Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. ma! Ancak, kaba bir susma, kişiyi imlemekden öte geçemez. Kişi, bireye görc oldııkça geri bir dıırıış. Kişi; egemen akıla, egemerı ahlaka, egemen yönetselliğe scssiz kalan. Sessiz kalmakla, sııs nıak iki ayrı içerik. Kendi hayatının kararlarını, gelecek inşasını başkasına dev retmiş kişi sessizdir. Susmaların içeriğindc iscbir irade vardir. Işgal alanlannuan hızla geri çckilmck vc yeni bir cephcyi örgütlcmek. Sessizlik politik bir tutum ise, sıısmak estetik bir tutumdur. Susmalar Kitabi'nı olııştııran şiirlerin tümün de, eylcmli öznenin kirlcncn diinyaya karşı, esretiğın ideolojisini, barışı, sevgi yi, aşkı, ayrılığı öncclcmesi var. Bir davranıs bıçimi, hatta bir crdcm ularak. susmayı önerdigtnt düşünecek olursak, söz kirlilig'i gerçekten rahatsız L'diciboyutlarda mı? Eger öyleyse, susma bunun en doğru seçeneğı mi? Her şeyin kendi karsıtını kendı içinde taşıdtğt doğ ru ise, kirlendiğı varsayılan sözün seçenegi, tcmız olduğu varsayılabilecek söz mü ohnaltydı yoksa? Kir/ilik bu seçenegi tasımıyor mtt içinde? Bu anlamda susma nırı edilgen bir nitclık kazandıgt tlerı süridemez mı '> Hiçbir problernin kendi içinde taşıdığı çözümü tekleştirınek, mutlaklaştırmak olası değildir. Bu nedenlcdir ki, ben scçcneklerden birine yoğunlaştım. Baktığıın mermerin içinde yüzlerce heykclcik duruyoı ve her heykelciğin içeriği de, biçimi de birbirinden farklı. Mermer farklılıkların oluşturduğu bir bii tün. Bu farklılıkların biri diğerine bir üstünliik amacı taşımazlar aslında. Hşitlikçi bir dünyadır onlarınki. Ancak bu eşitlikçi özgürlükçü varoluşa nıüdahale ederek, bu uyumu bozanlar karşısında (bu ilişkilendirmeyi kapitalizmin gelişimine uyarlayın lıitfen) tavır almak ve tavır alma yöntemlerini zenginleştirmek gerekir. Yerleşik ve ezberli bozma üzerinde kurulacak her dilsel eylem yararlıdır. Bu nedenle benim önermem çoğaltılabilinir elbette. Yeter ki önermelerimiz insandan, onun ilişkilerinden ve eşitlikçi, özgürlükçü bir yaşamdan yana ofma ctiğini yitirmesin. Söz kirlenmesinc gclince; durmadan devrimden bahsedenlerin, kendi en küçük ve en özel ilişkilerinde bile bir dcvrim geı çekleştirmeden buna vurgu yapmalarıyla ilintili. Durmadan konuşan, ancak durmadan hep aynı seyi söylcyenlerin, hep aynı şeyi dııymak isteyenlerle girdiği kaotik bir alışverişten öte gitmeyen bir söz patlamasına benim itirazım. Söz, tek bir alanı tanımlaınanın aracına dönüştürülürse kirlenir. Bir olgııya, olaya, özneye, ııesneye birden çok Dakma biçimi varken, görme biçiminialgılama biçimini tekleştirme çabası kirlilik değil midirP Kirlenen, kirletilen sözün çıkışı, vine sai söz mü olmalıydı? Hayır, bence nayır. Sıısmak, en yararlı ve yaratıcı ey lemlerden biri, en azından benim icin. Çünkü; sözü kirleten kirlenenden bağımsız değildir. Söz patlamasının öznelcri öylesine içiçe geçti ki, kimin devrimci, kimin ilerici, kimin gerici, kimin libcral, anarşist, nihilist, formalist, konformist oldugu belli dcfiil. Konuşmak bu bollukta boşluk değil midir? Susmalar Kıtabı ndakı sıirlerın genelirıde, özdlikle de Susmalar şiirlerinde; "çünkü gıdecegim bir yer yok" diyen sa irın, kendi icina doğru kapanışımn, yalnızlaşmasıntn, ktrgınlıklarıntn izlerivar. "Kcndini yalnız kendisiyle karştlayan / Bütün yaslarımt vurabılırunız / Ben size çoktarı küstüm" dizelerinde ise bu duygu neredeyse doruk noktastna ulastyor. Bğer bu saptamam duğruysa, bir eyfemlilik insanı olan Aydın Şimşek ıçın bu ne anlama geliyor? Kımı şiirlerinde de acımasızca yükleniyorsun kendinc. Sürekli olarak 'yanltslıklar yapan' bir adam resnıi çiziyorsun. Yine de, Susmalar'ın 5. siirinde doruğa SAYFA 4 Avdın Simsek Bir'Susmalar'şairi ulaştığım sandtğtm bu durumun biryerlere ıronık bir gnndernıe olduğunıı düşünüyorum. Cıörünürde kendine yüklenır ve sttem ederken, gerçekte sanki tiim in sanlarayükleniyorsun. Özellikle, "bırıbtıyarın son düsünü de anlattım kızıma. / Üzayan ellerine bir gül koyarak / alıştırdım ölülerimtzi sessizce uğurlamaya " dızeleriyle, bu bağlamda mütbtş bir kırgınlık resmi çiziyorsun Bu durumda, "Çün kü azınlıktık... ve özgür" dıyen bir şaıre hakstzltk edilmis olmuyor mu? Ben kendimle eleştirel bir alanda yüzleşmeyi severim. Hemen hepiıııiz bi liyorıız ki, genelde edebiyatçılar özelde şairler dünyası bilgisizlerin, cahillerin ve kendini yenilemeyenlerin buluşup, oynaştıkları yerlerdir. Bırakın dünya sorıınlarına, iilkesinin sorıınlarına, yanıbasındaki gündelik akışa duyarlı, sorunsaliığı içselleştircn kaç şair var. Bir elin parmakJarı kadar işte. Ben kendi cleştirimi öncelerim hep. Kendime yabancıla^arak kendime bakmayı öğrenmeye çabalıyorum. Anıları yaşamak gibi bir derdim de var, ancak anıların tarihselcilikle de, gelecekcilikle de olan ilintisini gö zardı etmemelc gibi bir derdim de. Kendime yönelisimi yoğunlaştırmak kırgınlık kavramıyla değif de, belleğin silinmesine izin vermeden anımsamanın gerilimiyle bakarak açıklamak daha doğ ru olur. Üstü örtülenmeye çahşılan her değer için bir kırgınlık tasıdıöım dogruysa da, o değerler için eylemlcr tasarlayıp hayata geçiıdiğim de doğrudur. Şiirlerinde görülcn genel yapıdan farklı olarak, "Ece Ayhan'a" başlıklı şiirinde, bir şimşeğin çakması gibi öteki Aydın Şinrujek'in uç verdiğini görüyo rum. Ama bu anlık çakım bile, genel yapıya uygun olarak susmaya yöneliyor. Aydın Şimşek'in bir yanı öteki yanını basla aftına mı alıyor yoksa? Benim için şiir, kendi kaynağına da itirazı taşır. Çünkü o, politikayla birlikte politikaya raömen, şiirle birlikte şaire rağmen, gelenekle birlikte geleneğe rağ mendir. Böyle olunca da susmalar izleği, önceki kiraplarımın kımi izleklerine itiraz etmiş olabilir. Ama bu durum, veni şiir kitabımın izleğiniıı susmalara bir itiraz olabileceğını de imler. Sanırım bu kitap Sesler Kitabı olacak. Bu durum bir yanımın diğer yaııımı baskılaması olarak deöil de, özgünlüklerim olarak algı lanmalı. Sözü ötekınv gelirmi^ketı, genel olarak ötekiden nea/tladığını v>rmakntiyurum. Anladıg'ım kadarıyla öteki konuiıı ilgilendiriyor seni. Öteki kısaca benim, ben kısaca öte ki. Ama ikisinin bireşimleri, karmakarıjık ilişkiler. Anlamlandırmalaı, anlaşmaar, ayrısmalar, sevişmeler, küskünlük ve kırgınlıldar. Bunların hepsiyle varolabilen ötekiben, benöteki. Yani ideolojik politikestetik bir örgütlcnme. Bııradan yola çıkarak, hep şairin hayatındaki şiiri önceleyen yaklaşımlan tersine çevireıek, şiirin hayatındaki şairin dıırumunu da sorgulamak olasıdıı. Susma ve susmaktan bıişka, çürümek, kül, ayna, denız, kum, sıyah, olıım gıbı sözcüklerstklıkla yeralıyorşiirlerinde. Bu sözcüklere özel bir ılgısı mı var Aydın Simsek'in. Siırlerindekı dertnlık, arka ve yan anlamlar, ya/ay ve dikey oluşumlar sürekli de9tsk.cn ve devmgen Bu tutu muyla Aydın Simsek bıze yantlsamak tstiynr. Yoksa, sürekliliği bir tehlike mi görüyor, ya da?. Değişkenlik ve devingenlik unsurları hissediıiyorsa bu oldukça iyi. Ama ben şiirin olusum süreçlerinde, kalbimin dc aklımın da acemisiyimdir. Bu nedenle dir ki bir ustanın bilinçliliğinden kaçınırım. Derdim, baktığım gördüğiim, duv duğuın hemen herşeyin bana nasıl bak i Susmanın vardığı yer ŞÜKRÜ ERBAŞ "Aynayı unuttum, eskiyi bağışladım, adresimi degiştirdim/ scv beni yağmurun yüzüyle gölün ışıcıyla/ Atların vurulduğıı yerdeyim/ elcinlerin yakıldığı/ uzun susuşlarda. Yolun yolcusuna kıydığı/ aşkla... öldüğüm yerde yeniden." AşKin, kaçınılmaz olarak coşkııyla içerdiği sesin, 'scsler'in her şeyi tüketen o ucıız çoğulluğundan, o çoğulkıĞun or tak algısından, dolayısıy la saygısızbirsaldırıdan korunması için bir susmaya dö nüştürüldüğü, bize susmanın çoktan unuttueumuz erdemini işaret eden şiirler toplamı, 'Susmalar Kitabı'... Şair bi ze 'sonsuzlugu clc geçirinceye kadar/ stısalım' diyorsa, sanırım özenle üzerinde durulması gereken, şimdi vc gelecek kavramı ile tiim insan etkinJiklerinin dile gcldiği söz arasındaki ilişkidir. Sözün değersizleştiği; bir yalan manifestosuna dönüştüğü: insan kalbini içermediği; do ğanın üzerindcn atlayarak, hiçbir nesneye değmeden var olduğu; yalnızca yaşa nan anı kutsadıgı; bunu gönül huzunı ile yapabilmek için de yasananı geçnıiş ve gelecek baglamından kopardığı ve bir boşluk varoluşuna dönüştüğü ycrde, şairin yapabileceği, susmayı işaret etmek tir bize. Bunun icin iyi bir yol arkadaşı vardır: Aşk... Aşkla susmak arasında kurulan ilişki, edilgen, yalnızca iki insandan oluşan ve kendi üstüne kapanan, dolayısıyla diinvayı sileıı bir ilişki değil, tam tersine, oiumsuzluklarına olan onca itirazına rağmen, toplumla ve doğayla örülmüş, her ikisını de dayanak noktası yapmış yapıcı ve yaratıcı bir ilişkidir. Aşkın, olanca bireyselliğiue ve insana ilişkin olmasına karşın, doğanın neredey se bütün nesnelerini de kendine katarak onlara ruh verdiğini; böylece dünya gibi çvk daha büyük bir zeminc oturduğıınu, oturtulduğunu görüyoruz. Orada, gözlerimizin önünde serili duran deniz, sevgiliniıı kıyısına varmasıyla, birdenbire bize özel bir güzelliğe dönüşüveriyor. Bir başka ifadcyle ikinci kez varoluyor. Kuşkusuz bu ikinci kez varoluş yalnızca deniz için geçerli dcğil; onun kıyısındaki sevgili de denizle birlikte yeniden var olııyor. însandoğa veinsannesneler arasındaki bu ilişki kitap boyunca sürüp gidiyor: Kimi yerde yücelten, kimi yerde acıtan yanlarıyla... Sonııcta her iki hal dc insanın ruhsal yapısının büyümesine varıyor. Aşkla dokunmak arasındaki ilişki bilinir. Bir aşk ancak dokunmakla varolur; dokunmak, aşkın bitişine kapı aralasa da... Susmalar Kitabı, susmanın da do kunmak kadar aşka yakışan bir duygu, bir eylem olduğunıı söylüyor bize. Bir aşkın sustuğu ne varsa, bir iç ses oluvor. Bu ses bizden taşarak, bütün nesneleı iy le doğaya işliyor: "Nar taşıyan ağaca bağışlanıyor rüzgâr, ışık/ yorgun nıürekkebi içiyor ölüme karşı/ kadın ellerinı yı kıyor kalbinıde/ öğrendiğim terk edilişleri/ Aşktır açılması insanın kendı sula rına/ ıssız iç göç, nar taşıyan ağaca bağışlanıyor" Taşlar, rüzgârlar, güneş kuşları, harlı atlar, sıı vakitleri, tuzun ve şarabın kapılaıı... hepsi, iıısanın varoluşuna katılan bir gelecek imi olarak bu şi irleri dokuyor, kuşatıyor. Aydın Şimşek'in dili, bu kitapla daha bir inceliyor. Sesin ve anlamın bütün ay rıntıları, şiirin çağıışım alanını ve dilin açılım alanlarım olabildiğince genişle tecek bir özenle ve emekJe, inceden inceye tartılarak kıınılmuş. Sjiirin bir "mesele" sorunu olduğu kadar bir dil soru nu olduğunıı da duyunısatan şiirlerden oluşuyor kitap. "Kalbin şiir ve dılden gelinen seyyah, şiire ortak suç, dile susuş" dcmişseniz, şiir bütün hünerinizi is teyecektir sizden. Susmalar Kitabı'nda görünen bu... Susmalar Kitabı / Aydın Ştmsek / Kum Yayınları K İ T A P C U M H U R İ Y E T S AYI 7 12