Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r~ tıklarını, beni nasıl gördüklerini ve beni nasıl duyumsadıklarını anlamaya çalışmak. Bu durum gelenekçiler için tam bir tehlike olarak ya da acemilik olarak de&erlendirilcbilir. Ben şiirde hcp acemi kalacağım. Bu nedenle de şiirde sürckliliğc ınanmıyorurn. Her şıir bir yanılsamadır aslında. Nedeninc gelince, şiiri olusturan ögeler dış dünyadaki ilişkılerinde amaçaraç boyutuna indirgenmişken, bu basit gcrçeklikler şiirde gerçeküstü bır alana, içburgulara dönüşür. Şiir gerçeğigcrçeküstünedönüştürürken, şiiri gerçekle ne kadar ilintilendirebiliriz ki; işte bu bir yanılsama. Sıısmalar Kıtabı'ndan şu dizeleri aktarnıak isterim: Dilsız bir göriintüyle seyrediyor kendirıi Uç ayrı renkle, üçü de siyah. Dılsiz bir görüntüylc ağzını ağzıma alıyorutn, dildilin: Tüm kokuların bukağında, gecenin ses oldıığu stısıışla. Kalbini kalbinıde öpüyorum, içeride bcn, dışarıda bız uykusu bozuk bir saattcn artakalan kapılar vc sokak. Kapılar kapanınca bir tek acı özgürdür... Acı özgurdür! Orada ip mermeri keser, orada tcnini tenime aldığımda Birbirine K.atlanmış ü^ siyah renk kalır içimizde: Siyah : Kendine en uzun yoldur insanın içi, cn uzun keder Siyah : Ben ötekidir, kendimize benzetmeye çalışugımız ötckiben Siyah : En biiyük ceza değil ıni dir insan insana. Bu dızeler gerçek nıidir, yoksa gerçe ğin yanılsaması... ya da gerçeküstü miidür.^ Scntn sıırlertnı okurken de amtma dım, Ahmct l'elli, geçenlerde bir televızyon konuşmawıda yaklaşık olarak şöyle hırş(y siiyledı. "Ştırı edebiyat tammından çıkarmak gerekır" dıye Eğer böyle bır gör/'ijc sen de katıltyursan, şıir nedir peki? Bana \orar\an, ben Ahmet'ın görüşune kalılıyorum Çibıkü \iır, ozellikle gıınumtızde, soylenecekatıl' tozıin söylennıışın ölesınde olandtr. "Hdebıyat" kavramtna tnmııyle höyle bır anlam yüklemenıız ıse olanaklı değil Nc dersın? Ahmct Tellı ağabeyımle zaman za man konuşuruz bunlan. Zaman /.aman aynı panclin ya da dınletının konukları oluruz. Tartıstığımız, ıızlaştığıınız, avrışlığımız konuların nlması son derece do ğal. Ama onun bilgi, birikirn vc dcncVİmlcrindcn yararlanmışımdır sıklıkla. Edebiyatın en dinamik eylcmidir şiir. Bu nedenle gidcrek bağımsız bir disip lin olmak için derinlcsiyor, anlamdan kopuyor. Sadcce anlaşılır olanlarla ara sındaki mesafeyi büyütüyor. Olanaklara olasılıklarla yanıt veriyor, olanın istenci lerine olmayanların özgürlülderini öneriyor. Bu dcnli ayrıksı duran bir üretim edebiyat kavramının içeriğindeki diftcr yazınsal alanlarla ne kadar barışık, ne kadar uyumlu durabilir? Kaldı ki şiirde Hgüranlara yer oldıığu hıç görülmemistir ama yine bilinmelidir ki şiir, kendi kapısını çalmış hıçbir piyonu da şah için feda etmez. En azından benim şiirim etmez. Söze susmayla başlamtştık, yine susmayla bıtıreltm tîterten Bırdavramş, erdenı, etik, karşı çıkış, itiraz ve eleştiribıçtmı olarak onerılen tusma, sözcüğün bilinen anlamına uygun olarak susarakdeğtl, konuşarak veyazarakyapılıyor. Öneri, sözcüSün yaygın anlamına uygun olarak yapıîsaydt, şıırlerin hic yazılmaması, yazılmıpa bastlmaması, hasılmaşsa en azından kimi şıırlerin yer alacağı say/aların boş olması gerekırdi. Yanı susma, susarak savunultnuyor Söziin olduğu yerde iUima, susma olmaklan çıkmaz mı•> Yanlış anlamaların önünü kesmek için soruyorurn, burada bır çelışki yok mu sence? Hemen tiim sorularınızın omurgasını olusturan susma sözcügünün, içerik olarak Sıısmalar Kıtabı'na dönüştürul mesi sessel bir mimari ve ideolojikestctik tımımdıır. Ama sıısnıadan kurulu bir eylcm biçimleri de olduğu göriilmüştiir. Yakın tarihimızde kimi şiir dcıgilerinde, boş sayfaların altına sadece şairlerın ısmi yazılarak, bir eleştirel ortanı yaratıl mıştır. Dadaistler, sürrealistler akıl kır liliğine, hümanizmanın terkcdilişinc tcpkilerini scslcrlc, şiddeti içiren eylem lerle itiraz cttikJeri kadar, susurak da itirazlarını yıikscltmişlerdır. Bıına benzer arayışlar genclde akla karşı, aklın ve diişüncc cvrimınin birıkimlerınin kötü amaçlara kullaııılnıasına bir uyarı, bir karşıtlıktır. Bu tavırların bıçimlerın, sa natın zeııginJiği, yaratıcılıgı içindc çok dcrin vc farklılık olarak ortaya çıkması da son derete olağandır. Şair, sözcüklcrin imlcdiği anlamları, şiirın dilsel olanakları içerisinde, ileriöte anlamlara taşıyandır zaten. Iştc salt bu nedenle bile 'susmalar' deııildigirıdc susmanın bire birelcstirisıdir Susmalar Kitabı. Kım bı lir, belki de susarkcn bile çok konuşmuşumdur. Bu bir çelişkidir clbctte. İnsan ıdeolojisiylc olduğu kadar, kendısıyle, şiirleriy lc çeliştikçc dc gelişınez mir1 Şiire bakışımı ve şıır anlayışımı açmama büyük katkmıza tcşckkür cdcrim. Iki $alr blrarada, Aydın $lm$ek ve Kemal özer Aynanın kırıldığı yer AHMET TELLİ "Büyük bir söz patlamasının içinden geçiyoruz; içcriksiz bir yığılmanın işgaline karşı, her zaman 'susmanın esteti gi'nc inanmışımdır" diyor Aydın Şim şek. Cümlenin gönderme trafiğindeki yoğunluk, susmak edimiyle biriktirilen öfkcnin şiddet dozıınu da iyice artırıyor. Susmalar Kitabı'nın sonuna cklenen söyleşinın bu son cümlesinden geriye, şiirlcrc yoneldigimizdc, şiırlerin de yoğıın söyleyiş, zorlayan imge yuıııağıyla olııştuğıınıı görürüz. Gevşek bir dokuya izin vermcmc, okuru, kolaya kaçma alışkanlıgından yahut "içeriksiz yıöılma'nın kurıı gürültüsünden ıızak dur maya bir davet midir? Okurun algısını zorlamaya yönelik şiirlerde nahif olan olgu "susmak" cdimi oluyor ama, bunu da okıııa ödünç veriyor sanki. Susma'yı, bılrncın sczgıye teması sağlıyor; yalnız ça sczgi yahut yalnızca bilinç yetmiyor: İkısıni bırlikte düşünüyor. ^junu söylüyor şair: "Kırlıyim, / ve aklım en çiirük basanıağını." Yeiııuen, söyleşiden alıntıladığım ciımleye donmek istiyorum: Aydın Şim şek'iıı birkaç yJdır clcştirel söylcminin atak, ıddıalı ve mevcut gerçeğin reddine dayalı olduğunu gözlemliyoruz. "Sa natsal itirazlar, politik olanın dokusunda vcterınce karşılık bulamıyor" dediğine bakılırsa, gerçegın hıyeraşık düzenle nışiyle hesaplaşmanın gcrcküliğine yönclıvor I'.gemenlik ilişkileıinin meşru ivctinc bır karşıduruştur bu. Kcndısiylc egemen ılışkiler arasına koyduğu clcştirel mesafeyi "susmak" ıle tanımladığı ycrdc, etik olanın bu olduğu kanısındadır. Ama yine de Susmalar Kitabı'nda "susmak", bir karşı şiddet olarak eyleıne donüşüyor; şairin istcği dc hcrhaklc bu olnıalı ( Meyken, "Bır şeyi anlamak / otıa aykırı olanı anlamayı gerektırır" di/eleı iyle diyalcktik aklın çevreninde, vüzıınıı dunyaya dönerek yaşamaktır şa irin düşü. Aydın Sjmşek, daha önce yayıınladıgı bcş şiir kitabı ve bir clcştirel incclcme kı tabıyla vaznıa deııeyinıiııi bugiinc getir di. Bu tlenevimlcr Susmalar Kitabı nda, kendinı tekrar etmeden kcndi kalabilmcvi, bır özgünlıik çizgısini yaratmak için sahıci olabilmcyi işaretlemekte. Yoğun, zorlayıcı, zihni tembellıği ızin ver meyen eleştirelliği, şiirlerin atlasında bclirgin vadilcre ve rüzgârlı yokuşlara götürüyor okurunu. "Yalnızhktan dcrlcncn son bir beyazlık" olabilmek ıçın bir kişinin, hayatı, haritanın yırtık yerlerinde yaşayıp gelmesi gerekir. O hayat ki, şiirin "ilkel biçiminden çok, şiirin kendisidir diye düşünüyorum. O hayatın hatıraları yazıya, kanamali bir kalemla geçirilebilir ancak. Kalem bazen müıekkebin cinsini tutmaz vc akıtmalı bir hâle döner. Orada "söz patlaması" giiriiltücüdür, tehdit cdiciuir. Aydın Şimşek, sanıyorum o hayatın bedelini ödeıııiş ol manın biriktirdiği fırtınalı bir dcniz şimdilcrde ve Susmalar Kitabı'nda. Son yülarda ozellikle Batılı kaynaklardan izlenen, okunan, çevirilen şiirlerin biçimsel özelüği, dize kırma, şiir tümlcsini parçalama yöntemi olarak çok yay gınlaştı. Anlatımcılıktan sakınma yahut çağrışım ve anlam katmanı oluşturma amacıyla da olsa bu tcknık, Turkçc şiırc dilin özgiin yanına aldırmadan kullanı lır oldu. Ycrine kullanıldığı zaman oldukça hoş, ama ycrinde kullanılmayın ca da cidui bir kakofoni yığını oluştııruyor. Böylesı örnekler zor okunur, y«>rıı cu, özentili mctinlcr olarak sıırüp gıdcr. Aydın Simşek bu yaygın entelektüel bc gcniyi bu kitabında fazlaca kullanmayi seçiyor. İJstesınden geliyor ama, okuru soîuklandırmak da gerekmez mir1 Yoğun ve yoran bir söyleyişi seçse dc, sesinin kcndı sessizliğindcn ürettığı dın gin, yalın ve döniip yenidetı okuma iste ği uyandıran şiirlcrindcn birine "Ak şam" adlı şiire yönelmek istiyorum: "Her şeye sahipsin vc bu yüzdcn hıçbir şeyin yok" gıbı bır dizeyi dilime dolııvo rum. Sonra "Evinc yalnızca akşamı gotüren / Bır adanulan artakalaudı ablaııı / Ablam şimdi her akşam anlatılan / Va kıtsız bir kış çocuklanna" dörtlügünü boş bir kâğıda aktarıyorıım, Avdın Şim şek'in o kendı olan yanını unutmamak için. Kırgın dönersenız bir keııte yahut odanıza, şu dizeyi anımsavın: "An! Bir akşamiistü verilen biitüıı sözJer unutulmuştur" vahut bir vcda ışaretı olarak, "oglttl. YüziiıiKİekl lıecclcıi de siltli." Aydın Şimşck'ın clcştirel dııruşu, şıırı ne de girdi, annı biıaz önce andığını dizeleri, onun geçmıştcn gctırdıgı lırızmı nın sesidir ve bu lirizm, şairc daiıııa cl sallayacaktır, susurak da olsa .. SAYFA 5 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI 7 12