yazınsafla yazınsal olmayan birbirine kanijtırıldı. O bakımdan okurlar da, bir ycrdc şaşıyorlar. Okuru küçümsememek gerekir, hensinin kendine göre bir anlayışı var. Belki de, işte biitün bu kargaşanın içinde 'buna roman denilebiüı' diyen okurlar da epeyi oldu, bu roman, diğer iyi romanlarla birlikte, belki de bazı şeyleri yerine koymakta yardımcı oldu. Bir de bazen hiç de iyi olmayan romanlar büyük ilgi görebiliyor. E bizim dc, iyi dcmcycyim ama kötü olmayan bir romanın büyük bir ilgi gördüğü demek olabiliyormuş. 'Yalan ın elrafında dönen temeliortınlar 'Sdlaklık Lhtüne Deneme' ki/abınızla ya da ele aldığımz temel konıılarla da örtüsüyor bır yerde. Buvünün dünyauna, hızla tüketılen zanıana, dıle, sag'lamlıg'a dokunuyor, tanımların, kavramların gerçek anlamlanndan ne kadar uzakla^lınlitg'mı göstcriyorsunıız... Aslında romanla dış gcrçek arasında birebirbirilişki kıırmamakeerekriği düşüniilür. Ama ne denilırse deniısin, insan ister istemez şu ya da bu biçimde dönemini yansıtır. Yalan, adı başta olmak üzere, bir yerde günümüzün, yaşadıgımız dönemin bir romanı ve aynı zamanda bir eleştirisi olarak nıtclcncbılir. Örneğın romanaa ıki de bir gündeme gelen dil sonınu, ça^daş dünya daki remel sorunlarımızdan. Gerçekle yalanı birbirinden ayıramama sorununu her alanda görüyoruz. Irak işgali konusu, orada sövlencnlcr, politikacıların ışgal karşısındaKİ rutıımlan, basının duruşıı, relevizvondiikiyommlar... bir yerde'Yalan'dacanlandınlan şeylerin paralelinde, onlaruı bir vansınıası, oıılara lutulan bir aynadır diyebilirim bir açıdan. Örncgin 'Çarşamba Toplantıları'nın üzerinde özellikle dıırdıım; toplantılar, roplantılarda karşılaşılan insan tiplerr, insanların iyi niyetle gerçeği ararkeıı lıile vulaııdaıı kurtulamamaları, Durunlarının Jibindcvken gcrçekleri görememeleri yalanın izlekleri arasındadır. Kuramıyla yazmtn dilden önce var olduğıınu one ülren Yunus Aksu ve sonrasında Yusuf Aksu'yla beraber kttap boyunca dılve yazı kavramlarını karşı karşıya getirerek kendinizle de bir besaplaşmaya girişiyorsunuz bır yazı ve dil ustau olarak. Dilbilim, edebiyat ve çcvıri uznıanlıklarının yansımaları ne oldu bu romana? Dilın yazıdan doğmuş olması, en azından yazıdan sonra gelmis olması konusun da, ciddi yazılar yazılmıs, bugüne kadar, 20. yüzydda da sürmüş, uzantıları. Bunun gerçek olmadıöını biz bugün biliyoruz. Burada sadece Dİr dclikanlının kcndi kendine gcliştirdıği bır kuram söz konusu ve geçeriı bir kuram da değil. Ama insanoğlıı gerçekteıı bir an dil özlemini hep duyuyor için de. Insanın içten, yalnızca doğru olduğuna uıandıgı şeyleri söylediği, yalnızca gcrçek öznel bir yaklasım olsa da, hcrkcsin aradıgı bir dogal dil vardır yine de. 'Yalan'da müzik de giriyor devreye, doğal dilin ara nışı aşamasında. Bir özlem bu. Farklı türdeki kitaplanmın yakınlığı ko nusuna ise şöyle yanıt verebilirim: Kitaplarım elbette ki kişileri, konuları ve izlcklcri dolayısıyla birbirlerindcn farklılar, ama yine de yaklasım olarak, dil olarak öteki yapttlanmdan çok da ayrı bir yerde değil 'Yalan'. Bugünün dünyaunda dil, insant aidiyetsizlestirdikçe, her \eye alet ediyor ve yalan gittikçe büyüyor kilaptaki gibi... Gerçegin anlatımı olduğu gibi, yalanın da anlatımı olabiliyor. Bugün sokağa çıktığımızda verlerde yığın yığın, ucuz fiyatlı gıysilcr, bol bol güzel meyveler, eşyalar... her yere gidiyorsunuz bollukla karşılaşıyorsu nıız. Bolfıık da bazen sefaletin, düşkünlü ğün, yoksunluğun göstergesi olabiliyor. Bolluk yokluğu işaret ediyor. Ya da bildiriler... Her ycrdcn bildiri yafiıyor, belki hepsi yalan söylemiyor ama, bu nolluk içinde de gerçeği kaybediyorsunuz. Müzik diyelim, eskiden üç ayda bir kon ser olurdu, gider dinlerdik ve bir dahaki konsere kadar o dinlediğimiz nıiuiği dc vamlı kafamızda yaşardık. 'C)ylesi daha iyiydi' diyecck dcğilim ama her şey o kadar karışık ki, ayırarnaz oldıık. Türler birbirine yaklaştı, büsbütün bır karışıklık çıkrı ortaya. Yusuf Aksu'nun pe^ine takılan insanlar da aynı jty yüzünden hiçbir şeye ınannıamaktan, hiçbir yere aıt obnamaktan gıttıler onun peşınden... • Evet, ama onlar da yanılıyoı. Orada bir de önyargı etkeni var. 'Bu iyidir' denince, kötü olduğu konusunda isc kımsc dc bir kanıt yok, ama iyi dc ortada değil. Yine de onun ardından gıdıyorlar. Dış görünüşü, zenginliği, evi, nenceresinden göı üleıı nıan zara, bildiği diller... insanların önem verdi ği değerler. Orasını o kadar ayırmıyor insanlar, aklı başında kişilcr bilc. Bir yazar gcçcn gün 'Batılılarda diiello vardır, bizde pıısıı kıırma geleneği' diyor yazısında. Şimdi Batılılar pıısıı kıırmaz mıv dı?, Pusu da kurardı, diiello da yapardı. Ama birdenbire bu söz, belli bir örncğe uyduğu için gerçckmiş gibi algılanıyor. lsrer dil konusunda, istcr naşka konularda ol sun, birçok bilimadamı, politikacı, köşe ya zarı Yusııf Aksıf nunkindcıı çok daha tcmelsiz, çok dalıa saçma görüşlcr ileri süriip durdukları halde kimscnin sesi çıkmıyor. Dilin insanın nerelerc götürcceği, nasıl vanılgılar yaşatacağı bilinmiyor. Onyargı ne pimizde var ister istemez. Bir önyargı olur, niz yargılamadan alırız doğru olabilir ama çoğu da yanlış genelikle. Bajlı başına bilgiye bir ınançsızlık var. Aynı andao kadar çok dog>u bılgt varmıs gibi ortada gezinıyor kı, ınsanlar kendilerine dogWu seçebiliyorlar sizin de söylediğiniz bolluğun içinden. Yalan da ise an siklopedik bilCUMHURİYET KİTAP SAYI rir, çünkü dillcr hep dalıa kolaya gider. Bu J SAYFA 4 697