Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OLASILIKLAR Filmleri yeğlerim. Kedileri yeğlerim. Warta boyunca meşeleri yeğlerim. Dickens'ı Dostoyevski'ye yeğlerim. lnsanları seven kendimi însanoğlunu seven kendime yeğlerim. lil altında iğne iplik yeğlerim, ne olur ne olmaz. Yeşil rengi yeğlerim. Her şey için aklı suçlamanın doğru olmayacağı fikrini yeğlerim. Ayncalıklan yeğlerim. Erkenden ayrılmayı yeğlerim. Doktorlarla başka şeylerden söz etmeyi yeğlerim. Incecik çizgili eski resimleri yeğlerim. Şiir yazmanın anlamsızlığını yeğlerim. Âşkla ilgiliyse eğer, her gün kutlanabilecek belirsiz yıldönümlerini yeğlerim. Bana hiçbir şey vermeyen ahlakçıları yeğlerim. Aşırı güvenilir yerine kurnazca iyilikleri yeğlerim. Sivil giysilerde toprağı yeğlerim. Fethedılen ülkeleri fethedenlere yeğlerim. Çiçeksiz yaprakları yapraksız çiçeklere yeğlerim. kesilmemiş Kuvruklu köpekleri yeğlerim. Açık renk gözleri yeğlerim, benimkiler koyu çünkü. Masa Masa çekmecelerini yeğlerim. Daha önce sözünü etmediğim birçok şeyi daha önce söylemediğim birçok şeye ae yeğlerim. Başıboş sıfırlan bir sıfir ardına sıralanmışlara yeğlerim. Böcekler zamanını yıldızlar zamanına yeğlerim. Tahtaya vurmayı yeğlerim. Daha ne kadar ve ne zaman diye sormamayı yeğlerim. Varlığuı varolmak için kendine özgü bir nedeni vardırın olasılığını bile hiç akıldan çıkarmamayı yeğlerim. HASTANEDEN RAPOR Kura çekmek için kibrit kullandık: kim ziyaret edecek onu diye. Ben kaybettim. Kalktım masamızdan. Başlamak üzereydi ziyaret saatlcri. Merhaba dediğimde tek kelime etmedi. tutmaya çalıştım elini çekti kemiğıni bırakmayan aç bir köpek gibi. Utanıyordu sanki ölmekten. Böyle birine ne dersin ki? Hiç göz göze gelmedik, sahte bir fotoğraftaki gibi. Kalmışım veya gitmişim hiç umursamadı. Masamızdaki kımseyi sormadı bile. Ne seni, Barry. Ne seni, Larr,. Ne seni, Harry. Ağrımaya başladı başım. Kim kimin için ölüyor? Modern tıptan konuştum, kavanozdaki üç menekşeden. Güneşten söz ettim, sıvışıp gittim sonra. lyi ki aşağıya koşacak merdivenler var. lyi ki seni çıkaracak kapıları var. lyi ki hepiniz bekliyorsunuz masada. Hastane kokusu hasta ediyor beni. BAZIİNSANLAR SEVER ŞÎÎRİ Bazı insanlarherkes değil anlamına geliyor bu. oğu bile değil, sadece pek azı. 'kulu saymazsak, zoruruusunuz orada, şairlerin kendilerini de, belki binde iki gibi bir sonuca ulaşabilirsiniz. Severama şehriyeli tavuk çorbasını da sevebilirsiniz, pohpohları, ya da renklerden maviyi, atkınızı, köpeği okşarken kendi tazımzı. Şiiriama zaten nedir ki şiir? . Birden çok sarsak yanıt verildi buna o sorunıın ilk sorulusundan bu yana. Ama bilmemeye sanlıyorum ben, yapışıyorum bağışlayıcı bir merdiven parmaklığına yapışır gibi. SAYFA 17 Wislava Szymborska / Şiirler / Çeviren: Cem Tamer Gülümsevislen ise varamıvon Daha önce bu sayfalarda şiirlerini yayımladığımız 1966'da Nobel Edebiyat üdülü alan Polonyalı şair Wislawa Szymborska'nın şiirlerinden yeni çeviriler sunuyoruz. BALONLU NATURMORT Dönen anılar mı? Hayır, rilüm anında yitilc nesnelerin dönmesini isterdim onlar yerine. Eldiven yığınlan, ceketler, bavullar, şemsiyelergelin, sonunda konuşayım: Ne işe yarar bütün bunlar? Çengelli iğneler, iki garip tarak, bir kâğıt gül, bir bıçak, biraz iplikgdin, konuşayım sonunda: Hıç özlemedım sizi. N'olursun gel, anahtar, çık dışan, nerede saldanıyorsan ortaya çık, bırak da konuşayım sonunda: Nasıl da paslanmışsın, dostum! Tutanak sağanaklan, izin belgeleri, soruşturmalar, yağın bakalım, konuşayım: Güneşi görüyorum arkanızda. Irmağa düşen saatim, çık yukarı, tutayun senisonra, yüz yüze, konuşayım: Vaktin dedığin şey gelip çata işte. Ve en sonunda, oyuncak balon bir zamanlar rüzgânn kaçırdığıeve dön, konuşayım: Hiç çocuk yok buralarda. Uç git açık pencereden koca dünyaya savrul; başka biri bağırsın "Bak!" diye ben ağlayayim. BEKLENMEDİK BÎR BULUŞMA Son derece büyük bir incelikle davranıyoruz birbirimizc; bunca yü sonra sizi görmek ne güzel diyoruz. Süt içiyor kaplanlarımız. Atmacalarımız toprağı arşınlıyor. Köpekbalıklarımızın nepsi boğulmuş. Kurtlarımız açık kafeslerde esniyor. Şimşeklerini dökmüş yılanlarımız, maymunlarımız keyif uçuslarını, tavuslarımız tüylerini bırakmış. Saçlanmızdan uçup girmiş yarasalar çoktandır. Sözün ortasında sıısııyoruz, gülümseyişler işe yaramıyor. Birbirleriyle nasıl konuşulur, bunu bilmiyor insanJarımız. HEKAKLÎTOSUN IRMAĞINDA Heraklitos'un ırmağında bir balık balık tutmakla meşgul, bir balık bir balığı deşiyor sivribir balıkla, bir balık bir balıîc kuruyor, bir balık bir balıkta yaşıyor, : U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 721 bir balık kuşatma altında bir balıktan kaçıyor. Heraklitos'un ırmağında bir balık bir balığı seviyor, gözlerin, diyor, gökteki balıklar gibi parhyor, yanında yüzerdim paylaşacağımız denize, ey sürünün en güzeli. heraklitos'un ırmağında bir balık bir balığı düşledi asında, bir balık diz çöküyor baüklara, bir balık şarkı söylür or yor balkılara, ir bir balık yalvarıyor balıklara alsın diye kaypak payını. HerakJitos'un ırmağında ben, yapayalmz balık, aykırı balık (hiç ueğilse ağaç balıklarından, taş balıklarından aykırı), yazıyorum, bir başıma anlarda, bir iki minik balık parlayan pullanyla, süzülerek, utangaç göz kırpışı oluyor karanlığın. TREN ÎSTASYONU N. kentine varamayışım tam zamanında oldu. Habcr verilmişti sana postalanmamış mektubumla. Orada olamamıştın kararlaştırılan saatte. 3. Peron'a girdi tren. Çok kişi idı. Yokluğum da katüdı çıkışa yürüyen kalabalığa. Birkaç kadın seğirtti yerimi almak için o seğirtmecede. lçlerinden birine koştu biri. Onu bilmiyordum, aına kadın hemen tanıdı onu. Öpüşürlerken bizim olmayan dudaklarla, bir bavul kayboldu, benimki değil. N. kentindeki tren istasyonu sınavı geçti nesnel varlığıyla uçuşan renkleriyle. Bütün yerinde kaldı. Parçalar ise dağıldı düzenlenmiş raylar boyunca. Bir buluşma bile tasarlandığı gibi gerçekleşti. Varhğımızın uzanamayacağı kadar ötelerde. Yitik cennetinde olasılığın. Bir başka yerde Bir başka yerde. Nasıl çınlar bu küçük sözcükler. §